| Konu: | Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 05.03.2022 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'yle ilgili görüşmeler Komisyonda sürerken gece getirilen 3 tane ek madde Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'ne ekleniyor. Biraz evvel Sayın Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel de ifade etti. Bunların burada olmasının anlamı da yok, gereği de yok; bu, Meclise de yakışmıyor ayrıca.
Bakınız, madde ne diyor biliyor musunuz: "Görev sahası dahilinde, işlenmeyen ve tarım yapılmayan gerçek ve tüzel kişilere ait tarım arazilerini Devlet Su İşlerince düzenlenecek usul ve esaslar dahilinde, kiralayarak tarımsal üretim yapmak veya yaptırmak." Birincisi, bu, mülkiyet hakkına müdahale, Anayasa'ya aykırı. İkincisi, Devlet Su İşlerinin hangi görev tanımında bölgesindeki işlenmeyen araziyi kiralayıp işletmek ya da kiraladığı yeri tekrar -kullanıma- başka kişiye vermek diye bir yetkisi var? Arkadaşlar, bu bürokrat arkadaşlar size getiriyor da siz "Bu nedir?" diye hiç mi bakmıyorsunuz? Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü var, eğer bunu yapacaksa Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü yapacak ama Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü de sizin özelleştirme mantığınızla, kendindeki çiftlikleri "Ben işletemiyorum." diye kiraya vermiş yani at izi it izine karışıyor.
Kalkıyorsunuz, Toprak Mahsulleri Ofisine 5 litrelik ayçiçeği yağının satış hakkını veriyorsunuz, tanıyorsunuz. Peki, nereden alıyorsunuz bu yağı diye Bakana soruyorum, "Trakya Birlikten alıyoruz." diyor. Çünkü işleme tesisi Trakya Birlikte var, tenekeyi de bulma olanağı var. Peki, niye TMO alıp dağıtır da Trakya Birlik eliyle bunları dağıttırmazsınız? Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün amacı neydi? Bitkisel üretim yapmak, hayvancılığı geliştirmek. 2021 yılında ne yaptı biliyor musunuz Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü? Giden Bakanın bizim çiftçimize 2.250 lira taban fiyat verdiği yerde, ürettiği buğdayı 5.320 liradan piyasaya sattı. Ya, buralar ticaret alanı mı? Şimdi, Devlet Su İşlerinin olmayan görevlerine ekleme yapıyorsunuz; yarın bunu da içinden çıkılmaz hâle getireceksiniz. Bu, gelsin, Tarım Komisyonunda değerlendirilsin, tartışılsın, konuşulsun; yanlışı görün.
Başka bir şey daha: Sulama birliklerini ne yaptınız? Çiftçilere ait bu kuruluşlara dair iki yıl önce -veya üç yıl önce- kanun çıkardınız -o zaman ben de Tarım Komisyonundaydım- dediniz ki: "Çitçilere ait bu kuruluşları Devlet Su İşleri işletecek." Çiftçiler almış makinesini, ekipmanını; birlikte her şey var; bir yerde, kanunla el koydunuz. Şimdi ne yapıyorsunuz? Sulama birliklerinin elektrik enerjisi üretmesinin yolunu açacak düzenleme yapıyorsunuz. Niye? Sulama birliklerini de ileriki aşamada bu yetkilendirmeyle özelleştirmek için bir çabanın başlangıcı olmasın bu? Keza, enerji üretebilmek için -o dönemlerde de gelmişti- bazı su kaynaklarının bulunduğu alanlarda toplanan suyun üzerinde tesislerin kurulmasının kapısı aralanıyordu. O gün, o, Komisyondan çekildi; Adalet ve Kalkınma Partisinden bazı arkadaşlar da Komisyonda bizlere o konuda destek sağladılar ve birlikte, o düzenlemenin iptali sağlandı, Meclise de gelmedi. Şimdi, arkadan dolanılıp bu maddeyle bu yapılıyor. İkisi de tehlikeli, tartışılması gereken ve bürokrat aklıyla olmaması gerektiği noktada işler. Yani Devlet Su İşleri, yapacaksa sulama suyuyla ilgili ülkede sorun var; barajlar var, kanaletler var, taşkın önleme projeleri var; onlarla uğraşsın. Devlet Su İşleri şimdi üretici mi? Ne yapacak? Aldığı yerlerde buğday mı ekecek, arpa mı ekecek? Oradaki arazinin sahibine o desteği verin de o sahip olan arkadaşımız gitsin, kendi toprağını eksin. Niye el koymaya kalkıyorsunuz?
Ha, bir de "Kiraladığı yeri sonra başkasına da verip onun da orada tarım yapmasının yolunu açar." diyor. Ya "mülkiyet" diye bir kavram var. O yurttaşın, niye o toprağı ekmediğini gidip araştırıp o desteği vermek varken böyle bir düzenlemeye niye ihtiyaç duyuluyor? Bakın, Tarım Bakanlığındaki, bu Meclise getirilen ya da uygulamadaki çoğu yanlış, sorunlar yarattı arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Hepinizin takip etme şansı yok. Eşref Fakıbaba'nın Bakanlığı zamanında 2018 yılını "Buzağı Yılı" ilan etmiştik. Niye biliyor musunuz? Türkiye'deki buzağı ölümleri, Avrupa kriterlerinin 2 katına çıkmıştı. Sayıştay raporuna baktım, yine 5 tane çiftlikte buzağı ölümleri yüzde 14. Eğer biz buzağı ölümlerini engellersek et açığımız olmaz, hayvan açığımız olmaz, ithalata gerek kalmaz. Ya, aşıyı ithal ediyoruz, veterinerimiz var; devletin kurumundaki hayvanın sağlığını sağlayamıyoruz, ondan sonra kalkıp vatandaşın elindeki araziye alıp "Orada tarım yapacağız." diyoruz. Tarımdaki sorunlar böyle çözülmez.
Çiftçiyi, besiciyi, süt inekçiliği yapanı yani bu işi yıllardır sürdüreni destekleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Kırsala gereken desteği verin, çözüm oradadır diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)