| Konu: | Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 02.02.2022 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bu yasa teklifine ilişkin İYİ Parti Grubumuzdan 2 arkadaşımız değerlendirmelerini yaptı, ben, şimdi, bugün öğleden sonraki bir konuya devam etmek istiyorum aslında.
Şimdi, malum, TÜRK TELEKOM'u konuştuk bugün. TÜRK TELEKOM meselesi önemli bir meseledir yani Aykut Bey'in de ifade ettiği gibi belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gördüğü en büyük soygun özelleştirmesidir bu.
Arkadaşlar, burada birkaç tane hususu vicdanlarınıza havale etmek istiyorum. Bir tanesi, bakın, TÜRK TELEKOM Ekim, Kasım 2005 gibi özelleştirildi, Haziran ayında kurumlar vergisi yüzde 30'dan yüzde 20'ye düşürüldü yani TÜRK TELEKOM'un özelleştirilmesinden hemen sonra. O günlerde, o yılda eski parayla 1 katrilyon kurumlar vergisi ödüyordu TÜRK TELEKOM, üçte 1 oranında vergide bir indirim yapıldı; 300 trilyon lira... O günün kuruyla baktığımızda 200 milyon dolar ediyor bu Sayın Elitaş, 200 milyon dolar! Şimdi, siz bir şeyinizi satacak olsanız, şahıs olarak herhangi birisi... Yani madem bu kurumlar vergisi oranı düşürülecek, niye bu kurumlar vergisi oranının düşürülmesini TÜRK TELEKOM'un özelleştirilmesinden önce yapmıyoruz? Çünkü TÜRK TELEKOM o günlerde Türkiye'nin en fazla kurumlar vergisi ödeyen kurumlarından bir tanesi. Bakın, bu işlem yapılıyor; satış, hemen arkasından kurumlar vergisi oranı düşürülüyor. Hadi diğer iddialarımızın her birine bir şey söylüyorsunuz, buna ne söyleyeceksiniz? Bunu çıksın birisi bize izah etsin.
Diğer husus şu: Öyle bir şartname hazırlandı ki bu şartnamede hiçbir şey belli değil ya! Allah için bir tane husus net olur şartnamede. Özelleştirme bitti, o zamanki Oger firması çıktı dedi ki: "Biz tamamını yani yüzde 55'lik hisseyi altyapıyla birlikte aldık." Sonradan arada Danıştay meseleye girdi, altyapının satılmadığı ifade edildi. Bakın, şu doküman, hâlâ, şu anda TÜRK TELEKOM'un internet sitesinde duran bir doküman arkadaşlar, bugün çıktısını yeniden aldırdım, şurada. Bu doküman ne diyor biliyor musunuz? "TÜRK TELEKOM'un imtiyaz sözleşmesi 2026 yılında bitiyor. Evet, biz bunu hazineye devredeceğiz ama yüzde 55'lik TÜRK TELEKOM hissesi bizde kalacak." diyor. Yani şu anda TÜRK TELEKOM'un internet sitesinde olan doküman bunu söylüyor. Burada Ahmet Arslan çıktı ne dedi? Dedi ki: "Yüzde 55 bize sıfır bedelle 2026'da geçecek." Evet, doğrusu bu ama öyle bir şartname yapılmış ki herkes farklı bir şey söylüyor. TÜRK TELEKOM'un internet sitesinde olan şey, yüzde 55 hissenin devrine ilişkin hiçbir şey söylemiyor. TÜRK TELEKOM'un daha önceden ifade ettikleri şey "Altyapıyı da aldık." demişlerdi, sonradan Danıştay kararlarından sonra altyapıdan vazgeçtiler, daha doğrusu o iddiadan vazgeçtiler. Yani şimdi öyle bir şartname yapılıyor ki hiçbir şey net değil. Bu bilerek mi yapılıyor, bilmeyerek mi yapılıyor; bunu anlamak mümkün değil.
