GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:37
Tarih:15.12.2021

MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce İzmir Milletvekilimiz Sayın Hasan Kalyoncu'nun dün vefat eden kıymetli ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncu'ya Allah'tan rahmet, başta Hasan kardeşimiz olmak üzere Kalyoncu ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Bugün bu konuşmayı Sayın Hasan Kalyoncu yapacaktı. Kendisi ağabeyine son görevini yerine getirmek için aramızda olamadığı için bize de bu kürsüden onun yerine Genel Kurula hitap etme görevi düştü.

Değerli milletvekilleri, 6 Aralık tarihinde başlayan 2022 bütçe görüşmelerimizin bugün itibarıyla onuncu gününü gerçekleştiriyoruz. Bu yorucu bütçe maratonunda zaman zaman yorgunluktan kaynaklı gerilmeler olsa da yüce Meclisimizin ihtişamını bozmadan bugüne geldik ve kalan görüşmeleri de bu şekilde tamamlayacağımızı ümit ediyorum.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; bizler Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin de vurguladığı üzere Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapıcı ve yol gösterici muhalefetin örneklerini sunuyoruz. Bizler hem yapılan hizmetleri, sergilenen çabaları hem de sorunları ve eksikleri görüyor ve gösteriyoruz. Biz sadece güncel sorunların etrafında bir kısır döngüye kapılmadan, gelecekteki sorunları da öngörerek bunlara yönelik çözüm önerilerini ortaya koyan bir siyaset yürütüyoruz.

Yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre politikası bugün için bizlere, yarın için gelecek nesillere bırakılması gereken en önemli miras olacaktır. Genel Başkanımızın ifadesiyle: "Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden biridir. Çevre demek insanlığın çehresi, medeni olmanın çağrısı demektir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir. Çevreye hürmet çağın şifrelerini çözmenin, huzurlu ve mutlu bir hayatın ilk şartıdır." demiştir. Bu anlayışla MHP olarak bizler bölünmüş ekolojik alanları birleştiren ekolojik köprüler, toprağın değil bitkinin sulanmasına yönelik kapalı ve basınçlı sistemlerin yaygınlaştırılması, yer altı barajları, yağmur suyu hasadı ve iklim değişikliğine karşı alınacak önlemler konusunda, ekosistem değişimlerine karşı önlemler dâhil olmak üzere birçok alanda çözüm önerileri sunduk Hükûmete. Bu önerilerimizin birçoğunun hayata geçirildiğini de burada ifade etmek istiyorum; örneğin, otoyollar üzerinde yapılan ekolojik geçitler sayesinde doğal ortamın bölünmesini önlemeye yönelik güzel çalışmalar devam etmektedir. Bu sayede canlılarımız otoyollarda telef olmaktan da kurtulmuşlardır. Ayrıca, belli büyüklükteki yeni inşaat alanlarında yağmur suyu depolamasının zorunlu hâle getirilmesi ülkemizin geleceği adına son derece önemli bir adım olmuştur. Bu önerilerimiz ülkemizin gelecekte yaşayacağı sorunları önleyecek tedbirler olup Covid-19 gibi, iklim değişimi ve benzeri küresel felaketlerin etkisini de en aza indirmeye yarayacaktır.

