GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:33
Tarih:11.12.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanlık ve dünyayı dönüştürecek yeni bir endüstri devrimi döneminin içerisindeyiz. Endüstri 4.0 dönüşümü; inovasyon, esneklik ve verimlilik sütunları üzerinde yükseliyor.

Düzenli şikâyet ettiğiniz Covid döneminde küresel tedarik sürecinin aksaması, Batı'nın en doğusunda, Doğu'nun en batısında yani tam merkezdeki stratejik konumuyla, ülkemiz için önemli fırsatlar yarattı, yaratacak.

Peki, tam da bu avantajları değerlendirip modern enstrümanlarla bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmek dururken siz ne yapıyorsunuz? Ucube Çin modelini ortaya atıyorsunuz. Çin modeli değil, resmen Çin işkencesi. Nedir bu Çin modeli? Çalışanın hiç kimse olduğu, kimsenin hak ettiğini alamadığı, alın terinin yok sayıldığı, ucuz iş gücünün başarı, standart hâline geldiği modern çağın köleliği. İstiklal Şairimiz Akif ne diyor: "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" Sizin esaret modeliniz bize uymaz; Türk milleti ilini, töresini Çin'den devşirmez. Sözde ekonomik kurtuluş savaşınızda Çin'den dost da müttefik de olmaz. Bakın Uygur Türklerine, ne demek istediğimi anlarsınız.

"Çin başardı, biz de başarırız." dediğiniz sistem, otokratik rejimlere has, kendi elitlerini zengin edip toplumun geri kalanını yoksullaştıran bir sistem. Yormayın kendinizi, siz zaten kendi elitlerinizi zengin edip misyonunuzu tamamladınız.

Tekrar söylüyorum: Bu, size uyabilir ancak Akif'in dediği gibi, hür yaşayan bizlere uymaz. Biz son on yılda önce yoksul, şimdi de fukara olduk, yarın da zenginin tebaası yapma peşindesiniz. Millet fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüşken sizler şahsi menfaatlerinizi müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit etme niyetinde misiniz? Atatürk yüz yıl önce "Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." diyerek görevimizi tevdi etti. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Sizlere de tavsiyemiz çareyi dışarda aramayın, arayanlar bulamadılar, unutmayın.

Şimdi gelelim İklim Değişikliği Başkanlığına. Sadece iklim ve çevre politikalarını değil, ekonomi, sanayi, eğitim, istihdam piyasaları, vergi, dış ticaret, sosyal koruma politikalarını da kökünden değiştirmemiz gereken iklim çağına, yeni iklim rejimine giriyoruz. Bu iş başkanlıkla yürümez. Çok fazla ilgili bakanlık var. "Devrim" gibi havalı bir algıyla, sunumla başladınız ama Enerji, Hazine, Tarım Bakanları büyük devriminiz üzerinden birer muğlak cümleyle geçtiler, Teknoloji Bakanı biraz değindi ama o da son derece yetersiz. Tabirler, tarifler uçuyor kaçıyor, gerçekler ise ekonomi gibi, yokuş aşağı yuvarlanıyor. Bürokratlar aslında ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyor ama karar vericiler uyuyor. Sizler uyurken iklim değişikliği sorunları da kabusumuz oluyor. Aylarca söyledim, yine söylüyorum; Bakanlığa bağlı bir Başkanlıktan daha etkin, lider bir kuruma yani ekolojik geçiş bakanlığına ihtiyacımız var. Çünkü dünya bugün ikiz dönüşümün eşiğinde. Dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm eş zamanlı ve kol kola ilerliyor. Tüm sektörleri yatay kesen dijital ve yeşil dönüşüm, sadece çevreci değil, aynı zamanda ekonomik bir dönüşümü de temsil ediyor yani romantik değil, gerçekçi.

Özetle, yeni bir dünya kuruluyor; taraflar bu çerçevede kutuplaşıyor ve yarının dünyasına hazırlanıyor. Sizse demode yöntemlerle, alın terini rehin vererek büyümenin hayalini kuruyorsunuz. Çok ama çok yanlış yoldasınız. Ülkemizin izlemesi gereken ekonomik model, sürdürülebilir kalkınma ilkesi üzerine inşa edilmeli, nokta.

Yeşil ve dijital dönüşüme katılmayan ülkeler dünya ticaretinden, teknoloji transferinden ve küresel finansmandan dışlanacak. Bu sebeple, kısa, dönemsel avantajlardan çok, uzun vadeli yatırımların önü açılmalı. Dünyanın üzerinde çalıştığı sürdürülebilir finans stratejilerine, doğal sermaye muhasebesine ve yeşil tahvillere yönelik çalışmalar ivedilikle başlatılmalı. Çünkü artık "Ya katıl ya atıl." dönemindeyiz. Peki, biz bu zihniyetin neresindeyiz? İklim Değişikliği Performans Endeksi 2022'de Türkiye dâhil en yüksek emisyona sahip 60 ülke ve Avrupa Birliğinin performansları değerlendirildi. Bu endeksle, Paris İklim Anlaşması onayı ve 2053 için net sıfır emisyon beyanıyla çok düşük performans seviyesinden düşük seviyesine çıkarak 42'nci sırada yer aldık. Performans endeksinde yükselmek verilen sözler ile yapılanların oranına bağlı. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz; onlar da lafa değil, işe bakıyorlar.

