GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:35
Tarih:13.12.2021

HDP GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanlar burada. Sayın Bakan, ben Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerine konuşacağım. Sanırım benim bu bütçe üzerine yaptığım 7'nci konuşma.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Duyamıyoruz.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Benim sesim hep sonradan açılıyor arkadaşlar.

2015 yılından bu yana -sanırım bu 7'nci- bütçe görüşmesinde grubum adına konuşuyorum. Biz her sene dünya kadar parayı Dışişleri Bakanlığına veririz, Dışişleri Bakanlığı gider bir yıl sonra tekrar bütçe istemeye buraya, gelir -sağ olsun kendisi naziktir, kibardır, diğer bakanlar gibi gelip buraya, Meclise hakaret, küfrettiği görülmemiştir Mevlüt Bey'in, hakkını yemeyelim- fakat her bütçe zamanı buraya geldiğinde bir önceki yıla göre daha da sıkıntılı bir dış ilişkiler alanıyla karşı karşıya kalıyoruz yani bütün verdiğimiz paralar daha da çökmüş bir dış politika olarak bize geri dönüyor.

Bakın, Amerika Birleşik Devletleri'yle olan ilişkiler çok uzun zamandır kötüye gidiyordu; şu an dibi görmüş, iyileşmeye dair herhangi bir emare söz konusu değil, Biden yaptığı demokrasi zirvesine de Türkiye'yi çağırmamış. Avrupa Birliğiyle ilgili tüm başlıklarda ilişkiler donmuş, hatta sadece donmamış; geçen gün bir vesileyle kimi Avrupa Birliği yetkilileriyle tesadüfen görüştük, anlayabildiğimiz kadarıyla sabit bile durmuyor, her geçen gün daha da kötüleşen bir seyirden bahsediyorlar ve gerçekten kaygılılar. Avrupa Konseyiyle ilişkiler... Az önce bazı tartışmalara şahit olduk. Kıymetli arkadaşlar, bunun üzerinden ucuz politika yapmanın bir anlamı yok. Türkiye'yi Konseyden kovacak noktaya gelmişler, hatta "Ya siz çıkın gidin, ya biz sizi kovacağız." neredeyse bu noktaya gelmişler; bu ciddi bir meseledir. Öyle "Karar eksikti, daha devam ediyor." böyle bir şey yok. Net karardır, Büyük Daire kararıdır; hem Demirtaş kararı hem Kavala karar. Sayın Bakan, siz AKPM Başkanlığı yapmış bir insansınız. Allah lillah aşkına Cumhurbaşkanına bir söyleyin, geçen gün "Avrupa Birliğinin kararları bizi bağlamaz." diyor, belli ki Konsey ile Birlik arasındaki fark da kalmamış; kim Cumhurbaşkanına hangi bilgiyi veriyorsa, vallahi yanlış da veriyor.

Siz biliyorsunuz, bakın, ilk defa 2017 yılında Azerbaycan için açılan "infringement" dedikleri prosedürü 2'nci defa, Konsey tarihinde 2'nci defa Türkiye için yapıyorlar yani bu, Türkiye'nin Konsey üyeliğinin sonlanmasına gidebilecek -oraya gidecek demiyorum- bir süreç. Türkiye daha önce başka şekilde yine, tarihe geçmişti; 2017 yılında yine, "izleme süreci"nden çıkıp tekrar "izleme süreci"ne geri girmeyi başarabilmiş tek ülke olarak Türkiye tarihe geçmişti. Bakın, bu defa da tarihe geçiyor. Ya, bu ciddi bir meseledir. Türkiye'nin Avrupa Konseyinden çıkarılması demek, Türkiye'nin uluslararası hukuk sistemiyle çok önemli bir bağının kopması demektir ve bu son derece tehlikeli. Sadece demokrasi, insan hakları, hukuk açısından değil, ekonomik açıdan da Türkiye'yi çok fazla zorlayabilecek bir meseledir.