Değerli milletvekilleri, yerel yönetimler tarafından yapılan yatırımlar mutlaka yeşili gözeterek planlanmalıdır. Buna en güzel örnek olarak, Korkuteli Belediyemiz tarafından 457 dönüm alan üzerinde sadece yüz iki günlük bir sürede hayata geçirilen Korkuteli Seyirpark Projesi'ni de verebiliriz. Yatırımların hem dijitalleşmeye, inovasyona açık hem de iklim değişikliği etkilerine karşı düşük emisyon teknolojili uygulamalara yönlendirilmesi ve öncelikli olmaları çok önemlidir. Giderek artacak çevre felaketlerine karşı şehirlerimizin dirençli hâle dönüştürülmesi için belediyeler sorumluluklarını mutlaka yerine getirmelidirler. İklim değişikliğine karşı belediyeler altyapı yatırımlarına öncelik vermeli, kanalizasyon ve yağmur suyu sistemleri birbirinden ayrılmalı, katı atıkların geri dönüşümünü azamiye çıkarmak için kaynakta ayrıştırma yapılmalı, çöp depolama alanlarında düzenli depolamaya geçilmelidir. Kentsel donatılarda, park ve yeşil alanlarda akıllı sulama teknikleri ve geri kazanılmış sular kullanılmalıdır. Binaların çatılarının, tabelalar ve antenlerin şiddetli hava olaylarına karşı dayanıklı hâle getirilmesi de artık ivedilik kazanmıştır çünkü birçok vatandaşımız bunlardan dolayı ya yaralanmış ya da hayatını kaybetmiştir. Cumhurbaşkanlığının yayınladığı Türkiye'nin Yeşil Kalkınma Devrimi'yle Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede 2053 vizyonu kapsamlı ve sağlıklı bir çerçevede sunulmuştur. Bir ziraat mühendisi olarak belirtmek isterim ki küresel ısınmanın ilk olarak ortaya koyduğu tehdit su kaynakları, tarım ve hayvancılık sektörleri olacaktır. Buradan hareketle, Cumhurbaşkanlığının vizyon belgesinde ortaya koyduğu yeşil ekonomi temelli bir yeniden yapılandırma modeli, yeşil yeni düzen umut vericidir. Yeşil ekonominin hayata geçirilmesi için Hükûmet ve yerel yönetimlerle birlikte özel sektörün de taşın altına elini koyması gereklidir. Bunun yanında Büyükşehir Yasası'nın ve Belediye Kanunu'nun düzenlenmesi ve yaptırımlar getirilmesi de önemlidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iklim değişikliği bir günde gerçekleşmiş ve sürpriz bir durum değildir. Gelinen noktada, gözlerimizi kapatarak sorunları aşamayacağımız bir duruma gelinmesine müsaade edemeyiz. Bu sorunlar, gelişmiş sanayi ülkelerinin toprağı, havayı ve suyu kirleten bir üretim çarkının eseridir ancak mağduriyeti bütün insanlık birlikte yaşamaktadır. Mücadelenin sorumluluğu da büyük ölçüde gelişmiş ülkelerin sırtındadır. Zira bu ülkelerin faaliyetleri hâlâ kirletici niteliktedir. Çevreyi düşünmeden yapılan üretim hırsının yol açtığı sorunları Yeşil Mutabakat metinleriyle mümkün mertebe kendi dışlarındaki ülkelerin omuzlarına yüklemeye gayret eden sinsi girişimler devam etmektedir. Yeşil Mutabakat, yeşil ekonomi ve çevre dostu üretimin yol açacağı finansal maliyetlerin karşılanması ve bedelsiz teknoloji transferi konusunda gelişmiş ülkelerin sorumluluğu göz önünde tutulmalıdır. Bugüne kadar ülkemizin taraflar konferanslarında sergilediği tutum ve savunduğu tezleri doğru bulduğumuzu ve Paris Anlaşması'nın öncelikle kirletici ülkeler tarafından uygulanmasını izlemek gerektiğini de burada ifade etmek istiyorum çünkü en çok kirleten kimse o ödeyecektir bedelini.

Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim karbon salımındaki payımızın ve tarihî sorumluluğa katkımızın küresel ölçekte ihmal edilebilir düzeyde olduğu malumunuzdur. Bu aşamadan itibaren, bizim için asıl önemli olan değişimlere karşı alacağımız önlemlerin neler olacağıdır. Emisyon azaltımından daha da önemli olan şey -ülkemizin felaketlere, kuraklığa- ekosistemdeki değişimlerin, istilacı türlerin, patojenlerin su kaynaklarına ve tarıma etkisini azaltmaya yönelik çalışmalardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Türkler, insanı doğanın sahibi olarak değil, bir parçası olarak görürüz. Toprak ve su kutlu varlıklardır, onların kirletilmesi değil, korunması gerektiği bengü taşlardan beri kayıtlıdır. Kül Tigin Kitabesi'nde, üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında ikisinin arasında insanoğlunun yaratıldığı ifade edilmiştir. Tabiatın kendisi canlıdır ve hayatın kaynağıdır. Türk milleti toprağın, suyun, bitkilerin ve hayvanların da ruhu olduğunu düşünür. Bu anlayışla, insan kainatta var olan her şeyle uyum içerisinde yaşamalıdır. Bu yaklaşım küresel ısınmayı önleyecek ve kirlenen dünyanın nefes almasını sağlayacaktır. Bu düşüncelerle, mali bütçenin yanı sıra, çevremizin de muhakkak bütçelendirilmesi gerekmektedir. Çevre bütçesinin "giderler" sütunu, geleceğimizin tahribi olarak görülmeli ve doğal dengenin yeniden kurulmasına uğraşılmalıdır.

Belediyelerin, su yönetiminde kayıp kaçak miktarını asgariye indirilmesi, kentsel ısı adalarının yeşil alanlarla dengelenmesi, yağmur hasadı, arıtma tesisleri ve altyapı tedbirlerinin alınması gibi uygulamalara odaklanması gereklidir. Hükûmet yetkililerinin ülke ölçeğindeki su yönetim planlarının, su kaynaklarımızın korunmasında ve geliştirilmesinde atacağı adımların hayati önem arz ettiğini tekrar ifade etmek istiyorum.

Sözlerimi Peygamber Efendimiz'in "Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile bugün elinizdeki fidanı dikin." hadisişerifiyle tamamlayıp 2022 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)