GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:66
Tarih:15.03.2022

ALİ KEVEN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifle neden yeni bir akademiye ihtiyaç duyulmaktadır anlayamıyorum. Diyanet Akademisi tasarlanırken sadece hizmet içi eğitime yönelik bir ihtiyaç mı düşünüldü, yoksa dini siyasete alet etmenin ustası olan AKP yeni bir fetva kurumu mu oluşturuyor veya kadrolaşacağı yeni bir alan mı yaratıyor?

"Dini siyasete alet etmek" deyince, aklıma gelmişken soruyorum: Çikolata kutusunun içinde rüşvet almak hakkında Diyanet makamları neyi salık veriyor acaba yada Diyanet Akademisi sıra rüşvet maddesine geldiğinde neyi anlatacak? Bence, bu örneği versin, tam sizin döneminizi yansıtır. "Önce çikolata kutusu içinde rüşvet alınır, sonra rüşvetçinin önüne yatılır, en sonunda da büyükelçi olarak ödüllendirilir." der sanırım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri Başkanlığı şimdiye dek yaptığı hizmet içi eğitimlerde bir başarı sağlayamadı mı? "Sağlayamadı." diyorsanız, "Maalesef istenilen verimi alamıyoruz." diyorsanız, yirmi yıllık iktidarınızda en çok müdahale ettiğiniz bu kurum hakkında bir öz eleştiri vermelisiniz. "Bu yasayla, din hizmetlerinin çağın gereklerine uygun bir hâle getirilmesi amaçlanmaktadır." diyorsanız, hakikaten çağın gereklerini yerine getirin ve önce cumhuriyetin kurucu değerlerini özümsemiş, demokratik, laik bir ülkede yaşadığının bilincinde olan yöneticileri atayın. Bu kurumu her türlü cemaat ve tarikatın baskısından arındırın, kurtarın.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifle, Diyanet Akademisi Başkanı olmak için belirtilen eğitim düzeyi arasında lisans mezunu olmak yeterli sayılıyor yani herhangi bir akademik unvan şart tutulmuyor. Hâlbuki kanun teklifi, akademide eğitim görevlisi olarak çalışacaklar arasında doktora mezunu kişileri saymaktadır yani bu şekilde, Akademi Başkanının eğitim düzeyi emrinde çalışanların eğitim düzeyinin altında olabilecektir; bu çelişkiyi de takdirlerinize sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buradan Diyanet İşleri Başkanlığına sesleniyorum. İmam-hatip, müezzin, vaiz gibi din görevlilerine mobbing uygulayarak onları siyasi işlerinize alet etmeyin. Cuma fetvalarını siyasi fetva hâline dönüştürmekten vazgeçin. Siyasi nutuklarınızı camilerimize sokmayın. Kutsal camilerimizin siyasallaştırılmasına izin vermeyin. Cemevlerine yasal statülerini verin. Bu devlete vergisini ödeyen milyonlarca Alevi yurttaşımızın kutsal mekânları olan cemevlerine gerekli saygıyı gösterin lütfen.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görevde veya emekli birçok imam-hatip arkadaşım var ve onlar diyorlar ki: "Bizler toplumun tüm kesimlerini, Alevi, Sünni kim olursa olsun, siyasi görüşüne bakmadan kucakladığımız için, bu siyasete alet olmadığımız için oradan oraya sürülüp durduk." Bu din görevlilerinden Müezzin Fuat Yıldırım'ın sizlere selamı var. "Müezzin Fuat Yıldırım kim?" diyeceksiniz. Fuat Yıldırım, Gezi eylemleri döneminde yalanlarınıza ortak edemediğiniz, Bezmialem Valide Sultan Camisi'nin eski müezzini. (CHP sıralarından alkışlar) "Camide içki içen kimseyi görmedim." dediği için onu İstanbul'un ücra bir köşesine sürdünüz. O şimdi, böbrek nakli olmak için, sağlığına kavuşmak için mücadele ediyor. Fuat Yıldırım'ın hepinizin üzerinde ahı var. Siz önce, gidin, mağdur ettiğiniz din görevlilerinden helallik isteyin, ondan sonra akademinizi kurup zihniyet eğitiminize başlayın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP

ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)