GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:33
Tarih:11.12.2021

MHP GRUBU ADINA SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sağlık Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Tabii, Covid-19, maalesef yeni ataklarla, yeni mutasyonlarla devam ediyor ve görünen o ki devam edecek gibi de duruyor. Burada tabii, virüsün çok etkili olmasının önemi var, virüs direkt akciğerlere yerleşerek hastalık yapıyor ve ölüme sebep olabiliyor ama burada kişisel hatalarımız da var, özellikle aşı retçilerinin ve aşıya karşı olan tepkilerin getirdiği bir sorun ve buna bağlı olarak toplumsal bağışıklamada yaşadığımız sorunlar önemli bir negatif etkendir. Onun dışında, maske kullanımındaki gevşeme ve duyarsızlık da bunda etkilidir ve bu durum virüsün dolaşmasına ve dolaşmayla birlikte yeni hastalıklara ve yeni ölümlere de sebep oluyor. Önümüzü göremiyoruz, daha ne kadar virüsle birlikte yaşayacağız belli değil; -ama iki yıl geçti- onun için, bununla ilgili olarak birlikte yaşamaya alışmak veya gereken diğer hizmetleri de yürütmemiz gerekiyor.

Burada, tabii ki virüs hâlâ var ama diğer sağlık sorunları da var. Şimdi, virüsün kendisi bir taraftan direkt hastalık ve ölüm sebebi olurken diğer taraftan diğer hastalıkları da etkilemekte ve sağlık hizmetinin işleyişini bozmaktadır. Bundan etkilenmemek lazım, özellikle kanserleri kastediyorum. Kanserler toplumumuzda en çok ölüme sebep olan 2'nci hastalık grubudur. Türkiye'de ölümlerin yüzde 20'sinin sebebi kanserlerdir ve yılda yaklaşık 90 bin kişinin ölümüne sebep olmaktadır. Onun için, kanser taramalarını yoğun bir şekilde devam ettirmemiz lazım. Tüm vatandaşlarımızı kanser taramalarına davet ediyorum, bunu aksatmamamız gerekiyor -kanserli vatandaşlarımızın da takiplerini ve izlemlerini devam ettirmesi gerekiyor- aksaması hâlinde, karşımıza kanserin yayılmış hâliyle ve terminal dönemlerle geldiği oluyor, çok kişiyi de bu şekilde kaybetmek zorunda kaldık.

Diğer bir konu, kalp hastalıklarıdır. Kalp ve damar hastalıkları, ülkemizin en önemli sağlık sorunudur, tüm ölümlerin yüzde 35'inden sorumludur ve bu yüzden 150 bin kişiyi de kalp hastalıklarından ve damar hastalıklarından kaybediyoruz. Onun için, bunların önlenmesi çok çok önemlidir, primer korumayı çok önemsememiz lazım ve onun dışında da özellikle ve özellikle hipertansiyon kontrol programını, diyabet kontrol programını yoğun bir şekilde ısrarla sürdürmemiz gerekiyor. Bunun yanında, şişmanlık kontrolüyle ilgili çalışmaları ve tütün kontrolüyle ilgili çalışmaları da hızla sürdürmemiz ve yoğun bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor.

Başlatılan Kronik Hastalık Takip Sistemi'ni çok önemsiyoruz, hakikaten çok önemli bir konu. Kronik Hastalık Takip Sistemi'nin başarılı olması hayati bir konudur; bu yüzden, tabii ki aile hekimliği sistemini de daha kuvvetli hâle getirmek gerekiyor.

Tabii, poliklinik hizmetlerinin yanında, laboratuvar hizmetleriyle de destek vermek lazım. Özellikle kronik hastalık izlemi, görüntülemeyle ilgili altyapıyı da kuvvetlendirmemiz gerekiyor.

Aile hekimliğiyle ilgili bir diğer önerimiz ise aile hekimlerine, hastaların ilgisizliğinden, takiplerini yaptırmamasından dolayı negatif performans uygulanmamalıdır. Tersine, kişiler bu konuda duyarlı olmalı, takiplerini mutlaka yaptırmalıdır.

