| Konu: | (10/96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 08.03.2022 |
MHP GRUBU ADINA HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle, sözlerime başlamadan önce, tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: "Şuna inanmak gerekir ki dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir." Kadınların yükseldiği bir dünyada medeniyet ve insanlık da yücelir. Değerli milletvekilleri, kadın, ailedir; kadın, annedir; kadın, vatandır; kadın, ülkedir; kadın, toplumun aynasıdır ve kadın, gelecek nesillerin teminatıdır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ülkemizde ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. Dünya genelinde kutlanması ise 1977 yılında gerçekleşmiştir. Artık, 8 Mart, kadın hakları açısından bu günlere nasıl gelindiğinin hatırlanmasını sağlayan özel ve kutlu bir gündür.
Değerli milletvekilleri, Türk kadınları hükümdarın yanında hatun olarak devlet işlerinde söz sahibiydi. Orhun Kitabeleri'nde bazı emirler hakan ve hatunun buyruğu olarak yazılmıştı. Türk kadını, Orta Asya bozkırlarında Tomris Hatun, işgale karşı Kara Fatma, Erzurum'da Nene Hatun, hasta başında Doktor Safiye Ali, gönüllerde Zübeyde Hanım, Anadolu'nun her yanında gözü yaşlı şehit anasıdır. "Dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim.' diyemez." Lider Devlet Bahçeli Bey'in dediği gibi "Kadın, aile ve toplumsal ilişkilerin direğidir. Kahraman ve fedakâr Türk kadını hak ettiği yerde olmalıdır."
Değerli milletvekilleri, bir ülkenin kalkınması ve o ülkede demokrasinin sağlanması için kadının özgür olması gerekiyor. Bizler insan, toplum ve devlet olarak kadınların hakkını, hukukunu ve can güvenliğini korumalıyız; bu, kadınlarımıza şeref ve namus borcumuzdur çünkü kadın, toplumun şerefidir, namusudur. Koruyamıyorsak orada bir sorun var demektir, bu sorunu hep birlikte ortadan kaldırmalıyız.
Bilindiği üzere, geçtiğimiz yıl 9 Mart tarihinde Gazi Meclisimizin Genel Kurulunda tüm partilerin ortak kararıyla kadına yönelik şiddetin araştırılması amacıyla bir Komisyon kuruldu. Bu Araştırma Komisyonunun bir üyesi olarak Kadınlar Günü vesilesiyle, kadına yönelik şiddetten bahsetmek istiyorum. Dünya Sağlık Örgütünün 2015 verilerine göre Türkiye'de 1 milyon nüfus başına 5 kadın cinayeti düşüyor. İçişleri Bakanlığımızın açıkladığı son verilere göre ise 2021 yılında bu rakam milyonda 3,5'a düşmüştür. Ülkemiz özelinde incelediğimizde İstanbul, Ankara ve İzmir'in en çok kadın cinayeti işlenen şehirlerimizden olduğunu görüyoruz. Bu cinayetlerin yüzde 70'inden fazlası kadınların yuva olarak bildiği kendi evlerinde işleniyor. En çok kurban verdiğimiz kadınlar 26-35 yaş aralığında bulunmaktadır. Sadece cinayetler değil, kadınlar her türlü olayda en çok şiddeti tanıdığı insanlardan görüyor. Kadına yönelik şiddetin büyük çoğunluğunu hakaret, kasten yaralama, kötü muamele, tehdit ve darp oluşturuyor.
Değerli milletvekilleri, Komisyonumuz, gerçekleştirdiği 24 toplantıda toplam yüz elli saatten fazla çalışmış, konuyla ilgili bakanlar, bürokratlar, hâkimler, savcılar, akademisyenler, meslek kuruluşları temsilcileri, avukatlar, yapımcılar, senaristler, gazeteciler, sivil toplum kuruluşları, psikiyatrist, psikolog ve şiddet mağduru kadınlar olmak üzere toplam 71 kurum ve kuruluştan 93 kişi dinlemiştir. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından kadınların kişisel gelişimini güçlendirmek amacıyla yurdun birçok yerinde kurslar düzenlenmiştir. Yine, İŞKUR Genel Müdürlüğü tarafından kadınların ticari ve girişimci ruhunu destekleyici seminerler yapılmıştır. Ankara, İstanbul, Gaziantep ve Diyarbakır'da 7 saha çalışması yapılmış, kadın konukevleri ve aile destek merkezleri ziyaret edilmiş, ayrıca 27-31 Ekim 2021 tarihinde İspanya'ya resmî bir gezi düzenlenmiştir.