Öncelikle, 2053 hedefleriyle tutarlı bir niyet beyanının ivedilikle ilan edilmesi gerekiyor. Yalnızca niyet beyanı da yetmez, 2053'te sıfır emisyona ulaşmak ve küresel ısınmanın 1,5 derecenin altında tutulmasına katkı sağlamak için 2030'a kadar emisyonları yarıya indirmemiz gerekiyor. İklim krizinin çoklu krizler çağına dönüştüğü afetler, göçler, sosyal ve ekonomik krizleri tetikleyecek bir millî güvenlik meselesi olduğunu biliyoruz. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Bir yandan bu bütçeye "yeşil kalkınma devrimi bütçesi" diyorsunuz, diğer yandan kömürden enerji üretimini teşvik ederek dünyada onlarca başarısız örneği varken karbon yakalama sistemlerine umut bağlayıp yeni kömür santralleri açma sinyalleri veriyorsunuz. Bürokratlarınızı dinlemeyince, liyakatten uzaklaşınca durum maalesef bir ileri iki geri.

Bundan üç ay önce kömürün tonu 50 dolardı, şimdi 300 dolara çıktı. "Kömürden 1 kilovat elektriği 3 liraya üretirken güneşten, rüzgârdan 1 liraya 1 kilovat elektrik üretiyorsunuz." diyor. Kim diyor? Bakan Yardımcınız. Bari onun sözlerini dinleyin. Anlayacağınız artık yenilenebilir enerjiden elektrik üretmek kömürden daha ucuz, ben de söylemiş olayım. Demek ki konu yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik de. Sizin kafa karışıklığınız ve gündelik kararlarınız yüzünden vatandaş daha kabarık faturalar ödüyor. Yine şanslı azınlık kazanıyor, vatandaşın ciğerinde soluduğu duman, elinde yanan kömürün koru kalıyor. Hem enerji maliyetlerini düşürmek hem de paylaşım ve katılımcılığı artırmak için yenilenebilir enerji üretiminde kooperatifleşmeyi ve mikro girişimleri teşvik etmemiz gerekiyor. Mesela gelin, adil gelir paylaşımı örneği uygulayın. Dar gelirli vatandaşlarımıza güneş panelleri hibe edin ki en azından kabarık elektrik faturalarından kısmen kurtulsunlar. Refahın oluşacak yükünü de maaşlara yüklemeden dar gelirliye ulaştırmış olun.

Değerli milletvekilleri, defalarca dile getirdim, her işin başı eğitim. Maalesef ki millî eğitim müfredatında iklim değişikliği dersi bulunmuyor. Bakanlığa sorduk "Mevcut müfredat yeterli." dediler. Böyle önemli bir konu; sosyal bilgiler, fen bilimleri derslerinde sadece birkaç satırla geçiştirilemez. Geçtiğimiz hafta toplanan Eğitim Şûrası'ndan bir tavsiye kararı çıkacağını düşünüyorduk, o da çıkmadı. Ocak ayındaki İklim Şûrası'na şimdiden çağrı yapıyoruz: İklim değişikliğinde belirleyici platform olan Şûra'da bu kararı lütfen alın.

Yapılan ankete göre siyasilerin iklim konusundaki yaklaşımı gençlerde hayal kırıklığı, öfke ve karamsarlık hissi uyandırıyor; haklılar. Ülkemizde karamsarlık duydukları tek konu elbette ki iklim krizi değil, gençler gelecekten de umutsuzlar; haklılar. İşsizlikle asgari ücretli modern kölelik sarmalının arasına sıkışan gençlik, sizin yirmi yıllık politikalarınızdan umutsuz; haklılar. Gençler insana yakışır işlerde çalışmak, değer görmek, adil maaş almak istiyor, haklılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.

Dijital ve yeşil dönüşümün ortaya çıkardığı yeni iş alanlarını üretim ekosistemimize dâhil etmek, gençleri bu alanlara göre eğitmek, mevcut çalışanların beceri uyumsuzluğunu gidermek ve yaşam boyu öğrenme programlarıyla süreci desteklemek, mikro girişimlerin önünü açmak mümkün. Ne acıdır ki bunu farkında bile değilsiniz. İnanıyorum ki ülkemiz yeniden kalkınacak, zenginleşecek ve demokratikleşecek. Biliyorum ki bu, sizinle olmaz.

Başta gençler, tüm milletimiz; hiç merak etmeyin, kurtuluşumuzun ata tohumları bizimle yeşermeye başlayalı tam dört yıl oldu. Umudu Uzak Doğu'nun aldatıcı ipek kumaşında, Arap çöllerinin kumlu rüzgârlarında aramayacağız. Potansiyelimiz var, yapılması gerekenleri biliyoruz. Genel Başkanım Sayın Meral Akşener'in defalarca söylediği gibi "Biz geliriz, biz çözeriz."

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)