GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:51
Tarih:02.02.2022

MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 302 sıra sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nin tümü hakkında konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi, bizi ekranları başında izleyen aziz milletimizi ve eğitim camiasının tüm seçkin temsilcilerini saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, en büyük yatırımın insana yapılması gerekliliği evrensel gerçeğinden hareketle, Türk eğitim sisteminin olmazsa olmaz en önemli amacı eğitimdeki insan kaynağını güçlendirmektir. Bunu ifade ederken, öğrencilerimize eğitime girişte eşit imkânların sağlanıp her türlü desteğin verilmesi kadar, diğer önemli paydaşı olan öğretmenlerimizin de her türlü imkânla donatılması elzemdir. Son yıllarda eğitim kurumlarımızın ve derslik sayılarımızın artması, mevcutların tadilat ve tamiratlarla güçlendirilmesi ve özellikle kütüphane, laboratuvar ve atölye gibi tamamlayıcı birimlerin geliştirilmesi eğitim fiziki altyapısının hızla ivme kazandığının belirgin bir yansımasıdır. Kazanılan bu ivmeyle öğretmen ve öğrenci motivasyonu artarak OECD ülkeleriyle eğitim bağlamında rekabet edilebilir hâle gelinmiştir.

Sayın milletvekilleri, pandemi süreci, dünyanın beklenmedik, etkili ve hızlı kararlar alması gereken, aynı zamanda da ülkelerin geleceğini şekillendirecek nesilleri de kaybetmeden eğitimlerinin tamamlanması noktasında adım atılmasını öngören bir süreç olarak irdelendiğinde ülkemizde de çeşitli aksaklıklara rağmen, bu küresel salgın sürecinde on-line eğitim faaliyetlerinin hızlı bir dijital dönüşümle gerçekleştiğine tanıklık ettik. Sosyal yaşantının durma noktasına geldiği bu süreçte, öğretmenlerimizin gereksinim duyan vatandaşlarımızın yardımına koşan Vefa Destek Gruplarında gönüllü görev almaları da ayrıca takdire şayan çok kıymetli bir vakıadır. Güncel sağlık verilerine ve bilimsel bilgilere dayalı gerekli hijyenik ortamların sağlanarak okulların açılmasıyla tüm öğrenci ve öğretmenlerimizin sınıflarına kavuşması kararı yerinde ve olumlu sonuçlar vermiştir. Yüz yüze derslerin on-line derslerden daha etkin olacağı pedagojik öngörü ve kanaatiyle bilimsel bilgi ve birikimle alınan her türlü kararın arkasında durmak geleceğimiz için atılacak önemli adımlardan bir tanesidir.

Sayın milletvekilleri, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak hem bireylerin kişisel ve psikolojik gelişimlerini artıracak hem de bireysel becerilerin gelişmesine ortam hazırlayacak bir gerçektir. Okul öncesi eğitim kurumlarımızın fiziki şartlarının iyileştirilerek eğitime hazır derslik sayılarının artırılması sonucu bu alanda eğitime katılımın yükselmesi sağlanmıştır. 3-5 yaş grubunda okullaşma oranının yüzde 48,5'e, 5 yaş grubunda okullaşma oranının ise yüzde 85'lere ulaştığını bilmekteyiz. Bununla birlikte, okul öncesi eğitimde yer alan öğretmen ve yardımcı kadro sayılarında da belirgin bir artış gözetlenmektedir.

