GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE'YE NATO TARAFINDAN PATRİOT HAVA VE FÜZE SAVUNMA SİSTEMLERİ KONUŞLANDIRILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:61
Tarih:05.02.2013

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İç Tüzük'ün 59'uncu maddesine göre, aslında gündem dışı bir konuşmaya gruplar adına onar dakikalık cevap hakkı veya katılma hakkı düşer ama Sayın Grup Başkan Vekilimizin de ifade ettiği gibi, bunun televizyonların açık olduğu bir saatte yapılması gerekiyordu ki milletimiz de dinlesin çünkü Sayın Bakanın biraz önce verdiği bilgilerle anladık ki bir millî mesele var ortalıkta, bir muhtemel tehlike var, bir tehdit var. Bu tehditle ilgili Hükûmetin aldığı tedbirin mahiyeti ve gerekçesi bizimle beraber millete de anlatılmalıydı. Bu sebeple, bunun televizyon yayınlarının olduğu saat aralığında yapılması gerekirdi ama ne hikmetse -aslında bunun Hükûmet için bir fırsat, grup için bir fırsat olması gerekirken- böyle, gecenin bu saatinde, milletvekili yorgun, meşgul, sohbet ediyor, vatandaş uyudu. Dolayısıyla, çok önemli bir konuda çok gereksiz bir saatte bir müzakere yapıyoruz.

Değerli arkadaşlar, Patriot füzelerinin hudutlarımıza yerleştirilmesinin gerekçesini Sayın Bakan anlattı. Hükûmetin verdiği bilgiye itibar etmek durumundayız, bir başka sorgulama yapmayı gerekli görmüyorum ama yine de bilgiye ihtiyacımız var. Bu konuda Hükûmetin tavrındaki zikzakların gerekçesini anlamak istiyoruz. Tarihleri Sayın Bakan da ifade etti, 3 Ekim 2012 tarihinde Akçakale'de 5 vatandaşımızın Suriye'den atılan bir top mermisiyle hayatını kaybetmesi sonrasında Patriot füzelerinin konuşlandırılması, talep edilmesi gündeme geldi. O zaman Sayın Başbakanın çok doğrudan bir ifadesi vardı: "Bundan benim haberim yok, böyle bir talebimiz yok, bu işe ayıracak paramız da yok." dedi, 7 Kasım 2012. Fakat sonra bir gördük ki, 21 Kasımda AKP Hükûmeti NATO'ya müracaat ederek bu füzeleri istedi. Sonra da, hemen iki gün sonra, Sayın Başbakan İslâmabad'da "Türkiye bir NATO toprağıdır. NATO toprağını korumak için?" Ki Sayın Bakan bana göre bir talihsiz beyan olarak "Türkiye'yi korumak için" dedi, bunu kabul edebilmemiz mümkün değil. Patriot füzeleri talep edildi ve bugün itibarıyla da ülkemizin sınırlarına veya bazı şehirlerine konuşlandırıldı.

Şimdi, buradan cevabını aradığımız soru bu. Bu tereddüt ne? Bu tereddüt yalnız bu olayda olmadı; bu, Kürecik meselesinde de oldu, bu, Libya hadisesinde de oldu. "NATO'nun ne işi varmış burada?" derken sonra NATO'nun lojistik destek üssü hâline geldik. Bu, Suriye meselesinde de oldu; önce kardeş, sonra düşman. Yani bu konudaki ani karar değişikliklerinin gerekçesini millete açıklamanız lazım. Buradan da soracağım ama Sayın Genel Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli 27 Kasım 2012 tarihindeki grup konuşmasında bunu sordu. Yetmiş gün oldu, hâlâ bir cevap vermediniz. Biraz önce konuştunuz buna yine cevap vermediniz Sayın Bakan.

Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak -kayıtlara geçsin, sizler de dinleyesiniz veya ilgililer dinlesin diye- yine Genel Başkanımızın ifadesiyle şunu çok açık, net ifade ediyoruz: "Milletimizin güvenliği ve esenliği için gerekli görülen her önlem, gecikmeye ve savsaklamaya meydan bırakmadan hayata geçirilmelidir. Sınırında bulunduğumuz Orta Doğu'nun belirsiz ve kaotik tablosuna karşı tedbir geliştirmek, muhtemel tehlikelere karşı kesin ve kararlı adımlar atmak mutlaka ama mutlaka zarurettir. Eğer bu zaruret doğrultusunda bu Patriot füzelerinin hudutlarımıza yerleştirilmesi gerekiyorsa bu doğru bir karardır, Milliyetçi Hareket Partisi olarak da biz buna destek veriyoruz." Bu söz Sayın Genel Başkana aittir. 27 Kasım ama aynı gün şu soruları sorduk, Sayın Bakana buradan tekrar soruyorum: "Sayın Başbakanın, kısa zaman içinde bu çark edişinin, iki farklı tavrı ortaya koyuşunun arkasındaki sır ve sebep nedir?" Yani bir Başbakan olarak bir hafta sonrasını, on gün sonrasını öngörememek gibi bir suçlamanın altında kalırsınız. Bu sırrı ve sebebi söylemeniz lazım. İki: "Hangi ilave risk ve tehditlerin altına girildi ki böyle bir karar değişikliği yaptınız Sayın Bakan? Yaklaşık iki haftalık süre içinde ne değişmiştir de Başbakan Erdoğan, aniden Patriot füzeleri için NATO'ya müracaat etmiştir? Suriye'deki füze rampaları Türkiye'ye mi çevrilmiştir? Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün füzelerle ilgili endişesi haklı mı çıkmıştır? Ülkemiz, kimyasal silah başlıklı füzelerin hedefinde midir? Böyle bir bulgu var mı? Rivayete dayalı, bu işin böyle küresel yalanlar olduğunu başka örneklerinde gördük. Somut ne var bu konuda?" Bu sorular da Sayın Devlet Bahçeli'nin soruları, 27 Kasım 2012. O günden bu yana tam yetmiş gün geçti. Sayın Bakanım ve -biraz önceki konuşmanızda da gördük- bu sorulara cevap verin.

