| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 16.12.2021 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 14'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
İçerisinde bulunduğumuz dönemde, dünyanın hemen her alanda hızlı bir dönüşüm sürecinin içerisinde olduğu açıktır. Bu dönüşüm sürecinin temelde hangi alanlarda ve nasıl seyrettiğiyle beraber, ülkemizin aynı süreçler açısından hangi konumda olduğu ve nasıl etkilendiği hususu önem arz etmektedir. Böylesi bir zamanda öncelikle enerji meselesine değinmek doğru olacaktır.
19'uncu yüzyılın sonlarında, kömürün bazı makine ve sistemlerde yakıt olarak kullanılmasının ardından petrolün keşfiyle insanlık yeni bir döneme girmiştir. 20'nci yüzyıl boyunca ana ve en stratejik enerji kaynağı olarak petrol, sadece her türden taşıtları hareket ettirmek için ihtiyaç duyulan bir enerji kaynağı olmamış, aynı zamanda ekonomilerin de belkemiğini oluşturan ve siyaseti şekillendiren bir kıymet olarak kabul görmüştür. Hatta yakın döneme kadar, bilhassa Orta Doğu coğrafyasında yaşanan işgal ve iç savaşların temelinde de küresel petrol piyasasını kontrol etme uğraşında olan ülkeler vardı. Yaklaşık elli yıl önce yaşanan petrol krizi dünyayı hepten bir ekonomik buhrana dahi sürüklemeyi başarmış, ardından gelişen askerî müdahaleler ve darbelerle hem bölge siyaseti hem de küresel siyasetin gidişatı yaşananlardan etkilenmişti. Şimdi ise hem Birinci Dünya Savaşı'nın hem de İkinci Dünya Savaşı'nın stratejik sahalarının ve hedef coğrafyalarının şekillenmesine sebep olan, uğruna çok acıların çekildiği petrol artık, insanlığın önceliklerinden olmaktan çıkmaya başlamıştır. Bilhassa iklim krizinin etkisiyle birlikte artık çoğu ülke yakın zamanda petrol kullanımını bırakacaktır. Yeni dönemde enerji dönüşümünün seyri ise ısınmada doğal gazın, hareket ve iletme ihtiyacı içinse elektriğin öne çıktığı bir süreci işaret etmektedir. Bu sürecin sonraki dönemi ise hidrojenin yakıt olarak kullanılacağı bir başka zamanı getirecektir.
Enerjiden sonra ikinci dönüşüm süreci ise teknolojide yaşanan gelişmeleri karşımıza getirmektedir. Dünya artık basit mekanik sistemler yerine dijital sistemlere doğru geçtiği, kendi kendisine düşünebilen ve hareket edebilen, hatta bir insanın yaptığı her işi yapma kabiliyeti olan makinelerin yer aldığı zamanı tecrübe etmeye başlamıştır. Bunun yanı sıra insanlık artık sanal bir dünyayı oluşturmayı da başarmış ve başta iletişim, haber alma, bilgi edinme ve aynı alanda sunulan hizmetlerle her türlü işlemlere erişme imkânına sahip olmuştur. Sanal dünyanın ulaştığı boyut öylesine bir hâl almıştır ki sağlıktan tutun her türlü resmî kayıtlara ve hatta finans işlemlerine varıncaya kadar temel gereksinimlerimizden olan tüm konular aynı mecra üzerinden gerçekleştirilebilmektedir. Sanal dünyaya olan bağlılığımız şimdilik sadece gündelik ihtiyaçlarımızın karşılandığı bir hizmet alım sahası olarak ön plana çıkarken yakın gelecekte "sanal gerçeklik" adı verilen yeni sistemlerle bambaşka bir âleme daha kapı aralanmıştır. Buna göre insanlık, sanal âlemde kendi karakteri olan yapay görsele sahip olacak ve kendisini temsil eden bu karakterle, sanal gerçeklik üzerinden kurduğu sürekli bağla yine sanal dünyada yaşamaya başlayacaktır. Daha şimdiden bu çalışmalar yoğunlaşmış, bazı teknoloji şirketleri sanal ortam üzerinden inşa etmeye koyuldukları dünyada toprak satışına dahi başlamış ve yine sanal dünyada yaşarken para kazanmanın bile mümkün olabileceği vaadinde bulunur olmuşlardır.