Son duruma baktığımızda, kadınlarımız yirmi dört saat çalışan KADES uygulamasını telefonlarına yüklüyorlar, şiddete uğramaları hâlinde tek tuşla, beş dakika içinde güvenlik güçleri olaya müdahale edebiliyor. Bugüne kadar KADES uygulamasını yaklaşık 2,5 milyon kadınımız indirdi. Emniyet güçlerimiz tarafından 1.100 aile içi şiddet ve kadına şiddetle mücadele bürosu kuruldu, yüz binlerce jandarmamıza ve polisimize bu konuda eğitim verildi. Şiddet mağduru kadınlarımız için devlet koruması altında ŞÖNİM'lerde güvenli bir ortam sağlanabiliyor. Kadın cinayetleri oranında yüzde 28 azalma var.
Kadınlarımızın, kızlarımızın, çocuklarımızın şiddete, tacize ve tecavüze maruz kalması ayıp ve utanç kaynağıdır. Kadına yönelik şiddet bizim toplumumuzun bir parçası olamaz. Bizler kadınları baş üstünde tutan bir milletin, bir ecdadın evlatlarıyız. Dünyanın birçok ülkesinden önce, 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren bir ülkenin vatandaşlarıyız. Büyük Atatürk diyor ki: "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
Değerli milletvekilleri, ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadele amacıyla hukuki ve idari yönden birçok olumlu adım atılmıştır. Bununla birlikte, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddetin varlığını sürdürüyor olması daha ayrıntılı çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Dün akşam Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ, Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ve bakanlıkların bürokratlarıyla "kadına yönelik şiddet" ve "sağlıkta şiddet" konuları üzerinde Adalet Komisyonu üyeleriyle bir toplantı gerçekleştirdik. Yapılacak yeni çalışmalarla kamuoyunda "iyi hâl indirimi" olarak bilinen hâkim takdir indirimi ortadan kaldırılacak, iyi hâl indirimi uygulayacak hâkimler somut delillerle karar vermek zorunda kalacaklar. Takım elbise giymek, kravat takmak, önünü iliklemek ve boyun bükmek iyi hâl olmaktan çıkıyor.
Kadına yönelik şiddet faillerinin tutuksuz yargılanmasına izin verilmemelidir; hapisse hapis, idamsa idam, gereken ne varsa o yapılmalıdır. Özellikle kadın ve çocuk cinayetleri ile çocuk istismarlarında mutlak ama mutlak idam cezası getirilmelidir, kadına kalkan eller de kırılmalıdır.
