| Konu: | Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 03.03.2022 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin amacı nedir? Genel gerekçeye baktığımız zaman, amaç, Anayasa Mahkemesinin 2018 tarihli 702 sayılı Nükleer Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'yi iptal etmesiyle oluşan hukuki boşluğu gidermek.
Kanun teklifinin 1'inci maddesiyle, kanunun amaç ve kapsamı belirlenmektedir. Buna göre "Bu kanun teklifiyle genel ilke ve esaslarla birlikte nükleer faaliyetler üzerinde düzenleyici kontrol yetkisini haiz Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve sorumlulukları belirlenmektedir." denilmekte. Ancak Komisyon çalışmalarında teklif sahiplerine "Nükleer Düzenleme Kurumunun merkezi neresidir?" diye basit bir soru sordum ve "Ankara" cevabını aldım. Ancak elimizdeki kanun teklifi metninde Kurumun merkezinin neresi olduğuna dair herhangi bir ifade yok. Nükleer Düzenleme Kurulu kaç kişiden oluşur ve ne şekilde çalışır? Kurumun yapısı nedir? Hangi bakanlıkla ilişkilidir? Kaç personel kadrosu ihdas edilmiştir? Bu soruların cevaplarının hiçbir tanesi tartıştığımız bu kanun teklifinde yok.
Değerli milletvekilleri, elimizdeki kanun teklifinde Nükleer Düzenleme Kurumunun kuruluş, görev ve yetkileri, çalışma usul ve esasları gibi düzenlemelere ne yazık ki yer verilmemiştir. Oysa Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de tüm bu hususlara yer verilmiş olduğunu görmekteyiz. Komisyon çalışmalarından anladığımız kadarıyla, bu kanun teklifi yasalaştıktan sonra Nükleer Düzenleme Kurumuyla ilgili tüm bu düzenlemeler bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle belirlenecek. Oysa yasama organı olarak Meclisimiz yani bizler, nükleer enerjiyle ilgili alanı yeni bir kanunla düzenlerken bu alanda düzenleyici ve denetleyici kurumu da kurabilirdik. Ülkemizdeki mevcut düzenleyici, denetleyici otoritenin, kurumların bağımlı olduğu tartışmasız bir gerçek olarak ortadayken çevre ve halk güvenliği için, güvenliğimiz için mutlak bağımsız olması gereken bir kurumun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulmasını biz bir güvenlik sorunu olarak görmekteyiz.
Bir diğer tartışmalı husus ise böyle bir kurumun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulup kurulmayacağı konusudur ki Anayasa'ya göre, böyle bir kurumun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlemesi yapılamaz.
Değerli milletvekilleri, geçmişte korkunç ve telafisi olmayan çevre felaketlerine yol açmış, yüz binlerce insanın hayatına ve sağlığına mal olmuş nükleer enerjide güvenlik hayati önem taşımaktadır. Düzenleyici ve denetleyici otorite konumunda olan Nükleer Düzenleme Kurumunun bağımsızlığı üzerinde ısrarla durmamızın, bu Kurumun yapısıyla ilgili düzenlemenin bir tek adamın tek bir imzasıyla yapılmaması gerekliliğinin altını ısrarla çizmemizin nedeni, Anayasa tartışmaları ötesinde, güvenlik endişesidir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların ve yasal çerçevenin zayıf olması nükleer atık yönetimini zorlaştırmakta ve kaza riskini artırmaktadır. Ciddi çevre felaketlerine neden olan Fukuşima nükleer kazasından sonra Japonya Parlamentosu tarafından hazırlanan soruşturma raporunda yer alan şu satırlar her birimize birer ders niteliğindedir, okuyorum: "TEPCO Fukuşima Nükleer Güç Santrali kazası, hükûmet, düzenleyiciler ve şirket arasındaki danışıklıktan ve bu tarafların yönetişim eksikliğinden ortaya çıkmıştır. Onlar fiilî olarak ülkenin nükleer kazalardan korunma hakkına ihanet etmişlerdir. Bu yüzden kazanın insan eseri olduğu sonucuna varıyoruz. Kökteki nedenlerin herhangi bir kişinin kabiliyetiyle ilgili olmadığına, yanlış kararların alınmasını ve yanlış fiillerin yapılmasını özendiren örgütsel ve düzenleyici sistemlerde yattığına inanıyoruz." Bu son cümleyi bir kere daha okuyacağım: "Kökteki nedenlerin herhangi bir kişinin kabiliyetiyle ilgili olmadığına, yanlış kararların alınmasını ve yanlış fiillerin yapılmasını özendiren örgütsel ve düzenleyici sistemlerde yattığına inanıyoruz." diyor Japon Parlamentosu. Nükleerde dünyadaki en gelişmiş teknolojiye ve güvenliğe sahip olduğu iddia edilen Japonya'da kazanın nedeni, özetle, örgütsel ve düzenleyici sistemler.
Değerli milletvekilleri, tartıştığımız konular, düzenlediğimiz yasal çerçeve, Nükleer Düzenleme Kurumu ve Kurulunun yapısı, bağımsızlığı ülke için, çevre için, her birimizin canı için hayati önem taşımakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) - Ancak biz, üzerinde günlerce tartışmamız, çalışmamız gereken bu konuda, Komisyon çalışmaları esnasında hiçbir akademik odadan, hiçbir sivil toplum kuruluşundan bilgi almadık. Sabah saat beşe kadar süren Komisyon çalışmaları sonrası eller kalktı ve indi. Anladığım kadarıyla Genel Kurulda da benzer şeyler yaşayacağız; günün sonunda, eller kalkacak inecek, bu teklif noktasına virgülüne dokunulmadan yasa hâline gelecek. Ancak şunu bilmekte yarar var: Kabul oyu veren herkes vebal altındadır ve bu işin vebali de bir hayli ağır olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)