| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 02.12.2021 |
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi yerine, özelde Diyarbakır'da, genelde tüm ülkede uygulanan düşmanca politikalara değineceğim.
Cumhuriyet tarihinden itibaren Şark Islahat Planı'ndan umumi müfettişliklere, OHAL valiliklerinden kayyum rejimine, önce Kürt halkının varlığı, ardından Kürt halkının kimliği ve iradesi yok sayılmak istenmiştir. Çözüm sürecinin ardından düşük yoğunluklu savaş hâli devam etmiş, özel savaş politikaları devreye konulmuştur. Bu politikaların başını ise kolluk güçleri ve belediyeler çekmektedir. 2019 yılından itibaren 48 belediyemize kayyum atanmış, yaklaşık 4,5 milyon yurttaşın iradesi yok sayılmıştır. "Millî irade" diyerek iktidara gelen AKP, Kürt halkının iradesini yok saymıştır. Belediyelerde yapılan usulsüzlük ve yolsuzluk müfettiş raporlarında ve Sayıştay raporlarında yer almaktadır ancak Kürt düşmanlığı üzerinden yürütülen kayyum gasbı, her türlü talana ve yolsuzluğa göz yumulmasını sağlamaktadır.
Peki, bu kayyumlar neler mi yapmış? 2016 ve 2019 yılında atanan kayyumların ilk hedefi, kadın kurumlarına ve Kürtçeye yönelik olmuştur. Kayyumlar tarafından toplam 60 kadın kurumu kapatılmıştır; sadece kadın kurumları değil, sığınmaevleri, kreş ve klinik gibi kurumlar da kapatılmıştır. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadın kurumları kapatılırken kayyumların kadına yönelik şiddete karşı çözümü ise Bismil'de evlilik okulu açmak olmuştur.
Kürt kentlerinde İngilizce, Farsça gibi yabancı dillerde tabelalar bulunurken kentin yüzde 90'ının konuştuğu ve yüzyıllardır konuşulan Kürtçe ise tabelalardan kaldırılmıştır. Silvan ilçe giriş çıkışlarında bulunan Kürtçe, Türkçe ve İngilizce tabelalar kayyum tarafından kaldırılmış, yerine sadece Türkçe tabela dikilmiştir.
Bunun dışında, belediyelerin milyon liralık ihaleleri Bolu, Kocaeli ve Ankara merkezli şirketlere verilmiştir. Belediyelere kent dışından bürokratlar atanarak çifter maaş alınmıştır. Kayyumla siyasi ve akrabalık ilişkisi olan şahıslar; personel daire başkanlığı, özel kalem müdürlüğü gibi belediye kurumlarına atanarak belediyeleri memuriyete sınavsız geçiş için basamak olarak kullanmışlardır. Bu usulsüzlüklerle birlikte belediyelerdeki hukuksuzluklar da ayyuka çıkmıştır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde çalışan 45 işçi zorla emekliye ayrılmıştır. Onların yerine ise belediye yöneticilerinin emeklilik yaşındaki yakınları alınmıştır. Kayyum atanan belediyelerde işten çıkarılan memurlar hakkında işe iade edilme kararları ise uygulanmamaktadır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyumu, sürekli işçi kadrosuna geçiş sırasında güvenlik soruşturması gerekçesiyle işten çıkardığı 75 işçinin işe iade kararını mülakat yöntemiyle çiğnemiştir.
Belediyeler yoluyla talan ve yolsuzluk politikası sürerken Kürt halkının iradeleri, milletvekillerimiz, eş başkanlarımız ortada suç yokken suç üretilip yıllarca rehin tutuluyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanımız Selçuk Mızraklı hakkında Belediyeye dair hiçbir soruşturma yokken hukuksuzca yaklaşık on yıl ceza verildi. Yandaşa kayırmacılık, Kürt'e ayrımcılık yapılıyor. Başta Kürt kentlerinde olmak üzere tüm ülkede muhaliflere, Kürt halkına, iradesine, kadın kazanımlarına karşı hukuksuzluk, talan, yolsuzluk örneklerine hepimiz şahidiz. Peki, bu cüreti nereden mi alıyorlar? Çünkü Kürt halkına karşı yapılan neredeyse hiçbir suç hakkında işlem başlatılmıyor. Somut deliller ve müfettiş raporlarına rağmen, milyara varan miktarlarda yolsuzluk yapan eski kayyumlar hakkında bugüne kadar atılmış etkin bir somut adım dahi yoktur. Diyarbakır Belediye Eş Başkanımız Selçuk Mızraklı'nın, kayyumun yaptırdığı küçük saraylara karşı dediği gibi "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" diye konuşanlar; işte bakın, belediyeleri nasıl talan ediyorlar. Belediyelere özelde yapılan bu uygulamalar, Kürtlere, Kürtçeye ve kadın kurumlarına yönelik saldırganlığın tipik sembollerine dönüştürülmüştür. Bunun adı nedir, biliyor musunuz? Ancak tarih sizi bir gün yargılayacaktır. Siz çocuklarınızın yüzlerine nasıl bakacaksınız, bunu sorun kendinize.
Buradan tüm halkımızı, başta Doktor Selçuk Mızraklı'yı, Leyla Güven'i, Hülya Alökmen Uyanık'ı ve zindanlardaki bütün yoldaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)