| Konu: | (2/4006) esas numaralı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/161) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 08.03.2022 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde bu kürsüde konuşmak benim için çok kıymetli. Analarımız, eşlerimiz, bacılarımız, evlatlarımız, kısacası bizi biz yapan kadınlarımız için buradayım, bu kürsüdeyim; en çok da vahşice katledilen Özgecan Aslanlar, Pınar Gültekinler için, Aleyna Çakırlar için, Nadira Kadirovalar için buradayım.
Kadınlarımız katlediliyor; şiddete, istismara, işkenceye maruz bırakılıyor; canımız yanıyor. "Bir kadını ortadan ikiye böl; yarısı annedir, yarısı çocuk." demiştir Cemal Süreya. Gönül isterdi ki bugünü, yaşamı var eden kadınlarımız için kutlama gününe çevirelim ancak ne yazık ki kadınlarımızın ülkemizde yaşadığı korkunç durum nedeniyle kutlama değil, mücadele günü olarak öne çıkıyor. Maalesef, Türkiye'de günde en az 3 kadın öldürülüyor, sadece bu yılın ilk iki ayında 68 kadın katledildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre ise Türkiye'de 2021 yılında 280 kadın öldürüldü, 217 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu. Daha geçtiğimiz günlerde 15 yaşında -nişanlandırılıp- öldürülen yavrumuza yandık.
Jandarma tarafından 2021 yılında hazırlanan bir kayda göre tam 48 bin kadın erkek şiddetine maruz bırakıldı, bu oran bir önceki yıla göre yüzde 12 artmış durumda. Kadına yönelik şiddet, istismar, taciz, tecavüz ve eşitsizlikle ilgili ne yazık ki ülke genelinde sağlıklı bir istatistiki veri yok. Bu bile AKP iktidarının kadına bakışını göstermeye yetiyor.
Kadınlar yalnızca şiddet, vahşet, katliam, istismar, tecavüz ve eşitsizliğin değil, aynı zamanda büyük bir adaletsizliğin de kurbanıdır. Türkiye'de kadının karşısına en büyük sorun olarak şiddet çıkıyor, ardından işsizlik, eğitimsizlik ve taciz geliyor. Türkiye'de her 10 kadından 7'si iş bulamıyor. Kadınların istihdama katılım oranı yüzde 26,3 civarında. Türkiye'de 20 milyon kadın iş yaşamı dışında kalıyor. 15 yaş üzerindeki 30 milyon 695 bin kadının 10 milyonu iş gücüne katılabiliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen, kadını istihdam dışına iten politikalar nedeniyle sosyal yaşamdan uzaklaştırılan kadınlar, Türkiye'de hem ekonomik hem de sosyal özgürlükten yoksun yaşıyor. Kadınlar erkeklerle yaptığı aynı işe rağmen daha az ücret alıyor.
Ulu Önder'imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde kurulan ülkemizde kadınlar birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce çok sayıda hakka sahip olmuştur ancak aradan geçen onca yıla ve gelişen dünyaya karşın Türkiye, hâlâ kadınlar konusunda eşitsizlik, istismar ve şiddet kurbanı oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen günlerde -eğer lafta kalmazsa- bu konuyla ilgili kapsamlı bir yasal düzenleme yaptıklarını söyledi ancak gelecek kanunun ne kadar yetersiz olduğunu göreceğiz.
Oylamak gerekiyorsa burada, bugün, benim verdiğim kanun teklifine "evet" oyu vermenizi bekliyorum. İktidar mensupları bugüne kadar kadına yönelik vahşeti yalandan kınayıp seyretmekle yetindiler; yirmi yıldır memleketi tek başına yönetiyorlar, vahşeti -körüklemek yerine- engellemek için ellerinden tutan mı vardı, neden yapmadılar? Çünkü böyle bir niyetleri yoktu.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün hâlâ kadına yönelik şiddetin önlenmemesi, kadınların ekonomik ve toplumsal yaşamın dışına itilmesi, siyasal alandan ve yönetim kademelerinden uzak tutulması kabul edilemez. Biz biliyoruz ki kadını ötekileştiren politikalar nedeniyle kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet bu kadar çok arttı. Kadını, aileyi ve çocukları koruyamayan; katliamları, şiddeti, tecavüzü ve tacizleri engelleyemeyen siyasi iktidar, kadını ve aileyi korumaya yönelik imza atılan İstanbul Sözleşmesi'nden bir kişinin arzusuyla ve kararıyla vazgeçti. Tarihe utanç olarak kalacak bu yanlış adımdan derhâl geri dönülmelidir. İstanbul Sözleşmesi hükümleri acilen yaşam bulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
AYHAN BARUT (Devamla) - Kadına yönelik kötücül ve vahşi her suçta çeşitli hafifletici sebepler gösterilerek cezai indirim veya meşrulaştırmaysa kabul edilemez. Türkiye'de aileden başlayarak tüm birimlerde cinsiyet eşitliğine dayalı eğitim seferberliği başlatılmalıdır. İktidar, kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüzlerin sonlanması, suçluların hak ettikleri cezayı almalarına dönük müeyyidelerin uygulanması, mağdurların haklarının aranmasına yönelik var olan yasaların hayata geçirilmesini sağlamalıdır. Bizler AKP iktidarına rağmen, her yerde, direnen kadınların mücadelesini her zaman destekleyeceğiz.
Bugün, burada, bu kanun teklifini Meclise taşıyarak, "kadına karşı şiddet" tanımını getirerek kadınlarımıza karşı işlenen suçlarda zaman aşımının ortadan kaldırılmasını istedik. Vereceğiniz oyları da hepinizin vicdanlarına bırakıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)