| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 02.03.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu grup önerisinde Adalet ve Kalkınma Partisi çalışma saatlerine ilişkin bir öneri getiriyor. Değerli arkadaşlar, tabii, bu 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi gerçekten son derece kötü hazırlanmış, alelacele, gayriciddi hazırlanmış bir kanun teklifi; bir defa bu tespiti yapalım. Bu, Komisyonda çok konuşuldu zaten, buna ilişkin değerlendirmeleri birazdan burada da eğer başlanırsa göreceğiz. Fakat, şimdi, bunun ötesinde, tabii, burası çok önemli. Yani, niye bir kanun teklifi gelişigüzel hazırlansın? Zaten bu nedenle sürekli sürekli kanun yapmak zorunda kalınıyor, kanun kalitesinde son derece düşme var; bir defa bunun tespitini yapalım.
İkincisi, İç Tüzük zorlanarak getiriliyor yani üç gün içerisinde bu kadar önemli bir düzenleme geçirilmeye çalışılıyor; bunu anlamak mümkün değil. Bu tür şeyler, nükleer yani bu tür kritik düzenlemeler başka ülkelerde halka soruluyor, referandum yapılıyor, böyle gelişigüzel, çalakalem, imla hatalarıyla dolu filan getirilmiyor; şimdi, bu, olacak iş değil.
Bir şey daha var, yani böyle tehdit edercesine, sanki muhalefeti tehdit edercesine hafta sonu da çalışma şeklinde bir öneri getiriliyor. Değerli arkadaşlar, bu, bu kadar acildi, böyle bir zorunluluk vardı, biz iki üç hafta tatil yaptık, niye tatil yaptık? AK PARTİ Grup Başkan Vekilleri bize "Gündemimizde bir şey yok." dediler. Yani iki hafta önce gündemimizde bir şey yok, şimdi geldiğimiz noktada bunun alelacele çıkartılması lazım. Niye? Çünkü 9 Martta Anayasa Mahkemesinin verdiği süre doluyor. Anayasa Mahkemesi ne kadar süre vermiş? Bir yıl süre vermiş. Ya, bir yıl bekliyorsunuz, bekliyorsunuz, en sonunda getirdiğiniz kanun teklifi de gayriciddi, gelişigüzel, çalakalem yazılmış bir kanun teklifi ve Meclisi sıkıştırıyorsunuz, "Bunun illaki görüşülmesi lazım." Komisyondaki görüşmeler sıkıştırıldı, sabah kaça kadar sürdü, 5'e kadar mı sürdü? Dünyanın neresinde böyle bir şey var? Tabii, siz bir kalite beklemiyorsunuz, her şey kalitesizleştiği için memlekette. Yani laf olsun torba dolsun diye iş yapılıyor. Bir kanun teklifi sabahın 5'ine kadar görüşülmez arkadaşlar, bu kadar önemli bir şeyse bunu zinde kafayla görüşmek lazım, toplumun her tarafına sormak lazım, meslek örgütlerinin gelmesi lazım, sivil toplum kuruluşlarının gelmesi lazım; bunların hiçbirini getirmeden böyle paldır küldür bir şey yapılıyor.
Ya, bir yıl süre verilmiş, iptal edilen bir kısım hükümler var, bir yıl niye duruyorsunuz? Tabii, size söylemiyorum ben bunu, nihayetinde yeni sistemde -gerçi siz yapmak zorunda olduğunuza göre, daha doğrusu hep beraber yapmak durumundayız ama bizim hiçbir kanun teklifimiz geçmiyor- biz biliyoruz ki bunun pratik uygulaması Cumhurbaşkanlığından geliyor veya bakanlıklardan geliyor. Ya, Allah aşkına, şu Meclisin itibarını zerre kadar düşünüyorsanız biriniz kalkıp sorsun şurada: "Kardeşim, beni niye sıkıştırıyorsun sabahlara kadar? Niye bunu madem..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.
Yalnız şunu sormak lazım: "Bizi niye sıkıştırıyorsunuz?" diye sizin sormanız lazım. Nihayetinde oradakiler bürokratlar...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan, kendi teklifimiz, milletvekillerimizin teklifi.
ERHAN USTA (Devamla) - Hayır efendim, öyle bir şey yok. Cahit Bey, birbirimizi kandırmayalım. Bunun bir tane maddesini yazacak bir kişi yok şurada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) - Bırakın Allah aşkına yani Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği yaptım ben, kimse kimseyi kandırmasın. Kurumdan geliyor, kurum sıkıştırıyor sizi ama kuruma şunu sormak lazım: Kardeşim, niye bir yıl durdunuz? Niye bir yıl durdunuz ve çok kötü bir kanun teklifi getirdiniz? Yarın bunlar da iptallerle karşılaşacak. Dolayısıyla, Meclisin itibarı diyorsak, milletvekilinin itibarı, saygınlığına diyorsak önce kendi itibarımıza kendimiz sahip çıkacağız. Meclisin saygınlığı kendimiz sahip çıkacağız. Bir defa reddetmiş olsanız bunların hiçbirisi olmayacak ama bir defa bile reddetmiyorsunuz, hiçbir konuşmayı zaten izlemiyorsunuz, her defasında dışarı çıkılıyor, ondan sonra yoklama istendiği zaman içeri geliniyor. "Aman burada bir kelimeye dahi maruz kalmayalım." anlayışıyla yasa yapılmaz. Yani aslında benim konuşmam bu değildi çünkü ithalat ihracat meselesini konuşacaktık, memlekete faydalı bir şey konuşalım diye uğraşıyorduk ama yani bu tavırdan sonra bunu hakikaten... Yani son derece üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. Bu anlayışla kanun yapmanın da bu ülkeye bir faydası yok.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)