GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:38
Tarih:16.12.2021

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

2020 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin devlet borçlarını gösteren 5'inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım.

2020 yılı sonu itibarıyla orta ve uzun vadeli devlet iç borcu 1 trilyon 60 milyar 350 milyon TL'dir değerli arkadaşlar, 2020 yılı devlet dış borcu 700 milyar 400 milyon TL dolayındadır, hazine garantili borç miktarı da 150 milyar 300 milyon TL olmuştur yani topladığımızda 2020 yılı itibarıyla devlet borcu 2 trilyon TL civarındadır. AKP'nin ülkeyi kötü yönetimi nedeniyle, beceriksizliği sayesinde ülkemizin borcu her geçen gün, her geçen saat, her geçen dakika artmaktadır. Borç Ekim 2021 tarihi itibarıyla 2,3 trilyona çıkmıştır. Devlet borcu, dövizdeki artış nedeniyle TL karşılığı olarak 3,5 trilyondur. Millet biliyor ki AKP artık gerçekleri görmez ve duymaz, duysa da anlamaz hâldedir, anlasa da anlamazlıktan gelerek her şeyi inkâr eder, yok sayar, milletle dalga geçer vaziyettedir.

5 Eylül 2021'de iktidar orta vadeli plan açıkladı, dolar 8,31 TL'ydi bu açıklama yapıldığında. Bütçenin Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği gün dolar 9,30 TL'ydi, 6 Aralıkta bu Mecliste görüşmelerin başladığı gün dolar 13,5 TL'ydi, 16 Aralık yani bugün dolar 15,5 TL oldu. Yani gördüğünüz gibi, daha iki ay bile dolmadan dolar 2 katına çıkmış durumda. 446 milyar dolar dış borç toplamı, sadece son bir ayda dolar karşılığında yüzde 50 değer kaybı nedeniyle bugün kur farkından dolayı 232 milyar TL artmış durumdadır.

Son altı aylık olarak bakarsak örneğin, 30 Haziranda Türkiye'nin dış borcu 446 milyar dolar ve TL karşılığında 3 trilyon 900 milyarken bugün TL'nin hızlı değer kaybetmesinin sonucu 6 trilyon 900 milyar TL'ye çıkmıştır. "Bu aradaki fark neye eşittir?" diye sorarsanız, 2021 yılı bütçesi gibi 2 tane bütçe sadece dolardaki bu kur farkından dolayı artmış durumdadır yani Türkiye'yi 2 kez bütçe büyüklüğünde borçlandırmış bulunmaktasınız. Böyle bir kur farkı yükü milletimizin sırtına tarafınızdan yüklenmiştir. İşçiye, memura, çiftçiye, öğrenciye, sanayiciye, herkese sayenizde, kötü ekonomi yönetiminiz nedeniyle bir yük daha binmiş durumda.

Bir yıl önceye göre vatandaşlarımızın temel ihtiyaç malzemelerindeki fiyatlar yüzde 100 arttı. 3 lira olan süt bugün marketlerde 15 TL, 18 lira olan bir koli yumurta 36 TL'ye çıktı, 50 lira olan et 100 liraya çıktı, 25 lira olan un bugün 55 TL, 6 lira olan mazot bugün 10 lirayı geçti, benzin 10 lirayı çoktan geçti, yine 120 lira olan tüp 220 TL'ye kadar çıktı. Sayenizde emekli, esnaf, çiftçi perişan, vatandaş nasıl geçineceğini, ne yapacağını şaşırmış durumda, kara kara düşünür hâlde. Vatandaş asgari ücrete sevinemedi çünkü zamlar bir taraftan devam ediyor, dolar artışı, döviz artışı bir taraftan devam ediyor; daha bugün ilan edilen asgari ücret verilmeden erimeye başladı.

AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar, tüm iktidarlar boyunca, bütün iktidarlar tarafından harcanmış 779 milyar dolarlık bir bütçe vardı. Bu harcamalarla sayısız barajlar, fabrikalar, okullar, köprüler, binlerce kilometre yol, hepsi devletin bütçesiyle yapıldı. AKP dönemindeyse 2,5 trilyon dolarlık para harcandı değerli arkadaşlar, ancak birçok yatırım, bugün sizin "Biz yaptık." diye övünmeye çalıştığınız yatırımlar ise kamu-özel iş birliğiyle yapılmış projelerdir. Örneğin, üçüncü boğaz köprüsü, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, İstanbul Havaalanı, Zafer Havaalanı, otobanlar; bunların hepsi kamu-özel iş birliği kapsamında yapılan yatırımlardır. Yani bu kadar büyük parayı nereye harcadığınızı ben vatandaşlarımız adına sizlere soruyorum. 2024 yılı sonuna kadar bu garanti ödemelerinden dolayı devlete 190 milyar daha bir bütçe yükü olduğunu sizler de biliyorsunuz. Dövizdeki artışla bu yük de her gün artmaya devam etmekte; üstelik neredeyse tüm fabrikaları sattınız, elinizde satacak fabrika kalmadı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, 1986'dan bu tarafa yapılmış olan bu özelleştirmelerle 70 milyarlık bir gelir elde edildi ve bu satışların hemen hemen büyük çoğunluğu iktidarınız döneminde yapıldı. Şimdi fabrikalar bitti, ne kaldı elinizde? Elinizde değerli arsalar kaldı yani satma sırası şimdi değerli arazilerde.

Salgın döneminde bu ülkede neredeyse hayat durdu, her şey durdu, Meclis dahi o sürede çoğunlukla çalışmadı ama bir tek şey durmadı; bu hazineye ait satışlar, arazi satışları durmadı, son hızıyla bu satışlara devam ettiniz. Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar o zor şartlarda yapılmış birçok fabrika iktidarınız tarafından birer birer satıldı. Şimdi, Millî Emlak ile TOKİ kamu arazilerini parsel parsel satmaya devam ediyor. Yıl sonuna kadar 1.500 arazi satılacak. 2022 yılında yine bu kurumlar tarafından 5.542 taşınmazın satış ilanı hazırlıkları resmî kayıtlarda var.

Değerli arkadaşlar, siz ne yapıyorsunuz? Bu ülkede satmadık yer bırakmıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Hepsini parsel parsel satıyorsunuz, bir yere mi kaçacaksınız, nedir bu telaşınız? Her iki kurum yıl sonuna kadar ne bulursa -bakın, ne bulursa, kamu arazisi olsun yeter ki- tarla, bahçe çalılık, ham toprak ne varsa satıyorsunuz. İfade ettiğim gibi, önümüzdeki yıl 72 ilde 5.542 taşınmaz satış takviminde.

"128 milyar dolar nerede?" dedik, aylarca, günlerce bir kelime dahi cevap veremediniz ama tahmin ediyorum ki bugün o dolarları alanlar ayak ayak üstüne attılar, kahvelerini yudumlarken dolardaki artışı büyük bir zevkle izlemekteler çünkü her dakika kazanmaktalar.

Bakın, bu satışların en önemlilerinden ve stratejik olanlarından bir tanesi de limanlar. Şimdi, önümüzdeki günlerde limanların tekrar satışıyla, işletmesiyle ilgili süreleri uzatmaya çalışıyorsunuz, bunlardan bir tanesi de Antalya Limanı. Antalya Limanı'nın işletmesiyle ilgili daha önümüzde altı yıllık bir süre var. Yine, Katarlı bir firma, Katarlılar, Antalya Limanı'nı geçen yıl aldılar, yedi yıllık işletme karşılığı 140 milyon dolar karşılığında aldılar, önümüzde daha altı yıl var ama siz çıkardığınız kanunla on dokuz yıllık daha hak vermeye çalışıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, limanlar stratejik yerlerdir. Buraların böyle uzun sürelerle kiralanması, işletmelerin devredilmesi doğru değildir. Ayrıca, bakın, günü geldiğinde ihalesi yapılır ise -rekabet koşulları içerisinde ihalesi yapılırsa- belki daha yükseğe gitme ihtimali de var ancak siz mevcut kiracılara tekliflerle buraları devretmeye çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

Şimdi, Antalya Limanı Antalya ticareti açısından, ihracatı açısından çok stratejik bir yerdir ancak bu Katarlılar aldıktan sonra bakın, burada çok yüksek bedellerle işletme hakkı olduğu için vatandaşa yüksek bedellerle kullanım yapılmakta. Örneğin, İzmir'de 3,20 dolara giderken, Mersin'de 3 dolara yükleme yapılırken Antalya'da 7,35 dolar gibi yüksek bir hizmet bedeli alınmakta, bu da Antalya ticaretini ciddi anlamda sekteye uğratmakta çünkü Antalya ihracatçısı İzmir'e ya da Mersin'e mecburen yönlenmek zorunda kalmakta.

Gelin, limanların ve özellikle de Antalya Limanı'nın bu şekilde devrinden vazgeçin diyorum; limanlar bizim stratejik yerlerimizdir, bu kararınızdan geri dönün diyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Saygı ve sevgilerimle. (CHP sıralarından alkışlar)