GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:44
Tarih:11.01.2022

HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın vekiller; herkese merhabalar.

Şimdi, tekrardan, yine bir torba yasa konuşuyoruz ve bu torba yasaya ilişkin olan, aslında şerhimizde de olan bütün eleştirilerimizi kayda geçirmek istiyoruz yani torba yasa yapma tekniğinden ne yazık ki AKP vazgeçmedi, bu anlamıyla da bir torba yasa Hükûmeti olarak AKP'yi herhâlde tanımlamamız da yanlış olmayacaktır.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi... Torba yasa hükûmeti olur mu?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Birbirine benzemezleri aynı torbanın içine koymak ve birbirine benzemeyen bütün yasal düzenlemelere illaki bir şey söylemek zorunda kalmanın kendisinin sorunlu bir yaklaşım olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

İkincisi...

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Hükûmet yok ki Kabine var, Kabine.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii, iktidar partisi var; pardon, birinci büyük parti var.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Sayın Cahit Özkan, duyamıyorum, yüksek söyleyin isterseniz, sürekli mırıldanıyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Birinci büyük parti yani anayasal yanlışlık olmasın diye.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Hükûmet partisi yok, hükûmet partisi.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Şimdi, bütün bu yasal düzenlemenin içerisinde ne var? Bir defa AKP'nin rant düzenini, talan düzenini, sermayeyi destekleyen, bir avuç yandaşı destekleyen düzeninin devamı var ama o da yetmiyor, artık işi o kadar fütursuz bir hâle getirmişsiniz ki 5'li yandaşlarınızı, 5'li çeteyi korumakla yetinmiyorsunuz, bir de başka ülkelerin çetelerini korumak, başka ülkelerin sermayedarlarını korumak için de yasal düzenleme yapıyorsunuz. Bu anlamıyla gelen bu düzenlemenin gerçekten Meclis tarihindeki en kötü, en talihsiz düzenlemelerden biri olduğunu ifade etmemiz gerekiyor ki sayın hatibimiz de uzun uzun bunu ifade etti.

Şimdi, birinci bölümde ne var? Tam da söylediğimiz gibi Merkez Bankasının başka ülkelerden getirip ülkemizin Merkez Bankasına yatırdıkları paraya haciz konulamamasıyla ilgili bir şey var. O zaman söylüyoruz; bu düzenlemeyle hangi ülkeyi, kimi, neyi, niye koruyorsunuz? Niye böyle bir düzenleme yapma ihtiyacı duydunuz?

İkincisi, uluslararası hukuk önünde sorunlu olan bu ülkelere böyle bir koruma garantisi vermenizin kendisi etik bir problem yaratmıyor mu ve uluslararası hukuk alanında da Türkiye'yi zora sokmayacak mı? Ve bu uygulamanın Mali Eylem Görev Gücü tarafından gri listeye alınmamız gibi bir yaptırım süreciyle Türkiye'yi de karşı karşıya bırakma riskinin farkında mısınız?

2'nci maddede ne var değerli arkadaşlar? Bu maddeyle de aslında adil yargılanma hakkını ihlal ediyorsunuz. Anayasa'nın 36'ncı maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesi aslında adil yargılanmayı düzenliyor. Ama siz ne diyorsunuz? Bütün bu yürütmenin durdurulması kararını alabilmek için haksız alınan meblağın yarısı kadar para istenmesi vatandaşın hak arama özgürlüğünün önünde de büyük bir engel oluşturuyor ama bu da sizin için önemli değil. Yine 2'nci madde Anayasa madde 2'nin sosyal devlet ilkesine ve Anayasa madde 35'teki mülkiyet hakkını da ihlal ettiğini ifade edelim.

Madde 4'te BES sistemine yönelik bir düzenleme getiriyorsunuz. Tabii kasayı boşalttınız, kasa tamtakır, bu anlamda da şimdi BES'teki tasarruflara göz dikmiş durumdasınız ve bunun üzerinden bir banka mefhumu oluşturmaya çalışıyorsunuz.

Madde 5, BES'teki birikimlerin aslında teminat olarak verilerek BES'teki birikim sahiplerinin borçlandırılmasını düzenleyen bir madde. Yani diyorsunuz: Üç beş kuruşu zorla biriktirdiyseniz gelin onları da teminat verin, biz de size karşılığında kredi verelim. Yani "Borç üzerine borç yapın, biz battık, ülkeyi batırdık, varsa sizin üç kuruşunuz sizi de batıralım."ın yolunu açmış oluyorsunuz.

