| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 12.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA NURAN İMİR (Şırnak) ¬- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Türkiye'de hukuk ve güvenlik sistemi tümden çökmüş durumda. Yaşanan bir olay sonrası hukuk işletilmiyor, yargı ve Emniyet olayı AKP'nin istediği kılıfa uydurmak için mesai harcıyor. Bu olayı nasıl HDP'ye yıkarız, siyasi çıkar nasıl elde ederiz; tek dertleri bu. Gerçek hukuk rafa kaldırılıyor, siyasi rakiplerini bertaraf etmek için yargı ve Emniyeti sopa olarak kullanıyorlar. Şırnak'ta son birkaç gündür tam da yaşanan budur. Soylu talimat veriyor, yargı ve Emniyet HDP ilçe binamızı basıp arkadaşlarımızı işkenceyle gözaltına alıyor. Ortada yöneticilerimizin işlemiş olduğu bir suç yok ama bir suç üretilmek isteniliyor. Bu komplonun amacı algı oluşturmaktır. Toplum nezdinde partimiz HDP'yi kriminalize etmek istiyorlar. Yoksa, önce kişilerin yargı işlemi biter, sonra Bakan konuşur ama burada, önce Bakan konuşuyor, sonra Emniyet ve yargı gereğini yapıyor. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz, "Arkadaşlarımız derhâl serbest bırakılmalıdır." diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli halkımız, AKP on dokuz yıllık iktidarı boyunca yapılan bütün yolları yandaş şirketlere yaptırdığından, yıllarca ülkeyi de yurttaşı da borç yüküyle karşı karşıya bırakmıştır, rantçı ve tefeci bir anlayışla müşteri garantili uygulamalara imza atmıştır. HDP olarak "garanti ödeme" adı altında halkı borç yüküyle karşı karşıya bırakan anlayışı kabul etmiyoruz yolların tamamen ücretsiz olması gerektiğini savunuyoruz. Sırf yandaş müteahhitler kazansın diye yapımına başlanan yollar yıllarca bitmemekte ve bitirilen yollar ise çok kısa sürelerde ya çöküyor ya da kullanılamaz hâle gelerek yine, aynı yandaş müteahhitlere tadilat ve tamirat için ihale ediliyor. Yani her hâlükârda bir bütün olarak ülke ve yurttaş kaybederken yandaş 5'li çete kazanmaktadır. Elbette yurttaşlarımızın faydasına olan dağları, ormanları, dereleri, tarım arazilerimizi yok etmeden, yapımı yıllarca sürmeyen, rant ve sermayeye kâr odaklı olmayan, ücretsiz nitelikli ulaşım sistemini biz de destekliyoruz ancak sermaye ve yandaş patronlar kazansın diye tarım topraklarını yok ederek "yol" ve "konut" adı altında betona çevirdiğiniz projeleri desteklemiyoruz. Dağları ve ormanları söküp denizlere doldurarak yol yaptınız; bilimsel araştırmalardan uzak yapılan, alanın doğasını ve ekolojik dengesini bozan, tahrip eden fakat kâr ve rant odaklı yapılan bu yollar, yine dağlardan gelen ilk selle birlikte denize döküldüler. Yandaş patronlara ve müteahhitlere peşkeş çekmek için rant uğruna yıkılan kıyı ormanlık alanlarını 5 yıldızlı otellere bedava verdiniz. Ülkeyi on dokuz yılda âdeta betona çevirdiniz. Bu otellere tekrar, ormanları, doğayı yıkarak yol götürdünüz ama bütün bunları yandaş 5'li müteahhit çeteniz kazansın, kârlarına kâr katsınlar diye yaptınız. Yani Ulaştırma Bakanlığının bütçesi halkın ulaşımına değil, aslında 5'li çete şirketlerinin sermayesine aktarımdır. İktidarınız, bu şirketlere 2020 yılında 1 milyar 741 milyon dolar ve 35 milyon euro garanti ödemesi yapmıştır. Bu nedenle Sayın Bakan, aslında bugün burada oturması gereken siz değilsiniz, milyarlarca lira aktardığınız Limak, Cengiz ve Kalyon şirketlerinin sahipleri olmalıydı. (HDP sıralarından alkışlar)
Bu yılki bütçede de Karayolları Genel Müdürlüğünün garantili projelere ayırdığı pay 20 milyar TL'dir. Bu pay 7 bakanlığın bütçesinden daha fazladır arkadaşlar. Kâr eden 278 kamu iktisadi teşebbüsü yandaşlara satıldı. Satmadıkları, yollar, köprüler ve hastaneler kalmıştı, onları da "müşteri garantili ödeme" adı altında yandaş 5'li çetelere peşkeş çektiler. Peşkeş çekerken de halkı açlığa, sefalete ve yoksulluğa mahkûm ettiler. Bunun adı nitelikli dolandırıcılıktır, hırsızlıktır! (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli halkımız, Komisyonda da dile getirdik; Şırnak'ta halkın yolları yapılmıyor, Şırnak halkına âdeta ceza veriliyor, yapımı devam eden yollar da bir türlü bitmek bilmiyor. Her fırsatta Bakanlık bize "Yolları yaptık." diyor. Şimdi, geçtiğimiz yollara mı inanalım sizin verdiğiniz verilere mi? Sizin "Yaptık." dediğiniz yollara, yapımını bitirdiğinizi iddia ettiğiniz yollara yapılan harcamalarla Şırnak'ta bütün yolların bitmiş olması gerekiyordu gerçekten. Bir yol yapımı neden on yıldan fazla sürüyor? Bu yol yapımlarının başlama ve bitiş süreleri belli değil midir? Bizce bellidir ancak "Yapımı ne kadar uzarsa müteahhitler o kadar fazla kazanır."dan dolayı bu yollar uzuyor ve bitmiyor.