Kadına yönelik şiddetin sebepleri başında eğitimsizlik, toplumsal baskı, sosyal medya, bazı TV dizileri, ne yazık ki televizyonlarda yayınlanan kadın programları gelmektedir. Ülkemizde istihdam edilen kadın sayısı yüzde 34 oranındadır, yükseköğrenim mezunu kadınlarımızın iş gücüne katılım oranı ise yüzde 66'dır. Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe iş gücüne daha fazla katıldıklarını görmekteyiz. Kız çocuklarının okutulması ve kadının güçlenmesine destek veren kampanyalar çoğaltılmalı, kadınların iş hayatında konumları iyileştirilmeli, istihdamda kadınların sadece oranı değil etkinliği de artırılmalıdır. Geleceğimiz için kadına yönelik şiddeti tamamen ortadan kaldırmak istiyorsak eğitimden başka çaremiz yoktur çünkü çocuklarımızın ve gençlerimizin bugün okullarda alacakları eğitim, yarın toplumumuzu şekillendirmek için temel olacaktır. Gerekli eğitimin ailede başlayarak okullarda ders olarak verilmesi, cezaların düzeltilmesi, TV dizilerinin, programların ve medyanın kontrol altına alınması gerekmektedir ve şarttır. Ayrıca -burası çok önemli- evlenmeye aday olan çiftlerin psikolojik rapor ve sabıka kayıtlarıyla birlikte mutlaka ön eğitimden geçmeleri ve bu eğitim sonrası aldıkları ehliyetle evliliğe adım atmaları sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, kadına yönelik şiddet söz konusu olduğunda bahsetmeden geçemeyeceğim bir konu var: Bazı sivil toplum kuruluşları, demokrasi ve barış havarileri, sözde insan hakları savunucuları, iradesini Pensilvanya'ya ve Kandil'e ipotek verenler, devlet ve millet düşmanları kadın haklarının arkasına saklanarak propaganda yapıyorlar. Kadına yönelik şiddetin böylece istismar edildiğini görüyoruz. Oysaki, neredeyse kırk yıldır bildiğimiz en büyük kadın katili ve çocuk tecavüzcüsü, bölücü ve hain terör örgütü PKK'dır. Terör örgütü, kadınlarımızı mahrumiyete, ayrımcılığa, şiddete, taciz ve tecavüze maruz bırakıyor; kadınlarımızı köleleştiriyor; canlı bomba olarak kullanıyor; ailesinden uzaklaştırıp hem ailenin canını yakıyor hem de çocuk yaştaki kızların istikbalini söndürüyor. PKK, 1984'ten bu yana 300'den fazla öğretmenimizi şehit etti, aralarında Aybüke Yalçın, Neşe Alten ve Ayşe Konakçı'nın da olduğu şehit öğretmenlerimizin büyük çoğunluğu kadındı; ruhları şad olsun.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve büyük Türk milletinin, kadın hakları konusunda dışarıdan gelecek hiçbir dayatmaya ve zorlamaya ihtiyacı yoktur. Bilimden sanata, spordan edebiyata, siyasetten ekonomiye kadar, hayatın her alanında kadınlar hak ettikleri ve layık oldukları toplumsal yeri almalıdırlar. Kadınlar yalnızca şiddet konuşulurken aklımıza gelmemelidir.
Kadınlarımız güçlendikçe millî uyanış yaygınlaşacak, millî diriliş ve dayanışma ruhu Türkiye'yi büyütecektir. Milliyetçi Hareket Partisi şerefli Türk kadınının her zaman destekçisi, sözcüsü ve yanında duran gücü olacaktır.
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi amacıyla Meclis gündemine gelecek yeni düzenlemeyi kararlılıkla destekleyeceğimizi tekrar buradan ifade etmek istiyorum.
Kadınların, hayatın bütün alanlarında tam bir eşitlik içinde var olduğu, kadına karşı şiddetin yok edildiği bir Türkiye dileğiyle, başta şehit anneleri olmak üzere 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.
Şiddet ve cinayete kurban giden tüm kadınlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Ayrıca yaklaşık üç yıldır evlat nöbeti tutan Diyarbakır Annelerine selam ve saygılarımı gönderiyorum, yalnız olmadıklarını söylüyorum.
Burada sözlerimi bir şiirle bitirmek istiyorum: "Türkiye'de kadın demek Halide Edip, Nene Hatun, Kara Fatma, Süreyya Sülün, Şerife Bacı, Halime Çavuş, Nezahat Onbaşı, Çete Ayşe, Tayyar Rahmiye, Gördesli Makbule, Safiye Hüseyin, Zübeyde Hanım; istiklal ateşininin kıvılcımı, cumhuriyetin temel taşı demek. Benim gözümde kadın, hem ana hem yâr; yaşadığım aziz vatan kadın demek."
Sözlerimi bitirmeden önce burada arkadaşımın verdiği bir notu okumak istiyorum: "Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır, sonra güneş doğar çünkü güneşi kadınlar doğurur."
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)