| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 08.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, cezaevlerinde rehin tutulan tüm yoldaşlarımızı buradan sevgiyle selamlıyorum ve ağır hasta tutsak olan Değerli Aysel Tuğluk arkadaşımız ve tüm hasta tutuklular, yaşanabilir bir geleceğin sağlanabilmesi adına, bir dakika bile gecikmeden derhâl serbest bırakılmalıdır diyorum.
Değerli halkımız, bölgemizde ciddi bir kuraklık sorunu var ve yıllardır tamamlanmayan bir de GAP var. Yer altı sularımızı ne kadar koruyabiliyoruz? Bakın, Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Batman gibi kentlerde insanlar 300-400 metre derinlikte kuyu kazarak su çıkarıp tarım yapmaya çalışıyor. Önümüzdeki elli yıl sonra, bu bölgelerin su kaynakları kuruma noktasına gelecek. Peki, neden otuz iki yıldır devam eden GAP tamamlanmıyor ve halk 400 metre kazarak yer altından su çıkarmak zorunda kalıyor?
Değerli arkadaşlar, eskiden sofradan aç kalkan halk, şu an artık sofra bile kuramaz hâle geldi; yoksulluk o boyuta gelmiş. Bu yaşananlar, kulağını çiftçiye, esnafa, kadına, çocuğa, sofradaki yokluğa ve demokrasiye kapatan iktidarın eseridir. GAP'la yapılması gereken altyapı çalışmaları, enerji çalışmaları, tarımsal faaliyete destekler, sulama, eğitim, sağlık, bu alanları iyileştirme planları yapılan GAP kentleri, şu anda işsizliğin, yoksulluğun... İnsanların açlık sınırında yaşam sürdüğü, en kötü, ağır şartlarda yaşanan kentlere dönüşmüş durumda.
Tarımı bitme noktasına getiren bu iktidar rekor düzeyde ithalatçı politikalar yürütüyor. Türkiye'de yetiştirilebilecek ne varsa dışarıdan satın alma boyutuna getirmiş. Eskiden "tahıl ambarı" olarak bilinen Türkiye şu anda bir ithalat ambarına dönüşmüş. Sarımsaktan pamuğa, buğdaya ve samana, mercimeğe kadar her şey ithal ediliyor. Böylece, ülkede üretilen ürünün değer kaybetmesiyle beraber çiftçi de üretim yapamaz hâle geldi.
Daha önce pamuğu ihraç eden Türkiye, dünya pamuk ithalatının yüzde 71'ini gerçekleştiren 5 büyük ithalatçı ülke arasında 4'üncü sırada yer almaktadır.
Gübre, yıllık bazda yüzde 200 gibi inanılmaz bir fiyata yükseldi ve yüzde 450'ye kadar da zamlandı. Gübresiz ekim yapan çiftçiler artık traktörlerini satıp sabanla mı tarım yapsınlar?
Mazotun litresi 10 liraya çıkmış. Doların 14 liraya dayanmasıyla da tüm girdileri dövize bağlı olan tarım alanında tarımsal zehirler, tohum, gübre ve tüm girdiler 3-4 katına yükselmiş. Bu pahalılık, uçan döviz kuru derken çiftçiye verilen destekleme hiçbir karşılığa sahip olmuyor. Verilen desteklemelere de DEDAŞ'ınız el koyuyor yani bu desteklemeler ne çiftçinin eline geçiyor ne cebine giriyor.
Değerli arkadaşlar, GAP kapsamındaki bir kent olan Urfa'da tarımsal sulama sorunu bile çözülemedi. Su kanallarının olmaması ve tamamlanmaması tam bir 21'inci yüzyıl skandalıdır. Viranşehir'e, Siverek'e ne zaman su kanalı yapmayı düşünüyorsunuz?
