GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:36
Tarih:14.12.2021

HDP GRUBU ADINA ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüşüyoruz. İsterdim ki Cumhurbaşkanının burada olmasını, benim konuşmamı onun yüzüne yapmamı ama olsun, burada Yardımcısı Fuat Oktay var. Ben ondan rica ediyorum, bu konuşmayı dikkatlice dinlesin.

AKP Genel Başkanı Erdoğan dokuz gün önce, 5 Aralıkta Siirt'te sivil toplum örgütlerine bir konuşma yaptı; orada özellikle Almanya Federasyonunu kastederek -bu, Erdoğan'ın sözleridir- "Almanya'da özellikle Alevilikten öte Alisiz Alevilikle âdeta yeni bir din ihdası öne sürülüyor ve ciddi de onlara para desteği veriliyor. Bundan iki yıl öncesi rakamla 30 milyon euro bunlara parasal destekleri olmuştur." ifadesini kullandı. Bir Cumhurbaşkanı yalan söylemez, iftira atmaz, ötekileştirmez ama AKP Genel Başkanı Erdoğan Siirt'teki konuşmasında Avrupa'daki Alevi kurumlarına iftira attı. 30 milyon euro aldıkları iddiası külliyen yalandır.

Ülkemizde Diyanete 7-8 bakanlığın bütçesi kadar bütçe ayrılır. Siz zannediyorsunuz ki demokratik ülkelerin hepsinde bu böyledir. Arkadaşlar, demokratik ülkelerde inançlara 1 kuruş verilmez; sadece, yaptıkları projelere, eğitsel, sosyal, kültürel projelere destekler sunulur. O kurumlar sadece bu desteği alırlar, bunun da inanç ve dinî faaliyetlerle uzaktan yakından ilgisi yoktur, bu paranın yani desteğin. Bakın, burada, örnek amaçlı, 2014-2017 yılları arasında Alman resmî kurumlarının raporlarındaki inanç projelerine aktarılan bütçeleri açıklayayım: Dört yıl içinde, Erdoğan'ın konuşmasında bahsi geçen Alevi kurumlarına aktarılan bütçe sadece 596.117 avrodur; dikkat edin, buna karşın, Diyanetin Almanya temsilciliğini yapan DİTİB ve 4 çatı kuruluşun projelerine aktarılan bütçe ise tam 13 katı 7 milyon 645 bin 221 avrodur arkadaşlar. Bunu Alman kurumlarından hem Almanya'nın Sayıştayından hem de... Türkçesi burada, çevirisini yaptık, isteyen arkadaşlara veririz. Aynı zamanda ben bunun grafiğini de yaptım. Bakın, grafikte, şurada mavi gördüğünüz biz Alevilere verilen proje desteğidir, turuncu olan da Diyanet ve onun uzantılarına verilen destektir arkadaşlar. Buna bakın, bu, tamamen iftira, yalan ve ötekileştirmeden başka bir şey değildir. (HDP sıralarından alkışlar)

Ayrıca, Erdoğan o konuşmasında CHP'ye de bir taş atmasa olmazdı, dedi ki: "İşte, bunların, bu Alisiz Alevilerin temsilcisi, CHP'den aday olacaktı." Bizim, yurt dışında 300 derneğimiz var, cemevimiz var. 300 cemevinin yüzde 98'inin onayıyla bizim Başkanımızı HDP'den aday koyduk ve HDP'de de kazandı, milletvekili oldu, bu biline. (HDP sıralarından alkışlar)

Siirt'teki bu iftira dolu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Erdoğan, biz Alevilere karşı tarihsel ön yargılarından asla kopamıyor. Biz Alevileri olduğu gibi kabul etmek yerine bizlerin değerlerini manipüle edip içini boşaltmakla uğraşıyor. Maalesef şu anki iktidarın düşünce kodları, kendi gibi olmayanların yaşam tarzlarını sapkın ve hastalıklı görme alışkanlığı üzerine kurulu. Geçmişten günümüze mirasını taşıdıkları ve Alevi katliamlarıyla meşhur zihniyetlerinin tarihsel misyonlarını hâlen devam ettiriyorlar.

