GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhuriyet Halk Partisi ve AK PARTİ Grupları arasında meydana gelen bir tartışmada uygunsuz bir dil kullanıldığına, milletvekillerinin ifadelerinde temiz bir kullanmakla yükümlü olduğuna ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin yedinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:5
Birleşim:35
Tarih:13.12.2021

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; malum olduğu üzere milletimizin iradesinin tecelligâhı Parlamentoda, milletimiz için daha iyi nasıl yasa yaparız, milletimiz için daha iyi nasıl bütçe yaparız; bunun gayreti içerisindeyiz. Genelde bu saatlerde hep bu mecelle kaidesiyle, bu deyişlerle devam ediyoruz. Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan tezahür eder, hakikat güneşi fikirlerin çatışmasından ortaya çıkar. Bu anlamda, bizlere rehberlik eden bir Anayasa hükmümüz var, bir de malum İç Tüzük hükümlerimiz var.

Milletvekillerimizin her biri, bütün siyasi parti gruplarımız, bütün Meclis görüşmelerinde gerek kürsüden gerek yerlerinden gerekse mikrofonsuz bulundukları yerlerden her türlü söz ve eylemlerini gerçekleştirirken özellikle ifadelerinde temiz bir dil kullanmakla yükümlüdür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu anlamda, Meclis çalışmalarına ara vermeden önce, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi ve AK PARTİ Grupları arasında meydana gelen bir tartışmada uygunsuz bir dil kullanıldığı ifade edildi. Tabii ki tutanaklara baktık ancak burada, stenografların uzak olması sebebiyle tutanakların tutulamadığını da gördük. Ancak bu noktada, eğer bir uygun dil kullanılırsa inanıyoruz ki milletimizin bizlere vermiş olduğu yetkinin daha iyi hayata geçeceğine ve milletimizin arzu ettiği yasal düzenlemeleri çok daha başarılı hayata geçirebileceğimize inancımız tamdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bugün gerçekten 2 önemli Bakanlığımızın bütçesini uzun bir müzakere sürecinden sonra tamamlıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ve özellikle Kültür Bakanlığımızla başlayacak olursak, medeniyetimize asırlar boyu rehberlik eden Süreyya yıldızının yeniden rehberliğinde, medeniyet köklerimizle, kültür ve sanatımızı yeniden buluşturmak için Kültür Bakanlığımız köklü, esaslı çalışmalar yürütüyor. Ve özellikle, bir taraftan seksen altı yıl aradan sonra Fatih'in vasiyetine ve vakfiyesine uygun bir şekilde Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması milletimizin vicdanında makes bulmuş, heyecanını kazanmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve Allah'ın izniyle milletimize en büyük hizmet vaadimizden birini hayata geçirmenin hamdolsun haklı onur, gurur ve şerefini yaşıyoruz.

Tabii, bir taraftan İstanbul'da Atatürk Kültür Merkezi, diğer taraftan Ankara'da opera binaları, ülkemizin dört bir tarafında, 81 vilayetinde kültür merkezleri, müzeler, sanat merkezleri hamdolsun hayata geçirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ve tabii, diğer taraftan, Türkiye'nin tüm farklılıklarına ilişkin de hizmetleri hayata geçirdik. Özellikle Ayasofya ibadete açılırken Van'daki Akdamar Kilisesi'nde dokuz beş yıl sonra, yine, bu dönemde özgürlük ortamı hayata geçirilerek ayinler düzenlendi. Trabzon'da Sümela Manastırı'nda doksan yıl sonra, Diyarbakır Surp Giragos Ermeni Kilisesi'nde otuz iki yıl sonra, Edirne Büyük Sinagogu'nda kırk altı yıl sonra, İstanbul'daki İştipol Sinagogu'nda altmış beş yıl sonra, Batman Gercüş Aziz Aho Manastırı'nda yüz yıl sonra, Gaziantep'te bulunan sinagogda kırk yıl sonra farklı inançtan, mezhepten vatandaşlarımız ayin yapma imkânına kavuştu. İşte biz buyuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bütün farklılıklarımızla, kendi değerlerimizle farklılıklarımızı zenginlik sayarak ortaya koyduğumuz kültür ve sanat faaliyetlerinde bugün hayata geçirdiğimiz bütçemizle Kültür ve Turizm Bakanımız, inşallah, çok daha başarılı hizmetler yapacaktır. Şimdiden Bakanımıza hayırlı uğurlu olsun diyorum. Özellikle zor dönemde turizm başarıları da inşallah artarak devam edecektir.

Diğer taraftan Dışişleri Bakanlığımızın çalışmalarını ayrıntılı bir şekilde tezekkür ettik, tartıştık, konuştuk.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ulusal menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa, ülkemizde, bölgemizde ve bütün dünyada hem masada hem de sahada çalışmalarımızı biteviye sürdürüyoruz. Uluslararası hukukta malum olduğu üzere, menfaat esastır, ezelde ebede dostluk diye bir şey olmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu çerçevede özellikle Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, bakınız, Kurtuluş Savaşı verilmiş. Şu anda örnek göstereceğim haberi de hani biz söylersek "AK PARTİ'liler söyledi." diyorlar. Nereden gösteriyoruz? Cumhuriyet gazetesinden bir örnek. Doğru mudur? Doğrudur. Doğru her zaman yapılsa güzel olur mu? Olur. Bakın ne diyor daha geçen haftanın Cumhuriyet gazetesi?

KADİM DURMAZ (Tokat) - Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösteriyor, bırak arada olsun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - "30 Ağustos Zafer Bayramı: Venizelos, Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterirken ne demişti?" başlığıyla bir haber paylaşıyor. Bakınız, Kurtuluş Savaşı bitmiş, henüz üzerinden birkaç yıl geçmiş.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben ek söz istiyorum Başkanım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yıl 1934'te Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiş ve Ankara'yı heyetiyle ziyaret etmiş.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne güzel.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - E, savaş var; savaş bitmiş, barış olmuş, "Yurtta sulh, cihanda sulh."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Tamam Başkan, açma artık, yeter.

BAŞKAN - Sayın Özkan, tamamlayalım efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ülkemizin menfaati, ulusal menfaatimizin korunmasını, sahada ve masada takip edilmesini gerektiriyorsa Gazi Mustafa Kemal Atatürk de onu yapmış. E, şimdi biz ne yapıyoruz? Biz de diyoruz ki: Ülkemize parmak gösteren, düşmanlık besleyen bütün ülkelere karşı ulusal menfaatlerimizi masada ve sahada takip ederiz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Dinledik Dışişlerinden, dinledik!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Gerekli dersleri masada ve sahada veririz ve akabinde de dost olmak gerekirse dost olmasını da bileceğimizi ifade ediyor, Dışişleri Bakanlığımızın bütçesinin de Bakanlığımıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)