Tam da bu noktada "üçüncü dönüşüm" başlığı olarak ekonomide yaşanan gelişmelere işaret etmekte fayda vardır. Bilhassa ödeme sistemleri açısından altın ve gümüşle başlayan rezervler, bir zaman sonra madenî ve kâğıt para kullanımına varmışken şimdi "elektronik" yahut "kripto para" olarak adlandırılan yeni bir model daha karşımıza çıkmıştır. Sanal dünyanın artan etkisi finans sistemlerini etkilemekle kalmamış, gündelik ihtiyaçların karşılanması ve aynı zamanda, yatırım kaynakları açısından da kripto rezervler çoğalmaya başlamıştır. Bazı ülkelerin aynı dönemde rezerv para birimi olarak kripto sistemlere geçmeye koyulmaları ve yine bunu resmî olarak ilan etmiş olmaları gelinen aşamanın ne derecede ciddi boyuta vardığını göstermektedir. Enerji, teknoloji ve ekonomi alanlarında yaşanan bu dönüşüm süreçleri güncel gelişmeler itibarıyla giderek siyasi sistemleri ama özünde bizzat küresel sistemin kendisini de etkilemeye başlamıştır. Bugün dünyanın tek yahut çift kutuplu değil de çok kutuplu bir yapıya doğru hızla ilerlemesinin ana nedenlerinin başında hiç kuşku yok ki aynı sahalarda yaşanan dönüşümün etkisi vardır. Dönüşüm, ülkeleri yeni döneme dair siyaset izleme ve politika üretmeye mecbur bırakırken çıkarlar ve beklentiler de aynı ölçüde şekillenmektedir. Rekabet alanı yine aynı nedenlerle artık sadece kara, deniz ve hava üstünlüğü alanlarında kalmamakta, sanal dünyanın yanında uzay, küresel ve bölgesel rekabetin yeni mecraları olarak öne çıkmaktadır. Bu durum, ülkeler arası ilişkilerde yeni cephelerin açılması ve bahse konu olan iki mecradaki üstünlüğün tesisini millî güvenlik paradigması olarak da algılatmaya koyulmuştur. Diğer konu başlıklarından etkilenen siyasi alanda oluşan tahribat ve yeni koşullarsa tabii olarak toplumun ve bireylerin tavır, davranış ve alışkanlıklarında da dönüşüm yaşamalarını zorunlu kılmaktadır. Bu durum, gerçekte, insanlığın bizatihi kendisini tehdit etmektedir. İnançlar, değerler, ihtiyaçlar ve gereksinimlerin tamamı, hızlı seyreden dönüşüm sürecinin yoğun tahribi ve tehdidi altındadır.
Muhterem milletvekilleri, işte bu şartlar altında ülkemizin, yaşanan ve tüm insanlığı etkileyen dönüşüm sürecini nasıl karşıladığı, neler yaptığı ve neler yapması gerektiği önemlidir. Enerji ve teknoloji alanında, dönüşümler anlamında ülkemizin başarılı bir şekilde mevcut dönemi karşıladığı ve geçmiş yüzyıllarda benzer gündemlerle yaşanan kırılmalarla kıyaslandığında çok daha başarılı olduğu açıktır.
Üstelik, yapılan yatırımlar ve izlenen politikalarla Türkiye, 21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde gözlemlenen gelecek yılların enerji ve teknoloji gelişmelerinde de etkin bir konumda olduğunu ispat etmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklarımıza yönelik yapılan yatırımların ve potansiyelimizi artırmanın yanı sıra Karadeniz'de bulunan yeni doğal gaz kaynakları ile muhtemel diğer rezervlerimiz enerji dönüşümünü doğru zamanda, doğru şekilde karşılamış olduğumuzu işaret etmektedir. Ayrıca önem arz eden, enerji depolama sistemleri anlamında sürdürülen inovatif çabalar da başarı yüzdemizi giderek artırmaktadır.
Ekonomik ve siyasi alanlarda küresel düzeyde yaşanan büyük dalgalanmada ise her ülkenin ihtiyacı olan istikrarın ülkemiz açısından korunması ve geliştirilmesi bahsi de bizlere göre Cumhurbaşkanlığı hükûmet etme sistemiyle mümkün olmuştur. Bunun yanında önemli olan ana husus, tüm insanlığı tesiri altına alan dönüşüm sürecinin milletimizi fert ve cemiyet olarak nasıl etkileyeceğidir. Çünkü kuralsız seyreden ve bir bakıma zihinlere ve hatta bedenlere dışarıdan müdahale etme imkânı sunan kötü niyetli gelişmeler birey sağlığını, toplum huzurunu, millî kültürümüzü ve bekamızı da etkilemektedir. Bu kapsamda inancımızı, değerlerimizi ve geleneklerimizi koruyacak, yaşanan dönüşüm tehdidine karşı her alanda sürdürülecek bir gelişim sürecini başlatmak sadece bugünümüz için değil, geleceğimiz açısından da hayati derecede öneme sahiptir. Nesilleri uzaktan kumanda edebilen ve sadece istenileni uygulayan bir yapıya dönüştürme tehlikesi barındıran konulara yönelik, bilhassa çocuk yaştan itibaren evlatlarımızı korumak ve eğitmek mecburiyetimiz vardır. İnsanlık tarihi bize açıkça göstermektedir ki şuurlu, inanmış, irade sahibi toplumlar, her türlü yapay ve doğal tehditlerle baş etme konusunda daima öne çıkmışlar ve hedeflerinde muktedir olmuşlardır. Türk milletini hak ettiği seviyeye ulaştıracak, devletimizi sadece bu zamanları değil, geleceği de şekillendirecek kudrete sahip kılmak ancak millet olarak karakterimizde olan yüksek vasıfları korurken çağın gelişmelerini doğru okuyup zamanında icap eden çabaları hayata geçirmekle mümkün olabilecektir. İlelebet payidar kılmaya yemin ettiğimiz cumhuriyetimiz ancak büyük vizyon sahibi ve kararlılık gösterebilen anlayışla hedefine ulaşabilir. Çağlar öncesinden, Kutadgu Bilig'den bize ulaşan "İnsan nadir değil, insanlık nadirdir; insan az değil, doğruluk azdır." sözü böyle bir dönemde yolumuza ışık tutacaktır.
Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütçeye desteğimizi yineliyor, Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)