Fırat Nehri, Birecik'in içinden akıyor. Fırat'ın 3-5 kilometre yakınındaki Ayran beldemiz ve çevre köyleri susuzlukla boğuşuyor. Bu yaz ziyaret ettiğimiz köylülerin bahçelerinin susuzluktan kuruduğuna ve içme suyunu bile tankerlerle satın aldığına tanık olduk. Viranşehir, Suruç, Siverek, Hilvan, Harran; bu ilçelerimiz topraklarını sulamak için kuyu kazıp trafo kuruyor. Atatürk Barajı gibi koskoca bir baraj dururken insanları yer altından kuyu kazıp DEDAŞ'a mecbur bırakıyorsunuz, DEDAŞ'ın -haksızca desteklemelerine- el koymasına göz yumuyorsunuz, yıllardır halka bu zulmü yapıyorsunuz. Bu kadar borç, harç, yoksulluk derken iktidara soruyoruz: DEDAŞ kimindir? Evet, DEDAŞ kimindir? Kolluk gücüyle köy basan, tahsilata gider gibi insanları darp eden bu şirket bölgedeki enerji ayağınız mı? DEDAŞ geçen ay bir açıklama yaptı, "Borcu olan çiftçiler borcunu ödemeyecekse bugünden boşuna ekin ekmesin." dedi. Kimdir bunlar, bu haddi kimden, nereden alıyor bu enerji şirketi? Derin ve kirli ilişkileri olmasa bu cesareti gösteremezdi. Bölgedeki çiftçiyi, halkı herkesin illallah ettiği bir şirketin insafına bırakmışsınız; bu utançla tarihe geçeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, her yıl Urfa, Mardin ve Diyarbakır'dan yüz binlerce insan mevsimlik işçi olarak farklı kentlere gidiyor. Bunların büyük çoğunluğu da kadın ve çocuklardan oluşuyor. Mevsimlik tarım işçilerinin sömürü çarkında en çok da kadınların emeği sömürülüyor. Kadın yoksulluğu tarımsal faaliyette daha da derinleşiyor. Ölü doğum ve bebek ölümü oranlarının en yüksek olduğu grubu mevsimlik tarım işçisi kadınlar oluşturmaktadır. 20 metrekarelik çadırlarda sağlık, barınma, beslenme hijyen gibi en temel ihtiyaçlardan yoksun, göç hâlinde yaşamak zorunda kalıp evin tüm yükünü de taşımak zorunda kalıyor, sigortasız ve kayıt dışı çalışıyorlar.
Bu yaz, HDP Kadın Meclisimizle birlikte, Kadın Yoksulluğuna Hayır kampanyası kapsamında 18 ilde yüzlerce emekçi kadınla bir araya geldik. Urfa'da 45-50 derece yaz sıcağında yevmiyesi 90 TL olan emekçi bir kadının sözünü burada sizlere hatırlatmak istiyorum. Emekçi kadın şunu dedi: "Bu pahalılıkta 90 TL'yle insan nasıl geçinir? Şurada ölsek hiçbir güvencemiz yok." Evet, bu halkı açlığa ve emek sömürüsüne terk edenlerin o emekçi kadının, o emekçilerin alın terinden utanması gerekiyor. Yıllardır dile getiriyoruz ama mevsimlik tarım işçilerine dönük tek bir düzenleme yapılmadı. Bu bütçede mevsimlik tarım işçilerine, kadınlara, eğitimlerine devam edemeyen çocuklara ne kadar yer verdiniz, hangi hakkı tanıdınız? Bugüne kadar mevsimlik tarım işçileriyle ilgili sayısız önerge verdik, kanun teklifi verdik. Mevsimlik tarım işçilerinin, sosyal sağlık güvencesi başta olmak üzere, haklarının tanınması ve yaşam koşullarının düzeltilmesi için verdiğimiz kanun teklifini gelin, hep birlikte kabul edelim. Çocuk ve kadınlar başta olmak üzere, tüm mevsimlik tarım işçilerinin haklarını tanıyıp insanca bir yaşamın koşullarını oluşturalım.
Değerli arkadaşlar, savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışan bir iktidar var. Artık bundan vazgeçin. Suriye'de bir iç savaş varken, IŞİD barbarlığı varken kuzeydoğu Suriye'deki varlığınızın sebeplerinden biri de Rojavalıların zeytinleri ve buğdayları mıdır? İnsanların zeytinleri çalınıyor, zeytinleri. Sizin denetiminizde olan ÖSO ve El Nusra gibi çetelerin artıkları Suriye'de insanlık dışı, Rojava'da insanlık dışı suçlar işliyor; Kürt kenti Afrin talan ediliyor. Savaşın olduğu bir coğrafyadan hububat getiriyorsunuz; buğday, zeytinyağı. Peki, protokolü kiminle imzalıyorsunuz, karşınızdaki muhatabınız kim, faturayı kime kesiyorsunuz? Bunu açıklamak zorundasınız.
Değerli arkadaşlar, son olarak; biz, halkı boş tencereye, ekinsiz tarlaya, ucuz emeğe mahkûm eden bu iktidarı emekçilerle, kadınlarla, gençlerle göndereceğiz.
Evet, arkadaşlar, ana dilimle de birkaç şey söylemek istiyorum, sonra bunu Türkçeye de çevireceğim: "..."(x) (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Sürücü, hiçbir şey anlamıyoruz; Genel Kurulda milletvekillerinin anlamasına imkân verseniz iyi olur.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Anlamıyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Çevirecek Başkan.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ne diyorsun? Ne diyorsun?