Yine, madde 10'a da -9'a kadar birinci bölüm ama- değinmek istiyorum. Orada doğal gazda tarifeli bir sisteme geçerek tasarruf yapacağınızı söylüyorsunuz. Sayın Komisyon Başkanı da bunun ne kadar ekolojik olduğunu çünkü kullanılanların fosil yakıt olduğunu, bu anlamda da tasarruf yapılarak iklime, ekolojik sisteme katkı sağlanacağını ifade etti ki bütün bunlar, yağmalanan Kaz Dağları gerçeği, yok edilen Salda Gölü gerçeği ve diğer bütün ekolojik kayıpları yan yana koyduğumuzda ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu da ifade edebiliriz.

Şimdi bütün bunların dışında ne var? Bakın, TÜİK geçenlerde enflasyon oranını açıkladı ve ne dedi? İşte, "Türkiye'de enflasyon yüzde 36." Peki, gerçekten enflasyon yüzde 36 mı? Sokaktaki enflasyon yüzde 36 mı? Pazardaki enflasyon yüzde 36 mı? İnsanlar bu kadar yakıcı bir şekilde fiyatların altında ezilirken, enflasyondan evine ekmek, meyve alamazken, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamazken gerçekten TÜİK'in çıkıp enflasyonu yüzde 36 diye açıklamasının bir ayıp olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Çarşıda, pazarda enflasyon yüzde 80 ama sadece çarşıda, pazarda hissedilen enflasyon değil, ENAG'ın verilerinde de yüzde 82,81 çıkıyor yani çarşıdaki enflasyon ile araştırma grubunun verileri örtüşüyor ve TÜİK'in rakamları manipüle ettiği gerçeği de bir kez daha açığa çıkmış oluyor değerli arkadaşlar. Tabii, TÜİK sadece enflasyon oranlarıyla oynamıyor, aynı zamanda işsizlik oranlarıyla, yoksulluk oranlarıyla, bütün verilerle oynuyor ve bütün verileri manipüle ediyor. Oysa gerçeği biliyoruz. Bakın, DİSK-AR'ın raporuna bakalım. Gerçek işsizlik yüzde 22 değerli arkadaşlar hatta yüzde 25'lere doğru gidiyor. İşsiz sayısı 8 milyon 45 bin; genç işsizliği yüzde 22,3; genç kadın işsizliği yüzde 30,7; geniş tanımlı kadın işsizliği ise yüzde 30'ların üzerinde ama bütün bu verileri görmeyen, bütün bu verilere hiçbir şekilde kulak asmayan bir AKP gerçeği var.

Şimdi, enflasyon nelere yol açıyor, bu yüzde 80'lere varan enflasyonun sonucu? Bakın, iyi bir şey yaptınız mı bilmiyorum ama siz, artık, benzinin neredeyse tablolara sığmayan artışı nedeniyle İstanbul'un trafik sorununu kısmen çözdünüz. Artık insanlar kontak çalıştıramaz hâle geldiler. 100 liralık benzin aldığında ibre yukarıya çıkmıyor ama daha önemlisi, normal koşullarda biri hastalandığında aracı olan aracı olmayandan rica ederdi: "Ya, Allah rızası için beni bir hastaneye atar mısın?" Şimdi, Allah rızası için kimse kimseyi hastaneye atamayacak. Niye? Çünkü Allah'ın rızası depoyu doldurmuyor, depoyu benzin dolduruyor, o benzini dolduracak da para yok insanlarda.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Allah'ın rızası her şeye kudretlidir.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Yani siz insanların hayır işlemesinin de önüne geçtiniz, küçücük bir sevap işlemesinin de önüne geçtiniz; bunu da söyleyelim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ya, Allah'ın kudretine niye sınır çiziyorsun? Kelam ilmi açısından sıkıntılı.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Diğer bir mesele, siz üretimi kısıtladınız, üretimi kapattınız. Bakın, çiftçiler sonbaharda tarlalarını ektiler, yükselen gübre fiyatları nedeniyle yüzde 20 oranında gübre attılar. Baharı beklediler, "Belki baharda gübre atarız." diye ama baharda da gübre atamadılar değerli arkadaşlar, neden? Çünkü gübre fiyatları aldı başını gidiyor. DAP gübre 14.750, üre gübresi 14.250, yüzde 26 azotlu can gübre 5.900 ve 50 kilogramlı üre gübrenin çuval fiyatı 820 TL; bakın, bu fiyatlar astronomik fiyatlar. Bu fiyatlarla hiçbir çiftçi tarlasına gübre atamaz. Peki, ne olur? Tarlaya gübre atamayınca rekolte düşer, ürün düşer. Ürün düşünce fiyat artar, fiyat artınca da insanlar bu fiyatların karşısında alım gücü düştüğü için alamazlar, tüketemezler. Bunu ifade edelim.