Rusya'yla ilişkiler gergin, "Dostum Putin" dönemi çoktan bitmiş; Rusya, Amerika'yla anlaşıp Suriye'deki savaşı bitirmeye çalışıyor. Suriye'deki savaşı bitirmek istemeyen kim biliyor musunuz arkadaşlar? Bir Türkiye, bir de İngiltere. İngiltere sürekli bunlara gaz veriyor -vallahi, billahi- "Bitirmeyin." diye, işte "Esad'a mutlak bir şekilde zafer vermeyin." diye; kimi Amerikalı çevreler de bunu yapıyorlar ama Amerika ile Rusya şu an önemli oranda bir ortaklaşmaya gidip Suriye'yi tekrar şekillendirmeye çalışıyorlar. Türkiye de siyasetini "Rojava'da Kürtlere saldırayım." bir de "Heyet Tahrir el-Şam'ı koruyayım..." İdlib bölgesine kendisini sıkıştırmış durumda, Suriye'de öyle, oyun kurucu olma gibi vasfını çoktan yitirmiş. Çıkabilirse o bataklıktan büyük başarı ama her geçen gün o bataklığın içerisine daha fazla saplanıyor. Suriye ve Irak'ta diplomatik, siyasi olarak gerileyen Türkiye, askerî varlığını artırarak "Belki bir pozisyon kapabilirim." diye düşünüyor. Şu an, Türkiye'nin, uluslararası arenada, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, Rusya, Amerika, bütün bunların ötesinde -ilişkiler darmadağın- bir tek NATO üyeliğini ve Türkiye'nin sahip olduğu askerî gücü bölgesel birtakım denklemler içerisinde konumlandırma, pazarlama, bunun dışında hiçbir siyaseti kalmamış.

Bakın, kıymetli arkadaşlar, en son, Doğu Akdeniz meselesini biliyorsunuz. Doğu Akdeniz'de birbirine benzemeyen ne kadar güç varsa Türkiye hepsini birleştirdi, hepsini birleştirdi Türkiye'ye karşı. En son, Katar, -sürekli dostumuz Katar var ya- iki gün önce Amerika'nın Exxon'uyla birlikte Kıbrıs'ın dibindeki beşinci parselde doğal gaz araştırmaları için Kıbrıs'la anlaşma yaptı. Hani, birlikte çalışacaklar, Cumhurbaşkanına söylediler "E, biz bu konuyu da gündeme getireceğiz." diyebildi, sadece bu kadar diyebildi.

Şimdi -zaman çok çabuk geçiyor- Sayın Başkan, ben bunu burada söyledim, size de söyleyeyim; güzel bir Türkevi yapılmış, büyükelçilik, Strazburg'da. Burada konuştuk bir defa, arkadaşlar "İtibar." dediler; itibar, mahkeme kararlarının uygulanmasıyla olur, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, bunlara Türkiye riayet ederse itibarı çok yükselir. (HDP sıralarından alkışlar) İnanın bana inşaat yapmakla itibar olmuyor.

Kıymetli arkadaşlar, Türkiye'nin bütün ilişkileri kötüdür falan demiyoruz. Bakın, size iyi giden bazı şeyler söyleyeyim. Kıymetli bir danışmanımız Lokman Sazan "Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinde Kopenhag Kriterlerinden mülteci kriterlerine evrildi." diyor. Doğru, güzel bir tarifleme. Şimdi, bu mülteciler meselesini uzun dönemdir Avrupa'ya karşı bir tehdit olarak kullanıyordu, Türkiye bunda mahir "Yok." demeyin. Lukaşenko, Erdoğan'dan öğrendi, biliyorsunuz yaz boyunca Polonya sınırına yığdı -dünyada böyle konuşuluyor vallahi, siz ne derseniz deyin, dünya böyle konuşuyor- Türk Hava Yolları sürekli Minsk'e seferler yaptı; Irak'tan, Suriye'den, Yemen'den insanları taşıdılar. (HDP sıralarından alkışlar) VIP insan kaçakçılığıdır bu ha, ismi bu. Avrupa Birliği yetkilileri Türkiye'yi tehdit etti "Bakın, Türk Hava Yollarını Avrupa'da hiçbir ülkeye sokmayız." dediler, geri adım atmak durumunda kalındı. Gri pasaportlar oldu -ne oldu akıbeti, bilmiyoruz- gri pasaportlarla VIP insan kaçakçılığı yaptılar, biliyorsunuz. Bu kaçakçılık durumunu, bu gri pasaport rezaletini ortaya çıkaran konsolosluk görevlileri cezalandırıldı. Belediyesinde gri pasaport kullanılan belediye başkanı Cumhurbaşkanından ödül aldı ya; oldu bu, vallahi oldu bu, Türkiye'de oldu.

Bunun ötesinde ne var? Türkiye kokain kaçakçılığı konusunda önemli bir rota olmuş durumda. Latin Amerika-Kıbrıs-Türkiye arasında ilişkiler muazzam, gerçekten. Bakın, çökülen marinalar var, Brezilya'da yakalanan uçak var, içinde bir sürü pudra şekeri çıkıyor, kokain çıkıyor, değil mi? Ya, bu inanılmaz ilginç bir durum, sanki bir aksiyon filmi izliyoruz, kimseden çıt yok.

