| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 16.12.2021 |
MHP GRUBU ADINA MEMET BÜLENT KARATAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7'nci madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizin takdirleriyle hayata geçecek olan 2022 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Yüce heyetinizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği üzere geçtiğimiz yıl Karabağ'da otuz yıla yakındır devam eden Ermeni işgaline tarihî bir darbe indirilmiş, Azerbaycan toprakları geri alınmıştır. Millî gönülleri sevince boğan Karabağ Zaferi Türk milletinin son yıllarda elde ettiği en görkemli, en destansı başarılardan biri olmuştur. Bu kapsamda, Karabağ'ın ebedî Azerbaycan yurdu olduğu tescil edilmiş, esaret zincirleri sökülüp atılmıştır. Azerbaycan, bu savaşta, Türkiye'nin desteği ve kahramanca mücadelesiyle işgal altındaki topraklarının önemli bir kısmını özgürleştirerek Ermenistan'a net bir yenilgi yaşatmıştır. Bu savaş, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgalinin sürdürülemez olduğunu göstermiştir. Azerbaycan meşru müdafaa hakkını kullanarak Güvenlik Konseyinin yıllardır uygulanmayan kararlarına konu olan öz topraklarındaki işgali sona erdirmiştir. Azerbaycan Türkü yaşadığı zorluklar karşısında yılmamış; vatanına, hakkına, hukukuna, öz topraklarına sahip çıkmıştır. Karabağ'ın canevi mertebesinde bulunan Şuşa'nın 8 Kasım 2020'de kurtarılması ise terör devleti Ermenistan'ın hayallerini suya düşürmüştür. Bu, sadece Ermenistan'a karşı kazanılmış bir zafer değildir, bu zafer, aynı zamanda, yıllarca haksızlığa, hukuksuzluğa göz yumanlara, sessiz kalanlara karşı da en güzel cevap olmuştur. Çok şükür ki hak, sahibini bulmuştur, Türklük büyük bir zafer elde etmiştir. Ermenistan döktüğü kanların bedelini ödemiştir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu tarihî zaferin hemen ardından bizler de Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak kardeş ülkemiz Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de bir dizi ziyarette ve incelemelerde bulunduk. Bu ziyaretler esnasında Ermenistan'ın saldırılarında zarar gören ve sivil can kayıplarının yaşandığı Gence, Berde ve Terter kentlerini de ziyaret ederek hem yaşanan zulmün acısını hem de hasretle beklenen zaferin mutluluğunu birlikte yaşadık çünkü biz aynı kökten beslenen ulu bir çınarın dallarıyız, biz büyük bir milletin evlatlarıyız; Mete'nin, Attila'nın, Kül Tigin'in, Alparslan'ın, Nizami Gencevi'nin, Nesimi'nin, Fuzuli'nin, Dede Korkut'un torunlarıyız. Tüm dünya bilmelidir ki Azerbaycan ve Türkiye kardeşliği ezelden gelip ebede uzanmaktadır. Bilinmelidir ki dini, dili, milliyeti bir olan, tarihî kardeşlik bağlarıyla birbirine bağlı olan 2 ülke insanı sonsuza kadar birlikte olacaktır; dün böyleydi, bugün böyle, yarın da böyle olacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türk ve İslam yurtlarında yaşanan hazin ve ibretlik olaylar millî vicdanlarda derin izler bırakmaktadır. Türkmeneli Kerkük'te yaşananlar da bunlardan sadece biridir. Kerkük'ü peşmergenin eline bırakmak için plan yapanlar şunu asla unutmamalıdır: Dünyada her şey olur ama Kerkük Türksüz olamaz; Kerkük Türk'tür, Türkmenlerin canevidir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kerkük'te Türkmenlik onurunu ve Türkleri azınlık konumuna düşürmeye çalışanlar henüz ne kadar yakıcı bir ateşle oynadıklarının farkında değildirler. Çağrımız şudur ki: Kerkük'ün statüsü ve tarihî dokusu üzerinde oyun kuranlar tarihten ders çıkarmalı, bir an evvel akıllarını başlarına almalıdırlar.