GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:32
Tarih:10.12.2021

HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanına önemli sorularım olacak ve belgelerim olacak; dikkatle dinlesin beni lütfen.

Bu Mecliste Adalet Bakanına en çok soru soran milletvekiliyim. Üç yıl içinde 2.400'den fazla soru önergesiyle sormuşum. Son bir yıl içindeki soru önergelerim bunlar ama cevap oranı ne derseniz, ancak yüzde 20; yüzde 19'unun da süresi geçtikten sonra. Sorularımın yüzde 80'ine cevap vermemişsiniz Sayın Bakan. Neden cevap verilmiyor? Çünkü ihlaller ortaya çıksın istenmiyor. Cevapların çoğu da zaten "Şu linki okuyun, orada cevap vardır." şeklinde. Şimdi, ihlalleri, cezaevindeki sıkıntıları öğrenmemiz istenmiyor ama biz sonuna kadar gayret ederek bunları öğrenmek istiyoruz.

Cezaevlerini ziyaret etmek istiyorum. Bakın, çok çarpıcı bir şey: Anayasa'yı çiğneyen bir Adalet Bakanlığı var. Nasıl mı? Yüzlerce defa Sayın Başkan Selahattin Demirtaş, Yüksekdağ, Ahmet Altan, Alparslan Kuytul için cezaevlerine ziyaret talebi, dilekçesi gönderdim -üç yıldır, yüzlerce kez- cevap bile verilmedi. Anayasa madde 74'e göre, niye cevap verilmiyor diye Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdum, Kamu Denetçiliği Kurumu da bana "İşlem doğrudur." dedi. Ya, arkadaşlar, içinizde çok hukukçu var, Anayasa madde 74'te dilekçe hakkı var, dilekçeye bir şekilde cevap verilmesi gerekiyor. Sanırım, Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı Malkoç damadına torpil yaptı ve bize böyle bir cevap verdi. (HDP sıralarından alkışlar)

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Ne alaka ya?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Evet, mektup engellemeler devam ediyor. Bakın, size, çok gündem ettiğim bir vaka: Elli yedi gün Ayşe Özdoğan'a çile çektirdiler. Maksiller sinüs kanseri, 4'üncü evre. Su içtiği zaman burnundan gelen, perişan bir şekilde elli yedi gün cezaevinde yatan bu kadının İstanbul Adli Tıp Kurumundan infaz erteleme alması engellendi ve bana gönderdiği mektup da engelledi. Daha sonra, Ayşe Hanım çıktıktan sonra kendisiyle görüştüm. Bana ne dedi biliyor musunuz? "Ömer Bey, benim durumumdan daha feci yüzlerce, binlerce insan var içeride. 13 kişilik yerde 35 kişi kaldık. İki yıldır, karantina hücresine döneceği için hastaneye gitmeyen insanlarla beraber kaldım. Ne kadar çok şey anlatacağım size biliyor musunuz?" diyordu. Yine, bakın, Veysi Altan, Türkoğlu Cezaevinden bana mektup yazmış. Bakanın cezaevi burası, bakın. Bana yazdığı mektup, bir vekile yazdığı mektup Türkoğlu Cezaevi tarafından engellenmiş. Kim öğreniyor? Daha sonra giden avukatlar öğrenmiş. Neden? Veysi Altan uğradığı çıplak aramayı anlatmış, bunun için engellenmiş.

Yine, bakın, Sayın Bakan, geçtiğimiz yıl neler oluyordu burada biliyorsunuz. Ben çıplak arama konusunu gündeme getirdiğim için Özlem Zengin bana "terörist" diyordu burada ve Sayın Bakan Abdulhamit Gül -bakın, burada tarihi de var, 9 Mart 2021'de- "İffetli bir kadın çıplak arama konusunda başvuru yapmak için bir yıl bekler mi?" diyen Özlem Zengin için ne demiş? "Özlem Hanım'a da büyük haksızlık yapıldı. Bir kadın olarak, bir siyasetçi olarak Özlem Hanım'ın bu konudaki tutumu özgürlükçüdür." demiş. Peki, sonra ne olmuş? Yaklaşık on bir ay sonra Sayın Bakan çıplak arama yönetmeliğini değiştirmiş. Demek ki yönetmelik var. "Çıplak" yerine "detaylı" getirmiş ama çıplak aramalar devam ediyor. Sayın Bakan, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Size sorarım, bu nasıl bir uygulamadır?