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, bu konuyu daha önceden konuşmuştuk. Sayın Başkan, buna müsaade etmeyin.
BAŞKAN - Sayın Başkan, ne yapmamı istiyorsunuz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Konuşmasını gerekirse kesin efendim, böyle bir şey olmaz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x) (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar...
Sayın Sürücü, lütfen, Türkçe konuşursanız... Biz de anlayalım.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x) (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Sürücü, devam ederseniz kesmek zorunda kalacağım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, lütfen konuşmasını kesin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, Türkçesini söyleyecek, Türkçesini söyleyecek.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Anlamıyoruz ki anlamıyoruz, ne konuşuyorsun?
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..." (x)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ne diyorsun sen? Ne diyorsun?
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Hiçbir şey anlamıyoruz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sürücü.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Sayın milletvekili, ne diyorsun? Türkçe konuş.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Anlamıyoruz, anlamıyoruz, anlamıyoruz; ne diyorsun?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sesini açar mısınız Sayın Başkan, Türkçeye çevirecek, açar mısınız.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan "Ne yapabilirim?" diyorsun; kapat.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, Türkçeye...
BAŞKAN - Arkadaşlar, ne yapmam gerektiğini bana öğretmeyin, müsaade edin.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Soruyorsunuz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - "..."(x) (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ne anlattın, ne?
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Anlamıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, Türkçesini söyleyecek.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sesini açar mısınız Sayın Başkan.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Hiçbir şey anlamadık. Hakaret mi etti, küfür mü etti, ne söyledi?
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bir tane de tercüman lazım.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Ben Türkçe çevirisini yapacağım.
BAŞKAN - Bakın, konuştuğunuzdan hiçbir şey anlamıyoruz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Tamam, Türkçe çevirisini yapacağım.
BAŞKAN - Bununla ilgili alınmış karar da var. Türkçe olarak devam edin lütfen.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Yani neden burada 3-5 kelime Kürtçe konuşulmasına tahammül edemiyorsunuz? (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Anlamıyoruz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Anlamıyoruz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Bu benim ana dilim, benim ana dilim Kürtçedir; biraz tahammül edin, tahammül edin.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Belki hakaret ediyorsun, belki küfür ediyorsun; ne söylüyorsun anlamıyoruz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Kürtçe konuşmak, Kürtçe şiir okumak, Kürtçe şarkı söylemek, Kürtçe tiyatro oynamak, hatta Kürtçe ıslık çalmak bile bu ülkede yasaklandı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Kardeşim, anlamıyoruz ki ne konuştuğunu. Seni anlayanların yanında istediğin gibi konuşabilirsin. TRT Kurdî'yi kim açtı?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yasak yok, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Polim üzerinden siyaset yapma.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Şimdi de "Kürtçe halay çekmek" gibi bir suçu ortaya atıyorsunuz. Son süreçte, Leyla Güven ve 8 tutuklu kadına, Kürtçe şarkı söylediler diye bir ay iletişim ve görüş cezası verildi. Gerekçe neymiş? Bu şarkı cezaevinin güvenliğini tehdit ediyormuş.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Anlamıyoruz ama, anlamıyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Çeviriyor, çeviriyor, dinleyin.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Bir simultane tercüman getirin o zaman.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Son olarak, Urfa Hilvan Cezaevinde "Mehmet Binici" adlı arkadaşımız Kürtçe halay çektiği için üç ay... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Halay çektiği için kimseyi almazlar içeriye.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Yalan o, yalan!
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Başkan...
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Kürtçe halay nasıl çekilir ya? Ya, TRT Kurdî var, televizyondan yayın yapılıyor.
BAŞKAN - Sürenizi tamamlayın.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Yine, Urfa Hilvan Cezaevinde bulunan Mehmet Binici arkadaşımıza da üç gün önce Kürtçe halay çektiği gerekçesiyle soruşturma açılmış ve üç ay görüş cezası ve iletişim cezası kendisine verilmiştir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bu, PKK terör örgütüne yardım ve yataklıktan olmasın.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Artık bu yasakçı politikalardan vazgeçin. Biz Kürt'üz, bizim ana dilimiz Kürtçedir.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Halay değil, PKK terör örgütüne yardım ve yataklık.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Doğru söylemiyorsun.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) - Bizim halaylarımız da şarkılarımız da sevinçlerimiz de acılarımız da yaşantımız da Kürtçedir. Artık bu yasakçı politikadan, Kürt inkârından, Kürt düşmanlığından vazgeçin.
Bu duygularla tüm halkımızı sevgiyle saygıyla selamlıyoruz. "..."(x) (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)