GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:42
Tarih:04.01.2022

MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve televizyonları başında bizi izleyen büyük Türk milletini saygıyla selamlıyor, 2022 yılının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, 24 Haziran Seçim Beyannamemizde Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi tarafından kamuoyuna ilan edilen ve 27'nci Yasama Döneminde başlıca taahhütlerimiz arasında yer alan asgari ücretten vergi alınmaması sözümüzü, Cumhur İttifakı olarak yerine getirmiş olmamızdan mutluluk duyuyor, bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Kıymetli milletvekilleri, hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biri olan enerji arzı alanında birçok yeniliğe şahitlik ettiğimiz bir dönemden geçmekteyiz. Güneş, rüzgâr, jeotermal, biyogaz gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu gücünde büyük bir gelişme kaydeden ülkemiz, enerji arzının güvenliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için "daha çok yerli, daha çok yenilenebilir" şiarıyla çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir. Bu kapsamda, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin yerli aksam desteklerinden faydalanabilmesiyle ülkemizin yerli aksam kapasitesinin artırılması son derece önem arz etmektedir. Yenilenebilir enerji önemini artırmış, alternatif enerji kaynakları devletlerin AR-GE çalışmalarında önemli konulardan biri hâline gelmiştir; Türkiye de bu ciddiyetle konuya eğilmiş ve çalışmalarına hız vermiştir. Yerli imkânlarımızla gerçekleştirilen elektrik üretimimizin yaklaşık olarak yarısı yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmiştir.

2021 yılının son çeyreği itibarıyla yenilenebilir enerjiyle üretilen elektrik enerjisi kaynaklarımızın yüzde 13'ünü hidroelektrik, yüzde 9'unu rüzgâr, yüzde 2'sini güneş, yüzde 3'ünü jeotermal ve yüzde 2'sini de biyokütle enerjisi oluşturmaktadır. 2021 yılı Aralık ayı itibarıyla, Türkiye'nin elektrik enerjisi kurulu gücü 99.384 megavat olup bu kurulu gücün 31.481 megavatını hidrolik enerjiye, 11.336 megavatını yerli kömüre, 10.429 megavatını rüzgâr enerjisine, 1.648 megavatını jeotermal enerjiye, 1.921 megavatını biyokütle enerjisine ve atık ısıya, 7.774 megavatını ise güneş enerjisine dayalı üretim tesisleri oluşturmaktadır.

2021 Aralık ayında, yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim tesislerinin kurulu gücünün toplam kurulu güce oranı yüzde 51,64'e, yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim tesislerinin kurulu gücünün toplam kurulu güce oranı ise yüzde 64,98'e ulaşmıştır. Ayrıca, 2021 yılı Ekim sonu itibarıyla 275,72 milyar kilovat olan elektrik üretimimiz içerisinde yenilenebilir kaynaklı üretim miktarı 94,60 milyar kilovat olup toplam üretim içerisindeki payı yüzde 34,32'dir. Yerli ve yenilenebilir kaynaklı toplam üretim miktarı ise 136,25 milyar kilovat olup toplam üretim içerisindeki payı ise yüzde 49'dur.

Enerji çeşitliliğinin artırılması noktasında yerli kömür de son derece önemli bir yere sahiptir. Yerli kömür, enerji piyasasında petrol ve doğal gaza olan bağımlılığı azaltan, enerjide dışa bağımlılığı minimum seviyeye düşüren, böylelikle, ekonomimize de ciddi katkılar sunan -istihdam dâhil- bir enerji kaynağı olarak öne çıkmaktadır. 2021 yılı Aralık ayı itibarıyla kömür kaynaklı elektrik kurulu gücü 20,329 megavata yükselmiştir.

Enerjide dışa bağımlılığı olan ve bağımlılık göz önüne alındığında, Orta Doğu, Orta Asya, Afrika, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve diğer potansiyel kaynaklardan sürdürülebilir şekilde doğal gaz temin edilmesi çalışmalarının artarak devam etmesi, takdir ettiğimiz hususların başında gelmektedir.