Bakın, ben cezaevleriyle çok uğraşıyorum. Cezaevinde de kaldım biliyorsunuz, doksan altı gün kaldım. Mektuplar engelleniyor gerçekten arkadaşlar. Bana bir gün bir mektup geldi. Beni seven bir insan, çok duygulu, güzel bir mektup yazmış. "Sayın Gergerlioğlu, mektubun içine de bir deniz kabuğu koydum, onu kulağına daya, denizin dalgalarının sesini duyacaksın." demiş. Baktım, mektubun içinde deniz kabuğu yok. Allah Allah! Niye? Bana yazı geldi: "Engellenmiştir, yasak, mevzuata aykırı." (HDP sıralarından alkışlar) İtiraz ettim infaz hâkimliğine, ardından ağır cezaya. "Hayır, yasaktır."

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bunlar tiyatro, tiyatro arkadaşlar!

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ya, arkadaşlar, bir deniz kabuğu bile engelleniyor; bunlar kalkmışlar, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden bahsediyorlar.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Film çektirmek lazım.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Buradan, cezaevindeki arkadaşlarımız da bizi izliyor. Bir deniz kabuğunun yasaklandığı, binlerce ihlalin olduğu bir yerde nerede İnsan Hakları Eylem Planı ya, Allah aşkına? (HDP sıralarından alkışlar) Siz, bize gönderilen deniz kabuklarını engelleyebilirsiniz ama denizin dalgalarını engelleyemezsiniz, o dalgaların sesini dinleme sevdamızı da engelleyemezseniz. (HDP sıralarından alkışlar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Tiyatro, tiyatro!

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, ben sizi anlayamıyorum gerçekten Sayın Bakan. Bana gelen binlerce başvuruya yetişememe vebaliyle doluyum, yetişemezsem vicdanım çok sızlıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hangi vicdan, hangi vicdan?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ama siz sümen altı etmede çok mahirsiniz; inanın, öyle bir mahirlik ki...

Şimdi, bakın, biz...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sizde vicdan mı var ya?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, siz oradan bağırıp durmayın. Ben sizin taş kalpli olduğunuza inanıyorum. Ben millete sesleniyorum, o hapishanelerden bana "Çok doğru söylüyorsun Ömer Bey, devam et Ömer Bey." diyenlere sesleniyorum, tamam mı?

SERMİN BALIK (Elâzığ) - Sizde kalp yok, koymayı unutmuş Rabb'im!

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, ben belgelerle konuşuyorum; size Garibe Gezer'in fotoğrafını gösteriyorum....

SERMİN BALIK (Elâzığ) - Dağa kaçırılan çocukların resimlerini göstersene, dağa giden çocukların resimlerini de göstersene!

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bir dakika dinleyin.

...ve bakın, bir ölünün mektubunu gösteriyorum. Garibe Gezer'in bana gönderdiği...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, ama...

BAŞKAN - Bir dakika, Sayın Gergerlioğlu, bir dakika...

Konuşmak isteyen gelsin konuşsun, laf atmasın.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Niye sesimi kesiyorsunuz?

BAŞKAN - Laf atmayın arkadaşlar ya!

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, ben, daha dün intihar eden Garibe Gezer'in 4 Ekimde bana gönderdiği mektuptan size bahsedeceğim. Ya, biraz vicdanınız varsa susarsınız ya! Bir ölünün, bir mazlum kadının mektubunu okuyacağım size ya. Allah aşkına, bakın, hapishane damgası var. Bana gönderdiği mektupta bir sürü ihlali anlatmış. Nisan Yayınlarının kitaplarının, dergilerinin engellendiğini anlatmış ve son cümlesini okuyayım -keşke hepsini okuyabilsem- diyor ki: "Tarafsız, bağımsız yargı mahkemelerinin bulunmadığı, kalmadığı bugünlerde sesimizi, irademizi temsil eden siz değerli vekillerimize ulaştırmaya çalışıyorum, sesimi duyun Ömer Bey." (HDP sıralarından alkışlar)

Bakın, ben bununla ilgili soru önergesi verdim Adalet Bakanlığına. Ne diyor? "Cevaplanmadığı Gelen Kâğıtlar'da ilan edildi." 26 Ekimde soru önergesi vermişim. Dün intihar etmiş. Soru önergem cevaplanmamış. Değerli arkadaşlar, ben onun durumunu çok yakından takip ediyordum. Az evvel ablasıyla görüştüm, gözyaşları içindeki ablasıyla görüştüm. "Ona gönderdiğim cevabi mektup ulaştı mı?" diye sordum ablasına "Hayır Ömer Bey, ulaşmadı ama gayret ettiğinizi biliyordu, sağ olun Ömer Bey." dedi. Ama mektubumuzu bile engellemişler arkadaşlar ya. O kızı çıldırtmışlar orada. Ben biliyorum, bana gönderdiği mektup normal bir mektuptu. İntihara teşebbüs etmiş içeride. Bir hekim olarak... Bakın, bu nasıl bir sorumsuzluktur? İntihara teşebbüs eden insan bir daha intihar edebilir, nasıl onu tek kişilik hücrede tuttunuz? Defalarca "Beni tek kişilik hücrede tutmayın, koğuşa alın." demiş ama yapmamışsınız. Bu konuda nasıl vicdanınız sızlamıyor?

