GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:60
Tarih:02.03.2022

MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve televizyonları başında bizleri izleyen büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, nükleer enerjinin barışçıl amaçlı kullanımı sırasında güvenliğin sağlanması ve sürdürülmesi faaliyetinin radyasyonun olası zararlı etkilerinden korunarak yerine getirilmesinde tarafların önemli sorumlulukları bulunduğunu belirterek başlamak istiyorum.

Yine, ayrıca, görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle barışçıl kullanım ilkesi esas alınarak nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin yoğunlaştırıcı radyasyonun olası zararlı etkilerinden korunmasına yönelik uygulanması gereken ilke ve esaslar, tarafların sorumlulukları, nükleer hadiselerden kaynaklanan nükleer zararlar hakkındaki hukuki sorumluluk, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler üzerinde düzenleyici kontrol yetkisini haiz Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepimizin malumu olduğu üzere dünyada enerjiye olan talep gün geçtikçe artmakta ve enerji yatırımlarının önemi giderek daha fazla anlaşılmaktadır. Bu noktada, çevreyi, toplumu ve gelecek nesilleri göz önüne alan, güvenilir, ucuz, sürdürülebilir ve erişilebilir enerji kaynaklarına olan ihtiyaç diğer alternatiflere göre nükleer santralleri ön plana çıkarmaktadır. 2021 yılı sonu itibarıyla, dünya üzerinde 30 ülkede toplam 439 nükleer reaktör hâlen işletme hâlinde olup enerji üretmekte ve dünyanın toplam enerji ihtiyacının yüzde 10'u nükleer enerjiden karşılanmaktadır. Bu oran, Fransa'da yüzde 70, Belçika'da yüzde 40, Finlandiya, İsveç, Güney Kore ve İsviçre gibi bazı gelişmiş ülkelerde ise yüzde 30 olarak göze çarpmaktadır. Örneğin, Fransa'da hâlihazırda 56 nükleer santral faal olup Avrupa'da sanayicisine en uygun fiyatla enerji temin eden ülke konumundadır. Ayrıca, İngiltere gibi birçok gelişmiş ülkede nükleer santral inşaları devam etmektedir. Nükleer enerji ülkemizin uzun vadeli karbonsuzlaşma stratejisinin de önemli bir parçasıdır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı verilerine göre 1971-2018 döneminde nükleer enerji toplam 70 milyar ton karbondioksite mâni olmuştur. Bu da 2012-2013 arası tüm salımlara denk gelmektedir. Mevcutta nükleer enerji, karbon emisyonlarını yılda 2 milyar ton oranında azaltmaktadır. Bugün, Avrupa'da 10 ülke; Fransa, Polonya, Macaristan, Çekya, Bulgaristan, Slovakya, Romanya, Hırvatistan, Slovenya ve Finlandiya nükleer enerjinin yeşil ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilmesi için Avrupa Birliği Komisyonuna bir tasarı vermiş ve AB Komisyonu bu tasarıyı kabul etmiştir. Böylelikle, AB, nükleer enerjinin 2050 yılı "karbon nötr" hedefi için hem yeşil hem de sürdürülebilir bir yatırım olduğunu teyit etmiştir.

Enerji sektörü, tüm sera gazı salımlarının üçte 2'si gibi yüksek bir oranından sorumludur. Nükleerde karbon salımı yok denecek kadar azdır ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali'miz küresel iklim değişikliğiyle mücadelemize önemli katkılar sağlayacak, çevre dostu da sayılabilecek bir projedir. Tüm ünitelerinin işletmeye alınmasıyla her yıl 40 milyon tonun üzerinde karbon salımının önüne de geçilmiş olacaktır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ülkemizin enerji alanındaki en büyük yatırımı olan ve ilk ünitesini 2023 yılında devreye almayı planladığımız Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde kurulmakta olan 4 reaktör faaliyete geçtiğinde Türkiye'nin toplam enerji ihtiyacının yüzde 10'unu tek başına karşılayabilecektir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde kullanılan VVER-1200 tasarımı, Fukuşima kazası sonrası belirlenen gereklilikler göz önünde bulundurularak geliştirilen aktif ve pasif güvenlik sistemleriyle beraber uzun süre önce doğrulanmış mühendislik çözümlerinin güvenilirliğini bünyesinde birleştirmektedir. Genel itibarıyla VVER-1200 yüksek güç, altmış yıllık hizmet ömrü, yakıt ikmali yapmaksızın on sekiz ay çalışma imkânı gibi özellikleriyle öne çıkmaktadır.