Şimdi, bu, bakır kablo satılması meselesi... Yani bunun, bu soygunun bir sürü boyutları var. Her tarafı soygun da... Mesela bugün bir gelişme oldu, buradaki metinde de var o; Ahmet Arslan Bey de ifade etti, "Evet, bakır kablolar satıldı." dedi. Arkadaşlar, şartnameye göre bu bakır kabloları satma imkânı yok TÜRK TELEKOM'un, satamazlar. Satamayacakları şey, şartnamede satamayacakları açık olarak belirtilmiş bir husus bile satıldı. Bugün ifade ediliyor, onunla fiber kablo yapılmış. Kardeşim, senin zaten fiber kablo yapma yükümlülüğün var, şartnameden kaynaklanan yükümlülüklerin var. Yani böyle, enteresan şeyler var.
Bakın, şartnamenin 38'inci maddesinin ikinci bendinde bir şerh vardı o zaman, şerh şunu diyordu: "Altında altyapı bulunan taşınmazlar satılamaz." Buna istinaden altında altyapı bulunmayan taşınmazları TÜRK TELEKOM çatır çatır satmaya başladı. Sonra mahkeme "Böyle bir şey olamaz." dedi, mahkeme bunu iptal etti. Gayrimenkullerin satış hikâyesi de bu. Yani her tarafı çapraşık olan, her tarafı karmaşık olan bir özelleştirmedir, bir ihaledir bu yapılan şey ve buradan devlet ciddi ölçüde zarar görmüştür. O yüzden... Yani beceriksizlik mi dersiniz buna, yoksa bilerek mi yapıldı, onu ben şu anda anlayamıyorum.
Şu anda 3 tane varlık var ortada, toparlayacak olursak. Bir, imtiyaz sözleşmesi. Bu imtiyaz sözleşmesinin 2026'da hazineye geçeceği tamam, o belli. Fakat burada tuhaflık şu, şu anda son soygun teşebbüsü şu: Varlık Fonu, 2026'da sıfır bedelle hazineye geçecek olan bu imtiyaz sözleşmesi ve TÜRK TELEKOM'un yüzde 55 hissesi için -kamuoyunda gündeme gelen rakam 1,4 milyar dolar- bunu almak için kredi arayışına giriyor. Böyle bir şey olabilir mi ya? Ya, zaten bir süre sonra bize bedava gelecek olan bir şeyi niye bugün biz almaya çalışıyoruz? Bir gerekçesi şu olabilir... Yani o tarafa da empati yapıyorum. Çok kâr eden bir şirkettir, "Dört yıl beklemeyelim, bugünden alalım." Kardeşim, bu şirket zarar ediyor. Bir de üstelik 1,4 milyar dolar vereceğiz, bir de bunların zararlarına katlanacağız. Böyle bir mantık olamaz. Yani bugüne kadar olanlar oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Devamla) - Bunların hesabı görülür. Eğer bir suç varsa bağımsız mahkemeler bunun hesabını görür ama Allah rızası için, hiç olmazsa şu son vurgun teşebbüsünüzden vazgeçin. Yazıktır, günahtır bu milletin 1,4 milyar dolarına ve oradan gelecek dört yıllık zararlara. Yani bunu anlamak mümkün değil. Yani bir tüccar olan hiç kimsenin veya normal bir bireyin yapmayacağı bir şeyi hazine malı olunca, devletin malı olunca yapmayın, bu milletin üzerine bu 1,4 milyar dolarlık yükü yüklemeyin. Dolayısıyla, bu TÜRK TELEKOM meselesi önemli meseledir, önümüzdeki dönemde de bunları tekrar konuşacağız ancak buradan tekraren söylüyorum. Daha fazla TÜRK TELEKOM üzerinden bu milleti soymayın arkadaşlar. TÜRK TELEKOM üzerinden çok ciddi bir soygun yapılmıştır, son soygun teşebbüsüne de buradan biz "Dur!" diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)