Gelişmiş ülkelerin yıllardır uyguladığı, mesleki eğitimde son yıllarda yürürlüğe konulan en önemli kararlardan biri olan doğal mesleki eğitim modeli, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla koordineli bir şekilde, 251 mesleki eğitim merkezinde uygulamaya konulmuştur. Öğrencilerimiz haftanın bir gününde teori dersleri alırken diğer günlerde sahada pratik gelişimlerini sürdürmektedirler. Bu modelle, geçimini sürdürebilecek kadar ücreti devlet desteğiyle edinen öğrencilerimiz aynı zamanda sanayimizin aranan eleman ihtiyacını karşılamaktadır. Sektör temsilcilerinin de görüşlerini alarak ortaya konulan bu model, deneyim ve öğrenimin aynı anda verilmesini sağlayan önemli bir atılım olarak kendini ifade etmektedir. Eğitim kurumlarındaki niceliksel gelişmeler aynı zamanda nitelik bağlamında da açıkça görülmektedir. Bunun en somut örnekleri uluslararası ölçme ve değerlendirme şirket ve kuruluşlarının raporlarında karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizin eğitim alanındaki yerinde uygulamalarının sonuçları Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması'nda 2018'den bu yana elde edilen başarılarla ortaya açık ve net bir şekilde konulmuştur. Türkiye, PISA 2018'de okuma becerileri alanında puanını en çok artıran 2'nci ülke olurken, TIMSS uygulamasında ilk kez TIMSS'in ortalama ölçek puanını geçerek 3 dalda uygulamaya katılan ülkeler arasında büyük bir ivme kazanarak en fazla puanını artıran ülke statüsüne gelmiştir. Yayımlanan TIMSS 2019 sonuçlarına göre, çocuklarımızın ilk defa 500 puan üzerine çıkmaları dikkatlerimizi çekmektedir. Türkiye'nin 4'üncü sınıf matematik ve fen alanlarında puan sıralamasını artırarak sınıf ve derslere göre 15 ile 23'üncü sıralarda yer alması bizleri gelecek adına umutlandırmaktadır. Yeterli midir? Tabii ki değildir çünkü "Türk milleti zekidir. Türk milleti çalışkandır." özdeyişine matuf olarak uluslararası sıralamalarda mutlaka ilk 10'da olma zorunluluğumuz vardır.

Sayın milletvekilleri, yegâne amacı insana hizmet olan bütün mesleklerin kutsiyetine inanmakla birlikte, eğitim ve öğretim görev ve sorumluluğunun ayrı bir önem ve ehemmiyeti haiz olduğunu da belirterek sözlerime devam etmek istiyorum. Bu duygu ve düşüncelerle insanlık tarihiyle eş zamanlı ve yaşam boyu süren bu ulvi faaliyetin emektar mimarları öğretmenlerin meslek kanununu görüşmek üzere bir araya gelmiş bulunmaktayız.

Yunanistan nüfusunun yaklaşık 2 katına denk bir öğrenci kitlesini doğrudan ve ülkemizin tüm nüfusunu dolaylı bir biçimde ilgilendiren bir meslek kanununun gündeme alınması eksiği ve fazlasıyla bir milat niteliğindedir, bunu hiçbir zaman yadsıyamayız.

Bir yönüyle mesleğin ehemmiyet ve ciddiyetine uygun bir gelir düzeyi, diğer yönüyle de ehliyet ve liyakatin şeffaf ve objektif olarak adaletli bir değerlendirmeye tabi tutularak hak edene hak ettiğini vermeyi hedefleyen bir meslek kanunundan söz etmekteyiz. Somutlaştırmak gerekirse, bu kanunla 3600 ek göstergeyle dünden bugüne hizmet etmiş öğretmenlere bir nebze maddi rahatlama sağlanacak ve yine diğer birçok kurum ve iş kolunda olduğu gibi kariyer basamakları oluşturularak ekstra emek ve birikimlerin karşılığının verilmesi temin edilecektir.

Gündemimizdeki kanun teklifiyle öğretmenlik mesleğiyle ilgili hedeflenen olumlu katkıları kısaca özetlemek gerekirse, bunların başında aday öğretmenlik sürelerinin sınırlandırılarak sınavsız ve tamamen somut kriterlere bağlı bir değerlendirmeye tabi tutulmasının öğretmen adayları için stresten uzak, yerinde bir yaklaşım olduğu açıkça görülmektedir.

Yine, öğretmenlik mesleğinde yatay bir kariyer basamakları hedefleyenler bu kanunla öğretmenlikte geçen on yıllık emekten sonra yüz seksen saatlik bir eğitim programına katılıp akabinde program içeriği bağlamlı olarak yapılacak merkezî sınav sonucunda uzman öğretmenlik statüsü kazanacaktır.

