GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:38
Tarih:16.12.2021

MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3'üncü madde üzerine grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bütçe konuşulunca en çok ekonomiden bahsediliyor. İşte, dolar kurundaki yükseliş, onun yansımasından dolayı ortaya çıkan pahalılık, insanlarımızın alım gücünün düşmesi ama asgari ücrete... Özellikle buradaki konuşmacıların birçoğu gündeme getirdiği için söylüyorum: Bu enflasyon oranının, TÜİK'in verdiği rakamın üzerinde, işte, çok daha yüksek olduğu; yüzde 50'lerde falan olduğu iddia ediliyordu. Sayın Cumhurbaşkanının son açıklamasıyla asgari ücrette yüzde 50'nin üzerinde bir artış inşallah işçilerimizi memnun edecek bir seviyede olmuştur. Buradan Hükûmet yetkililerini, dar gelirli vatandaşlarımızı, insanlarımızı zor durumda rahatlatmak açısından böyle bir rakamı uygun gördükleri için tebrik ediyorum; teşekkür ediyorum kendilerine. İnşallah işçilerimiz, bu manada, memnuniyetlerini dile getirirler.

Tabii, dolar yükseldikçe ne yazık ki... Ben üzülüyorum yani. Benim param yok, param olsa dolar almam ama dolar yükseldikçe insanlar niye bu kadar çok sevinirler, onu da çok anlamış değilim yani netice itibarıyla, ülkemizin ekonomisine bir zarar veriyor, hepimize zarar veriyor, hepimizin cebinden çıkan bir para; bundan dolayı neden insanlar çok sevinirler, neden hâlâ dolar üzerinden sürekli spekülasyon yaparlar, bunu da çok anlamış değilim, aklıma yatmıyor yani benim.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Oraya söyleyin, oraya.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Kime söyleyeceğimi ben çok iyi biliyorum; onun için, bana işaret etmenize gerek yok. Ben ortaya konuşuyorum, kim üzerine alınırsa o alınsın yani sizin, üzerinize alınmanıza da bir anlam veremedim. Ben ortaya konuşuyorum; burada, doların yükselmesinde sevinecek bir şey olmadığını söylüyorum sadece. Bu, ülke ekonomimize verilen bir zarardır; bunu görmemiz gerekir.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Cumhur İttifakı'nda desteklediniz ama.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Bunun üzerinden spekülasyona gitmek doğru değil, onu söylüyorum ben. (MHP sıralarından alkışlar)

Yine, işte, faiz oranı bugün düşürüldü. Tabii, son, ekonomik manada Hükûmetin almış olduğu bir karar, düşük faiz; dolayısıyla üretimin artması noktasında inşallah bu da hayırlı bir sonuç doğurur ülkemiz için. Tabii, Sayın Genel Başkanımızın talimatlarıyla biz ekip olarak birçok ile gittik, gittiğimiz her ilde de sanayi odasını, ticaret odasını, esnaf odalarını ziyaret ettik ve gördüğümüz şu: Gerçekten, sanayiciler doların yükselmesinden çok zarar gördüklerini söylemiyorlar hatta şu anda ihracatın çok arttığını -ileriye doğru, alınacak ham madde noktasında bir sıkıntı yaşayabilirler- ve bunun da faydasını gördüklerini söylüyorlar. Bunu da özellikle belirtmek isterim. Sanayi odasındaki yöneticilerin hepsi sanayici, bu işin içerisinden gelen insanlar ve bu işi bilen insanlar. Burada tek sıkıntı yaşayacak... Geçenki konuşmamda da söyledim yani çiftçilerimizin gübresi arttı, mazotu arttı, doğru ama bunun karşılığında buğdaydır, mısırdır, pamuktur, bunların ücretleri de çiftçiyi memnun edecek seviyede yükseliyor. Tabii, tek problem, inşallah, Hükûmet bu seviyede tutar yani fiyatlar bunun altına düşmezse çiftçinin de zarar edeceği kanaatinde değilim ama dar gelirli insanlarımız bundan etkilendiği için işte asgari ücretin, yarın emekliye verilecek zamların da tatmin edecek bir düzeyde olacağına inanıyorum. Bu açıdan da yetkililere teşekkür ediyoruz.

Tabii "işsizlik" denilince burada arkadaşlarımızın birçoğu bu konuda değişik şeyler söylediler. Sokakta bazı işsiz vatandaşlarımızla karşılaştıklarında onların evlerine ekmek götüremediklerini, çocuklarına harçlık veremediklerini... Doğrudur, Allah kimseyi işsiz etmesin, kimseyi de çocuğuna harçlık veremeyecek duruma getirmesin ama demin de burada konuşuldu, ben seçim bölgem Adana'da da belediyede çalışan, büyükşehirde çalışan işçilerimizin hâlâ çıkarıldığını biliyorum. İşsizlik üzerinden bunu konuşurken belediyelerimizin de bu işsizliğin artmasına katkı sağlamaması lazım, koruması lazım yani hem işçinin hakkını savunarak siyaset yapıp hem de işçiyi kapı dışarıya koymak ne kadar doğrudur? Bunu da anlayamıyorum. Sayın Altay çok tecrübeli bir Grup Başkan Vekilidir, bir lafından alınganlık gösterdiğimi, işçilerimizin de alınganlık gösterdiğini özellikle söylemek isterim. "Tamamı bankamatikçi." dediğiniz işçilerimiz beni aradılar.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Atılanlar için söyledim, yanlışlık varsa da...

