GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:33
Tarih:11.12.2021

MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Gazi Meclisi saygılarımla hürmetle selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanoğlu çeşitli modern akımların etkisiyle kendisini her şeye gücü yeten ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan bir varlık olarak konumlandırmaya başladığında, esasında kendi sonunu da hazırlamış oldu. Sanayi Devrimi'yle başlayan süreç, teknolojinin akıl almaz hızda ve çeşitlilikte gelişmesi, kutsalı hayatın dışına atan Batı merkezli düşünce, insanı çevreye hükmetmeye yöneltmiş; bu durum, insanoğlunun hayatını kolaylaştırırken çevreye büyük zarar vermeye başlamıştır. Değişen ve sınırsız boyuta ulaşan tüketimin sonucunda salınan sera gazları tabiattaki düzeni bozmuş, dengeleri altüst etmiştir. İnsanlığın geleceği ne yazık ki yine insan eliyle tetiklenen iklim krizi nedeniyle tehdit altına girmiştir. Bu tehdit bazı yaşam alanlarında hayatta kalmayı imkânsız kılarken buna bağlı göçler de iklim mültecilerini ortaya çıkarmıştır. Belli alanlara yığılmalar o alanların taşıma kapasitesini olumsuz etkilemekte, kentler nüfusun temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hâle gelmektedir. Ülkemiz küresel iklim krizinden en fazla zarar görecek iklim kuşağında yer almakta olup bu durumun doğal etkileri maalesef son iki üç yılda net bir şekilde görülmüştür. Bir yanda ülkemizin ciğerleri, oksijen depoları ormanlarımız yanarken, diğer yanda aşırı yağışlardan kaynaklı sel felaketleri yaşanmış ve milletimizi derin acılara sevk etmiştir.

Yeri gelmişken, özellikle yakın zamanda üst üste yaşadığımız doğal afetler karşısında Bakanlığımızın üstün gayreti ve mücadelesi nedeniyle Sayın Bakanımızın şahsında Bakanlık personelimizi tebrik ediyorum. Keza, aynı şekilde, 2019 yılının Aralık ayında Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecindeki özverili çalışmaları, vatandaşımızın canını kurtarmak için kendi canlarını hiçe sayan gayretleri, canhıraş çalışmaları nedeniyle sağlık çalışanlarımızı da tebrik ediyor, Sayın Bakanımıza bu önemli çalışmaları sebebiyle şükranlarımı sunuyorum. Rabb'im ülkemize, milletimize başka afetler yaşatmasın diyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Birleşmiş Milletler raporuna göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyarı geçeceği tahmin edilmektedir. Artan nüfus üretimde yeni talepler doğuracak, taleplerin karşılanması için ortaya çıkacak olan arz sunumu da doğal olarak zararlı gazların salımını artıracaktır. Son yüzyılda atmosferdeki karbon salımı oranı yüzde 42 oranında artmıştır. Bilim insanları son yüz elli yılda hava sıcaklığının 1,5 derece yükseldiğini, 2 derece yükselmesinin daha fazla felaketlere yol açacağını, 4 dereceye ulaşırsa -Allah korusun- insanlığın varoluş tehlikesi yaşayabileceğinin altını çizmektedir.

İklim değişikliğiyle birlikte dünyanın doğal ve tarihî dokusu hızla bozulurken su ve gıda yetersizliği hatta kıtlığı baş göstermeye başlamıştır. Birleşmiş Milletler verilerine göre 2025 yılından itibaren 3 milyar insan su kıtlığı yaşayacaktır. Görünen o ki su ve gıdaya dayalı krizler diplomasinin en büyük açmazlarından biri hâline gelecektir. Dünyada toplam enerji tüketiminin yaklaşık üçte 1'i binalarda tüketiliyor ve dünya atmosferine salınan toplam karbondioksitin yüzde 24'üne bu enerji tüketimi neden oluyor. Isıtma, soğutma, havalandırma ve aydınlatma gereksinimleri için tüketilen bu enerji, çevresel sorunları tetiklerken ekonomik maliyetleri de artırmaktadır. Bu anlamda, giderek daha da ulaşılabilir özel bir hedef hâline gelen sıfır enerjili bina sisteminden hareketle hayatın her alanında enerji tasarrufunu esas alan uygulamalar birçok ülkenin kısa ve orta vadeli hedefleri arasında yer aldığı gibi bizim de hedeflerimiz arasında yer almalıdır.

