| Konu: | A400M Uçağı'nın İş Birliği İçinde Geliştirilmesi, Üretimi Evresi ve Başlangıç Desteğine İlişkin A400M Program Üst Kurulu Kararına Dair 1, 2 ve 3 Sayılı Değişiklik Metinlerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 22.02.2022 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyanın kargaşaya, kavgaya en yatkın bölgeleri olan Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkasların merkezinde yer almaktayız. Hristiyanlık ile İslam'ın, Ortodoksluk ile Katoliklik ve Protestanlığın, Doğu ile Batı kültürünün kesiştiği yerdeyiz. Karşılıklı olarak doğunun batıyla, kuzeyin güneyle kesiştiği, dünya hâkimiyet teorilerinde mutlaka kontrol edilmesi gereken bölge olarak zikredilen bölgenin merkezindeyiz. Dünya tarihinin asli ögeleri olan koca bir Türk dünyası ve koca bir İslam dünyası mevcut. Bizim geçmişimizde imparatorluklar, cihan devletleri, Asya'nın steplerinden Roma'nın kapısına, Viyana'ya, Baltık sahillerine kadar uzanmış bir geçmişimiz ve bu dünyaya liderlik etme potansiyelimiz mevcut. Bunun bugün de yapılabilmesi için "soft power" yani yumuşak gücün yanında, bilinen millî güç ve imkânlarla birlikte sert güç "hard power" olarak bilinen caydırıcılığı yüksek silahlı gücümüzün de olması gerekmektedir. Oyunun kuralları da aslında bunu gerektiriyor. Hangi ekonomik güce sahip olursanız olun, caydırıcı bir askerî gücünüz yoksa maalesef küresel asıl oyuncu olamamaktasınız. Buna en güçlü örnek Almanya ve Japonya'nın durumudur. Her iki ülke de küresel anlamda bilim, teknoloji, sanayi, ekonomi vesaire vesaireye sahip olmalarına rağmen güçlü bir askerî yapıya sahip olamadıkları için istedikleri kadar etkili olamamakta, birilerinin hep arkalarında kalmakta, onların dümeninde gitme zorunluluğu hissetmektedirler. Tabii, bu gerçeğe karşı hayalperest barış güvercinlerinin çıkıp "barış, kardeşlik, insan hakları, halkların kardeşliği, demokrasi" gibi süslü laflar etmeleri, bunu insanlığa karşı "silahlanma" olarak "Kabul edilemez." diye sunmaları da mümkündür. Küresel oyun kurucuların dönemsel uşaklığına soyunmuş olanların telkin ve tavsiyelerine Türkiye'nin artık karnı toktur. Türkiye büyüyecekse, bölgesinde ve dünya genelinde saygınlığını sürdürecekse sert güce yani caydırıcı bir askerî güce de sahip olma zorunluluğu vardır. Ülkelerin hak ve menfaatlerini korumalarında, karşısındakinden beklediği saygıyı görmesinde, bugününden olduğu kadar yarınından da emin olmasında sadece diplomasinin yetmediğine hep şahit olmaktayız; bu nedenle, her alanda güçlü olabilmemiz için gereken neyse yapılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, çoğunlukla Kara Kuvvetlerimizin nakliye uçağı olarak kullandığı C-130 ve C-160 uçaklarımız vardır, askerliğinizi yaptığınız sırada bu uçaklara da binmiş olabilirsiniz. Bu çilekeş uçaklar uzun yıllardır Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde bulunmaktadır ve önemli bölümünün kullanım süresi dolmak üzeredir. C-160 uçaklarının yakın gelecekte kullanım dışı kalmaları söz konusudur. Türkiye, bu nedenle 2003 yılında A400M Yeni Nesil Nakliye Uçağı Tedarik Projesi'ne katılmıştır. Bu proje Almanya, Fransa, İspanya, İngiltere, Belçika ve Lüksemburg'un üyesi olduğu Ortak Silahlanma İşbirliği Örgütü bünyesinde yürütülmektedir. Ülkemiz bu örgütün üyesi değildir.
Projenin bir gereği olan uçak gövdesi, sürat, fren sistemleri gibi ana parçaları ülkemizde üretilmektedir. Proje tasarım ve üretimde TUSAŞ'ın, motor üretiminde TEI'nin görev üstlendiği Türk Havacılık Uzay Sanayii ve Selex Komunikasyon gibi firmalarımızın yer aldığı, Kayseri'deki 2'nci Hava Bakım Fabrikamızın önemli rol üstlendiği bir projedir yani biz projenin içindeyiz. Ülkemiz, bu uçaklardan 10 adet sipariş vermiş ve bunun 9'unu teslim almış olup bu uçaklar hâlen kullanılmaktadır, 10'uncu uçağımızda Mart 2022'de Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine girecektir.
