| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 05.01.2022 |
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 298 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine söz aldım.
Çok değerli arkadaşlar, her şeyden önce, açık, net bu düzenleme Anayasa'ya aykırıdır. Yine bir torba, çorba, yamalı bohça, adına ne derseniz deyin bu teklifin Türkiye Denizcilik İşletmeleriyle ilgili olan maddeleri, hukuk dışında yapılmaya çalışılan işlemlerdir ve hukuksal bir kılıf uydurmaktır. Yani minareyi çalıp daha sonra minareye kılıf uydurma çalışmasıdır. Limanların bir kısmının özelleştirilmesini Danıştay iptal etmedi mi? Etti. Ancak, bu yargı kararları kesinleşmiş olmasına rağmen uygulanmadı. Şimdi de 1'inci maddeyle bu, yargıya aykırı olan konu yargı tarafından hukuk çerçevesi içerisine alınmaya çalışılıyor.
Diğer yandan, liman işletme hakkı devirleri ihaleyle yapılmadı mı? Yapıldı. İhale şartnamesinde yer alan sürenin daha sonra uzatılması mümkün değildir. Bu, ihaleyi baştan sakatlar ve rekabet hukuku açısından da sorunludur. Bunu hep yapıyorsunuz değerli arkadaşlar.
Bakın, kamu-özel iş birliği adı altında milletin parasını yandaşa aktarıyorsunuz. Bunu sadece limanlarda da değil, köprülerde, otoyollarda, şehir hastanelerinde, tünellerde her yerde yapıyorsunuz, uyguluyorsunuz. Biz, asla projelere karşı değiliz, projelere karşı olmadık ama milletin parasını babanızın parasından daha rahat harcayacağınız bir sisteme elbette karşıyız. Hesap vermekle yükümlüsünüz. (CHP sıralarından alkışlar) Sadece bir örnek: Türkiye'nin en maliyetli otoyol projesi olan Kuzey Marmara Otoyolu'nun bazı kesimleriyle ilgili ciddi iddiaları gündeme getirdik, sorduk; cevap alamadık, cevap vermediniz, veremediniz; Sayıştaydan kaçırdınız ancak sansürlenen raporlardan anlıyoruz ki yandaşlarınıza üç kıyak birden yapmışsınız, bir değil. İşletme süresi yüzde 300 artmış, 75 bin olan günlük garanti 191 bine çıkmış, garantilerin hesaplama yöntemi değişmiş, ödeme yılda 1 defadan yılda 2 defaya çıkarılmış. Kısacası, yandaşlara ballı, kaymaklı bir değil, tam üç kıyak birden yapılmış ve ne yazık ki bu durum, yaptığınız bu uygulamalar kamu bütçesinde büyük bir gediğin açılmasına neden oluyor. Buradan, AK PARTİ iktidarını bir kez daha uyarmakta fayda görüyorum: Hukuk bir gün size de lazım olacak, bu tür uygulamalardan vazgeçin.
Değerli milletvekilleri, bir de enerji politikalarına bakış açısı var. Şu, açık, net ortada: AK PARTİ'nin enerji politikaları vatandaştan yana değil; AK PARTİ, enerjide, vatandaşını müşteri gibi gören bir anlayışa sahip, bir politikaya sahip. "Yerli, millî." diyerek aslında enerjimizi bağımlı olmaktan kurtaramayan, döviz yükseldikçe zam yapıp indiğinde görmezden gelip zam üstüne zamlar yapan; ülkemizde döviz garantileriyle, zamlarla, hayat pahalılığıyla ülkenin ekonomisini perişan eden bir iktidarla karşı karşıyayız. Zamlar durmuyor ve hemen seçim olmaz ise zamlar duracak gibi de gözükmüyor. AK PARTİ iktidarı yaptığının en iyisini yapıyor, nedir? Zam yapmak, zaten AK PARTİ yaparsa da anca zam yapar.
Bakın, günlerce "Elektrikte kademeli tarife, sosyal tarife olsun." diye söyledik, "230 kilovatsaatin altındaki bir uygulama otomatikman bir zamdır." diye söyledik, "150 kilovatsaati yapmayın." dedik; bunu defalarca söyledik. Ne oldu? Bağımsız olması gereken EPDK vatandaşlarımıza yapılan tarihî zamma yol verdi, enerji lobilerine teslim oldu; Kurum amacından çıktı ve EPDK talimatla çalışan, AK PARTİ'nin ilçe başkanlığı durumuna geldi. Şimdi, buradan, EPDK'ye "Bu zamların talimatını da saraydan mı aldınız?" diye sormak lazım. Kademeli tarifeyi amacı dışına çıkardınız, insani yaşam şartlarından ve sosyal tarife olmaktan uzaklaştırdınız. Yaptığınız hukuksuzdur, yaptığınız fırsatçılıktır.
