| Konu: | Yeni yılın hayırlı uğurlu olmasını dilediğine, Süleyman Nazif'in vefatının seneidevriyesine, Mersin'in kurtuluşunun 100'üncü yıl dönümüne, zam furyasının temel sorumlusunun Hükûmetin yanlış politikaları olduğuna, Cumhurbaşkanının önceki gün kabine toplantısı sonrasında enflasyon gerçeğini ilk kez kabul ettiğine, enflasyon rakamlarına, Hükûmetin kapsamlı bir enflasyonla mücadele programını uygulaması gerektiğine ve ithalattaki artışa göz yummanın devleti yönetme ciddiyetiyle bağdaşmadığına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 04.01.2022 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle yeni yılın ülkemize, milletimize ve Meclisimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Türkiye her alanda artık tıkanmıştır; inşallah, 2022 yılı seçim yılı olur ve Türkiye'nin önü açılır diye temenni ediyorum.
Bugün, şair, yazar ve devlet adamı Süleyman Nazif'in vefatının seneidevriyesini idrak ediyoruz, bu vesileyle merhum Süleyman Nazif'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.
Evet, dün Mersin'in kurtuluşunun 100'üncü yıl dönümüydü. Biz de Mersin'deki törenlere katıldık. Bu vesileyle bütün kurtuluş kahramanlarımızı, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, tabii, yeni yıla büyük zamlarla, 90'lı yılları andıracak büyük zamlarla maalesef uyandık; daha doğrusu yeni yıl girmeden zamlar geldi, uyuyamadık, öyle demek sanki daha doğru olur. Bakın, elektriğe yüzde 52 ile yüzde 130 arasında zam geldi. 52 dediğime bakmayın, o sadece 150 kilovatsaat altında ama onun üzerindeki bütün şeylerde yüzde 130'a yakın zam oldu. Bu zamlarla tabii, sanayici nasıl üretim yapacak, nasıl ticarethanede elektrik kullanacak, tüketici ne yapacak, çiftçi yüzde 95 sulama elektriğine zamla nasıl üretim yapacak; bunu düşünmeyen, tamamen vatandaştan kopmuş bir iktidarı görüyoruz. Yine, aynı şekilde devam ediyoruz; konutta kullanılan doğal gaza hemen aynı akşam yüzde 25, ticari kuruluşlarda ve sanayide yüzde 50 zam geldi. İlk günden motorine 1 lira 29 kuruş, benzine 61 kuruş, oto gaza 78 kuruş zam geldi. Köprü ve otoyollara ortalama olarak yüzde 25 oranında zam yapıldı. İstanbul'daki her 2 köprüde gidiş ve geliş ücretli hâle getirildi. Bir günde ekmeklik buğday fiyatına yüzde 23, arpa fiyatına yüzde 24 zam geldi. Yine, sigara ve içkiye yapılan zamlar aynı şekilde. Vergi, harç ve cezaların tamamında yüzde 36,2'lik zam oldu. Dolayısıyla, Türkiye çok yüksek oranlarda -1990'lı yılları andıran- bir zam furyasıyla karşı karşıyadır. Tabii, bunun temel sorumlusu Hükûmetin yanlış politikalarıdır.
Bütün bunlar karşısında Sayın Erdoğan -yine, belki bir ilerlemedir çünkü enflasyonu hiç söylemiyordu; üretim, istihdam diyoruz, onlara hiç kimsenin bir itirazı yok- ilk kez dün kabine toplantısı sonrasında enflasyon gerçeği olduğunu kabul etti yani bir Cumhurbaşkanının, ülkeyi yöneten insanın üç yıl önce, dört yıl önce kabul etmesi gereken bir gerçeği bugün kabul etmesi yine de kendisi açısından bir gelişme belki ama burada sadece üzüntülü olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanlığı makamı üzüntü ifade edilecek makam değildir, icra makamıdır; bununla ilgili bir program ortaya koyup Türkiye'yi bu ayıptan kurtarması lazım, milleti de bu fakirleşmeden kurtarması lazım.
Sayın Başkan, bakın, dün açıklanan verilerle TÜFE -ki TÜFE'yi biz biliyoruz; TÜİK, zaten enflasyonla mücadele eden tek kurum var, o da Türkiye İstatistik Kurumu- baskılanmış olmasına rağmen yüzde 36,1'lik bir yıllık enflasyon geldi. Aylık enflasyon 13,6; bu neredeyse -birkaç ay hariç, 1994 krizi- bütün zamanların en yüksek aylık fiyat artışı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Aynı zamanda Üretici Fiyat Endeksi yüzde 79,9 geldi. Tabii, bir de komiklik var yani Türkiye'de enflasyon yüzde 5-6'lara düştüğü zaman virgülden sonra çift basamağa geçmiştik biz, şimdi yüzde 80 enflasyonda virgülden sonra çift basamak enflasyon açıklayan da bir TÜİK var; Allah akıl fikir versin diyorum.
Şimdi, ÜFE'de ise aylık enflasyon yüzde 19,1. Bütün zamanların en yüksek aralık ayı enflasyonudur bu arkadaşlar. Neyle devralmıştı Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti? TÜFE'de 2002 yılında enflasyon yüzde 29,7'ydi, onun yaklaşık 6-7 puan üzerine çıkardı; ÜFE'de de yüzde 30,8'le teslim aldığı enflasyonu yüzde 80'e çıkarmayı başardı. Tabii, yüzde 36 ne kadar doğru? ENAG enflasyonuna bakarsak, onlar da enflasyonu -bağımsız akademisyenler, biliyorsunuz- yüzde 82,8 olarak açıkladılar.