Başka ne var? G7 ülkeleri tarafından kurulan, biliyorsunuz, bu "Financial Action Task Force" Mali Eylem Görev Gücü... Geçen sene buraya son dakika bir yasa getirdiniz uluslararası terörün finansmanıyla ilgili olarak, niye bu kadar bizi sıkboğaz ettiniz anlamadık. Ne oldu? Yasayı geçirdiniz, kara para aklama ve terörün finansmanı iddiasıyla yine Türkiye'yi gri listeye aldılar kıymetli arkadaşlar; özellikle de El Kaide ve IŞİD'in, bu örgütlerin finansmanı konusunda Türkiye'nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini söylediler.

Başka ne var? Pandora ve Panama. Bu belgelerde şey çıktı kıymetli arkadaşlar, Türkiye'nin vergi cenneti ülkelerle de ilişkileri bayağı güçleniyor. Mesela, Erdoğan'ın sarayını yapan Rönesans grubu; milletin anasına küfreden Cengiz Holding; mesela, Berat Albayrak'ın Genel Müdürlük yaptığı Çalık grubu; bütün bunların hepsinin off-shore hesapları çıktı. Ya, bütün o ülkelerle ilişkiler gayet iyi, o kadar kötü değil, iyi giden şeyler de var kıymetli arkadaşlar.

Ya, zaman gerçekten çabuk gidiyor, ben bitireyim.

Kıymetli arkadaşlar, bakın, son olarak -Mevlüt Bey telefonla konuşuyor- geçen sene ben Türkiye'nin lirasının niye Heyet Tahrir el-Şam tarafından İdlib'de maaş ödemelerinde kullanıldığını sordum. Heyet Tahrir el-Şam, biliyorsunuz, terör örgütü olarak hem Türkiye hem Birleşmiş Milletler tarafından tanınıyor. Aha, bak buradadır kendisi, bana Komisyonda "Türk lirası kıymetli bir para olduğu için bazen oluyor bu tür şeyler." demişti; vallahi, şaka değil. (HDP sıralarından alkışlar) Bu sene Türk lirasının da bir kıymeti kalmadı. Bakın, vallahi billahi Heyet Tahrir el-Şam şu an isyan ediyor "Dolarla verin maaşlarımızı." diye, yemin ediyorum, bakın. (HDP sıralarından alkışlar)

Bakın, bunun dışında ne var? Son olarak, Türkiye'nin ilişkileri orada burada sıkıntıya gidiyor ama düzelen ilişkileri de var Türkiye'nin. Bakın, bir tane var ki gerçekten... Mesela, Türkiye'nin Amerika'yla ilişkileri kötü, Avrupa'yla kötü ama Taliban'la ilişkileri güzelleşiyor. Size bir fotoğraf göstereyim. Sayın Bakan, sizinle... Sayın Bakanın böyle güzel bir fotoğrafı çıktı. Görüyor musunuz arkadaşlar? Yedi yıldır Sayın Bakanı tanıyorum, vallahi benim elimi bir defa böyle samimiyetle sıkmamıştır ha, yemin ediyorum size. (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Son bir dakika, bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Bakın, bunu niye söylüyorum? Sadece bu değil, Cumhurbaşkanının "15 Temmuz darbesini finanse ediyor." dedikleri bu Birleşik Arap Emirlikleri'yle çekilen fotoğraf kıymetli arkadaşlar. Yani Allah muhabbetlerini bol etsin, onu söylemiyorum fakat Heyet Tahrir el-Şam'la, Taliban'la, kara para aklama operasyonlarıyla yani hani, buradan İstanbul'a yol olabilecek o kadar tuhaf ,kirli durumla iç içe olan Hükûmet, dönüyor, artık pudra şekeri aklı mıdır, nedir? "Biz HDP'yi kapatacağız." diyor. (HDP sıralarından gülüşmeler, alkışlar) "HDP'yi kapatacağız, Taliban'la görüşeceğiz, Heyet Tahrir el Şam'a Türk lirası vereceğiz." Yahu Sayın Bakan ya, bizim Taliban ve HTŞ kadar da mı bir kıymetimiz yok, gerçekten yani?

CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) - Sizin de dağdakilerle fotoğraflarınız var.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Şimdi, kıymetli arkadaşlar, bunu basın yarın, Hişyar Hoca Bakandan işte, ilgi istedi falan diye sakın çıkarmasın; latife yapıyoruz, ironi yapıyoruz.

Bitiriyorum kıymetli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın efendim.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Sanırım bu HDP'nin kapatılma tartışmalarına da en büyük cevabı İstanbul Kongremiz vermiştir. Buradan Ferhat Encü ve İlknur Birol arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)