GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:37
Tarih:15.12.2021

MHP GRUBU ADINA YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ben sözlerime öncelikle seçim bölgem olan Iğdır'dan başlamak istiyorum. Iğdır, stratejik olarak 4 ülkenin kesişim noktasında Türk dünyasına açılan kapımız; hemen kuzeyinde Ermenistan, doğusunda Nahçıvan üzerinden Türk dünyasına açılıyor ve güneydoğusunda ise İran'la sınır. Şimdi, Iğdır'ı coğrafi olarak değerlendirdiğimiz zaman doğunun Çukurova'sı olarak biliniyor. Etrafı yüksek dağlarla çevrili, yaklaşık 2 bin-3 bin metrelerin hatta -Ağrı Dağı'nın zirvesi hemen yanı dibinde- 5.100 metrelerin altında 700-800 metre yükseltisinde bir depresyon çöküntü ovası olan Sürmeli Çukuru'nun ortasından da Aras Nehri geçiyor; diğer tarafı, kuzey kısmı Ermenistan'da kalıyor, güney kısmıysa Iğdır'ı oluşturuyor.

Şimdi, iklim bakımından, toprak bakımından son derece elverişli olan ilimize son yıllarda yapılan yatırımlar ve yapılmasını istediğimiz yatırımlardan biraz bahsetmek istiyorum. Demin söylediğim gibi, yazın yaklaşık 40 derecelere ulaşan yaz sıcaklıkları hem endüstriyel tarım ürünlerinin yetişmesi için hem de meyve ve sebze yetiştiriciliği için son derece elverişli ve yanından Aras Nehri geçiyor; önemli ölçüde su kaynaklarına sahip, büyük oranda sulamalı tarımın yapıldığı bir tarım arazisi. Şimdi, Iğdır tarımıyla ilgili özellikle meyvelerde kayısı olsun, şeftali olsun, onun dışında üzüm olsun, turunçgiller dışında her türlü meyve yetişiyor ve endüstriyel tarım ürünü olan pamuk da dâhil -Doğu Anadolu'da tek yetiştirilen yer- onun dışında her türlü tarımsal faaliyetin yapılabileceği tarım arazisine sahip. Ama sulamayla ilgili -yaz boyunca da gezdik- hemşehrilerimizin, Iğdırlı çiftçilerin beklentileri var. 1960'larda, 70'lerde yapılan, hatta bir kısmı 80'lerde yapılan bir açık sulama sistemimiz var. Aras Nehri üzerinden alınıyor, o Aras Nehri'nin suyunun bir kısmı Ermenistan'a, bir kısmı Iğdır Ovası'na aktarılıyor ve o sulamanın olduğu yerlerde kanallarımız büyük oranda tahrip edilmiş durumda. Mutlaka ve mutlaka kapalı sulama sistemine geçilmesi gerekiyor. Bir şey daha, birkaç tane baraj projemiz var. Özellikle Ünlendi Barajı -büyük oranda yapılıyor- tamamlanmak üzere; o, hem içme suyunda hem kullanma suyunda, tarımda yararlanılacak bir proje ama en kritiği, bir Tuzluca Depolama Barajı'mız var, o baraj yapıldığı takdirde Iğdır'ın geleceğini yüz yıl boyunca o ova tarımsal olarak çok büyük bir potansiyelle ülke ekonomisine katkı sağlayacak, buna değinmek istiyorum. Bunun yanı sıra, birkaç tane küçük çaplı göletimiz var: Bunlar arasında Göktaş Göleti olsun, Aliköse Göleti olsun, Alibeyköy Göletleri olsun, bunlarla birlikte, bu projelerle birlikte yaklaşık 300-400 milyonluk bir projeyle birlikte Iğdır Ovası'nın sulama problemi tamamen ortadan kalkacaktır.

Yine, çiftçilikle uğraşan, hayvancılıkla uğraşan hemşehrilerimiz var, bunların da karşılaştığı sorunlar var. Özellikle Iğdır'da 1 milyon 300 bin civarında bir küçükbaş hayvan varlığı var. Bu küçükbaş hayvanlarımızın büyük bir bölümü on ay boyunca meralarda otlatılıyor. Şimdi, Iğdır'ın meraları yaklaşık bu hayvanların yüzde 20-25'ini karşılayacak şekilde şey oluyor. Yüzyıllardır çevre illere giden göçerlerimiz var, hayvancılıkla uğraşanlar; bununla ilgili, gittikleri yerlerde karşılaşmış oldukları problemleri var, bunları zaten Tarım Bakanlığımızla paylaşıyoruz. Yani inşallah, bu, özellikle mera kiralama konusunda tek yıllıktan ziyade -çiftçilerimizin beklediği gibi- üç dört yıllık olursa çok daha faydalı olacağı inancındayım.

