GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:67
Tarih:16.03.2022

MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, 7 Mart saat 11.00 gibi sosyal medyaya bir "tweet" düştü. Bir anne, 10 yaşında otistik çocuğu var, yardım talep ediyor; basit bir şey istiyor. Çocuğunun diş ağrısı tutmuş. Çocuk evde duramıyor, hastaneye götürmesi lazım, bir taksiye bindirmiş hastaneye gidecek. Çocuk bağırdığı için taksici araçtan indiriyor, araç bulamıyor; taksi istiyor, taksi gelmiyor; Emniyeti arıyor, polis gelmiyor; ambulansı arıyor, ambulans da gelmiyor. Birkaç insan ve benim dâhil olduğum bir grup arkadaş süreci takip ettik, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yardım istedik ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir ambulans gönderdi ve çocuk hastaneye gitti ve çocuk rahatladı çünkü beni arayan arkadaş bu çocuğun yaşadığı dramı şöyle anlattı: "Ağrıdan ağzına tornavida sokuyordu." dedi.

Peşine aynı hafta içinde bir başka haber gene Twitter'a düştü. Bir anne çocuğuyla beraber, bebek arabasındaki otistik çocuğuyla beraber dolmuşa biniyor. Dolmuş şoförü "Araba yer kaplıyor." diye kadını indirmek istiyor. Kadın "Arabanın parasını da ödeyeyim." deyince de "O kadar paran varsa git otomobil satın al." diyor. Hiç kimse itiraz etmiyor, o çocuk ve araba dolmuştan indiriliyor.

Bir başka haber, gene aynı hafta; Sinan Gündoğdu, adını duymuşunuzdur, otistik bir birey. Pendik bakımevinde şiddete uğramış, iki kaburgası kırılmıştı. Annesi bakımevinden aldı, bir evde yaşıyor. Annesi bir odayı demir parmaklı bir kapıyla kapatmış ve çocuk o odada. Hastaneye gitmesi lazım ama çocuk bir atak geçiriyor ve annesi üstünü giydiremiyor, hastaneye götüremiyor. Sinan'ın yaşadığı durumu insanlar otistik olduğu için sanıyor oysa Sinan'ın sorunu otistik olması değil, Sinan'ın bir tane temel sorunu var, diğerlerinin yaşadığı soruna benzeyen bir sorunu var; eğitim alamıyor. Çünkü otizm bir hastalık değil. Otistik bireyler eğitilebilirse, eğitime alınabilirlerse bir eşit vatandaş gibi hayata katılabiliyorlar ama sistem bu çocukların eğitim almasının önüne ciddi engeller çıkarıyor. Paralı sistemi getirmiş durumdalar, birçok okula aileler çocuklarını yollayamıyor ve uygulama okullarının önemli bir kısmı da kapatılmış.

Bir başka sorun daha duruyor otistik bireyler için, Sinan'ın annesi açıkça yazıyor o "tweet"te. "Eğer çözmeyeceksiniz ben de çocuğum için ötanazi hakkını kullanmak istiyorum." diyor ve inanın, otizmli çocuğu olan annelerin, ailelerin yüzde 90'ı çocuklarının kendisinden önce ölmesini istiyor. Bu devlet, bu Hükûmet, biz, hepimiz bu ülkede bu insanlara bu dramı yaşatıyoruz. Belki siz bilmezsiniz, ben dolmuşun olmamasını yaşadım, ben otobüsün beni almamasını yaşadım, ben hastaneye gidememenin ne olduğunu da yaşadım. Engelliler bu ülkede en dipte yaşıyor ve buna seyirci kalınıyor ve engellilik bir yoksulluk sorunu olarak devam ediyor.

Bu gördüğünüz araç çocukların yürümesi için yapılmış bir yürüteç, fiyatını söyleyeyim, 26.500 lira ve bu vasat bir araç, ben daha iyisini gördüm, 90 bin lira. Siz engellilere bakım yardımı olarak 1.200 lira verip, 840 lira verip engellilerin bu araçlara seyirci kalmasına yol açıyorsunuz. Engelliler hasta değiller, engelliler yeti kaybından dolayı böyle değiller, engelliler bir tek şeyden dolayı engelliler, onların yaşama katılma imkânları devlet ve toplum tarafından kısıtlandığı için engelliler. Devlet ve iktidar ne yazık ki engellileri toplumun vicdanına terk ediyor ve biz bu vicdanın ne olduğunu taksiden indirilen, otobüsten indirilen, dolmuştan indirilen insanlarda görüyoruz. Hükûmet ne kadar vicdanıysa bu ülkenin toplumu da o kadar vicdanlı.

89 yaşındaki bir kadın hocayı, bir doktoru, Taksim Meydanı'nda yerde sürükleyen vicdan engellilere toplumdan vicdan istiyor. Ne yazık ki bu toplum da en az bu kadar acımasız olabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Diyaneti konuşuyoruz, 6 bakanlıktan fazla bütçesi olan bir kurumu konuşuyoruz, yüzlerce eğitim kurumu olan bir kurumu konuşuyoruz, binlerce kadrosu olan bir kurumu konuşuyoruz ama bu çocuklar için hiçbir şey yapmıyoruz. Diyanete Akademi açacağınıza bu çocuklara okul açın, Diyanete para ayıracağınıza bu çocuklara para ayırın ve Diyanete imkân yaratacağınıza bu çocukların eğitime, bu çocukların hayata erişiminin imkânını yaratın ve inanın çok daha fazla sevaba girersiniz. (HDP sıralarından alkışlar)