| Konu: | Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 15.03.2022 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Teklifin tümü üzerine çok konuşma yaptım, Komisyonda yaptım, burada konuştum; madde üzerine de birkaç şey söyleyeceğim ama önce bu akşam cezaevleriyle ilgili birkaç şeyin altını çizmek istiyorum. Cezaevindeki durum, gerçekten her geçen gün kötüye gidiyor. İnanın, cezaevindeki insanlar durumu 12 Eylül zindanları dönemiyle karşılaştırıyor. Ben 2 tane örnek vereceğim; biri -yakınları beni aradı ve durumunu anlattı- Şanlıurfa Hilvan 1 No.lu T Tipi Cezaevinden Çorum Sungurlu 1 No.lu T Tipi Cezaevine sevk edilen Selman Büyüktop, diğeri de Şırnak Cezaevinden Afyonkarahisar Bolvadin T Tipi Cezaevine sürgün edilen Ahmet Yardım. Bu sürgün edilen insanlar, yüksek güvenlikli cezaevinden yüksek güvenlikli cezaevine gönderiliyor ve yine jandarma eşliğinde, ring araçlarıyla gönderiliyor fakat cezaevine varır varmaz yarı çıplak vaziyette üst araması dayatılıyor. Buna direnen, bunu saygısızlık olarak kabul eden mahkûmlar da emin olun, yerlere yatırılıyor, hırpalanıyor, şiddet uygulanıyor ve üstleri başları yırtılıyor. Bu aileler bana ulaştılar, çocuklarının, yakınlarının yaşamlarından endişe duyduklarını söylüyorlar. Biri telefon görüşmesini kaydetmiş, diyor ki: "Ben yaşamayı seviyorum, kendime zarar vermek istemiyorum ama hiçbir isteğim karşılanmıyor. Eğer başıma bir şey gelirse, eğer beni öldürürse bu cezaevi yönetimi öldürmüştür." Lütfen bunların sesine, bunların çığlığına kulak verin yani bir yakınınızın aynı uygulamalara maruz kaldığını düşünün. Bunun gibi hissetmek zorunda değilsiniz, bu aileler gibi hissetmek zorunda değilsiniz ama her birimiz bunları düşünmek zorundayız.
Bakın, Leyla Güven, 27'nci Dönemde bizimle beraber milletvekili olan bir arkadaşımız, sadece gardiyanın hakaretine "Hayır." dediği için on bir gün hücre cezasına çarptırılmış. İnsan Hakları Derneği raporları yayınlanıyor, diyor ki İnsan Hakları Derneği: "569'u yaşam tehlikesi altında olan, ağır hastalıklarla karşı karşıya olanlar içinde olmak üzere 1.500'ün üzerinde hasta mahpus var, lütfen bu hasta mahpusları serbest bırakın." Sadece iki yıl içerisinde 49 kişi yaşamını yitirdi, bakın, cezaevlerinde. Ben, tahliye edildikten birkaç gün sonra ölenlerin rakamını söylemiyorum. Bunun ismi, cezaevlerinde fiilen idam cezası uygulamaktır; bunun başka bir adı yoktur. Eğer yirmi yıldır cezaevinde olan bir insan ölümle karşı karşıyaysa ve Adalet Bakanlığı, bu Hükûmet bunların tahliye edilmesi konusunda bir adım atmıyorsa bunların yaşamından sorumludur. Eğer idam insanlık suçuysa hasta mahpusları ölüme terk etmek de emin olun, bir tür idam cezasıdır ve insanlık suçudur. Umarım Adalet ve Kalkınma Partisi, umarım Adalet Bakanlığı bu konuda bir adım atar ve hasta mahpuslar sorununu çözer diye düşünüyorum.
Son olarak, maddeyle ve geneliyle ilgili birkaç şey söyleyeceğim. Bakın, Komisyonda uzun uzun eleştirilerimizi söyledik, sunduk fakat yasaya ilişkin önerilerimizi de sunduk. Emin olun, Komisyonda tek bir virgül dahi değiştirilmedi, oysa yapıcı önerilerimiz vardı. "Genel Kurula gelmeden önce bir kısmıyla ilgili değerlendirme yapın." dedik, aynı biçimde, yine neredeyse virgülüne dokunulmadan yasa teklifi geçiriliyor. Dolayısıyla, muhalefet milletvekillerinin Meclis çalışmalarında, komisyon çalışmalarında yürüttükleri çalışmanın tamamını, yaptıkları araştırmaları, sundukları katkının tamamını yok saymış oluyorsunuz; bunların bir kısmının iyi niyetli olduğuna inanın.
4'üncü maddede şunu düzenliyorsunuz, diyorsunuz ki: "Diyanet Akademisinin Başkanı da tıpkı Diyanet İşleri Başkanı gibi, tıpkı Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı gibi, Rehberlik ve Teftiş Başkanı gibi, genel müdür, il ve ilçe müftüleri ve vaizler gibi dinî yüksek eğitim almış olsun." Biz buna karşı çıkmıyoruz. Kuşkusuz, din görevlilerine eğitim verecek, memuriyete başlamadan önce bu eğitimleri verecek kadroların dinî yükseköğretim görmesi koşulunun aranması doğru bir uygulama, yanlış olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Belki, burada görev yapacak kişilerin aynı zamanda birer eğitimci olduğunu düşünerek formasyon almalarını sağlayacak bir düzenleme yapabilirsiniz diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.