| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 11.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, insan yaşamını, insan sağlığını korumak için canı pahasına mücadele eden tüm sağlık emekçilerini buradan saygıyla selamlıyorum, mücadelelerinin önünde saygıyla eğiliyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Ayrıca, yaşamını yitiren ve sağlık hizmetini sunarken yaşamını yitiren tüm meslektaşlarımızı da buradan rahmetle anıyorum. Aynı zamanda, cezaevlerinde yaşamını yitirenleri de burada bir kez daha saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, sağlığın bütçesini görüşüyoruz ama şunu belirtmekte fayda var: Bütçeleri bakanlar yapmıyor, bütçeleri bakanlıklar yapmıyor; bütçeleri tek adam yapıyor, saray yapıyor, AKP Genel Başkanı Erdoğan yapıyor.
Bakın, bakın, bir kanun teklifi geldi, hekimlerin özlük haklarıyla ilgili, ek ödemelerinin emekliliğe yansımasıyla ilgili bir teklif görüşülürken 7 maddelik bir ihdas yapıldı ve olumlu olduğu için bizler de tüm partiler olarak olumlu oy verdik ve kabul edildi. İki gün sonra, Sayın Bakan ve AKP Genel Başkanı Erdoğan kameraların karşısında bir görüntü verdiler. Sayın Bakan oradaki basın mensuplarına dedi ki: "Hekimlerin özlük haklarıyla ilgili, maaş ve emeklilikleriyle ilgili bir düzenleme var." Ama AKP Genel Başkanı Erdoğan kendi Bakanına inanmadı, güvenmedi; oradaki basın mensuplarına ısrarla şunu söyledi: "Ne dedi, ne dedi, ne dedi de ne dedi?" Tutturdu "Ne dedi?" Çünkü kendi bakanlarına güvenmiyor çünkü "Tek adamım; her şey benim elimden geçer, her şeyi ben belirlerim." diyor. Onun için de bu sağlık bütçesini de tek adam yaptı, AKP Genel Başkanı Erdoğan yaptı diyoruz.
Bakın, AKP Genel Başkanının sağlıktaki yanlış politikalarla ilgili ısrarı, Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndaki ısrarı bugün, hastanın müşteri olarak algılanmasına, sağlığın ticari bir meta olarak algılanmasına sebep oldu ve her geçen gün ilaç ve tıbbi malzeme lobilerine âdeta paralar aktarılıyor ve büyük inşaat firmalarına ihaleler paslanıyor.
Bakın, bunun sonucunda da sağlık her geçen gün daha da kötüleşiyor. Bugün Türkiye'de her yıl 200 binden fazla insan kansere yakalanıyor. Ölümlerde 2'nci sırada yüzde 25'le kanser hastalığı var, 3'üncü sırada KOAH var. Bakıyorsunuz bu bütçeye, bunlarla ilgili hiçbir şekilde bir önlem yok, bir bütçe yok. Sadece ne var? AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın yanlış politikalarda ısrarı var, sağlık şiddetini tırmandıran o ısrarı var, hâlâ duruyor çünkü hekimlere yönelik, sağlıkçılara yönelik alt benliğinde hâlâ bir öfke var değerli milletvekilleri.
Sağlık bütçesine baktığınız zaman, yüzde 6,7'lik bir oran ayrılmış. AKP Genel Başkanı Erdoğan çıktı, dedi ki: "Avrupa gıda bulamıyor, Amerika gıda bulamıyor." ama bakıyorsunuz, aynı ülkeler, ABD yüzde 17,1 ayırmış sağlığa; Almanya yüzde 11,7; Fransa yüzde 11,1 -2019 verilerini diyorum, 2021 verileri daha yüksek- ve şunu özellikle belirteyim: Sayın Bakan, bu bütçe sizin sağlık hizmetini sunmanıza yetmeyecektir. Sene ortasında ameliyatlar yapılamayacak ve aynı zamanda ilaçlar bulunamayacaktır çünkü bu bütçe, buzun sobanın yanında eridiği gibi eriyor. Daha, sağlık bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği sırada biz hesaplama yaptık bu döviz garantili giderlerle ilgili, 22 milyar TL tutuyordu; o, hortum görevi gören şehir hastanelerine verilen o döviz garantileri ve hizmet alımları 22 milyar TL tutuyordu; şimdi hesapladık 30 milyar TL'yi geçmiş. Açıkçası, şunu net bir şekilde belirtelim: Sağlık bütçesi sobanın yanında buz gibi eriyor ve siz, senenin ortasında sağlık hizmetini sunamayacak duruma geleceksiniz Sayın Bakan, o açıdan net bir şekilde belirtelim.