Değerli milletvekilleri, Iğdır'la ilgili bir de son yıllarda, özellikle altyapıyla ilgili, kanalizasyonla ilgili, yollarla ilgili, bunun dışında, içme suyuyla ilgili... Yani şu anda Iğdır bir şantiye konumunda. Gerçekten ciddi anlamda devlet yatırımları olduğunu görüyoruz, millet bahçesi yapılıyor. E, onun dışında parklar, bahçelerle birlikte yollara büyük oranda yatırımlar yapılıyor ama en önemlisi, bir demir yolu projesi var, bu demir yolu projesi şu anda proje aşamasından çıktı, ihale boyutuna ulaşacak. Bu uluslararası bir proje; Kars üzerinden, Iğdır üzerinden, Nahçıvan üzerinden Bakü'ye ulaşacak bir proje. Bu, ülkemizi de son derece ilgilendiriyor, bölgeyi de ilgilendiriyor yani Çin'in o Bir Kuşak, Bir Yol Projesi'nin bir nevi tamamlayıcısı konumundadır.

Ha, "Her şerden bir hayır çıkar." sözü vesilesiyle söylemek istiyorum: Karabağ, bu bölge, otuz yıldır işgal altındaydı; 1,5 milyon insan sürülmüştü ama Azerbaycan devleti gerçekten, Türkiye'nin de -ben o bölgenin çocuğuyum- büyük desteğiyle yani aklıyla, kurmay aklıyla, onun dışında, uluslararası alandaki büyük desteğiyle, lobilerle birlikte Azerbaycan kırk dört günlük bir vatan savaşı verdi, vatan muharebesi verdi, 3 bine yakın şehit verdi ve bu bölge geldi, buraya dayandı ve anlaşma imzalandı, ateşkes anlaşması. Bu 40 kilometrelik Zengezur Koridoru'yla birlikte biz bir nevi Türkiye-Iğdır üzerinden Türk dünyasına kavuştuk, inşallah kavuşacağız. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Burada planlanan hem demir yolu hatları olsun hem kara yolu hatları olsun hem de boru hattıyla birlikte bir nevi Azerbaycan üzerinden, Hazar üzerinden ta, Orta Asya'yla, Kazakistan'la, Kırgızistan'la, Özbekistan'la, Türkmenistan'la bir bütünleşme gerçekleşiyor. Hangi anlamda? Kültürel birliğimizin olduğu, kan bağımızın olduğu ve ortak tarihimizin olduğu bu coğrafyayla biz bütünleşiyoruz. Ben bu konuya biraz değinmek istiyorum. Gerçekten, şimdi, diyoruz, doğrudur, dünya pandemiyle mücadele ediyor, belli bir şekillenme var, güç odakları değişiyor, güç merkezlerinin çatışmasına şahit oluyoruz, milyonlarca insan evinden, yurdundan yok oluyor, ülkelerin belki sınırları değişiyor, her bölgede kan akıyor, yanı başımızdaki Suriye'den tutun ta Afganistan'a kadar bir kaos var ama bir de Türkiye'nin izlemiş olduğu politikayla, izlemiş olduğu yolla gerçekten bir nevi güç odağı olma pozisyonu var. Bu, bunun en önemli parçalarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti devleti her yönüyle ayaktadır.

Ben diyorum ki: İyi ki Türk Devletleri Teşkilatı var. 2 milyon 720 bin kilometrekarelik alanı, 19 milyon nüfusuyla Kazakistan var. 200 bin kilometrekare alanı, 6,5 milyon nüfusuyla Kırgızistan var. 500 bin kilometrekare alanı, 40 milyon nüfusuyla Özbekistan var. 500 bin kilometrekareye yakın alanı, 6 milyon nüfusuyla Türkmenistan var. 86.600 kilometrekarelik yüz ölçümü, 10 milyon nüfusuyla bir Azerbaycan var ve 783.562 kilometrekarelik yüz ölçümü ve 84 milyon nüfusuyla bir Türkiye Cumhuriyeti devleti var. Bu devlet, bu Türk Devletleri Teşkilatı Allah'ın izniyle -önümüzdeki dönemde bunlar çok daha iyi görülecek- bu ülkenin, bu milletin bir yerde umudu olacak, her alanda, eğitim alanında, ekonomi alanında, siyasal ilişkiler alanında, kültür alanında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

YAŞAR KARADAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim Başkan.

Bununla birlikte bir güç odağı oluşacak. Zaten gördüğümüz, gözlemlediğimiz şey de bundan. Emin olun, bir yerde, bu birliğin, bu Türk birliğinin, yeri geldiği zaman bu güç odağının oluşmasını engellemeye çalışanlardır; yıllardır, kırk elli yıldır bir PKK terör örgütüyle bizim bütün enerjimizi almaya çalışanlar. Zaten kırk elli yıldır neredeyse bir FETÖ örgütüyle tüm kılcallarımıza girip devletin her kademesinde olmadık işler yapmaya çalışan güçler ve bu coğrafyada Türk dünyasında da her türlü oyunu oynayıp insanlarımızı katleden, yerinden yurdundan sökmeye çalışan kişiler... Ama emin olun ki Türkiye ve Türk devletleri topluluğu bunu başaracaktır.

Çok teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)