Burada, şimdi şu üç tane hususu özellikle ifade etmek istiyorum Sayın Başkan, değerli milletvekilleri: Bir defa ÜFE ile TÜFE arasında 44 puanlık bir makas var. Bu, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir şey değildir, 44 puan makas olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Dolayısıyla enflasyon... Evet, her zaman enflasyona karşı, TÜİK'in açıkladığı enflasyona karşı vatandaşın "İşte, ya bizim enflasyonumuz daha yüksek." itirazları olmuştur geçmişten beri, buna "hissedilen enflasyon ile gerçekleşen enflasyon farkı" diyoruz ama geçmişte hiçbir şekilde böyle yani bu seferki kadar bir farklılık oluşmamıştı vatandaşın hissettiği enflasyon ile TÜİK'in açıkladığı enflasyon arasında. Geçmişte hiçbir bağımsız otorite de enflasyon açıklama ihtiyacı duymamıştı, buna iyi dikkat etmek lazım. Yani ENAG'ın yüzde 82,8 olarak bulduğu enflasyonu niye TÜİK 36,1 olarak buluyor, buna bakmamız lazım. Türkiye'nin başını sıkıntıya sokacak bir husustur bu. Başka ülke örneklerine bakın, dünyada bu konuyla ilgili çok sıkıntı çeken ülkeler olmuştur, bu ülkeler o itibarlarını hiç düzeltememişlerdir.
Üçüncü husus: Adalet ve Kalkınma Partisi aldığı enflasyonu yukarıya çıkardı ama bir fark daha var; aldığı enflasyon aşağı doğru inen bir enflasyondu. Nasıldı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Örnek olsun diye söylüyorum: 2001 yılında Tüketici Fiyat Endeksi veya tüketici enflasyonu yüzde 68,5'ti, 2002'de yüzde 29,7'ye geldi, 2003 yılında yüzde 18,4'e düştü yani aşağı doğru giden trendi olan bir enflasyonu devralmıştı, şu anda enflasyon hem 2002'yi geçti hem de trend yukarıya doğru. Önümüzdeki aylarda, çok yakın bir zamanda Türkiye yüzde 45'li enflasyonları çok rahat bir şekilde görecek; kurda bir şok olursa yüzde 100'leri görmemiz kaçınılmaz olacaktır.
Diğer bir husus şu: "Şimdi dünyada hep enflasyon var." Arkadaşlar, böyle bir şey yok, gelişmekte olan ülkelerin enflasyonlarına bakın; 2002 yılında 6,7'ydi, şimdi 5,8 -2021 yılı IMF tahmini- yani öyle dünyada birkaç maldaki yüksek fiyatları alıp burada yaşadığımız enflasyonu oraya mal edersek yanlış bir tespit yapmış oluruz. Dolayısıyla, bunlara dikkat etmek lazım.
Elbette maaş artışları var ancak bunlar yanıltıcı; rakamlar büyüyor, alım gücü artmıyor yani yüzde 29-30 maaşları artıyorsunuz ama bu ülke yüzde 50 enflasyon yaşıyor hatta yüzde 80 enflasyon yaşıyor. Dolayısıyla, bu anlamda yapılan maaş artışlarının hiçbir şekilde alım gücünü artırmayacağını da görmemiz lazım yani Hükûmet kaşıkla veriyor, kepçeyle alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dolayısıyla, bu Hükûmetin, önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da hızlanacağını dikkate alarak kapsamlı bir enflasyonla mücadele programını uygulaması lazım. Güvenilirliği vardır ya da yoktur, ayrı bir şey ama en azından o gayreti piyasalar görmek istiyor; tabii, bunun için de öncelikle yanlış politikalarını düzeltmeleri gerekiyor.
Şimdi, ayrıca -27 ilde- 36,2 olarak açıklanan bu enflasyon 40'ın üzerinde; onu da şimdi vaktim az olduğu için bu kadar geçeceğim.
Diğer bir husus şu: Şimdi, ben şunu anlayamıyorum -bakın, bugün, burada arkadaşlar da söyledi- "İhracatta rekor kırdık." diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Ya, arkadaş, bu dış ticaretin 2 kanadı vardır: İhracat varsa bir tarafta, bir tarafta da ithalat vardır. İthalatı niye görmüyorsunuz? Yani olup bitene bu kadar gözünü kapatan bir iktidar olabilir mi? 271 milyar dolarlık ithalatı niye görmüyorsunuz? Bu ithalatı Türkiye yapmıyor mu? Sanki ihracatı Sayın Erdoğan kendisi yapıyor, ithalatı da başkaları yapıyor; ondan hiç bahsetmeyen bir Cumhurbaşkanı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Usta, mikrofonu son kez açıyorum, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, teşekkür ederim.
Dolayısıyla bunu görmek lazım. Vatandaşı da aldatmanın, yanıltmanın bir anlamı yok. Hele aralık ayına baktığımızda, aralık ayında ihracatımız yüzde 24,9 artıyor, ithalatımız yüzde 29,2 artıyor. Artış oranları dahi ithalatın, ihracatın üzerinde seyrediyor. Hani rekabetçi kurdu? Kur, aralık ayında fırladı. Niye ithalat artışımız ihracat artışımızın üzerinde? Ha, ben burada ihracatçılarımızı hakikaten saygıyla anmak istiyorum. Bu kadar belirsizliğe rağmen, bu kadar kötü iktisadi politikaya rağmen... Tabii, çaresizlikten, AB piyasaları, tedarik zinciri gibi bir kısım etkenlerle ihracatımızda bir artış var, onları takdir ediyoruz. Ancak ithalattaki artışa göz yummanın devleti yönetme ciddiyetiyle bağdaşmadığını da ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.