Enerji verimliliğinin merkeze alındığı tam bu noktada Paris İklim Anlaşması acil bir eylem planı olarak karşımızdadır. Türkiye, Paris İklim Anlaşması'nın tarafıdır ve yüce Meclisin takdiriyle yürürlüğe koymuştur. Her ne kadar Yeşil İklim Fonuna erişimimizde bize çifte standart uygulansa da ülke olarak bugün için değil, yarınımız için düşüncesinden hareketle 2053 yılında sıfır karbon salımı hedefine olan desteğimiz tamdır.

İklim değişikliğiyle mücadelede zorlu bir virajdayken yenilenebilir enerji kaynakları alternatiften ziyade tek seçenek olarak karşımızdadır. Dünyada üretim tarz ve teknolojileri değişirken Türkiye yeni bir eşikte olup rüzgârdan ve güneşten yani tabiattan yararlanmak, bunu yaparken de sıfır karbon salımını sağlamak geleceğimizi kurtarabilmemiz için belki de ülkemiz ve insanlık adına son şansımızdır.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin 2 Kasım 2011 tarihli partimizin grup toplantısında ifade ettikleri üzere Türkiye bu alanlarda zengindir. Doğru planlama, doğru strateji ve doğru yatırımlarla enerjideki dışa bağımlılığımız zayıflayacak, millî gelirimiz ilerleyen dönemlerde önemli ölçüde yükselecektir. Artık çevreyle dost ve barışık bir gelecek planlaması sadece Türkiye için değil, bütün ülkeler, bütün toplum ve milletler için hayati bir zorunluluktur.