Bakın, arkadaşlar, Uludere-Beytüşşebap yol güzergâhı dağlık ve engebeli bir arazi, yol kenarlarının tamamı uçurum. Buna rağmen hâlâ tek şeritle ulaşım sağlanıyor. Neden, biliyor musunuz? Çünkü güvenlik bariyerli, korunaklı ve sağlam yapıldığında müteahhitler için maliyeti yüksek olacak, istedikleri kârı elde edemeyecekler. Bu nedenle halk kaderlerine terk ediliyor ve yollar yapılmıyor. Şırnak'ta halkın kullandığı yollar kullanılamaz hâldeyken kalekollar için en sarp dağ ve yamaçlara yol yapabiliyorsunuz ama. Şırnak'ta sınıra örülen duvar için AKP'li Bedrettin Binbay'ın şirketine 61 milyon TL ihale verebiliyorsunuz. AKP'li Binbay'ın şirketine on bir yılda 1 milyar lirayı aşkın ihale verildiği, daha bugün basına yansımış durumdadır ama ortada herhangi bir hizmet de yok.
Değerli halkımız, AKP'nin on dokuz yıldır övdüğü tek politika, yol politikasıdır, bunu herkes çok iyi biliyor. "Demokratik siyaset yapan halkımızın iradesiyle seçilen milletvekili arkadaşlarımızı haksız, hukuksuz bir şekilde tutuklayıp cezaevine attınız, Meclise darbe yaptınız." diyoruz, "Cezaevlerinde yüzlerce hasta tutsak var; sağlık ve yaşam hakları gasbediliyor, ölüyor." Diyoruz; AKP "Biz yol yaptık." diyor. "Ülkede her gün topluma empoze edilen eril, erkek devlet anlayışıyla kadınlar erkekler tarafından katlediliyor, yargı cezasızlık politikasıyla erkekleri koruyor." diyoruz, AKP "Duble yolları yaptık." diyor. "Amerikan doları 14 TL olmuş, halk yoksul, açlık sınırı altında yaşamaya çalışıyor, ekonomik kriz var, insanlar intihar ediyor." diyoruz, AKP "Havalimanları yaptık." diyor. "Kamu Emekçileri Sendikalarına göre ülkede yüzde 30 işsizlik var, çalışanların yüzde 75'i asgari ücretle çalışıyor." diyoruz, AKP "Biz bölünmüş yol yaptık." diyor. "Her gün, öğrencilerin, akademisyenlerin, gazetecilerin, siyasetçilerin, kadınların, öğrencilerin evleri basılıyor, gözaltına alınıyorlar, aylarca cezaevinde kalıyorlar; ülkede adalet yok, hukuk ayaklar altında." diyoruz, AKP "Almanya yollarımızı kıskanıyor." diyor. (HDP sıralarından alkışlar) "Bu halkın demokratik iradesiyle seçilen başta belediyeler olmak üzere tüm kurumlarını 'kayyum' adı altında gasbettiniz. Kürtçe bir tabelaya bile tahammülünüz kalmadı. Kürt halkının dilini, kültürünü yasakladınız; Kürt düşmanlığı yapıyorsunuz." diyoruz, AKP "Biz Kürtlere de yol yaptık." diyor. (HDP sıralarından alkışlar) Yaptığınız her bir yolun yanında ama bin yolsuzluk yaptınız. Siz bu yolsuzluklarla bu yollardan kolay kolay geçemeyeceksiniz çünkü siz çoktan yoldan çıktınız. Sizin bu ülkede yaptığınız tek yol yolsuzluktur. (HDP sıralarından alkışlar) Ama hiç merak etmeyin, Lâle Devri'niz bitmiştir; sizi yakında yolsuzluklarınızla birlikte bu yollardan HDP gönderecek, kadınlar gönderecek, gençler gönderecek. (HDP sıralarından alkışlar)
BELGİN UYGUR (Balıkesir) - Çok beklersiniz!
NURAN İMİR (Devamla) - Evet sevgili kadınlar, bu ülkenin en büyük sorunlarından biri erkek egemen zihniyetiyle yönetiliyor olmasıdır. Devletin bütün kurumlarının başında erkeklerin olması, ülkeyi sürekli savaş hâlinde tutan, yoksullaştıran, toplumsal barışı, eşitlik ve adaleti bozan hukuksuzluğa dayalı tekçi, inkârcı bir yönetim sistemi oluşturmuştur. Yani kadını görmeyen bir erkek kadrolaşması söz konusudur. "Bu yol, kadına düşmanlık yapmanın yoludur; bu yola asla biz geçit vermeyeceğiz." diyoruz. Bizler, kadınların eğitim, sağlık ve sosyal haklarının tamamının koşulsuz ve şartsız sağlanması adına her alanda sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Kadınlar için adaleti haykırmaya, eşit temsiliyet için eş başkanlığı savunmaya, engelli kadınların haklarını korumaya, "eşit işe eşit ücret" demeye, İstanbul Sözleşmesi'ni yaşatmaya... Ve kadın mücadelemizden hiçbir koşulda asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha buradan söylüyoruz.
Bu inanç ve kararlılıkla, bütün kadınları ve halkımızı büyük bir sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)