Diğer yandan, dünya genelinde iklim değişikliği tartışmalarının sürdüğü şu dönemde, iklim değişikliğine etkileri minimum düzeyde olan, sahip oldukları güvenlik sistemleriyle doğal radyasyonun sadece yüzde 1'i kadar etkiye sahip olan nükleer santrallerin güvenli ve emniyetli şekilde işletilmelerini sağlamakta en önemli rol hiç kuşkusuz ki nükleer alanda düzenleyici ve denetleyici görev üstlenen kurumlara düşmektedir. Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütüldüğü ülkelerde insanların ve çevrenin korunması bu tesislerin güvenliğini denetleyen sağlam bir düzenleyici çerçevenin varlığına bağlıdır. Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin düzenleyici kontrolü için operasyonel ve etkin bir şekilde bağımsız bir düzenleyici kurumun oluşturulması ve sürdürülmesinin sağlanması önem teşkil etmektedir. Düzenleyici kurumların düzenleyici sorumluluklarını ve işlevlerini yerine getirebilecek yeterli kaynaklara ve uygun niteliklere sahip ve yetkin personellere de ihtiyacı vardır. Bununla birlikte, ülkemizin de tarafı olduğu Nükleer Güvenlik Sözleşmesi de ayrıca sözleşme taraflarına yasal ve düzenleyici çerçeveyi oluşturmanın yanı sıra bağımsız bir düzenleyici kurum kurulması görevini de yüklemektedir.

Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle radyoaktif atıklara ve kullanılmış yakıtlara ilişkin hükümler ihdas edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanı dışında yürütülen bir faaliyet sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif atıkların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine sokulmasını da yasaklamıştır. Ülkemizde yürütülen faaliyetler neticesinde ortaya çıkan radyoaktif atıkların bertarafında Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) yetkilendirilmiştir. Radyoaktif atık yönetimine ve işletmeden çıkarmaya ilişkin kurulacak özel hesaplar, bu hesaplara yapılacak katkı payı ödemelerinin nasıl belirleneceği, bu hesaplardan yapılacak katkı payı ödemelerinin neler olduğu, hesapların gelirleri ve işleyişine ilişkin hususlar da bu kanun teklifiyle düzenlenen konular arasında yer almaktadır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Paris Sözleşmesi yani Nükleer Enerji Sahasında Hukuki Mesuliyete Dair Sözleşme'nin 2004 protokolüyle gelen değişikliklere paralel olarak nükleer enerji alanında hukuki sorumluluk rejimine ilişkin düzenlemelere de yer verilmiştir. Nükleer santral işletenin nükleer tesisinde ya da nükleer maddelerin taşınması esnasında meydana gelen bir nükleer hadiseden kaynaklanan zararlardan kendisinin, personelinin ve tesisle ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanların herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın ve münhasıran sorumlu olacağı esası miktar ve zaman açısından belirli sınırlar dâhilinde kabul edilmiştir. Sorumluluğun, sigorta veya diğer mali güvencelerle teminat altına alınması zorunluluğu da öngörülmüştür. Nükleer teknoloji sadece enerji üretimi için değil tıptan sismik aramalara, uzay çalışmalarından sanayi teknolojisine ve tarıma kadar birçok sektörün gelişmesine de öncülük etmektedir. Unutulmamalıdır ki nükleer enerjiye sahip olmadan gelişen ve gelişmiş olan hiçbir sanayi ülkesi yoktur.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın en önemli ayaklarından bir tanesini de nükleer enerji oluşturmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi, her dönem nükleer enerjiye olumlu yaklaşmış ve seçim beyannamelerinde kesintisiz olarak nükleer enerjinin geliştirilmesine yer vermiş bir siyasi harekettir. Merhum Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş, daha 1961 yılında nükleer araştırmalarla ilgili bütçeye 30 bin lira koydurarak istikametimizin bu enerji kaynağına doğru olması gerektiğini kayda geçirmiştir. Merhum Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'le başlayan nükleer güce sahip olma hedefi, ülkücü akademik camianın ve devlet içerisinde bu hedefi ülkü kabul etmiş kadroların önemli ve heyecan verici amaçlarından da biri olmuştur.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; bu amaç doğrultusunda Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi, 24 Haziran 2018 Seçim Beyannamesi'nde, partimizin bu konudaki görüşlerini şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Büyümenin, kalkınmanın, gelişmiş bir ülke olabilmenin temel dinamiklerinden biri olan enerji, büyük ölçüde kendi imkânlarımızla temin edemediğimiz ve ithal etmek zorunda kaldığımız önemli bir girdidir. Bu durum, ülke olarak uzun vadeli enerji stratejisi çerçevesinde millî bir enerji politikası ortaya koymamızı da zorunlu kılmaktadır. Ülkemizin enerji politikasının temel önceliği, enerji talebindeki artışın güvenli bir biçimde karşılanabilmesidir. Enerjiye olan talep; nüfus artışı, sanayileşme, kentleşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak da artış göstermektedir. Enerji üretiminde kullanılabilecek kaynakların çeşitliliği, üretim ve dağıtım sistemlerine yönelik teknolojilerdeki hızlı gelişmeler, kaynak temininin aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve diplomasinin de konusu olması ve enerji tüketiminin olumsuz çevre etkileri, enerjiyle ilgili değerlendirmelerin çok boyutlu ve çok eksenli bir yaklaşımla ele alınmasını zorunlu kılmakta, bunları dikkate alan millî bir enerji politikası ortaya koymayı gerektirmektedir. Küresel ölçekte güç dengesi arayışları, enerji politikalarını etkilemekte, yaşanan ekonomik ve politik belirsizlikler enerji ve doğal kaynaklar üzerindeki paylaşım mücadelelerini de artırmaktadır. Enerjinin ekonomik boyutunun yanı sıra siyasi, diplomatik, çevresel ve insani boyutlarının olması uzun vadeli bir enerji stratejisinin hazırlanmasını da gerekli kılmaktadır. Enerji diplomasinin geliştirilmesiyle zengin enerji kaynaklarına sahip Türk Cumhuriyetleriyle ikili ve çok taraflı anlaşmaların yapılması, bu kapsamda Türk enerji ticaret birliği kurulması, enerji sahasında başlayan bu birliğin ekonominin diğer alanlarına da model olması sağlanmalıdır.