Gelecek nesillerin istikbali açısından Türk sanayisinin üretim tarz ve tekniklerinin çevreye tam duyarlı, sıfır salımı esas alan ve Allah'ın tabiat eliyle verdiği nimetlerden tam kapasiteyle yararlanan bir değişim ve dönüşüm yaşaması gerekmektedir. Vatanımız canımız ise dünya evimizdir. Vatanımızı da dünyamızı da canımız gibi sevmeliyiz. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak geleceğimizi korumak adına atılacak her adımı destekliyor, değerli buluyoruz. Türkiye, 2053 yılında sıfır karbon salımına ulaştığında hem iklim değişikliğiyle mücadelede öncü bir rol üstlenecek hem de mali dengede en büyük yükü oluşturan ithalat kalemi olan enerjideki açığı kapatarak Türk ekonomisini de güçlendirmiş olacaktır. Bu hem çevrenin selameti hem de mali yapının istikrarı açısından bir zarurettir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, onun gösterdiği muasır medeniyetler hedefine ulaşma yolunda millî savunmadan ulaştırmaya, sanayiye; sağlıktan tarıma, çevre ve şehircilikten eğitime kadar her alanda emin adımlarla ilerlemektedir. Bu büyük hedefe esastan ve usulden bağlı olan Cumhur İttifakı, ülkemizi zamanın ilerisine taşıyacak projelere imza atmak için canla başla çalışmaktadır. Bu bağlamda, 2017 yılında başlatılan Sıfır Atık Projesi büyük takdir ve beğeni toplamıştır. Sıfır atıkla israfın önüne geçilirken bir anlamda dönüşümsel ve döngüsel bir ekonomi işletilerek millî gelire yeni bir katkı kalemi de oluşturulmaktadır. Bu katkı yeni iş kollarının oluşmasını ve genişlemesini temin ederek istihdama da doğrudan fayda sağlamaktadır. Bakanlığımızın verilerine göre bugüne kadar Sıfır Atık Projesi kapsamında 2020 yılında değerlendirilebilir her türlü atıktan toplam 7,2 milyon ton atık geri kazandırılmış, bu sayede, yüzde 13 olan geri kazanım oranı yüzde 22,4'e çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra, hep birlikte katkı verdiğimiz ücretli poşet uygulamasından sonra 354 bin ton plastik atığın oluşumu engellenmiş; 2,44 milyar lira tasarruf edilmiştir. Yine, buna bağlı olarak 14.640 ton sera gazı salımını da engellenmiştir. Başta dünyanın takdirini toplayarak Birleşmiş Milletlerden ödül alan Sıfır Atık Projesi'ni ve çevre hassasiyeti üzerine kurulu diğer Bakanlık projelerinin fikir sahiplerini ve yürütücülerini tebrik ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz içeride ve dışarıda varlığına yöneltilen birçok sorunla uğraşırken aynı zamanda fay hatlarının tehditleriyle de mücadele etmek zorundadır. Ülke topraklarımızın yüzde 66'sı birinci ve ikinci derece deprem kuşağında yer almaktadır. Son yüzyıl içerisinde maruz kaldığımız 6 ve üzerinde şiddete sahip deprem sayısı 56'dır. Yani iki seneye bir 6 şiddetinde depremlerle muhatap olmaktayız. Bu noktada kentsel dönüşüm çalışmaları büyük bir önem arz etmektedir. Bilim insanlarının en geç 2030'a kadar Marmara'da büyük bir deprem olacağını ifade ettiği herkesin malumu olup, Bakanlığımız ve belediyeler kentsel dönüşüm çalışmalarını bu yönüyle değerlendirip seferberlik hâlinde olmak durumundadır. Türkiye'de yaklaşık 6,7 milyon konut stoku sağlıksız durumdadır ve acilen bu stok kentsel dönüşümle yenilenmeli ve depreme dayanıklı hâle getirilmelidir. Depremin şakası yoktur. "Türkiye'nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm" sloganıyla başlatılan çalışmada Bakanlık, belediyeler ve vatandaşa ayrı ayrı iş düşmektedir. Bu tehlikeyi ancak büyük bir koordinasyonla aşmamız mümkündür. Aksi takdirde, Allah korusun, deprem değil tedbirsizlik felaketimiz olacaktır. Bölgesel mimariyi gözeten, yerinde, gönüllü ve hızlı dönüşümle Türk şehirlerinin geleceği, Türk milletinin de canı kurtarılmalıdır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; biraz önce bahsettiğimiz, kırsaldan kentlere yoğun göçler sonucu yaşanan sorunların daha hızlı ve etkili çözümü konusu bugün akıllı şehir uygulamalarını gündeme getirmiştir. Akıllı şehir uygulamaları, kentte yaşanan sorunları tespit eden, doğru tanımlanmasını sağlayan ve anlık müdahale imkânı sunan özelliğinin yanında, verimlilik esaslı teknolojiyi oluşturmaktadır. Bu nedenle, çevreyle barışık, daha sağlıklı kent yaşamı için yerel yönetimlerimiz teknolojinin imkânlarından mutlaka yararlanmalı, akıllı şehir uygulamalarına mutlaka kafa yormalıdır. Bu konuda Bakanlığımız yerel yönetimlerimizle koordineli şekilde farkındalık çalışmaları yapmalı, akıllı şehir uygulamalarını da daha geniş alana yaymalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." sözünü millet ve devlet ilişkisi bağlamında esas alıyoruz. Çevrecilik, milliyetçiliktir diyoruz ve çevreye sahip çıkmanın milletin geleceğine sahip çıkmak olduğunun idrakiyle hareket ediyoruz. Yine "Yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü." diyen Yunus Emre'nin bu veciz dizesini ilke olarak benimsiyor, insana, tabiata ve diğer mahlukata bu cepheden bakıyoruz.

Kadim umdelere bağlı kalmakla beraber, zamanın imkân, şart ve usullerini tatbik ederek insanı, tabiatı ve mahlukatı koruyacak, geliştirecek her türlü sürdürülebilir plan ve çalışmanın Cumhur İttifakı ruhuyla yanında olduğumuzu beyan ediyor, bütçenin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Kurucu ve Gazi Meclisimizi hürmetle selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)