A400M uçakları ağır ve hacimli yük taşıma kapasitesine sahip, yüksek süratli ve uzun menzil uçabilen uçaklardır. Bu uçaklar hava indirme harekâtları, birlik intikali, havadan havaya yakıt ikmali, elektronik gözetleme gibi faaliyetlerde kullanılmaktadır. Bunun yanında doğal afetlerde -mesela Elâzığ'da meydana gelen depremde- hava ikmal köprüsünün oluşturulmasında, salgın hastalıklarda hasta ve ilaç naklinde kullanılır. Çin'den, Wuhan'dan Covid aşılarının ilk getirildiği uçaklar bu uçaklardır. Afganistan'dan ülkemize askerlerimizin ve sivil şahısların getirilmesi konularında yararlanılmıştır. "Uçan kale" ya da "Koca Yusuf" gibi isimlerle adlandırılan uçaklar, bu uçaklardır. Bu projenin yürütülmesi ve geliştirilmesinde Ortak Silahlanma İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerden Fransa, mali katkı taahhüdünü artırmış ve bununla ilişkili 1 ve 2 Sayılı Değişiklikler 2011 ve 2014 yıllarında; Belçika'nın mali katkı taahhüdünü artırma kararına ilişkin 3 Sayılı Değişiklik 2018 yılında; Almanya'nın ve Belçika'nın tekrar, mali taahhüt karşılıklarını artırma kararı da 4 Sayılı Değişiklik olarak 2020 yılında imzalanmıştır. Bu değişiklik metinlerinin onaylanmasının ülkemize yüklediği herhangi bir ilave yük bulunmamaktadır. Bunun yanında, Türkiye'nin diğer ülkelerden farklı olan yönü projeyle ilgili 2003 Tarihli Mutabakat Muhtırası ve Program Üst Kurul Kararı kanunla uygun görüldüğü için bu metinlerde yapılan değişikliklerin onaylanmasının da Türkiye Büyük Millet Meclisi takdirine bırakılmış olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, günümüzde gündem sürekli değişmektedir. Rusya'nın attığı her adımın Türkiye'nin hak ve menfaatlerine tehdit oluşturduğunun farkında olmak zorundayız. Rusya, eski ve tarihî hâkimiyet bölgelerini yeniden hâkimiyeti altına alma arayışındadır. Nitekim, Ukrayna'yı parça parça yutan bir Rusya bulunmaktadır. Kırım'dan sonra bu defa Ukrayna topraklarını, Donetsk ve Luhansk'da kurdurduğu kukla hükûmetleri tanıyarak ilhak yoluna giden ilk adımı atmıştır. Osetya, Kırım ve Donetsk ile Luhansk'tan sonra Batı'nın ne diyeceği fazla önemli değildir. Zira, ABD'nin başını çektiği Batı Bloku laf üretmenin hatta Rusya'yı kışkırtmanın ötesinde bir şey yapmamış ve yapmayacağını da göstermiştir. Bugün, Putin'in atacağı adımları öngörmek zor değildir. Çarlık Rusyası'nın hedefleri, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin hak ve menfaat bölgeleri, komünizmin genişleme ve hedef ülkeleri içten ele geçirme teknikleri, Rus millî hafızası ve Rus milliyetçiliğinin hedefleri ile Putin gibi bir Rus milliyetçisinin hedeflerini eğer önünüze koyarsanız, ileride atacağı adımları şimdiden kestirmeniz mümkündür. Buna karşılık olarak, bugün Biden'ın yayınlamış olduğu mesajda şu deniliyor: "Rusya'nın uluslararası hukuku bariz ihlallerinden çıkar elde etme şansını reddetmek için bir yürütme emri imzaladım. Sonraki adımlar konusunda da Ukrayna da dâhil olmak üzere müttefikler ve ortaklarla yakın istişarelerde bulunmaya devam ediyoruz." Yani laf, laf, laf.
Rusya'nın bundan sonraki adımının Baltık ülkeleri değil, Suriye olma ihtimali göz ardı edilmemelidir. Suriye'nin Rusya'yla birleşme kararı tüm dengeleri bozacaktır ki Suriye, hatırlayacaksınız, Mısır'la da birleşme kararı almış idi. Şu anda Esad fevkalade sıkışmış durumdadır, buradan kurtulmak için böyle bir yol izlerse stratejik olarak Rusya bütün dünya ülkelerinin önüne geçecektir. Suriye'nin böyle bir karar almasının önündeki en büyük engel, bu ittifakla birlikte oluşacak arazinin üzerinde İsrail'in hak iddia ediyor olmasıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi lideri ve Genel Başkanım Sayın Devlet Bahçeli'nin bugün MHP grup toplantısında dikkat çektikleri üzere, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Rusya ve Ukrayna arasındaki muhtemel savaşı kesinlikle doğru bulmuyor, bu cinayet teşebbüsüne hiç kimsenin ortak olmamasını temenni ediyoruz; barış, huzur ve istikrarın kökleşmesi için diplomasi ve diyaloğun tek çıkar yol olduğuna inanıyoruz; savaş yanlıştır, insanlığın kaybetmesidir diyoruz. Ayrıca, savaş çığırtkanlığı yapan "Savaş çıktı çıkıyor." yaygarası koparan ülkelerin asla iyi niyetli olmadığı kanaatindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Devamla) - Cümlemi tamamlayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Devamla) - Milliyetçi Hareket Partisi olarak söz konusu kanun teklifini uygun gördüğümüzü ve desteklediğimizi yüce Meclisin bilgilerine sunuyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)