Türkiye'de elektrik sektörü, arz güvenliğini esas alan bir anlayışla ekonomik büyüme ve refaha katkı sağlama doğrultusunda gelişmiştir. Sağlam mevzuat ve güçlü politika dokümanları bir piyasanın etkin işlemesinin ön şartı ise finansal sürdürülebilirlik ve yatırımlardaki ekonomiklik de o piyasanın varlığını devam ettirmesinin asgari şartlarındandır. Ülkemizin politikalarını, enerji arz güvenliğini sağlama ve enerji pazarında avantaj yakalama amacı şekillendirmektedir.

Dünyada yaşanan teknolojik gelişmeler, ham madde ve petrol fiyatlarındaki değişimler, yenilenebilir enerji ve doğal gaz kaynaklı politikalara geçiş enerji sektörünün ne kadar dinamik ve gelişmeye ne kadar açık olduğunu da göstermektedir. Bu çerçevede, enerji ham maddelerinde dış bağımlılığın azaltılması, bunun için kömür ve yenilenebilir enerji kaynaklarının azami seviyede değerlendirilmesi, enerji ithalatında kaynak ve kaynak ülke çeşitliliğinin sağlanması, etkin bir talep yöntemiyle enerji arzının kesintisiz ve yeterli bir şekilde gerçekleştirilmesi, çevreye dost ve duyarlı bir anlayışla gelişmiş atık, kontrol ve bertarafına, havza ve kaynak planlamasına dayalı bir yaklaşımla enerjinin çevre ve insan sağlığına zarar vermeden üretilmesi, enerji verimliliğinin üretimden tüketime bütün alanlarda güçlü ve çeşitlendirilmiş finansal araçlarla desteklenmesi ve yeni enerji teknolojilerini üretecek yetkinliğe ulaşılması gereklidir. Bu bağlamda, Türkiye'nin önüne koyduğu 500 milyar dolar ihracat ve ilk 10 ekonomiye girme hedefleri açısından kesintisiz enerjiye ve dolayısıyla da en az 3 adet nükleer santrale ihtiyacı olacaktır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yeri gelmişken, 5 Mart 1207 yılında Selçuklu Sultanı I. Gıyâseddin Keyhüsrev tarafından Türk yurdu hâline getirilen Antalya'mızın fethinin 815'inci yılını kutlamak istiyorum. Anadolu Selçuklu Devleti için Antalya her zaman bir ülkü olmuştur. Antalya, İstanbul ile Mısır arasındaki en kısa yol üzerinde bulunmaktadır. Büyük ve önemli bir limana sahip olarak deniz ticaretini sürdürmek isteyen Anadolu Selçuklu Devleti için Antalya'nın şüphesiz stratejik ve ekonomik önemi çok büyüktür. Bu kutlu fetih sayesinde, Selçuklu Devleti için Antalya uygun vergi kolaylıklarıyla kısa bir zaman içerisinde önemli bir dış ticaret kapısı olmuştur, medeniyete de önemli öncülük etmiştir. Bu sayede, Selçuklu Devleti dış ticaretin gelişmesine bağlı olarak bir deniz gücü hâline de gelmiştir. Böylece, ilk Türk deniz gücü Selçuklular eliyle Antalya'da kurularak, Antalya'mız Türk denizciliği için stratejik bir konuma yükselmesinin gururunu da yaşamaktadır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; sözlerime son vermeden önce hem tarihimizde şanlı bir asker hem de savunma sanayimizin sembol ismi olan, Kafkas İslam Orduları Komutanı ve Bakü'nün kurtarıcısı Nuri Killigil Paşa'yı şehadetinin 73'üncü yıl dönümünde rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

Görüşmekte olduğumuz Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.