GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:52
Tarih:03.02.2022

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, halkımızı, cezaevinde haksızlığa uğrayan yoldaşlarımızı buradan saygıyla selamlıyorum.

Cezaevlerinde büyük hak ihlalleri yaşanmaktadır, çok sayıda hasta tutsak vardır. Mehmet Hanifi Bilgin, otuz yıl cezaevinde kalmıştı, tahliye olmasına dört beş ay kalmıştı, geçen hafta kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi, maalesef tahliye edilmedi. Turgay Deniz, ağır hastaydı ve onun da cenazesi dün tabutla çıktı. Son iki aydır 10 tutsağın tabutlarda cenazesi dışarı çıkmaktadır.

Bakınız, partimiz bu noktada kanun teklifi verdi, birçok girişimde bulundu, görüşmeler yaşanıyor ama cezaevlerinde büyük hak ihlalleri vardır, ağır hasta tutsaklar vardır, buna karşı bir duyarsızlık durumu söz konusudur. Tabii ki cezaevindeki durum süreçle birlikte ağırlaşmaktadır yani siyasi atmosfere göre ortam gerginleşince maalesef cezaevindeki hak ihlalleri daha da ağırlaştırılmaktadır, işkence sürmektedir, hasta tutsakların hastaneye sevklerinde sorun çıkarılmaktadır, ilaç tedarikinde sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunların çözülmesi gerekiyor.

Bunlarla birlikte, bu ülke 2013-2015 yıllarında bir çözüm süreci geçirdi. Bu çözüm sürecinde Hükûmet ile heyetler arasındaki görüşmelerde en başta gelen maddelerden biri hasta tutsakların bırakılmasıydı. Hasta tutsaklar bırakılsaydı belki bu iş bir aşamaya gelirdi. Bununla bağlantılı olarak da şu durumu da vurgulamakta yarar var: Cumhurbaşkanı son günlerde konuşuyor, 12 Ocakta da konuştu, 26 Ocakta da konuştu. Bakınız, İmralı'da Sayın Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit devam ediyor. 25 Mart 2021 tarihinde kısa bir telefon görüşmesinden sonra herhangi bir haber alamamaktayız; yaklaşık on ay geçmiştir, on aydan fazla bir süre geçmiştir. Avukatları ise 7 Ağustos 2019 tarihinde Sayın Öcalan'la bir görüşme gerçekleştirdiler, iki buçuk yılı aşan bir durum vardır. Cumhurbaşkanı da konuşuyor, bazen Sayın Öcalan adına da konuşuyor...

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Katil Öcalan! Katil Öcalan!

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - ...biz bu yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Eğer konuşacaksa Sayın Öcalan konuşmalıdır.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Katil Öcalan!

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Yani 100 kere söyleyince "sayın" olmuyor ki, katil, katildir; istersen 500 kere söyle, ne olacak?

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Bakınız, bu ülkenin Cumhurbaşkanı gündeme taşıyor ama yanlış bir zeminde gündeme taşıyor. Bu siyaseti germenin, ortamı germenin bir anlamı yoktur. Bu sorunlar konuşulacak, isteseniz de istemeseniz de konuşulacak. Çözümsüzlüğü isteyenler burayı taziye evine çevirmiştir.

Bakınız, akşam ben baktım yani o gencin de fotoğrafına baktım, bu Meclis üzülmelidir, bu Meclis buna çözüm getirmelidir. İnsanlar yaşamını yitiriyor, öyle, sert söylemlerle çok vatansever olduğunuzu ispatlayamazsınız, yanlış işler peşindesiniz. Bakınız, bu işlerin sonu diyalogla, konuşmakla yapılacak şeyler. Cumhurbaşkanı bu işleri bilir, bu işlerde tecrübesi vardır ama tartışmayı yanlış bir zeminde açıyor. Nasıl bir zeminde açıyor? Hem tecridi uyguluyorsunuz... Biz, ailesi olarak gitmek istiyoruz. Bu ülkenin yasalarından doğan haklarımız vardır. Açın kardeşim; gidelim, görüşmemizi gerçekleştirelim. Sayın Öcalan da bir şey söyleyecekse...

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Katil Öcalan!

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - ...avukatları aracılığıyla, ailesi aracılığıyla bir şekilde düşüncelerini söyler. Bu temel sorunları, bu ağır sorunları indirgemeci bir yaklaşımla ele alırsanız, seçime indirgerseniz, siyasal güncele indirgerseniz bu işin içinden çıkamazsınız. Bakınız, parti militanı gibi hareket edebilirsiniz, kendinizi çok milliyetçi görebilirsiniz ama bu sorun eninde sonunda diyalogla çözülecek. Cumhurbaşkanı biliyor muhatapların kim olduğunu; aslında kafa bulandırmaya çalışıyor, böyle spekülatif konuşuyor ama Cumhurbaşkanı bu işin nerede çözüleceğini, nasıl çözüleceğini biliyor. Büyük bir hesap içerisindedir, siyaset içerisinde bir algı oluşturmaya çalışıyor; bu da yanlış bir yaklaşımdır.

Bakınız, ülkeyi felakete getirdiniz, siyasi kurumları da taziye evine çevirdiniz. Öyle üst perdeden konuşarak bu sorunları çözemezsiniz. Bakınız, asker de ölüyor, polis de ölüyor, Kürt gençleri de ölüyor, insanlar da tutuklanıyor, büyük bir bedel ödeniyor. Karşılıklı bu savaş bir kör savaştır, bu işin sonu yoktur. Yaşama ve yaşatma siyasetini biz esas almalıyız, bu işi sonuca götürmeliyiz. Buradaki partiler futbol takımı değildir, bu partilere oy veren halk da taraftar değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - "Bu işi çözün." diye bizi buraya göndermişler, "Tüm bu ağır meseleleri -Kürt meselesinden tutun ekonomik meselelere, ekonomik meseleden tutun inanç meselesine, Alevi meselesine- çözün." diye. Birçok meseleyi bu kurum çözmek durumundadır ama yanlış yöntemlerle değil, yanlış zeminde değil.

AKP Grup Başkan Vekillerine söylüyoruz: Cumhurbaşkanına söyleyin, aile olarak gitmek istiyoruz kardeşim, hakkımızdır, hakkımız; yasadan doğan hakkımızdır, Anayasa'dan doğan hakkımızdır. Niye engelliyorsunuz? Niye adına konuşuyorsunuz, spekülasyon yaratmaya çalışıyorsunuz? Öcalan, en kritik süreçlerde fikrini söylemiştir, yine de söylemelidir. Bakınız, sakin bir şekilde bu işler tabii ki burada konuşulacak. Ne yaparsanız yapın konuşulacak, olgun bir şekilde konuşulacak.

Halkımızı selamlıyorum, halkımızın Regaip Kandili'ni kutluyorum, barışa ve insanlığa vesile olmasını diliyorum.

Halkımızı tekrardan selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)