| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 22.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, şu anda biz Türkiye'deki krizle uğraşırken, geleceğimizin nasıl kurgulanacağını düşünürken dünya hâlâ pandemiyle uğraşıyor. "Covid-19'la ilgili, yeni çıkan varyantla ilgili neler yapabiliriz?" diyor ve Avrupa'da tekrar bazı yerler kapanıyor. Bu ne anlama gelmekte? Sağlığın olmazsa olmaz olduğu, bütün krizlerden üstün olduğu. Ve ne yazık ki ülkemizde "pandemi, Covid, kriz" denilince bir kesimi korumak akla geliyor, o da sermaye ve şirketleri. Diğerleri ne oluyor? Sağlıkta yurttaşlar için düşünülen şey, daha çok sonradan akla gelen ve uygulamaya sokulan çeşitli yöntemler. Peki, "sağlık" dediğimizde, sadece sağlık çalışanlarıyla mı sağlık düzeliyor? İnanın, sadece, -onların emeği çok kutsal, çok büyük ama- sağlık emekçileri, sağlık kurumları yetmiyor. Siz yoksullukla, siz eşitsizliklerle... Siz huzurlu bir ortam yaratmadığınız sürece sağlık da bozulur. Ve ne oldu? Pandemi ilk başladığında, dünyanın her yerinde insanlar, sağlık çalışanlarına, verdiği emekten dolayı bir nevi sosyal açıdan, özlük hakları açısından, moral açısından destekler sundu. Peki, Türkiye'de ne yapıldı? "Alkışlayalım, alkışlayalım, alkışlayalım..." Ve ne oldu? Bugün itibarıyla 502 sağlık çalışanı yaşamını yitirmiş; -bir kere onların anısı önünde saygıyla eğilelim- bizi yaşatmak için mücadele sürdürdüler -181'i hekim- bütün aşamalarda vardılar. Peki, ne oldu? Covid-19 bugüne kadar hâlâ meslek hastalığı sayılmadı, birçok talepleri gündeme getirilmedi. Nitekim Meclis tarihinde olmayan bir şey; oylanmış, parmak kalkmış bir düzenleme Komisyona geri çekildi; İç Tüzük'e de aykırı, Meclisin çalışma teamüllerine de aykırı ve "Düzenleme yapacağız." deniliyor, birçok konu gündeme getirilmiyor ve sağlık çalışanları kendi problemlerini gündeme getirirken sadece özlük haklarıyla ilgili değil, yurttaşların haklarıyla da ilgili birçok konuya değindiler ve "Alkış istemiyoruz, yaşatmak istiyoruz; alkış istemiyoruz, geçinmek istiyoruz; alkış istemiyoruz, tükeniyoruz çünkü..." Ve ne oldu? Onları şu denildi: "İzin almayacaksın, emekli olmayacaksın, istifa etmeyeceksin." Ve tak açıldı, 1.500'e yakın emekli olan var, 5 bine yakın istifa var. Peki, pandemide ne tercih edildi? Pandemide en çok tercih edilen ne oldu biliyor musunuz? Kamu hastanelerini pandemi hastanesine dönüştürüp elektif birçok vaka, kanser vakaları, normal diğer vakalar alınmazken kamuda sağlık çalışanlarını -mobbing gibi, nöbeti uzun, çalışma koşulları uzun, koruma açısından yetersiz- evine, ulaşımına birçok şeyine değinmeden çalıştırmaya çalıştılar ve sağlık çalışanlarına bunu yaparken diğer hastaları özele gönderdiler, özeli desteklediler. Diğer hastaları şehir hastanelerine gönderip şehir hastanelerini de aslında bir nevi, tekrar özele desteğe dönüştürdüler çünkü garanti verilen hasta sayısı vardı ve bu yük giderek artınca çalışanların ekip hizmeti bozulduğu gibi huzurları da kalmadı ve her şeyi bölmeye çalıştığınız gibi çalışanlar arasında, sağlık çalışanları arasında da bir bölünmeye neden oldunuz; hekim-hemşire, hemşire-ebe, sağlık memuru-laborant, ASM'de çalışan-hastanede çalışan-iş yeri hekimliğinde çalışan; hepsinin arasında ciddi problemlere neden oldunuz, çalışma barışını bozdunuz.
Peki, Sağlık Bakanlığı bütçesinde ne yapılıyor? Bütün bu koşullarda yapılan şey, tekrar, koruyucu sağlığa daha az pay ayırarak tedavi edici hizmetlere önem verilmekte, tedavi edici hizmetlerin çoğu da başta kira olmak üzere şehir hastanelerine gitmekte. Siz koruyamazsanız, işte, pandemi de, Covid de karşımıza çıkmış olur. Sonra "Filyasyon nedir?" sonra "Halk sağlığı nedir?" sonra "Halk sağlığı uzmanları ne diyor?" sonra "Toplum sağlığında ne yapılır?" dediniz ama işin içinden çıkamadınız ve bu konuda çaba yürüten Türk Tabipleri Birliğiyle bir kez olsun bile görüşemediniz, Türk Tabipleri Birliğinin gerek hekimlerle ilgili gerek sağlık çalışanlarıyla ilgili gerekse sağlık ortamıyla ilgili ne önerdiğini, ne yapılabilirini bir kez bile dinlemediniz, dikkate almadınız. Peki, ne yaptınız? Verileri sakladınız, şeffaf olmadınız ve sadece ben bilirim dediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Milyonlarca parayla ilaç aldınız; bu ilaçların, günü geldi hiçbir anlamı olmadığı ortaya çıktı.
Şimdi "Günaydın." diyoruz, "Aşı bulundu." diyoruz ama eğitimi yok etmişsiniz; üniversite hastanelerinde ameliyat yapılamıyor, asistanlar artık TUS'a girerken nöbetsiz yer yazmaya çalışıyor, insanlar artık -sağlık kurumlarında değil- yurt dışına gitmek istiyorlar. Türkiye'de her gün hekimler yurt dışına gitmeye çalışıyor. Türkiye'de, hekim sayısına baktığımızda, son on ayda 1.111 kişi yurt dışına çıkmış çünkü hekimler artık Türkiye'de kalmak istemiyor, tükendiler, bittiler. Bu şekilde yaptığınızda bizim çözümümüz şudur: Sağlıktan ve özgürlükten tasarruf edilemez; sağlığın eşit, erişilebilir, ücretsiz ve ana dilde olması lazım. Sağlığın olmazsa olmazı da sağlık emekçilerinin yanında durmak çünkü sağlık emekçileri kendileriyle beraber bu ülkenin sağlığını düşünmekteler, geleceğini daha sağlıklı kılmaya çalışmaktalar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Bu konunun mutlaka araştırılması lazım. (HDP sıralarından alkışlar)