Bir pandemi sürecindeyiz ama AKP iktidarının bu pandemiyi resmen bir lütfa dönüştürdüğünü, fırsata dönüştürdüğünü hepimiz gözlerimizle gördük.
Bakın, illerde il hıfzıssıhha kurulları kurulmuş; resmen, muhalefeti engelleme kurulları; adını "muhalefeti engelleme kurulları"na dönüştürmek lazım.
Yine, bir Bilim Kurulu kuruldu, bu Bilim Kurulunun sözcüsü AKP Genel Başkanı Erdoğan; "Benden başka bilimi daha iyi bilen yoktur." diyor çünkü bütün açıklamaları o yapıyor. Bilim Kurulunun aldığı bütün kararlar önce sarayla, sonra basınla paylaşılıyor. Ve size şunu belirteyim: Bilim Kurulunun gücünün yettiği tek yer maalesef ama maalesef cezaevleridir; başka hiçbir yere gücü yetmiyor.
Bakın, insanlar cezaevinde yaşamlarını yitiriyor, sağlıklarını yitiriyor, sağlığa erişemiyorlar ama Bilim Kurulu hâlâ diyor ki: "Cezaevi dönüşünde on dört günlük bir sağlık tecridine tabi tutulacaksınız." Yine, bakıyorsunuz, aynı Bilim Kurulu iki yıldır insanların açık görüş yapmasını engelliyor; öneriyor, öyle yapıyor ama bilmiyor ki sağlık, bedenen ve ruhen tam bir iyilik hâlidir; sağlık, insanları öldürme merkezlerine dönüştürülen cezaevlerinin yanlış politikalarına hizmet etmek değildir.
Bakın, bugün, iktidarın borazanı olan paçavra gazete nasıl bir başlık atmış: "Cezaevinde beslenen bir terörist daha öldü!" İşte, AKP iktidarının ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın cezaevlerini dönüştürmeye çalıştığı yer budur, insanları orada öldürmektir; o açıdan, şunu özellikle belirtiyoruz: Türkiye cezaevleri resmen bir ölüm evlerine dönüşmüştür. Bunda Bilim Kurulunun da ATK'nin de AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın da payı var. Gün gelecek elbette hesabını soracağız.
Bakın, "pandemi" dedik, insanlar bu şekilde ölülerini gömerken, AKP Genel Başkanı kendine uygun bir şeyle, yakın gördüğü kişilere bu şekilde cenaze törenlerini düzenledi. Kendine göre bir pandemi süreci yürütüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
HABİP EKSİK (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Biz Halkların Demokratik Partisi olarak elbet gün geldiğinde bunların hesabını soracağız ama şunu da özellikle belirtmek istiyoruz: Sağlığa ayrılan bütçe azdır, en az yüzde 10 olmalıydı ve pandemiye yönelik ek bir bütçe çıkarılmalıydı.
Yine, şunu özellikle belirtelim: Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan vazgeçilmeliydi, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmeliydi, tedavi edici sağlık hizmetlerini biraz daha ona göre arka plana çekmemiz gerekirdi çünkü "İnsanları hasta et, müşteri artsın." psikolojisinden kurtarmamız gerekirdi bu politikaları.
Yine, şunu özellikle belirtmekte fayda var: Sağlık demokratikleştirilmeli ve toplumsallaştırılmalıydı. Tek adam sarayda oturup "Sağlığa bu kadar bütçe ayırdım." dememeliydi. O açıdan biz HDP olarak geldiğimizde sağlığı demokratikleştireceğiz, toplumsallaştıracağız ve ana dilinde sağlığı bir hak olarak, hizmet olarak sunacağız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)