Kıymetli milletvekilleri, Değerli Başkan; ülkemizde faaliyet gösteren 5 adet rafineri bulunmakta olup bunlardan 4'ü TÜPRAŞ'ın İzmit, İzmir, Kırıkkale ve Batman'da bulunan rafinerileri, 5'incisi ise STAR Rafinerisinin İzmir'de bulunan rafinerisidir. Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası 2020 Yılı Sektör Raporu'na göre ülkemizde 2020 yılında toplam 3 milyon 686 bin ton LPG satışı gerçekleştirilmiş olup aynı dönemde rafineriler tarafından 970.360 ton LPG üretimi gerçekleştirilmiştir. Böylece, ülkemizde piyasaya arz edilen LPG'nin yaklaşık dörtte 1'i yurt içinde üretim yapan rafineriler tarafından sağlanmıştır. Rafineriler, LPG piyasası kapsamında LPG üretim faaliyeti yapmakta olup Nisan 2021 itibarıyla TÜPRAŞ'ın toplam üretim kapasitesi yaklaşık 1 milyon ton, LPG depolama kapasitesi de yaklaşık 75 bin ton; STAR Rafineri AŞ'nin toplam LPG kapasitesi yaklaşık 300 bin ton, toplam depolama kapasitesi ise 17 bin tondur.

LPG, bir enerji kaynağı olarak önemli yere sahip olmakla beraber aynı zamanda hem petrokimya sektöründe ham madde olarak hem de kimyasal özellikleri nedeniyle birçok alanda kullanılmaktadır. 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamındaki işletme lisansı sahipleri de LPG ithal edebilmekte olup ülkemizde petrokimya işleme lisansı sahibi ve aktif olarak faaliyette bulunan tek firma olan PETKİM yıllık olarak yaklaşık 2 milyon ton üretim kapasitesine sahiptir. Ayrıca, petrokimya sektörüne yapılacak yeni yatırımlar yoluyla ülkemizde petrokimya üretim kapasitesinin artacağı da bilinmektedir. Ceyhan, bunun için en iyi örneklerden bir tanesidir. Gerek rafineriler gerek petrokimyayı işleme lisans sahipleri tarafından yürütülen faaliyetler kapsamında LPG depolama kapasitesine ihtiyaç duyulduğu bilinmekte olup bahse konu depolama ihtiyacının hizmet alımı yoluyla da karşılanabilmesini teminen, 5307 sayılı Kanun'da mevcut durumda sadece dağıtıcıların veya kullanıcıların stok ihtiyaçlarının karşılanmasıyla sınırlı olan depolama tanımına piyasa faaliyetlerinde bulunanlar ve rafinericiler de dâhil edilerek depolama tanımı genişletilmektedir. Ayrıca, petrol ve LPG piyasaları farklı kanunlarla düzenlemiş olsa da piyasa işleyişi açısından benzer özelliklere sahiptir. Bununla birlikte, çoğu zaman, aynı tesiste, aynı gerçek ve tüzel kişiler tarafından akaryakıt bayilik ve otogaz bayilikleri ayrı lisanslar kapsamında birlikte yürütülebilmektedir. Akaryakıt piyasasında lisans alıp değişik yol ve yöntemlerle kaçakçılık faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler tespit edilerek cezasız kalmayacak, hakkaniyet içerisinde ticaretini gerçekleştiren lisanslı tüzel ve gerçek kişiler kanunlar çerçevesinde de korunacaktır.