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Kıbrıs meselesi yaklaşık altmış yıldır ülke ve dünya gündeminde yer almaktadır. Kıbrıs bizim vazgeçilmez millî meselemizdir. Kıbrıs Türklerinin eşitlik ve egemenlik temeli üzerine kurulu olan toplum hedefi Rum kesimi tarafından sürekli engellenmektedir. İyi niyetten uzak bu tutumla Kıbrıs'ta adil ve hakkaniyetli bir çözüm iklimi yaratılması sabote edilmektedir. Şu iyi bilinmelidir ki: Kıbrıs meselesinde çözümden korkan, barış ve uzlaşmadan kaçan yegâne taraf Rumlar olmuştur. Rum kesimi uzlaşmaz tutumuyla müzakere sürecini sekteye uğratmıştır. Rumların adada Türklere azınlık muamelesi yapması kabul edilemez bir densizliktir. Bu nedenle, Kıbrıs'ta ortak devletin kurulması bugünkü ortamda imkânsız hâle gelmiştir. Kıbrıs Türklüğü kendi göbek bağını kendisi kesmeye hazırdır, buna da kararlıdır. Kurulan müzakere masalarını dağıtan, uzlaşmaya yanaşmayan, çözüm ümitlerini dinamitleyen Rumların tüm çabaları beyhudedir. Bu kapsamda, federasyonu esas alan görüşme trafiğinin hiçbir anlamının kalmadığı, 2 devletli çözümden başka bir seçeneğin de bulunmadığı anlaşılmıştır. Kıbrıs'ta 2 ayrı devlet varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurul konuşmalarımda sıklıkla yer verdiğim Ahıska Türkleriyle ilgili de yine kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bilindiği üzere Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği 14 Kasım 1944'te Gürcistan'ın Ahıska bölgesinde yaşayan on binlerce Ahıska Türkünü sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle sürgün etmiş, bir aya yakın süren sürgün boyunca 17 binden fazla Ahıska Türkü açlıktan ve soğuktan hayatını kaybetmiştir. Ne yazık ki sürgün çilesi bununla da kalmamış, göçtükleri yerlerde çatışmalardan etkilenen Ahıskalı kardeşlerimiz zaman zaman tekrar yer değiştirmek zorunda kalmıştır. 100 bin Ahıska Türkünün vatanlarından koparılarak sürgün edilmesi 20'nci yüzyılın en büyük acılarından biri olmuştur. Tüm yaşanan bu acılara rağmen, herkes için daha güvenli, huzurlu, müreffeh, hakkaniyetli bir dünya yolunda atılan her adımın yanında olan devletimiz, Ahıska Türklerine de yardım eli uzatmıştır. Dışişleri Bakanlığımız tarafından Gürcistan'la yapılan ortak girişimler sonucu 1.700 Ahıskalı Türk ana vatanına dönmüştür. Türkiye'de yaşayan yaklaşık 100 bin kişiye ise vatandaşlık ve uzun dönem ikamet izni verilmiştir; Türklerin Anadolu'daki ilk yurtlarından olan Bitlis Ahlat'a ve Erzincan Üzümlü'ye yerleştirilmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, sürgün sırasında 7 yaşında olan Kamile Azarova'nın yaşanan sürgün yıllarını ve Türkiye'ye gelince yaşadığı mutluluğu ifade eden sözlerini sizlerle paylaşmak isterim. Kamile teyze duygularını şu sözlerle ifade ediyor: "Her şeyi hatırlıyorum, bugün gibi aklımda. Hepimizi vagonlara doldurdular. Vagonlardaki insanların çığlıklarını ve ağıtlarını asla unutamam, kim duyarsa duysun unutamazdı; o sesler, o sesler gökyüzüne ulaştı. Yolculuk çok çetindi, o kadar sert bir soğuk vardı ki; en küçük kardeşim birkaç aylıktı daha, bir sabah uyandığımda onu donarak öldü zannettim. Yol boyunca ne acılar çektik, insanlar ağlayıp dua ediyorlardı. Bir ay sürdü yolculuk, sonra bizi Özbekistan'a bıraktılar. Bütün ömrümüz boyunca Türkiye'ye gelmek istedik. Babamız bize 'Türkiye sizin vatanınız.' derdi; başka bir yer bizim vatanımız olamazdı, "Size Türkiye'den başka vatan yok." derlerdi. Sonunda ölmeden dünya gözüyle Türkiye'ye kavuştum." (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tüm bu zorluklara rağmen, öz benliklerini koruyan ve Türklüğünü hiçbir zaman unutmayan Ahıska Türkleri için yaptıkları özverili çalışmalar nedeniyle Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'na ve Bakanlık mensuplarına teşekkürlerimi sunmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız lütfen.
MEMET BÜLENT KARATAŞ (Devamla) - Bir gün mutlaka gerçekleşecek olan Türk birliğini şimdiden selamlıyorum.
Bu vesileyle, sözlerime son verirken Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. 2022 bütçemizin vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)