Şimdi, kış aylarındayız, kömür fiyatları ne durumda? Ben size söyleyeyim: Yüzde 137 artmış. 2020 aralık ayında 1 ton kömür fiyatı 1.190 TL'ymiş değerli arkadaşlar. Peki, bu, şu anda ne kadar? 1 ton kömür 2.823 TL. Bakın, yani aradaki farkı görüyor musunuz? Yüzde 137. Peki, size soruyorum: Muş'ta, Kars'ta, Ardahan'da, Erzurum'da, Van'da, Hakkâri'de bir evin ısınması için kaç ton kömür lazım? Peki, hiçbir geliri olmayan, hiçbir üretimin olmadığı, hiçbir fabrikanın olmadığı Muş'ta insanlar bu kömürü nasıl alacaklar, evlerini nasıl ısıtacaklar, çocuklarına sıcak bir aşı nasıl pişirecekler? Tabii, bunlar sizin umurunuzda değil çünkü sizin daha önemli işleriniz var; 5'li çeteyi ihya edeceksiniz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Beraber açılışlara gidelim, fabrika açılışlarına.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bakın, Türkiye'nin batısında doğal gazın olduğu yerlerde ne oldu biliyor musunuz? Doğal gaz fiyatları nedeniyle insanlar doğal gaz düğmesini açamıyorlar, kombilerini açamıyorlar, sobaya döndüler. Soba fiyatları ne hâlde? Soba fiyatları da geçen yıl 443,2 TL olan soba fiyatı bu yıl 818,2 TL olmuş. Orada da neredeyse yüzde 100'ün üzerinde bir artış var. Peki, sobayı kurdular ama bu sefer de içerisinde yakacak bir şey yok. Şimdi, siz yeni bir düzenleme yapacaksınız. Dediniz ki: "Emekli maaşlarını 2.500 liraya çıkardık." Şimdi, Allah aşkına, ya, insan bunu söylemekten gerçekten utanır ya! Bu ülkede enflasyon yüzde 80, kira oranları almış başını gidiyor. Siz, doğal gaza, elektriğe ve diğer bütün her şeye mütemadiyen her gün ve her gün zam yapıyorsunuz ama çıkmışsınız, en dar gelirli sınıfa, bütün yaşamı boyunca çalışmış artık yaşlılığında rahat edecek, ayağını uzatıp torun sevecek insanlara, gelmişsiniz, 2.500 lira maaş verdiniz diye bunu bir müjde olarak söyleyebiliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu nedir biliyor musunuz? Bu, gerçeklikten kopuştur. Sizin, artık, bu toplumla bağınızın kalmadığının, bu toplumun gerçekliğini bilmediğinizin en önemli göstergelerinden biridir.

Tabii, şöyle bir düzenleme yapan ne anlasın yoksulun hâlinden: Ne diyorsunuz? "Paranızı mevduata yatırın, zarar ederseniz döviz üzerinden biz karşılarız."

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Etmeyecekler ki!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Kimin kesesinden karşılıyorsunuz? Yoksulun kesesinden.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - "Dolar 20,30,40 lira olacak." deyip de gaz vermeye gerek yok.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Eskiden hazine garantili olan her şeyin zararını toplumsallaştırıyordunuz, şimdi artık bireylerin kişisel zararlarını da toplumsallaştırıyorsunuz, maliyetini halka, topluma çıkarıyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Biraz çocukluktan çık be!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Neye kızıyorsunuz Sayın Özkan? Bunlar gerçekleriniz. Siz yandaşlarınızı ihya ededurun, biz geldiğimizde bu halkın kurtuluşunu sağlayacağız.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)