GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:52
Tarih:03.02.2022

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi hakkında grubumun görüşlerini sizinle paylaşmaya çalışacağım.

Öncelikle sizi saygıyla selamlıyorum. Bir selam da cezaevlerinde rehin tuttuğunuz başta hasta mahpuslar olmak üzere, sevgili eş başkanlarımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, partimizin her düzeyde yöneticisine ve devrimci tutsaklara göndermek istiyorum.

Evet, Sayın Orhan Erdem ve 57 milletvekili "Öğretmenlik Meslek Kanunu" adıyla bir teklif hazırlamış ve bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş ama bu bir meslek kanunu değil, Öğretmenlik Meslek Kanunu ise hiç değil. Bence bu başka bir şey; ne olduğunu bana sorarsanız "öğretmenlik kariyer basamakları hakkında kanun" olmuş; daha doğrusu, o da olmamış da olmaya çalışmış diyelim çünkü yönetim kademeleri başta olmak üzere, diğer kariyerlerin hiçbiri bu yasada yok. Daha ilgincini söyleyeyim: Öğretmenlerin bir meslek kanunu yok, Millî Eğitim Bakanlığının da bir teşkilat kanunu yok. Eskiden "3797 sayılı Yasa" diye bir yasa vardı, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa; bu yasayı 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kaldırdınız, daha sonra bu yasanın adını değiştirdiniz. Bakın, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un şu anki ismi ne, biliyor musunuz? Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun. Yani henüz Millî Eğitim Bakanlığının bir teşkilat kanunu yok, siz gelmiş bize bir "Öğretmenlik Meslek Kanunu"ndan söz ediyorsunuz.

Geçen hafta bu yasanın Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledim, Anayasa'ya aykırılık tartışması yürütmediğimizi söyledim. Şunu çok açık söyleyeyim: Anayasa Mahkemesinin kararına bakın; Anayasa Mahkemesi tarihinin en ayrıntılı, en çok tartışılan kararlarından biridir. Reddedilen kararlar dışında... Ki o reddedilen kısımları var ya, onlar bile Anayasa Mahkemesi üyelerinin 6'ya 5 çoğunluğuyla reddedilmiştir; diğerleri ise -1'i hariç- üyelerin tamamının oylarıyla reddedilmiştir. Dolayısıyla, böyle iptal edilmiş bir yasanın yerine eğer kariyer basamaklarını düzenleyecek bir yasa getiriyorsanız bunu çok daha iyi tartışmanız gerekir. Ben bu tartışmanın yürütülmediğini düşünüyorum. Mevcut yasalarla düzenlense bile... Şu anda herhangi bir boşluk olduğunu düşünmüyorum. Bakın, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat Yasası var, 222 sayılı Yasa var, 657 sayılı Yasa'da da öğretmenliğe dair düzenleme var. Sadece öğretmenlik mesleğinin düzenlendiği 1739 sayılı Kanun'un 43'üncü ve 45'inci maddesi bile bugün getirdiğiniz Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nden çok daha ayrıntılı. Bu 43'üncü maddede 14 tane fıkra var. Bunun içerisinde öğretmenlik mesleğinin tanımı var, formasyon var, kariyer basamakları var, aday öğretmenliğe seçim yöntemi var, yer değiştirme var; 45'inci maddede de öğretmenlerin atanması, nitelikleri ve seçimine dair her tür düzenleme var. Şimdi, siz bu 2 maddeyi yürürlükten kaldırıyorsunuz -1739'un 43 ve 45'inci maddelerini- çok daha dar bir düzenleme getirerek "Bir meslek kanunu yaptık." diyorsunuz. Bu bir meslek kanunu olamaz. Ha, madem bir öğretmenlik meslek kanunu yapıyordunuz, bunu daha iyi tartışarak muhalefetle, eğitim dizgesinin bileşenleriyle çok daha iyi bir meslek kanunu getirmeniz mümkündü. Kaldı ki madem yapıyorsunuz, var olan düzenlemelerdeki öğretmenlere dair hükümleri bile Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin içerisine dercetmiş olsanız bu bile bir kazanım olabilirdi, onu da yapmadınız. Örneğin izinler 657 sayılı Yasa'da var ama bu teklifte öğretmenlerin izinlerine dair hiçbir düzenleme yok. Şimdi, ne alan öğretmenleri ne meslek öğretmenleri ne okul öncesi eğitim öğretmenleri ne sınıf öğretmenleri ne rehberlik hizmetlerine dair hiçbir hüküm Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nde yer almıyor. Öğretmenlik mesleğinin ve Millî Eğitim Bakanlığının yönetimine dair temel görevleri yürüten okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları, teknik müdür yardımcılarına dair hiçbir düzenleme de bu Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nde yer almıyor. Öğretmenliğe, öğretmenlerin görevlerine dair hiçbir düzenleme neredeyse Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nin içerisinde yer almıyor. Öğretmenlerin görevleri hâlâ Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde düzenlenmeye devam ediliyor. Madem bir yasa yapacaktınız, bari öğretmenlerin görevlerinin neler olduğunu bu kanunun içerisine koysanız, yönetmelikten alıp buraya yerleştirseniz bile bir öğretmenlik kanununa benzetebilirdiniz. Madem bir öğretmenlik meslek kanunu yapıyorsunuz, yine eğitim dizgesinin en önemli unsurlarından biri müfettişlerdir, eğitimin teftişidir, denetlenmesidir. Bu kanunda teftişe dair, müfettişlerin atanmasına dair de tek bir tane hüküm yer almıyor. Dolayısıyla, böyle bir teklif Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi olamaz. Öğretmenlerin yer değiştirmesine dair hiçbir hüküm yok, öğretmenlerin görevde yükselmelerine dair hiçbir hüküm yok. unvan değişikliğine dair hiçbir hüküm yok ve siz buna "Öğretmenlik Meslek Kanunu" diyorsunuz.

