GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:45
Tarih:12.01.2022

MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, milyonların gözü bugün bu Mecliste; emekliler zamlarını bekliyor, memurlar zam oranlarının yükseltilmesini bekliyor ama sanırım bu Mecliste emeklilere sefaleti dayatanların, memura yüzde 2,5 zam önerenlerin bununla alakası yok. Halkımız görmüyor olabilir, ben tarif edeyim: Az önce yoklama yapıldığında iktidar sıralarında 205 kişi vardı, şu anda 20 kişi var ya da yok ve buradan insanların hayatını belirleyen kanunlar çıkacak, insanların ücretlerini belirleyen kanunlar çıkacak, bunu bu iktidar getirecek, bunlar gelip oylama sırasında yeniden oy kullanacaklar.

Emekliler, yoksullar ve işçiler Meclisine gözlerini dikmiş, iktidarın Meclisten kendilerini görmesini, kendi sorunlarını duymasını bekliyorlar ama ne yazık ki bu konuda yanılacaklar. Bu Meclisteki iktidar çoğunluğunun görmeme sorunu yok; halkın sorunlarını gayet iyi biliyorlar, halkın yaşadığı sıkıntıyı da biliyorlar çünkü onu bunlar yaratıyor. Bu iktidar yoksulluğun temel sorumlusudur, bu iktidar emeklilerin yaşadığı sefaletin temel sorumlusudur. Bu bir politik tercihtir, bu bir sınıfsal tercihtir. Bugün getirilen torba yasa bu tercihin ne olduğunu gösteriyor; emeklilere toplamda 3,5 milyar zam verecekler ama müteahhitlere 10 milyar verecekler çünkü bu iktidarın tek derdi müteahhidin cebine biraz daha fazla servet koymak, yandaş sermayeyi biraz daha büyütmek, tekellerin daha fazla büyümesini sağlamak. Ne uğruna? Halkın sefaleti, halkın yoksulluğu uğruna. Ben, 15 Aralık tarihinde bütçe konuşmasında, asgari ücretten hemen önce demiştim ki asgari ücret 4 bin değil 10 bin olsa ne yazar? Asgari ücreti 4 bin lira yaptılar ve ocaktan bu yana, 1 Ocaktan bu yana asgari ücretli daha maaşını almadan her şeyin bittiğini gördü. Ben sayayım, elektriğe bir yılda yüzde 155 zam yaptılar, LPG'ye yüzde 143, motorine yüzde 90, benzine yüzde 78, gıda ürünlerine yüzde 80 zam yaptılar ve bugün emekliye ve bugün memura sefalet dayatmaya çalışıyorlar. Emekliyi 2.500 lirayla çalışmaya, memuru ise yüzde 2,5 zamla kandırmaya çalışıyorlar. Kış geldi, kar yağıyor; insanların ısınma, insanların aydınlanma, insanların karnını doyurma gibi bir sorunu var ve iktidar şunu yapmaya başladı: Dün, bir hafta, bir ay, bir iki ay önce buraya çıkan hepsi "Yoksulluk yok, kuru ekmekle karın doyar, bu ülkede işsizlik yok." diyorlardı; bugünse insanların yoksulluğa dayanmasını, yoksulluğa katlanmasını, lokmasını küçültmesini, simitle karnını doyurmasını bekliyorlar. Bir laf var "Allah insanı utandırmasın." diye, bence eksik "Allah insanda utanacak yüz bıraksın." Çünkü bu yüz gideli çoktan bu iktidarın bu konuda yüzü kalmamış durumda, insanda utanacak yüz yoksa bu lafları, çıkar, buradan rahatlıkla söyler.

Geçtiğimiz aralık ayında bu gecekonduda bir çocuk elektrik kesildiği için öldü, soğuktan donarak hayatını kaybetti ve iktidar mart ayında bu otomobilden saraya 3 tane aldı; tanesi 31 milyon lira. Sadece korumaların ya da yandaşların bindiği araçlar. Halka sefalet dayatanların, halka sefalet önerenlerin kendileri ne yazık ki şatafat içinde yaşamaya devam ediyor.

Nemrud'a sormuşlar "Nasıl bu kadar zalim oldun?" diye; demiş ki: "Kimse sesini çıkarmadı." Bu gecekonduda yaşayanlar, ekmek kuyruklarında sıra bekleyenler sesini çıkarmadığı sürece, öfkesini sokağa taşımadığı sürece bu sarayın elektriğini ve doğal gazını ödemeye devam edecekler ve biz, bu nemrut iktidardan rahatsızsak bilmeliyiz ki bu nemrut iktidar yıkılmadan hiç kimse hakkını kazanamayacak. İktidarı yıkmak istiyorsanız yapmanız gereken bir tane şey var; Aysel Tuğluk'un sessiz çığlığı bu sıralarda bekleyen insanların haykırışıyla buluşmak zorunda, Türkiye'deki yoksullar Kürt'ün elini tutmak zorunda. Bu iktidarı ancak o zaman yıkarız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Kürt hakkında konuşmak sana düşmemiş. Kürt bile değilsin!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sana mı düşmüş be!

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Evet, bana düşmüş, bana düşmüş.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sana ne düşüyor! Hadi oradan! Hadi oradan!

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Hadi oradan! Hadi oradan, hadi!

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ya, haddini bil ya! Haddini bil! Bu nasıl bir tarzdır ya!

OYA ERONAT (Diyarbakır) - İstediğimi söylerim, istediğimi konuşurum; zoruna mı gidiyor!

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Piroğlu.

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Halkın öfkesi, bedduası, halkın ahı sarayın duvarları arasında duyulduğundandır ki şimdi, sokağı tehdit etmeye, sokağa çıkacak halka boyun eğdirecek tehditler yağdırmaya devam ediyorlar. Ben buradan açıkça söylüyorum, sizden korkan sizin gibi olsun. (HDP sıralarından alkışlar)

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Sen kimsin ya!

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Ve sana gelince, kimin Kürt olup kimin Kürt olmadığını öğrenmek için önce bana sor. Önce bana soracaksın "Kürt müsün değil misin?" diye, ondan sonra konuşacaksın.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Sen kimsin! Sen bana karışamazsın. Kürt hakkında konuşamazsın, o yetki sana verilmemiş, Kürt hakkında konuşma yetkisi sana verilmemiş.

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Çok bağıracaksınız, çok...