Türk Ticaret Kanunu'nun mevcut tarihi ve numarası işlenerek güncelleme yapıldığı, bu nedenle, Kanuna eklenen fıkrayla petrol piyasası mevzuatı ile LPG piyasası mevzuatının uyumlaştırılması hedeflenmekte. 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olanların lisans almasının da önlenmesi sağlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce Komisyon toplantılarımızda ve Genel Kurulda ifade ettiğim Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bünyesinde elektrik ve doğal gaz faaliyetleriyle ilişkilendirilen iş modelleri ve teknolojideki gelişmelerin izlenmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması, ayrıca, araştırma ve geliştirme ile yenilik alanlarının tespiti ve bu alandaki çalışmaların hızlandırılması temennimizdi. Bu temennimizin hızlı bir şekilde karşılık bulduğu ve enerji depolama tesisleri ve elektrik şarj istasyonları için Enerji Bakanlığı koordinasyonu kapsamında diğer ilgili kurumlarla birlikte gerek teknik konularda gerekse mevzuat altyapısına ilişkin çalışmaların nihai aşamaya gelmesi son derece sevindirici bir gelişmedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya ticaretinin farklı boyut kazandığı ve lojistik taşımacılığın her geçen gün öneminin arttığı bu hızlı değişim sürecinde oluşan fırsatları değerlendirme kabiliyeti olan ülkeler, gelecekte dünya ticaretinde söz sahibi olacaklardır. Bu kapsamda, liman işletmelerimizin, işletme yatırımlarının hızla değişen, büyüyen ticaret kapasitesine karşı hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Küresel dış ticaret istatistikleri tedarikin ve lojistiğin yüzde 90'ının deniz yoluyla gerçekleştiğini göstermektedir. Bu bağlamda, ekonomik bir büyümenin ögelerinden olan dış ticaret ve lojistik alanlarında olduğu kadar tedarik zincirlerinde de önemli değişimler ve gelişmeler olduğu, liman performanslarının yeni yatırımlarla birlikte küresel tedarikte çok önemli bir manivela ve enstrüman olarak kullanıldığı unutulmamalıdır. Baştan sona değişen tedarik zincirlerinin yeniden yapılanmasında deniz yolu taşımacılığının ve limanların öneminin artmış olduğu, bu kapsamda, Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak, dış ticarette ülkemizin rekabet gücünü geliştirecek, ekonomik büyüme ve kalkınmayı hızlandıracak yatırımların geliştirilmesi önemlidir.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu teklifle, son zamanlarda gündem olan stokçuluk konusunda düzenlemeler yapılmakta ve stokçuluk cezalarının miktarında bir değişikliğe gidilerek caydırıcılığının artırılması sağlanmaktadır. Stok konusunun suistimale çok açık bir konu olduğu ve firmalar açısından ciddi sıkıntılar yaratabileceği, "stokçulukla mücadele" adı altında yürütülen faaliyetlerin sanayicinin ve üreticinin mağdur olmasına neden olabileceği açıktır. Yapılacak bu düzenlemeyle, mağduriyetin ortadan kaldırılması adına, işletmelerin, ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılamak ve üretimin kesintiye uğramadan devamlılığını sağlamak amacıyla bulundurdukları ham madde, yarı mamul veya varlıklar için kullanılan "stok" tanımı ile piyasa bozucu gibi bir davranış biçimi olan "stokçuluk" kavramının birbirine karıştırılmaması gerektiğini burada önemle ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla, ticaretin doğası gereği olması gereken miktarda bulundurulan stokların veya stoklanması gereken ürünlerin düzenlemenin kapsamında olmadığını; denetim elemanları, müfettişler tarafından stokçuluğa yönelik sürdürülen denetimlerin titizlikle yürütüldüğünü ve ticaretin olağan akışına uygun şekilde işletmelerin bulundurduğu mevcut stokların denetim kapsamına alınmayarak, serbest piyasa koşullarına müdahale edilmeden, arz-talep dengesi korunarak yalnızca piyasada darlık yaratan stokçuluk faaliyetlerinin denetim ve inceleme kapsamında yer aldığını ifade etmek istiyorum.

