GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:49
Tarih:20.01.2022

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Memleketim Eskişehir'den az önce geldim, bugün gözlerimizle gördük ki bu Meclisten Paris Anlaşması'nı geçirmekle, Bakanlığın ismine "iklim" eklemekle çevre korunmuyormuş; sarayın ve AKP'nin kömür sevdası, halkı zehirleme inadı bitmiyormuş. AK PARTİ iktidarı bereketli Alpu Ovamızda, Odunpazarı sınırları içinde devasa bir kömür ocağı açmaya kalkıştı. Sevinç köyüne bu sabah halkı bilgilendirme toplantısı koymuşlar. Hava eksi 10 derece, pandemi pik noktasında ama kömür aşkı gözleri kör etmiş. Köylüyü iknaya gelmişler, kendi başlarına da değil yüzlerce jandarma eşliğinde. Ama Sevinç, Yassıhöyük, Gökdere, Çavlum, Ağapınar ve Kireç köylerinde yaşayan yüzlerce çiftçi korkmadan karşılarına dikildi; kent konseylerimiz, çevre derneklerimiz, belediye başkanlarımız, muhtarlarımız karşılarına dikildi. Bu buz gibi havada, jandarma korkutmasına aldırmadan "Biz buraya hayvancılığı bitirecek, tarımı bitirecek; meraları, suyu, havayı zehirleyecek kömür ocağı istemiyoruz." diye haykıran yürekli hemşehrilerimize buradan selam olsun, onlarla gurur duyuyoruz.

Saray iktidarına da bir çift sözümüz var: Artık Eskişehir'i zehirleme sevdanızdan vazgeçin; verimli topraklarımızı, temiz havamızı, berrak suyumuzu yok etmenize Eskişehirliler olarak izin vermeyeceğiz.

Değerli milletvekilleri, maalesef, Eskişehir'in bir başka gündemi ise intiharlar. Geçen hafta bir kahveci kardeşimiz, bu hafta ise art arda 2 yetişkin polisimiz canına kıydı. Ne oluyor Allah aşkına? İçişleri Bakanına, Bakanlığına çağrıda bulunuyorum: Polis intiharlarını görmezden gelemezsiniz, güvenliğimizi emanet ettiğimiz polislerimiz birbiri ardına neden hayatına kıyıyor? Çalışma koşulları mı, yoğun nöbetler mi, hayat pahalılığı mı, iş yerindeki baskılar ve mobbing mi? Gerekçe her neyse mutlaka ama mutlaka bunun üzerine gitmeli, Türkiye'yi bu polis intiharları ayıbından kurtarmalıyız.

Değerli milletvekilleri, bir yanda çevre katliamı, diğer yanda hukuk katliamı. İşte, bugün, RTÜK Başkanı "tweet" atmış, FOX TV'de haber sunucusunun videosunu koymuş, tarafsızlık ilkesi çiğneniyormuş, inceleme başlatmışlar, ceza kesecekler. Söz konusu videoyu izledim, sizler de izleyin. Sunucunun sözlerinde ne terör övgüsü ne şiddet ne nefret ne küfür ne de hakaret var, sadece eleştiri var. Ekonomideki beceriksizliğin neticesinde ülkenin içine düştüğü durumu eleştiriyor ama tek adam ve kraldan çok kralcıların buna bile tahammülü yok. Gazeteci görevini yapıyor diye kanalı kapat ya da para cezası ver. Basın özgürlüğüne yapılan bu müdahaleyi buradan şiddetle kınıyorum. RTÜK ve Basın İlan Kurumu artık iktidarın bekçiliğini yapmaktan vazgeçmelidir. Bu ülkede basın özgürlüğü baskı altında oldukça dünyadan ülkemize güven duyulmuyor.

Değerli milletvekilleri, ülkemize güveni artıracak bir diğer unsur ise akılcı bir dış politika ve ulusal çıkarların korunmasıdır ama Dışişleri Bakanı, işte, gelip bu kürsüde yılda doksan gezi yapmakla övünüyor. Peki, sonuç: Bakın, daha dün Birleşik Arap Emirlikleri'yle swap anlaşması yapıldı. Hani millî onur, hani ulusal çıkar, hani darbeciydi bunlar, hani 15 Temmuzun arkasındaydı bunlar? 251 şehidimizin anısından, yüzlerce gazimizden hiç mi utanmıyorsunuz, merak ediyorum.

Diğer tarafta, Katar'a katar katar verilen millî varlıklarımız... Peki, ama aynı Katar, Rumlarla Kıbrıs Türkünü hançerleyen, Akdeniz'de hakkımızı hukukumuzu yok sayan anlaşma imzalıyor; iktidardan çıt yok.

ABD Başkanı soykırımla suçladı haksız hukuksuz yere hepimizi, hesabını sorabildiniz mi? Hayır. Ağzınızı dahi açamıyorsunuz. Ermenistan'la tabii ki normalleşelim, hepimiz istiyoruz ama 2009 yılındaki anlaşmada bir "tarihçiler komisyonu" kurulması vardı. Nerede şimdi o madde? Yok. Neden yok? Bundan daha büyük bir taviz olabilir mi?

Değerli arkadaşlarım, bir başka örnek: "Afrika açılımı" diye övünüyorsunuz, "Şu kadar büyükelçilik açtık, şöyle zirveler yaptık; Afrika'da şöyle söz sahibiyiz." diye. Peki, ne oldu? İşte, Afrika Birliğinin merkezi olan Etiyopya'daki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğini kapatmak zorunda kaldınız, tek kelimeyle bir skandal.

Dışişleri Bakanlığı tarihinin en kötü, en başarısız döneminden geçiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Dış politikayı kimin yönettiği dahi belli değil; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mu yönetiyor, sarayın danışmanı mı yönetiyor yoksa İletişim Başkanı mı yönetiyor, Millî Savunma Bakanı mı yönetiyor; belli değil. Dışişleri Bakanlığı Türkiye'de dış politikayı yönetmekten tamamen dışlanmış durumda.

Değerli milletvekilleri, buradan ne kanun çıkarırsak çıkaralım hukuk devletine, demokrasiye dönmeden, ulusal çıkara dayalı, akılcı bir dış politikaya dönmeden asla başarılı olamayız.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)