Değerli milletvekilleri, değerli iktidar partisi grubu milletvekilleri; güçlü bir iktidar -kendi gündemine sahip, kendi kararına sahip- Türkiye'nin geleceğiyle ilgili çok önemli bir konuda bu kadar kısa sürede bu değişikliklere hangi sebeple mecbur kalıyor? Buradan -çok ağır gelecek ama- ülkem adına soruyorum, milletim adına soruyorum: Siz dış politika konularında veya millî güvenlik konularında, ülke yönetiminde kendi kararınıza sahip değil misiniz, kendi iradenize sahip değil misiniz? Bir başka yerler mi karar veriyor bu meseleye? Bu çok ağır bir itham.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Karar bize ait.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Karar size ait ama niye bu değişiklikler? Sayın Başbakanın sözünü buradan okuyabilirim, diyor ki: "Ne demek? Bizim öyle bir şeye ihtiyacımız yok." ama aradan on beş gün geçiyor, ayın 21'inde NATO'ya müracaat ediyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bu durum Türkiye'ye yakışmamaktadır.

Bir başka soruyu da ben sorayım: Evet, İsrail'i korumak için bunların yerleştirilmediğini Sayın Bakan söyledi, inanıyoruz, eyvallah ama Allah aşkına ya, Türkiye kendi kaynaklarıyla, kendi silahlı gücüyle Suriye'ye karşı kendini koruyamaz bir acze mi düştü Sayın Bakan? Yani bunu kabul edebilmek mümkün mü? Bunu kabul ettiğimiz takdirde dış politikayı veya fotoğrafını çizdiğiniz o büyük Türkiye'yi, 16'ncı büyük ekonomik güç hâline getirdiğinizi iddia ettiğiniz büyük Türkiye'yi yeniden sorgulamak lazım.

Suriye: Suriye'ye karşı Türkiye kendini korumak için NATO'ya müracaat ediyor veya NATO diyor ki: "Türkiye'yi korumaya mecburuz." Türkiye korunmaya muhtaç, âciz bir ülke durumuna mı, bir devlet durumuna mı düştü Sayın Bakan? Bunu kabul edebilmemiz mümkün değil.

Bu soruların cevabını açık, net ve millete vermek durumundasınız. Bu toplantının, bu müzakerenin gündüz saatlerinde ve milletin önünde yapılması gerekir. Yoksa bu sorular kahvede soruluyor, bu sorular sokakta soruluyor ve cevapsız kalıyor. Milletin moralini bozuyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bir başka husus daha: Siyaset adamı, devlet adamı bugünü yönetecek, bu görevi ama geleceği de doğru öngörecek, geleceği de kuracak. Bugün alacağınız tedbirlerle siz geleceği kurmak mecburiyetindesiniz. On yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz Sayın Bakan. On yıl içerisinde Türkiye'nin Suriye'yle bu noktaya geleceğini öngörüp gereken tedbirleri alamadığınız ortaya çıkmaktadır.

Çok kısa bir süre kaldı ama çok acı bir şey söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, Suriye, din kardeşi olmakla tamamıyla; soydaşımız olmakla Türkü, Türkmeni, Kürdü, Kafkasyalısı ayrı sayılıyor, Dağıstanlısı? Bunları bir arada sayarsak Suriye'nin yarı nüfusu, en az 10 milyon insanı bizim insanımız, 22 milyon dindaşımız ama bugün birbirini kırmaktadır. Orada bir iç savaş yaşanmaktadır, yaklaşık 100 bin insan hayatını kaybetmiştir, 2 milyon insan evinden, köyünden sökülüp atılmıştır. Bu sonucu önceden öngörüp gereken tedbirleri alamayan Türkiye'yi yönetenler, maalesef Türkiye'yi kötü yönetmiştir. İşin özü budur.

Çok teşekkür eder, saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.