Çıkardığınız yasaya aykırı uygulamaya geçtiniz ve yine "Ben yaptım oldu." dediniz arkadaşlar. Kazanan kim oldu? Kazanan enerji lobileri oldu, kaybeden de vatandaşımızın kendisi. Elektrikte "ucuz" dediğiniz tarifeye yüzde 52 ve yetmedi, sonrasına yüzde 127 zam yaptınız; tarihin, cumhuriyet tarihinin en büyük zammını yaptınız. Bu fırsatçılık değil de nedir? Bakın, Fatih Bey milletin kürsüsünden ne dedi? Daha yirmi altı gün önce aynen şunu dedi: "Kademeli tarife uygulamasıyla, evindeki elektriği az tüketen vatandaşımız daha az bedel ödeyecek." Ne oldu? Zamlar oldu hem de üst üste gelen. Aralık 2021'de Bakan konuştuğu zaman, insani yaşam için gerekli olan 230 kilovatsaat tüketimin faturası 210 lira iken Bakan konuştu "Müjde, vesaire." dedi, 230 kilovatsaat oldu 370 lira; 160 lira zam geldi. Enerji, temel bir insan hakkıdır ve bu hak gasbedilemez. Enerji, ödenebilir ve ulaşılabilir olmalıdır.
5'inci madde var. Bu 5'inci maddeyle, özel sektöre sağladığınız desteklerin bedelini yine vatandaşımızın sırtına yüklüyorsunuz. Palyatif çözümler ile sonuç odaklı olmayan günlük politikalarınızdan vazgeçin.
6'ncı maddeye bakıyoruz; TEİAŞ'ın özelleştirilmesinin adımlarından bir tanesini daha atıyorsunuz. Üretimin ve dağıtımın ardından sistemin belkemiği olan TEİAŞ'ı kamu yararı ekseninden çıkarmaktır bu yaptığınız. TEİAŞ'ı kâr zarar eden bir denklemle bu tür bir şirkete dönüştürmek ülkemiz için asla doğru bir adım değildir. Ayrıca, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Eti Maden gibi kurumlarımızı da özelleştirme kıskacına alan AK PARTİ iktidarı enerji güvenliğimizi de tehlikeye atıyor.
Değerli milletvekilleri, elektrik dağıtımını özelleştirirken "Ucuzlayacak." demediniz mi? Dediniz. Peki ucuzladı mı? Hayır ucuzlamadı, devamlı zamlandı. Ülkeyi getirdiğiniz noktada artık "Ucuzlayacak." dediğiniz faturalardaki elektrik değil, faturaların kendisi çarpar hâle geldi.
Peki, akaryakıta bakıyoruz. Yine AK PARTİ milleti çarparken akaryakıt zamlarıyla vatandaşımızı şimdi de yaya bırakıyor. Şoför esnafımız dertli, şoför esnafımız kontak kapatıyor. Vatandaşımız bir yıl önce deposunu 360 liraya doldururken şimdi 650 liraya dolduruyor. Çiftçinin mazotu neredeyse yüzde 100 arttı, sulamadaki elektrik de kullandığı elektrik de yüzde 137 artmış durumda. Yani diyorsunuz ya "Nereden nereye..." Alın size işte ülkeyi nereden nereye getirdiğinizin tablosu.
Ayrıca, siz "Hiçbir vatandaşımızı fiyat artışlarının yükü altında bırakmadık, bırakmayacağız." diyerek milletin aklıyla alay ediyorsunuz değerli arkadaşlar. O da yetmiyor, Cumhurbaşkanından, AK PARTİ Genel Başkanından Enerji Bakanı Fatih Bey'e kadar milletin gözünün içine baka baka fedakârlık diyorsunuz. Allah aşkına, nerede yaşadığınızı merak ediyorum, Türkiye olmadığı kesin çünkü burada bir fedakârlık yapan var ancak bu fedakârlığı yapan asla AK PARTİ iktidarı değil; yanlış politikalar nedeniyle, AK PARTİ iktidarının yanlış politikaları nedeniyle hayat pahalılığıyla, zamlarla mücadele eden, bu zamlar altında ezilen, fedakârlığı yapan bu milletin ta kendisidir; asla AK PARTİ iktidarı değil.
Acilen yapmamız gerekenler var, acilen. Mesela, enerji faturalarındaki vergi yükünü hemen azaltmalıyız yani KDV'yi kış aylarında elektrik ve doğal gazda kaldırmalı, akaryakıtta yüzde 1'e hemen indirmeliyiz. Kademeli tarifedeki ilk kademe, hemen 230 kilovatsaat olarak değiştirilmeli. Enerji lobilerine teslim olmayın, vatandaşımızın, bu zor gününde vatandaşımızın yanında olun. TEİAŞ'ın özelleştirilmesi kararından acilen, derhâl vazgeçin. Doğal gaz anlaşmalarını milletin çıkarına yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AHMET AKIN (Devamla) - Bakın, daha önce, bundan on ay önce bu doğal gaz fiyatları bu kadar yükselmemişken bu anlaşmaları yapsaydınız şimdi vatandaşımıza bir nebze destek olurdunuz diye düşünüyoruz; yapmadınız, hatta doğal gaz depolarını bile dolduramadınız. Şimdi, olması gereken, "müjde" diye vatandaşımıza söylediğiniz doğal gazın faturalara yansımasını derhâl sağlamaktır. Döviz kurunun düşmesiyle akaryakıt fiyatlarında yeniden güncelleme yapılıp indirim yapılmalıdır. AK PARTİ'nin Genel Başkanı "3 çocuk yapın." diye nasihat verirken bir taraftan da vatandaşımızı hem enerji faturalarıyla hem doğal gaz faturalarıyla hem de akaryakıt faturalarıyla ezdi. Ülkede ekonomik anlamda büyük bir çöküş var ve "Ekonominin kitabını yazdık." diyenler şunu bilmeli: AK PARTİ bu ülkede ekonominin çöküşünü yazan bir partidir.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)