Stokçuluğa dair idari para cezasının artırılmasıyla birlikte, stokçuluk faaliyetinde bulunanlar hakkında yaptırımların ağırlaştırılarak cezanın etkinliğinin ve caydırıcılığının sağlanması amaçlanmaktadır. Yaşanan pandemi ve iklim değişikliğiyle gıda ve temel ihtiyaç maddelerinin arzında dünya genelinde bir kriz yaşandığı ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin bu tür olumsuz değişimleri daha sert hissettiği bir gerçekliktir. Bu nedenle toptancı hallerinde işlem gören sebze ve meyve ürünlerin ekseriyetinin çabuk bozulabilir ürün niteliğinde olmasına bağlı olarak, bu ürün gruplarının işin doğası gereği stokçuluğa imkân vermediği gerçeğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Bir diğer husussa lisanslı depoculuk faaliyetlerinin tamamının devletin gözetimi ve denetiminde olduğu, burada depolanan ürünlerin kayıtlı ve izlenebilir olmasının yanı sıra depodaki ürünlerin piyasadaki işlem hacmini ve dolayısıyla fiyat hareketlerini etkilemediğini de ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu kapsamında tacirler, mensubu oldukları oda ve borsalara; oda ve borsalar ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine aidat ödeme yükümlülüğü altındadırlar. Oda ve borsalar ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bakımından kanundan kaynaklı kamusal gelir olan bu aidatın süresinde tahsil edilmemesi yöneticiler açısından bir hukuki sorumluluğa yol açabilecektir. Pandeminin de etkisiyle oda ve borsaların üyelerden olan alacakları nedeniyle icra takibi yapması taciri zor durumda bırakmaktadır. Bu düzenleme yasalaştığı takdirde odalar ve borsaların üyelerden alacakları için 31/12/2023 tarihine kadar icra takibi yapılamayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde mensubu olmaktan büyük onur duyduğum milliyetçi ülkücü hareketin göz bebeği Ülkü Ocakları konusuna değinmek istiyorum.

Bilindiği üzere, ABD Temsilciler Meclisi, Yunan kökenli bir milletvekili tarafından 24 Eylül 2021 tarihinde ABD Temsilciler Meclisinde verilen Ülkü Ocaklarının terörle iltisakının araştırılmasıyla ilgili tasarısını kabul etmiştir. PKK-PYD/YPG ve FETÖ başta olmak üzere, her türlü terör örgütünü destekleyen ve 12 Eylülde "Bizim çocuklar başardı." diyen CIA Başkanı zihniyetindeki ABD bilmelidir ki ülkücü hareketin geçmişi her zaman alnı açık, başı dik, vicdanı rahat, yüreği sevgiyle yüklüdür. Ülkücüler milletin kendilerine ihtiyaç duydukları anlarda ortaya çıkarak millet ve vatan sevgisinin sınavını her zaman en çetin şekilde vermişlerdir. Unutulmamalıdır ki Ülkü Ocakları maziden atiye bir sevdadır. Ülkü Ocaklarından terörist çıkmaz, Ülkü Ocaklarından Aziz Sancarlar, Arif Nihat Asyalar çıkar. Ülkü Ocaklarının "Odak 2023" başta olmak üzere "Bilgi Ocakta" gibi yapay zekâ teknolojileriyle Türk gençliğinin geleceğine hizmet etmenin gururunu bizlere yaşattığını söyleyerek emeği geçen ülküdaşlarımla iftihar ettiğimi belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, konuşmama son verirken bundan tam elli dört yıl önce, soğuk bir kış günü, henüz 22 yaşında gencecik bir fidanken Ankara'da kaldığı yurdun kantininde silahla vurularak şehit edilen ilk şehidimiz Osmaniyeli Ruhi Kılıçkıran ağabeyimizi ve ondan on yıl sonra 2 Ocak 1978'de Antalya İl Başkanlığımızdan çıkarken şehit edilen ülküdaşımız Mustafa Balıkçı'yı rahmetle ve duayla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)