Buradan Erdoğan'a sesleniyorum: Sizin, Aleviler konusunda geçmişten günümüze siciliniz bozuk. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldunuz, bir hafta sonra dozerleri Karacaahmet Cemevi'mizin kapısına dayadınız. Oradaki halk direnmeseydi beş yüzyıllık tarihi olan Karacaahmet tarihî dergâhımız yok olacaktı.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Öyle olmadı o. Öyle değildir, öyle değildir.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminizde de aynı yıkıcı tutumlara devam ettiniz. Madımak katilleri davasının zaman aşımına uğramasını "Hayırlı uğurlu olsun." diyerek sevinçle karşıladınız. Bu katliamların avukatlarının hepsine iktidarınızda makamlar, rütbeler, ödüller verdiniz. Katliam sanıklarını özel afla salıverdiniz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Alevilerin lehine verilen kararları uygulamadınız. Bugüne kadar Alevilerin de Cumhurbaşkanı olduğunuzu gösteren tek bir olumlu adım attınız mı? Aleviler için bugüne kadar Alevilerden bir vali, emniyet müdürü, kaymakam veya bürokrat atadınız mı? Tek bir somut örnek verebilir misiniz? Aleviler için taş üstüne taş koymadınız. Sadece yıkmayı, yok etmeyi, asimile etmeyi ve iftira atmayı iyi bilirsiniz. Siz bugüne kadar Alevilerin hangi acısına ve mutluluğuna ortak oldunuz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Her acısına, her.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Erdoğan'ın bu "Alisiz Alevilik" yaygarasının neye hizmet ettiğini biz çok iyi biliyoruz. Bu, bizleri ayrıştırmak ve birbirimize düşürmek için ortaya atılan bir tartışmadır. Alevilikte esas "Yol bir, sürek binbir"dir. Biz o yolun yaşaması ve birliği için mücadele ederken süreklerimizin, farklılıklarını zenginlik olarak bildik. Kimse kimseye süreğini dayatamaz, herkes istediği gibi inancını yaşar. Erdoğan diyor ki: "Ali'yi sevmek Alevilikse ben de Alevi'yim." Ali'yi sevmekle arkadaşlar, Alevilik olmaz. Sünni tarikatlar arasında, tarikatlar arasında yorum farklılıkları var, fıkıh, tercüme farklılıkları var ama ben bir Alevi olarak buraya girmeyi haddim olarak görmem ama kimsenin, Alevi inancını asimile etmeye, onu ayrıştırmaya, ötekileştirmeye haddi ve hakkı yok; bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan da olsa. (HDP sıralarından alkışlar)

Biz biliyoruz ki burada asıl sorun, Alevilerin ana vatanlarında mahrum bırakılan eşit yurttaşlık haklarını Avrupa'da yaşadıkları ülkede elde etmesidir, oralarda bir inanç topluluğu olarak kabul edilmesidir. Benim de içinde olduğum Avrupa örgütlenmesi, mücadele tarzı; biat etmeyen, her zaman doğrularda ısrar eden bir yapıdır arkadaşlar. Ve iftiralara sığınıp gerçek dışı algılar yaratmaktan öteye gitmemiştir bu konuşmalar.

Alevilik, insanın yaşamını da inancına göre yürütebilmesidir. Alevilik, kadın-erkek eşitliğidir; rızalıktır, hoşgörüdür, kin ve nefret taşımamaktır, barıştan yana olmaktır; haram lokma yememektir; beşikteki ile eşiktekini bir görmektir ve insanı, doğayı, tüm canlı ve cansız varlıkları inancın temeline koymaktır.

Buradan Erdoğan'a sesleniyoruz: Artık yeter! Alevilerden, Kürtlerden, Ermenilerden, Ezidilerden, kadınlardan, emekçilerden ve tüm farklılıklardan elinizi ve dilinizi çekiniz. (HDP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Öyle bir şey yok, öyle bir şey yok.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Bu nefret dili, kin ve düşmanlık yaratmaktan başka bir işe yaramıyor; yirmi yıldır bunu yaptınız da ne oldu?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Öyle bir şey yok.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Erdoğan'a yine çağrı yapıyoruz ama Erdoğan'ın ruh hâli, bu çağrıyı duyacak durumda değil arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar) O, kendine yeni kullar yaratma anlayışına devam ediyor, iktidarını sürdürebilmek için dini kullanmaya devam ediyor.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Öyle bir şey yok.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Biz Aleviler olarak biliyoruz ki nefret diline en iyi cevap, bu Yezid ve Muaviye oyunlarına düşmemektir; biz de düşmeyeceğiz. Bu topraklarda başta Kürtler, Türkler, Aleviler, Sünniler ve bütün cümle canların laik, demokratik bir cumhuriyette, barış ve kardeşlik içinde, eşit haklar temelinde bir arada yaşamasını Halkların Demokratik Partisi olarak er ya da geç mutlaka hayata geçireceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Şimdi, bu nefret dilini yıllarca yaptınız, bin dört yüz yıldır yaptınız; Aleviler ne biat etti ne diz çöktü ne de eyvallah etti. Bundan sonra da biz ne diz çökeceğiz ne boyun eğeceğiz; mücadelemize de devam edeceğiz. Yaşasın tüm halkların ve inançların kardeşliği! Yaşasın kardeşlik ve barış! (HDP sıralarından alkışlar)