| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 22.12.2021 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tabii, asgari ücret üzerinde çok konuşuldu, müsaadenizle Türkiye'deki bir hukuk garabeti üzerine konuşmak istiyorum.
Dreyfus hukuk garabetini neredeyse bütün herkes bilir ancak kendi çağımızın Dreyfus'ları olan mazlumları iktidar görmezden ve duymazdan gelir. Hakkında konuşacağım mazlumun hikâyesi hukuk tarihine geçen Dreyfus olayından çok daha vahim, çok daha korkunç, çok daha kahredici ama bu dönemin kurbanı, bu dönemin Mehmet Emin Özkan'ı olan Mazlum, bir Dreyfus değil ismiyle müsemma yoksul bir Kürt çocuğu. Lehinde çok sayıda somut delil olan, aleyhinde ise siyasi hesaplar dışında hukuki dayanak bulunmayan 14 yaşındaki bir çocuğun 16 yaşındaki bir başka çocuğun katili olarak cezalandırılmasının detayları tek kelimeyle dehşet verici. Mazlum, Yasin Börü ve arkadaşlarının hayatını kaybettiği saldırı sırasında ağabeyi ve babasıyla Kulp'taki bir köy düğününde sahne aldığını söylediyse de savcıyı ve hâkimi ikna edemedi. Dosya savcısı, Mazlum'un olay sırasında köyde olup olmadığına dair herhangi bir araştırma yapmadı, lehe olan tek bir delil toplamadı ve tüm bunların sonunda Mazlum tam tamına yüz yirmi dört yıl hapis cezası aldı. Ancak, HTS kayıtları Mazlum'un telefonunun olay sırasında Kulp ve Lice ilçelerinden sinyal verdiğini gösteriyordu yani Mazlum doğru söylüyordu. Cinayetin işlendiği olay yerindeki görüntüler üzerine yapılan araştırmada bilirkişi Mazlum için "muhtemel tanımlama" değerlendirmesi yapmıştı yani "Kesin odur." diyememişti. Zaten olay yeri görüntülerine göre de şüpheliler maskeliydi. Tüm bu somut deliller üzerine avukatlar, Mazlum'un düğünde olduğuna dair görüntüleri, düğün davetiyesi, damat ve babasının yazılı beyanlarıyla birlikte Yargıtaya temyiz başvurusunda bulundular. Yargıtay, sadece Yasin Börü cinayeti hakkındaki kısım için bozma kararı verdi. Bu karardan sonra savcı da karara uyarak yine beraat talep etti. Fakat her ne olduysa yirmi sekiz gün içerisinde aynı savcı bir önceki mütalaasını değiştirerek Mazlum'un yeniden cezalandırılmasını istedi. Oy birliğiyle Mazlum'un yeniden yargılanması kararını veren mahkeme de savcının değişen mütalaasıyla verdiği kararı kaldırdı. Ve tüm bu anlattıklarım bir ay içerisinde oldu. Bu karar mealen "Mazlum orada olmadığını ispat etmişse bile Mazlum'u bırakamayız." demekti. Yani bir ay önce "Cinayetle alakası yok." denilen Mazlum, bir ay arayla tekrardan cinayet faili oluverdi. Düğün görüntülerini inceleyen bilirkişi, Mazlum'un düğündeki kişi olduğuna dair "kuvvetle tanımlama" şeklinde Mazlum'un lehine bir rapor hazırladı yani aslında hukuken çok daha güçlü bir delil olmasına rağmen, mahkeme bunu esas almadı. Bu rapor, Mazlum'un olay anında cinayetin işlendiği yerde değil, 140 kilometre uzakta bir düğünde olduğunun aslında tespitiydi ve Mazlum'un iddialarını net bir şekilde doğrulamaktaydı. Üstelik dosyada şöyle ilgi çekici bir husus var: Bu her 2 raporu da düzenleyen bilirkişi aynı bilirkişiydi, aynı bilirkişinin imzası var. Dosyadaki garabete bir örnek daha vermek gerekirse, dosyada, yargılanan bir sanığın, aslında olay tarihinde cezaevinde olduğuna dair net bir veri ortaya çıkmıştı. Peki, tüm bu lehine delillere rağmen neden bir çocuk kurban olarak seçiliyor? Değerli milletvekilleri, soruyorum: Neden bir çocuk tüm bu lehine olan delillere rağmen kurban olarak seçiliyor? Size amacı söyleyeyim, 6-8 Ekim Kobani kumpas davasında kamuoyuna yönelik iktidar propagandasının boşa çıkacak olmasını engellemek istiyor iktidar. Neden bir çocuk kurban olarak seçiliyor? Amaç, yedi yıldır hapiste tutulan Mazlum'un suçsuzluğunun kabul edilip beraat ettirilmesi hâlinde, bu siyasi kumpas davasını da HDP'ye dönük kapatma davasını da doğrudan boşa çıkaracak bir sonucun doğması engellenmek isteniyor. Çünkü bu dava, Kobani kumpas davası ve paralel süreçte işletilen HDP'yi kapatma davasının ana kaynaklarından biri olarak kullanılmak isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Velhasılıkelam, 14 yaşındaki bir Mazlum, iktidarın siyasi hedefleri için diri diri dört duvar arasına gömülüyor. Dedik ya, Mazlum'unki Dreyfus olayından çok daha vahim, çok daha korkunç ve çok daha kahredici. Ama Mazlum bir Dreyfus değil, ismiyle müsemma yoksul bir Kürt çocuğu.
Cezaevinde yüzlerce, binlerce insanımız suçsuz yere yatıyor hâlâ. 90'lı yıllarda işkenceyle alınan ifade tutanaklarıyla söz konusu cezaevlerinde masumlar yatıyor. Tarih nasıl ki Dreyfus'u yazdıysa işlemediği bir suçtan ötürü ömrü dört duvar arasında geçen Mehmet Emin Özkan'ı, Mazlum'u ve rehin tutulan yoldaşlarımızı da yazacaktır. Bu dava tarihî bir kumpastır, tarihî bir utançtır, tarihî bir katliamdır. Yol yakınken bu vebali ve bu zulmü sonlandırın. Bize olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin.
Mazlum bu arkadaşlar, bu zulme son verin. (HDP sıralarından alkışlar)