Benzer bir uygulamayla yirmi yıllık mesleki faaliyet sonrası uzman öğretmenlerimiz bu defa iki yüz kırk saatlik bir program akabinde benzeri sınavla başarıları olanlar başöğretmenlik statüsü elde edecektir. Her iki gruptaki öğretmenlerimiz hem özlük haklarında iyileştirmeyle hem de maaşlarına yansıyacak artışlarla ödüllendirilmeye tabi tutulacaktır. Bu bağlamda, yüksek lisans derecesi alanların doğrudan uzman öğretmen statüsüne, doktora derecesi alanların ise başöğretmen statüsüne kavuşması diğer önemli bir kazanımdır.

Bu kanunla birlikte hedeflenen kazanımlara odaklanarak saygın eğitim camiasına popülist ve politik mülahazalar temelli şüpheden ziyade güvenle bakmak doğru bir tavır olur kanaatindeyim. Yani iddia edildiği gibi, bu kanunla iyi-kötü öğretmen algısı oluşamayacağı gibi öğretmenler odasında da veliler odasında da herhangi bir kargaşa söz konusu olmayacaktır. Çünkü iyilik ve kötülük sıfatları bütün meslekler için geçerli olduğu şekliyle mesleğin icrasıyla ilintilidir yani bir mesleği iyi icra etme ya da kötü icra etmeyle bağlantılıdır yoksa yatay ya da dikey bir statü elde etmekle herhangi bir alakası söz konusu değildir. Yani biraz daha somutlaştırmak gerekirse "iyi doktor", "iyi asker", "iyi mülki amir", "iyi avukat", "iyi polis", "iyi mühendis", "iyi hoca" kavramları her meslek erbabının asli mesleki sıfatları önünde taşıdıkları statü kavramlarından ziyade icraatlarıyla ilintilidir. Bütün saydığım iş kollarında bunun somut örneklerine hepimiz rastlamaktayız. Bu bağlamda, aklıma gelen, meslek simgesi hâline gelmiş ideal ya da iddia edildiği gibi -gerçekten bu konuda çok ahkâm kesen basın mensupları var, gazeteciler var, sendika temsilcileri var- birkaç ismi sizinle ve yüce milletimizle paylaşma ihtiyacı hissettim. Şimdi, bunlardan bir çırpıda aklımıza gelenlerden, ilk aklıma gelenlerden Polis Memuru Fethi sekin, Kıdemli Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir, Öğretmen Aybüke Yalçın, Öğretmen Necmettin Yılmaz, Orman İşçisi Yaşar Cinbaş, Savcı Mehmet Selim Kiraz ve daha niceleri mesleklerinde yatay ya da dikey rütbeleri olmamasına rağmen yaptıkları icraatlarıyla iyi bir sıfat kazanıp bu milletin maşerî vicdanında yer edinmişlerdir. Bu vesileyle hepsini rahmetle anıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar).

Saygıdeğer milletvekilleri, bu vesileyle gerçekten mesleklerini iyi icra ederek ideal bir noktada tanımlayıp sadece gereğini yapmaya çalışanlar, hayati tehlikelerini göz önünde bulundurarak bu toprağa düşenler bir tarafa, bugün onların emanetleriyle aynı şevkle, azimle mesleklerini ideal bir noktada icra etmeye çalışan yavrularımız da yok değil; şimdi birkaç isim de onlardan bahsedeceğim: Şimdi, Gizem diye bir kızımız, Erzurum'da ücretli öğretmen, öğrencilerine hayallerini yazdırıyor ve hayallerini gerçekleştirme adına ilk defa o köy okulunda müthiş bir uygulama yapıyor, kendi bireysel imkânlarıyla yapıyor ve bu çocuk, henüz ücretli öğretmen olmuş olmasına rağmen artık iyi bir öğretmen sıfatını kazandı. Kamile Toktan, Van'ın Gevaş ilçesinde vatandaşlara maske üreteyim derken memleketine gitmeyi bırakıp orada tatilini geçirdiğine tanıklık ettik ve bu durumuyla, öğretmenliği böyle icra etmesiyle yine gönlümüzde çok güzel bir yer edinmiştir. Ömer Aslan adlı bir kardeşimiz roman yazmış ve romanından elde ettiği geliri okulunun tadilatı, tamiratına vakfetmiş. Bir başka kardeşimiz Alparslan Alemdaroğlu, internet çekmediği için evinden 1 kilometre uzaktaki tepede öğrencilerine on-line eğitim vererek gerçekten yine büyük bir makam sahibi olmuştur; bunların sayılarını çoğaltabiliriz. En son örneği Karlıova'da, o kar kışın yoğun olduğu, yaşandığı yerde; öğrencilerinden önce sabah erkenden kalkıp köyün yolunu açan, sobasını yakan, yavrularını kucaklayan bir kahraman Emine Yılmaz yavrumuz var.

