GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:34
Tarih:12.12.2021

CHP GRUBU ADINA ALİ KEVEN (Yozgat) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce Millet Mekteplerinden Köy Enstitülerine, Köy Enstitülerinden günümüze cumhuriyetin eğitim meşalesi olmuş öğretmenlerimizi, başta Başöğretmen Mustafa Kemal olmak üzere, TÖS ve TÖB-DER'in yiğit yöneticilerini saygıyla anıyorum, aramızdan ayrılanlara rahmet diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, yirmi yıla yaklaşan iktidarınız döneminde, bu ülkede yıkıma uğratmadığınız, kirletmediğiniz, yozlaştırmadığınız kurum kalmadı, bunların en başında da maalesef eğitim ve üniversiteler geliyor. Tarikat ve cemaatler eliyle "Dindar ve kindar bir nesil yaratacağız." diye yola çıktınız ama ülkemizde pudra şekerine batmış bir nesil yetiştirdiniz, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız Sayın Bakan, sizin iktidarınızda üniversitelerimiz maalesef en sorunlu dönemini yaşamaktadır. AKP eski milletvekillerinin rektör olarak atandığı, gücü arkasına alarak atanmış yöneticilerin kadrolaştığı ve kişiye özel akademik unvan ilanlarıyla sıkça gündem olan üniversiteler dönemini yaşıyoruz. Bu dönemde üniversitelerde sahte belgelerle çalışan profesörleri görüyoruz, öğretim görevlilerinin birbirlerini ihbar ettiklerini görüyoruz, üniversite kapılarının güvenlik güçlerince, polislerce kelepçelendiğini görüyoruz Sayın Bakan. Tüm bunları halkımız hep bir yerlere yazıyor, günü geldiğinde mutlaka hesap soracaktır diye düşünüyorum.

Sayın Bakan, çokça üniversitemiz var ama çokça işsiz üniversite mezunumuz da var, şu an her 4 üniversite mezunundan 1'i işsiz. Almanya'nın nüfusu 85 milyon, üniversite öğrenci sayısı ise 2 milyon 800 bin; İngiltere'nin nüfusu 67 milyon, üniversite öğrenci sayısı 2 milyon 380 bin; bizim nüfusumuz 83 milyon ama 8 milyona yakın üniversite öğrencisi var, 4 milyon Açıköğretim öğrencisi var, bu şekilde işsizliği ötelemeye çalışacağım derken büyük bir işsiz üniversiteli ordusu yarattınız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kendi ilim Yozgat'tan bir örnek vereceğim: Bozok Üniversitesi uzunca süredir eğitim veriyor ama birçok bölüm, öğrenci tercih etmediği için kapanıyor çünkü öğrenci zaten biliyor o bölümü bitirince işsiz kalacağını. Yine bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum: Veterinerlik Fakültesi açıldı, üç yıl geçti ama ortada ne bir bina var ne de bir laboratuvar, öğrenciler başka birimlerde ders görmeye çalışıyorlar.

Sayın Bakan, Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinde birçok branşta öğretim üyesi doktor yok. Düşünebiliyor musunuz Sayın Bakan, doktor yetiştirecek bir kurumda doktor yok, kullanılması gereken tıbbi malzemeler eksik. Bozok Araştırma Hastanesi üvey evlat muamelesi görüyor, lütfen bu konuya duyarlılık gösterin.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bilim ve akademi ancak mekanizmaların işlediği ortamlarda gelişir. Tek adamın iki dudağının arasına sıkışmış rektörler, hem öğretim üyelerini hem öğrencileri kışla disipliniyle yönetmeye çalışıyorlar. Boğaziçi Üniversitesi gibi uluslararası alanda en saygın üniversitemiz devamlı istibdat haberleriyle gündem oluyor, yapılan her protesto eylemi kolluk gücüyle bastırılıyor, aykırı her ses susturuluyor, öğrencilerin kapıları gece yarısı koçbaşlarıyla kırılıyor. Bu tablonun sonucunda genç beyinlerimizin yüzde 67'si maalesef yurt dışına gitmek için uğraşıyor. Yani 12 Eylül darbecilerinin ürünü YÖK'e ilave olarak; vurdumduymazlık, liyakatsizlik, siyasi kindarlık, OHAL faşizmi ve kanun hükmünde kararname ihraçlarıyla gelinen yükseköğrenimin sonucu budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratik bir şekilde kendi bileşenleriyle yönetilen üniversiteleri biz kuracağız. Üniversiteleri, tek adamın iki dudağıyla atanan kayyum rektörler değil, üniversitenin kendi seçeceği rektörler yönetecek. 12 Eylülün ürünü YÖK'ü tarihin çöplüğüne atacağız. YÖK'le ortaklaşarak devam ettirdiğiniz bu kışla düzenini biz bozacağız. Kanun hükmünde kararnamelerle haksız ve hukuksuz biçimde üniversitelerden atılan öğretim görevlilerine biz görev vereceğiz. Öğrencilerimize nitelikli, güvenli ve yeterli bir yurt hizmetini biz sunacağız. Üniversite öğrencilerimizin kredi faizlerini biz sıfırlayacağız. İhtiyacı olan her öğrencimize kredi değil, burs vereceğiz. Üniversiteleri o çok sevdiğiniz tarikatların ve vakıfların pençesinden biz kurtaracağız. Demokratik yönetimin, bilimsel bağımsızlığın ve laik eğitimin kalesi üniversiteleri biz kuracağız. Öğrenci affını biz çıkaracağız.

Sözlerimi Enver Gökçe'nin bir şiiriyle tamamlıyorum:

"Sizlere selam olsun üniversiteler,

Öğretmenleri alınmış kürsüler,

Öğretmenler.

Sizlere selam olsun

Hürriyeti yazan eller, dizen eller.

Sizlere selam olsun makineler,

Entertipler, rotatifler, bobinler.

Bu gülünç, aşağılık

Namussuz şeyler dışında,

Sana selam olsun

Zincirin, zulmün kâr etmediği,

Kırbacın kâr etmediği

Büyük tahammül!"

Sayın Bakan, sözlerimi bitirirken ne yaparsanız yapın yolunuzun sonu göründü. Bir elimiz Mustafa Kemal'e uzanır, bir elimiz Karaoğlan; sokakların sesinden belli, gidiyor gitmekte olan, geliyor gelmekte olan.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)