Aile hekimliğiyle ilgili bir diğer önerimiz ise aile hekimliği hizmetinin daha etkili olması için kayıtlı kişi sayısının 4 binden 3 bine indirilmesini de öneriyoruz. Böylece aile hekimlerinin daha etkili bir şekilde hasta takibi yapması ve hizmet kalitesini artırması için de mutlaka aile hekimleri başına düşen nüfusu, ekonomik durumunu bozmadan, ödeneklerini kesmeden, 3 bine indirmeyi de öneriyoruz.

Tabii, hayatımızda başka yeni tehlikeler ortaya çıkıyor. Belki virüslerden çok daha önemli sorun hava kirliliği sorunudur. Hava kirliliği, küresel ısınma ve iklim değişikliği belki de insanlığın sonunu getirecek bir felaket tablosu çizebilir; bu yüzden, buna yönelik çalışmaları da yoğun bir şekilde sürdürmemiz lazım. Hava kirliliği olan bölgelerde zaten hava kirliliği başlı başına hastalıkların yüzde 25'inin nedenidir. Hava kirliliği ve buna bağlı olarak küresel ısınma ve iklim değişikliği olduğunda hem direkt hastalıklara hem de dolaylı şekilde hastalıkların artmasına sebep olacaktır. O yüzden, hep birlikte hava kirliliğiyle mücadele etmemiz, hava kirliliğini en azından kontrol etmemiz ve artmasını önlememiz gerekiyor. Bunun için sağlık hizmetlerinde yeni bir yaklaşım var, "Sağlık Etki Değerlendirmesi" denilen bir yaklaşımı artık hayatımıza yerleştirmemiz lazım. Yani, Sağlık Etki Değerlendirmesi, her yaptığımız işin sağlık üzerine ne gibi etkisinin olacağını hesaplamak, gerekiyorsa, bunu kontrol etmek için önlem almaktır. Sağlık Etki Değerlendirmesi'ni tüm bireyler ve tüm kurumlar, kuruluşlar hayatına yerleştirmelidir. "Önce sağlık." diyoruz, "Önce sağlık"a gerçekten inanıyorsak her yaptığımız işte bunun insan sağlığı üzerine etkilerini gözlemek, sorgulamak ve bununla ilgili önlem almamız lazım ancak o zaman gerçekten sağlığa önem vermiş oluruz ve bunun sonrasında da sağlık sorunlarını da yenmek ve kontrol etmek de mümkün olacaktır diye düşünüyorum. Hasta randevu sistemimiz, Merkezi Hekim Randevu Sistemi üzerinden yürüyor. Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ni önemsiyoruz. Yalnız, burada, özellikle, Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ne giremeyenler oluyor, kırsal kesimden giremeyenler oluyor ya da girip randevu alamayanlar oluyor; bunun için de bir düzenleme yapmamız lazım. Mutlaka ve mutlaka başvuran her kişinin o gün poliklinik hizmetini almasını sağlamak lazım. Bunun için, gerekiyorsa poliklinik süreleri arttırılabilir ya da poliklinik sayısı arttırılarak o gün hastaneye gelenlerin mutlaka muayene olmasını sağlamamız lazım. Özellikle kırsal kesimden gelen insanlar hastaneye gelip muayene olamazsa sorun oluyor.

Tabii, Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nin uygulandığı bir diğer alan da diş sağlığıdır; ağız, diş sağlığıdır. Ağız, diş sağlığı farklı bir özellik gösteriyor tabii ki. Devlet hastanelerinde, diş hastanelerinde muayeneyle birlikte girişim yapmanız lazım ama girişim yetmiyor, süre yetmiyor; işlem uzuyor ve defalarca gelmesi gerekiyor. Bununla ilgili de özellikle diş hekimliği konusunda düzenleme yapılabilir. Diş konusunda aile hekimliği sistemi uygulanabilir; ağız, diş sağlığı için bir önerimiz bu. Diğeri de özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu, muayenehanelerle, diş hekimleriyle veya özel diş sağlığı merkezleriyle kamuya ödediği ücret üzerinden anlaşma yaparak vatandaşın ağız, diş sağlığı hizmeti almasını kolaylaştırabilir ve bununla ilgili de yapabiliriz diye düşünüyorum.