MUHARREM VARLI (Devamla) - Özellikle söylememi istedikleri için söylüyorum Sayın Grup Başkan Vekili yani ben işçilerimizin bana söylediklerini söylüyorum. Onların birçoğu alın teriyle çalışırken partili oldukları için işten çıkarıldılar, tabii, bunlar doğru şeyler değil. Yani hem işsizlikten dem vurup, efendim, evlerine ekmek götüremeyeceklerinden bahsedilecek hem de sen şu partilisin, sen bu partilisin diye işten çıkarılacak. Bunlar doğru şeyler değil, kabul etmek de mümkün değil.

Yine, belediyeler konuşulunca, Silivri Belediye Başkanımızın yaptığı çok güzel bir uygulamadan burada bahsetmek istiyorum. Belediyenin 3.500 dönüm arazisine hem arpa ekmiş hem ayçiçeği ekmiş hem buğday ekmiş ve bu ayçiçeğinden ürettiği, ayçiçeğinden aldığı ham maddeyi ayçiçeği yağı olarak oradaki dar gelirli insanlara dağıtıyor. Yine, o arpadan almış olduğu ham maddeyi tohumluk arpa olarak dağıtıyor. İşte, belediyecilik böyle olmalı yani hem fakir fukarayı gözetmeli hem de belediyenin imkânlarını yine fakir fukaranın lehine kullanmalı. Bu açıdan Silivri Belediye Başkanımızı tebrik ediyorum, gerçekten güzel bir iş yapmış, kendisine başarılar diliyorum buradan. (MHP sıralarından alkışlar) 400 ton tohumluk arpa dağıtmış, 400 ton yani bu büyük bir rakam. Yine, 50 ton ayçiçeği yağı dağıtmış fakir fukaraya. Gerçekten çok önemli rakamlar bunlar. Bu açıdan, belediyeciliğin böyle olması lazım yani insanlarımıza hizmet noktasında bir şeyler üretmesi lazım.

Yine, bu kanun hükmünde kararnameyle, biliyorsunuz, belediyede çalışan personele sözleşmeli personel niteliği verilmişti. Ama tabii, şu anda kanun yetersizliğinden dolayı belediyeler bunu çok dikkate almıyorlar ve bunların çıkışı sağlanabiliyor. Onun için, ben buradan hem AK PARTİ hem Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bununla ilgili bir düzenleme yapmamız gerektiği kanaatindeyim. Yani, işçilerimizi koruyacak şekilde, sadece belediye başkanının inisiyatifine bırakmadan onların kanuni haklarını en iyi şekilde düzenlememiz gerektiği kanaatindeyim. İnşallah, çıkarılacak yasaların içerisinde bunları da görüşürüz çünkü işçilerimizin böyle bir beklentisi var, bizi arayıp söylediler, ben buradan onu belirtmek istiyorum.

Yine, arkadaşlar, şurada hepimiz birbirimizle selamlaşıyoruz, kapının dışına çıktığımız zaman "Nasılsın, iyi misin?" diyoruz, hâl hatır soruyoruz. Ya ama kürsünün arkasına geçtiğimiz zaman bize bir şeyler oluyor ya da biri mikrofon uzattığı zaman bize bir şeyler oluyor. (MHP sıralarından alkışlar) Yani çok ağır laflar söylüyoruz, çok ağır hakaretler ediyoruz, birbirimizi kırıp incitiyoruz.

Arkadaşlar, Meclisin onurundan, haysiyetinden bahsederken Meclisin onurunu, haysiyetini de bizim korumamız lazım. Biz birbirimize saygılı davranmazsak nasıl karşımızdakilerden saygı bekleyeceğiz yani? Şimdi, ben, bu söyleyeceklerimi çok daha ağır söyleyebilirdim ki Sayın Altay bilir benim bu üslubumu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - AK PARTİ'liler iyi bilir, AK PARTİ iyi bilir!

MUHARREM VARLI (Devamla) - Ama bakın, dikkat ederseniz ben çok nezaket kuralları içerisinde söylüyorum. Yani bunu yapmamız lazım, bunu başarmamız lazım, eğer biz bunu başaramazsak gerçekten Meclisin onurunu da korumak herhâlde bizim elimizden çıkar diye düşünüyorum. Onun için değerli arkadaşlarım yani kürsünün arkasına geçince birbirimize "Sen şusun!" "Sen busun!" falan filan demek çok doğru bir şey değil. Biz burada üslubu en iyi şekilde korumak mecburiyetindeyiz, bunu yapmak zorundayız; eğer bunu başaramazsak inisiyatif başkalarının eline geçer. (MHP sıralarından alkışlar)

Yine, çiftçilerimizin bir beklentisi var, özellikle söylediler, Ziraat Bankasının tarımsal kredileri çok iyi, Allah razı olsun, gerçekten sübvansiyonlar filan güzel, ben de çiftçi olduğum için bu kredilerden faydalanıyorum, bütün çiftçilerimiz de faydalanıyor ama çiftçi borcunu ödeyemeyip yapılandırmaya gittiği zaman şu anki reel faiz üzerinden bir değerlendirme yapılıyor yani yüzde 15, yüzde 16 gibi bir rakam, bu da biraz yüksek, bunu da Ziraat Bankası yetkililerine, Tarım Bakanlığı yetkililerine ileteceğiz inşallah, bunun da düşürülmesi gerekir. Eğer bunu düşürürsek... Çiftçilerimizin üretmesi lazım yani geçen yıl buğday 18 milyon ton civarında oldu, bu yıl kuraklıktan dolayı 15 milyon ton gibi bir rakam bekleniyor, Türkiye'nin 22-23 milyon ton buğdaya ihtiyacı var; hem makarna hem bulgur hem un için. Bizim bunu üretebilmemiz için de çiftçiyi desteklememiz lazım, çiftçiyi destekleyebilmek için hem prim desteklerini hem Ziraat Bankasından olan desteklerini yeterince yapmak gerekir diye düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)