Şimdi, bütün bunları bir arada topladığımızda demek ki, bir öğretmeni ya da o öğretmenin faaliyet gösterdiği sınıftaki öğrencilerin velileri tarafından onu iyi ya da kötü bir öğretmen noktasına getiren mesele sahip oldukları statüleri değil, biraz önce saydığım... İşte, 15 Temmuzda kahramanlık destanı yazan, şehadet şerbetini içen bir kıdemli başçavuşumuzdu ve işte, Aybüke Öğretmenimizdi, işte, Cinbaş kardeşimiz yangında hayatını kaybetmişti. Bakınız, aslında bu milletin maşerî vicdanında yer edinen, iyilik sıfatını kazanan bu eylemlerdir. Şimdi, bunları niye ifade ettik? Dolayısıyla, iyi öğretmen olup velilerin güven ve beğenisine muhatap olmak için ille de uzman ya da başöğretmen olmak gerekmez; aslolan öğretmenliği amacına matuf bir şekilde icra etmektir.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu meslek kanunuyla ilgili usul ve esasta veya uygulamada doğabilecek boşlukların veya eksikliklerin yönetmeliklerle düzenlenmesi en büyük beklentimizdir. Bu bağlamda özellikle ücretli ve engelli öğretmenlerle ilgili yarım kalan çalışmaların tamamlanması ve ders ücretlerinin makul seviyelere çekilmesi hassasiyetle önemsediğimiz bir diğer önemli husustur. Eleman temininde güçlük çekilen bölgelerde, diğer kamu görevlileri gibi zor şartlarda hizmet eden sözleşmeli öğretmenlerimiz için öngörülen sağlık ve güvenlik mazeretlerinin yanı sıra çalışan eşlerinin yanlarına gelmesinin sağlanması ve bölgedeki diğer kamu görevlilerinin mali kazanımlarına benzer bir iyileştirmeye tabi tutulması bu bölgelerdeki kalıcı öğretmen istihdamına olumlu katkı sağlayacağından önemle, hassasiyetle beklediğimiz diğer bir husustur.

Sayın milletvekilleri, öte yandan master ve doktora programlarının amaca uygun ve yerinde takip edilmesi bağlamında YÖK'le yakın iş birliği ve eş güdüm sağlanılmalı, adaletli bir uygulamanın temin edilmesine azami önem verilmelidir.

Öte yandan bu kanun Millî Eğitim camiası ve onun kıymetli icracıları olan öğretmenler için ne ilk ne de son bir düzenleme niteliğindedir. Bugüne kadar yapılan bir sürü düzenleme, kanun, kararname olduğu gibi bundan sonra da çok kıymetli öğretmenlerimizin, bir harf değil çok harf öğreterek bu yüce milletin gönlünde büyük yer edinen öğretmenlerimizin daha nice iyileştirmelere matuf birtakım düzenlemelere muhatap olacakları kanaatindeyim.

Dolayısıyla, bu bağlamda, özellikle atama bekleyen yüz binlerce öğretmen adayımızın eritilmesine yönelik adımların atılmasıyla birlikte sektörün diğer temsilcileri olan özel eğitim kurumları, rehabilitasyon merkezleri ve özel öğrenci yurtlarının mevcut sorunlarının da sırasıyla çözüme kavuşturulmasının en büyük dilek ve temennimiz olduğunu belirtir, kanunun Millî Eğitim Bakanlığı camiasına ve hassaten öğretmenlerimize hayırlı uğurlu olmasını diler, heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)