Tabii, sağlık personeliyle ilgili biraz konuşmam gerekiyor. Şimdi, sağlık hizmetleri hakikaten zor bir hizmettir; eğitimi zordur, meslek uygulaması çok çok zordur ve sanılanın aksine de sağlık personelinin maaşları o kadar da yüksek değildir. Buradaki ek ödeme eklenerek söylenildiği zaman sanki rakamlar yükseliyor gibi gözüküyor ama ek ödemeyi herkes almıyor. Ek ödeme, her zaman, her yerde ve her ay düzenli ödenmiyor. Bundan dolayı da sağlık personelinin maaşları istenildiği gibi gitmiyor veya farklılıklar var. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak tüm sağlık personelini kapsayan aylıklarda iyileştirme olmasını bekliyoruz. Sağlık personeli arasında ayrım yapmadan, sözleşmeli-kadrolu ayrımı yapmadan, mümkünse sözleşmelilerinin tümünü kadroya geçirerek ya da özlük hakları konusunda eşitleyerek tüm sağlık personelinin maaşlarının iyileştirilmesini istiyoruz; ek ödemenin maaşa yansımasını ve bunun da emekliliğe yansımasını istiyoruz ve bu düzenlemenin tüm sağlık personelini kapsayacak şekilde olmasını öneriyoruz.

Tabii, sağlık hizmetlerinde çalışan personelde çok hareketlilik var; istifalar ve ayrılmalar çok oluyor ve bu da sağlık hizmetlerinin var olan yükünü daha da artırıyor. Covid zaten yükünü artırmıştır, bu artan yükle birlikte, sağlık hizmetlerindeki personel eksiklikleri de ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Onun için, mutlaka ek alımlar yapılması, yeni sağlık personeli ataması yapılması gerektiğini düşünüyoruz; elimizde yeteri kadar atama bekleyen personelimiz var, bu atamanın yapılmasını bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Sağlık Bakanı müjde vermişti, artık herkes bunun ilanını ve tarihini bekliyor, herkes bunu bekliyor; bunun da bir an önce açıklanmasını bekliyoruz. Tabii, sağlık personeli açısından, diş hekimlerini, eczacıları, hemşirelerimizi ve sağlık memurlarımızı mutlaka içine alan düzenlemeler yapılması gerekliliğine inanıyoruz.

Sağlık personeli açısından bir önemli konu da asistan eğitimi, uzmanlık eğitimidir. Tıp eğitimi iki bileşenden oluşuyor. Bir; tıp eğitimi altı yıl sürüyor, onun üzerine dört veya beş yıl uzmanlık eğitimi var. Uzmanlık eğitimi hakikaten çok zor, çok ağır bir iş -ancak doktor olanlar veya çocukları doktor olanlar bu durumu bilir- hayatla bağdaşmayan, insanla bağdaşmayan bir durum bu. Kırk sekiz saatlik mesainin bazen otuz altı saatinin hastanede geçtiği oluyor. Onun için, bunu desteklemek, özendirmek lazım. Bir de bu tabii ki eğitimin bir parçası, belki böyle de olması zorunlu ama bir şekilde onları desteklemek, motive etmek, özendirmek gerekir diye düşünüyorum.

Burada, Türkiye'nin önündeki bir sorunla bitirmek istiyorum. Şimdi, uzmanlık eğitiminde tercihler değişti, Türkiye'nin uzmanlık tercihleri değişti. Gençler piyasa koşulları nedeniyle bazı branşlara yoğunluk verirken, çok daha önemli olan branşlar diye düşündüğümüz, hayati branşlar olarak gördüğümüz genel cerrahi, kadın doğum, beyin cerrahisi, kalp damar cerrahisi gibi branşları seçmiyor ve bu da aslında, gelecek açısından ülkemizin en önemli sorunudur diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.

SEFER AYCAN (Devamla) - Bitiriyorum.

Bir şekilde bunu özendirmek, teşvik etmek gerekiyor. Evet, şartları çok ağır, nöbetler çok ağır, malpraktis sorunları nedeniyle bunlardan uzaklaşılıyor ama bunu da teşvik etmek, özendirmek gerekir diye düşünüyorum.

Bu düşüncelerle, bu duygularla Sağlık Bakanlığı bütçesinin milletimize, devletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)