Bakın, size çok önemli evraklar göstereceğim Kandıra Cezaevinden. Cezaevleri de seyretsin bunu, binlerce kişinin denetimli serbestliği verilmiyor. Kandıra Cezaevinden skandal bir vaka. Öyle bir savcınız var ki orada. Yunus Ölmez... 12 Haziranda gözlem kurulu demiş ki: "Denetimli serbestliğe çıkabilir." Üç gün sonra aynı gözlem kurulu "Hayır, çıkamaz." demiş. Ne olduysa o üç günde? Daha sonra infaz hâkimliğine müracaat etmiş, infaz hâkimi -doğru dürüst bir hukukçuymuş demek ki- "Evet, itiraz çok değerli, çok doğru; hiçbir disiplin suçu yok, denetimli serbestliğe çıkabilir." demiş. Savcı koşturmuş ağır ceza mahkemesine, ağır ceza mahkemesi hiçbir gerekçe ileri sürmeden "Hayır, denetimli serbestlik verilemez." demiş. İşte yargının, işte adaletin hâli bu arkadaşlar.

Devam ediyorum. Bakın, size insanlar ne diyor? "Cezası bile kesinleşmemiş birinin yatarını bitirip üstüne on üç ay daha hapiste kalması uygun mudur?" diyor. Bakın, Ömer Faruk Turan ölümcül hastalığı olan bir çocuktu; otistik, kalp yetmezliği içinde yaşayan bir çocuktu. Manisa Cumhuriyet Başsavcısıyla görüştüm, bu çocuk ölecek -hekim olarak biliyorum- bırakın da Manisa Cezaevindeki babası Murat Turan onu ziyaret etsin, ölümden önce ziyaret etsin dedim. Ne dedi biliyor musunuz? "Hayır, mümkün değil, izin veremem." Aslında yasal hakkı vardı.

Devam ediyorum. Bakın, belgeleri de burada, hepsini gösterebilirim. Yine, Mustafa Kabakçıoğlu... Sayın Nacho Sanchez Amor -Avrupa Konseyi Raportörü biliyorsunuz- benim başıma gelenlerden dolayı beni kardeş vekil ilan etmiş. Geçen, İstanbul İl Başkanlığımızı da ziyaret etti, konuştuk. Bana bu fotoğrafı sordu Sayın Bakan. "Ya, sizin ülkenizde insanlar koğuşlarda beyaz plastik sandalyelerde hayatını kaybediyormuş. Ne oldu bu durum?" dedi. Vallahi, Sayın Amor, ben Bakana sordum, bir buçuk yıldır bana inceleme raporunu göndermiyor dedim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakana sordum, bir buçuk yıldır disiplin soruşturmasını göndermiyor.

Yine, bakın, anne baba tutukluluklar çok vahim bir şekilde devam ediyor. Özlem ve Mehmet Demirtaş'ın çocukları bunlar. Bir hekim olarak bu 3 çocuğun da çocuk psikoloğu raporlarını okudum, kahroldum. Ya, Meclise bir yasa teklifi gönderildi; AK PARTİ iktidarı, yasadaki 15 yaş altı çocuğu olan kadınların eşi de tutukluysa cezalarının ertelenmesi teklifini kendileri iptal etti. Bu nasıl iş arkadaşlar ya, anlamak mümkün değil.

Yine, devam ediyorum. Bakın, bu kişiler kim? Arkadaşlarımız, HDP eski MYK üyesi arkadaşlarımız. Bülent Parmaksız bana mektup gönderdi, mektubunda ne diyor biliyor musunuz? Sayımlarda çok zulmediyorlarmış, sayımları, aramaları -ikiden üçe- artırmışlar. Diyor ki: "Ömer Bey, bunların adaleti Muaviye, Yezid adaleti, Emevi adaleti ama çarpılacaklar, Allah'ın adaleti bunları çarpacak. Normali iki olan sayımı üçe çıkardılar."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - "Gece 23.00'te arama yapıyorlar, maksatları taciz." diyor. (HDP sıralarından alkışlar)