Bakın, ben Komisyonda da söyledim. Şimdi, öğretmenliğin kariyer basamaklarına ayrılması meselesi yeni bir mesele değil. Bu, 2004 yılında yine Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 1739 sayılı Yasa'ya yerleştirildi ve bir kez uygulandı. 2005 yılında bir sınav yapıldı, 2005'ten sonra da hiçbir sınav yapılmadı Anayasa Mahkemesi henüz karar vermediği hâlde. Ama bu arada, öğretmenliğin kariyer basamaklarına ayrılmasına dair çok sayıda akademik araştırma yapıldı. Ben bunların örneklerini, tarihlerini Komisyonda anlatmaya çalıştım, dedim ki: Herhangi bir arkadaşımız telefonundan açsın, ayrıntılı araştırmasına da gerek yok "öğretmenliğin kariyer basamaklarına ayrılması, akademik araştırmalar" desin, "yüksek lisans" desin, ne derse desin yüzlerce araştırma görecek. Neredeyse her ilde öğretmenliğin kariyer basamaklarına ayrılmasına dair saha araştırması yapıldı; Konya'da yapıldı, Eskişehir'de yapıldı, Artvin'de yapıldı, Diyarbakır'da yapıldı, Antalya'da yapıldı, İzmir'de, İstanbul'da, her ilde yapıldı ve bu araştırmaların tamamında öğretmenliğin kariyer basamaklarına ayrılmasının eğitime hiçbir yarar getirmediğini uzman öğretmenler ile başöğretmenler söyledi. Hiçbir tanesi "Bu iyi oldu, eğitime yararlı oldu, bizler daha çok katkı sunduk." demedi bu süre içerisinde. Ama bakın, neler var bunun içerisinde? Öğretmenlerin değerlendirmesi var, sisteme ilişkin görüşleri var, uygulamanın öğretmen motivasyonuna etkisi var, statülere göre yeterliliklerin belirlenmesi var, uygulamanın okuldaki etkileri var; bunun gibi pek çok başlıkta araştırma yapılmış. Hepsi şunları söylemiş: "Ücret artışı dışında başka bir husus yoktur." "Uygulamanın tam olarak amacına ulaşmadığını düşünüyoruz." "Uygulamanın sonuçlarını beğenmiyoruz." "Sınav sistemini olumlu bulmuyoruz." "Öğretmenler arasındaki ilişki ve motivasyonu bozabilir, benimseyenler de orta düzeyde benimsemiş gibi." Dolayısıyla, bu akademik araştırmaların hiçbirini göz önünde bulundurmadan sevgili milletvekili arkadaşlarımız bu düzenlemeyi önümüze getirdiler. Ben daha önce de söyledim, her yerde de söylüyorum: Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleği; "aday öğretmen" "öğretmen" "uzman öğretmen" "başöğretmen" diye bir kariyer yoktur. Dünyanın her tarafında öğretmenlerin sadece bir kariyeri vardır, o da kıdeme göre düzenlenir yani öğretmenlerin kıdemleri arttıkça ücretleri artar, belli bazı görevlere atanırlar.

Bir de başka sorunlar var -şimdi bunu getirdiniz ya- ben size birkaç tanesini söylüyorum; diyorsunuz ki: "Yüksek lisans yapana, doktora yapana 'uzman öğretmenlik' ve 'başöğretmenlik' unvanı vereceğiz." Değil mi? Bunun içerisinde var, zaten önceki düzenlemelerde de vardı. Şimdi, bu yasayı okuyan birisi sanır ki Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin yüksek lisans yapmasını, doktora yapmasını teşvik ediyor. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Bakın, Millî Eğitim Bakanlığının cebinden tek bir kuruş çıkmadan bir öğretmen gidip bir üniversitede yüksek lisans yapmak istiyor, doktora yapmak istiyor, bu sınavları kazanıyor, Millî Eğitim Bakanlığına öğrenim özründen atama isteğinde bulunuyor, Millî Eğitim Bakanlığı diyor ki: "Ben bu şekilde sizi atayamam." Ya, Millî Eğitim Bakanlığı hâlâ öğrenim özrüne dayalı atama yapmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Şimdi, gerçekten, bu koşullar altında diyebilir misiniz "Millî Eğitim Bakanlığı bunu teşvik ediyor." diye? Daha dramatiğini söyleyeyim: Bakın, bir öğretmen, doktora yapmış bir öğretmen Millî Eğitim Bakanlığından ayrılıp doçent olabilir, aynı öğretmen doktora yaptıktan sonra profesör olabilir ama bu öğretmen on yıl geçmedikçe, bu getirdiğiniz düzenlemeye göre, başöğretmen olamaz. Böyle bir düzenleme olabilir mi ya? Bir öğretmen profesör olabilecek, doçent olabilecek ama on yıl beklemeden, uzman öğretmeni başöğretmen yapamayacaksınız.

Sürem çok kısa. Şunu söyleyeyim: Evet, öğretmenler bir meslek yasası bekliyor ama o yasa bu yasa değil. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik devam edecek, mülakat devam edecek, 700 bini aşkın atanmayan öğretmen olacak, OHAL KHK'leriyle işten ihraç ettiğiniz öğretmenlere özel okulda bile izin vermeyeceksiniz, sonra "Biz bu düzenlemeyle sorunları çözüyoruz." diyeceksiniz. Hiç kimseyi inandıramazsınız diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)