GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:22
Tarih:23.11.2021

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, bu önergeyle amacımız, Türkiye'nin şu anda giderek derinleşen ekonomik kriziyle ilgili olarak neler yapılabileceğiyle ilgili bir çalışmayı Meclisin gündemine getirmek. Buna ihtiyaç var mı? Evet, var değerli arkadaşlar; gerçekten, doların ve diğer kurların çılgınca bir biçimde gelişiyor olması, bunun karşısında iktidarın hiçbir şey yapmamış olması kabul edilebilir bir durum değildir. Yani, anlıyorum, onların mantığıyla, böylelikle, ihracat artacak, vesaire vesaire... Değerli arkadaşlar, bu böyle olmayacak çünkü burada hem teorik olarak hem pratik olarak bir sorun var ve bu sorunu nasıl formüle ediyorlar bilemiyorum. Erhan Usta'nın dediği gibi, iktidarın, daha doğrusu bu politikaların yöneticisi kim, o da belli değil. Dolayısıyla da bu belirsizlikler ortasında ekonomideki sorunlar giderek ağırlaşıyor.

Bakın, gerçekten de dış borçlarımızın bugün değeri -demin yine Erhan Usta'nın söylediği gibi- inanılmaz bir şekilde artmıştır ve bu faiz yükleri, zaten son üç yılda giderek artmış olan faiz yükümüzü, bütçe üzerindeki faiz yükünü giderek daha da yükseltmiştir. Bakın, en azından birkaç rakam vereyim: 2019'da 17,8 milyar dolar olan borç, 2020'de 134'e sıçrıyor, 2021'de 179'a ve önümüzdeki yıl için de 240 milyar Türk lirasına sıçrıyor. Değerli arkadaşlar, oran olarak baktığımızda, bu rakamlar bütçemizin çok önemli rakamları. Neredeyse diyebiliriz ki, faiz lobisine Türkiye bütçesinden ayrılan pay her geçen daha da artıyor ve bu öyle bir derinliğe varıyor ki birçok bakanlığın ödeneklerinin üstünde rakamlara varıyor.

Dolayısıyla da gerçekten bu gidişe bir "Dur!" demek lazım ama anladığım kadarıyla iktidarınızın böyle bir derdi yok çünkü Hükûmet bir zamandan beri bir kulvar değiştirdi. Kulvarın adını koyacak olursak -ki bu son zamanlarda çok sıkça ifade edildi- kulvarın adı şu: "Düşük Türk lirası, yüksek ihracat, pahalı ithalat ama o sırada ithalatı ikame edecek olan yatırımlara reeskont kredileri vermek -Merkez Bankası Başkanı '30 milyar dolar.' diyor- ve sonuçta bir anlamda cari açığı yani ithalat ve ihracat arasındaki farkı kapamak, hatta cari açık fazlası vermek ve böylelikle de kurların düşeceğine inanmak." Arkadaşlar, böyle bir şey olma ihtimali yok. Bu, böyle ifade edildiğinde mantıklı bile gelebilir size ama bunu gerçek hayata oturttuğunuz zaman yani çok aktörlü bir ekonomi dünyasının üzerine oturttuğunuz zaman bu yürümez, kontrol edemezsiniz. Dolayısıyla da bu yol gerçekten bir yol değil ve bu yol bizi herhangi bir sahile getirmeyecektir yani rahatlamamızı sağlayamayacaktır. Dolayısıyla da biz diyoruz ki: Bir, Türkiye bütçesindeki faiz yükü; ikincisi, Sayın Erdoğan'ın her konuşmasıyla kurların yükselmesiyle ilgili olarak ortaya çıkan tablo; esasında bunlar birbirini bütünleyen şeyler ve bunun sonucunda da gerçekten kontrol edilmesi ve yönetilmesi neredeyse imkânsız bir ekonomiye varmış durumdayız.

Değerli arkadaşlar, doğrusunu isterseniz benim kanaatim budur: Türkiye ekonomisinin sorunları vardır ama Türkiye ekonomisinin bugün yaşadığı ekonomik sorunlar Türkiye ekonomisinden kaynaklanmamaktadır, aksine Türkiye siyasetinin ekonomiye dokunmasından kaynaklanmıştır yani yanlış tercihler, yanlış modeller üzerinden kafa yormalar bir anlamda bu iktisat politikalarını iktidarın önüne getirmiş ve iktidar da bunları uyguladıkça yanlış yapmıştır, yanlış yaptıkça da yanlış yapmaya devam etmiştir. Gördüğünüz gibi, Merkez Bankası Başkanını görevden almıştır, tekrar bir Merkez Bankası Başkanı atamıştır ve bu giderek öyle bir hadise ortaya çıkarmıştır ki değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı, neredeyse, içinde yaşamak zorunda olduğumuz dünya sistemine meydan okuyan -adını söylemeyeyim ama- bir aktör konumuna gelmiş durumdadır ve doğrusu isterseniz bu meydan okumanın da herhangi bir kıymetiharbiyesi yoktur çünkü içinde yaşadığımız dünya gerçektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Biz "Faiz nedendir, enflasyon sonuçtur." türünden bir mantıkla bu hadiseye bakmaya devam ettiğimiz sürece, hiçbir bağımsız kurumun bağımsızlığını sağlamadan ekonomiyi yönetmeye kalktığımız sürece... Değerli arkadaşlar, bu yanlış aksiyonlar ekonominin sağlıklı bir biçimde gelişmesinin önündeki en önemli engellerdir ve dolayısıyla da Adalet ve Kalkınma Partisi olarak ne yaparsınız bilmiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanına etki edin ve bu ısrarından, bu çabasından vazgeçsin derim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)