GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:70
Tarih:23.03.2022

CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teklifi geneli itibarıyla olumlu buluyoruz. Bu teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmasının ardından sadece on dokuz saat sonra Komisyonda apar topar görüşüldü. Sivil toplumun ve meslek kuruluşlarının görüşleri sağlıklı bir biçimde alınmadı. Komisyon görüşmeleri için acele ettiniz, aradan geçti iki hafta, dün ve bugün teklifi görüşmek üzere burada yoktunuz. Teklifi ancak şimdi Genel Kurulda görüşmeye başladık. Nitelikli bir yasama anlayışını her teklifte ayaklar altına alıyorsunuz. Yasamanın saygınlığını sürekli olarak yok sayıyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini neden bürokratların eline teslim ediyorsunuz? Her yasa teklifinde Anayasa'nın 88'inci maddesini ihlal ediyorsunuz, her komisyon görüşmesinde İç Tüzük'ün 36'ncı maddesini ihlal ediyorsunuz. Bürokratlarca bir teklif hazırlanıyor, altına siz imzayı basıyorsunuz, dayatma düzenlemeler getiriyorsunuz. Tekliflere yaklaşımınız talimatla "El kaldır." "El indir."den öteye gitmiyor. Bu şekilde kukla gibi bu milletin Meclisine gelmeyi, maaş almayı içinize nasıl sindiriyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, teklifin 4'üncü ve 5'inci maddesiyle tüketiciye sigortasız kredi seçeneği imkânı getirilmesi olumludur ancak kanunun mevcut 29 ve 38'inci maddelerinde tüketici ve konut kredilerindeki sigorta şartını bankalar kötüye kullanıyorlar. Tüketicinin açık talebi varmış gibi ayrı bir dilekçe alıp bağımsız bir sözleşme yapıyorlar ve tüketiciyi kendi sigorta sözleşmeleriyle bağlıyorlar. Değişikliğin uygulamada daha önce yaşanan bu sorunlara yol açmamak için yeterli olmadığını düşünüyoruz.

Sayın milletvekilleri "Tüketiciyi koruma amaçlı değişiklik öneriyoruz." diyorsunuz ama teklifin 6'ncı maddesindeki düzenleme müteahhidi koruma düzenlemesi. Konut satışlarında mevcut düzenlemelerde otuz altı ay olarak yer alan azami teslim süresini kırk sekiz aya çıkarıyorsunuz. Arkadaşlar, etmeyin, eylemeyin. Bu düzenlemenin tüketiciye faydası nerede? Halihâzırda ülkemizde on binlerce konut mağduru var. Vatandaşlarımız ev almak için varını yoğunu ortaya koyuyorlar ama evlerini mevcut kanunda düzenlenen otuz altı ay içinde teslim alamıyorlar. Siz şimdi müteahhitlere bu süreyi kırk sekiz aya uzatma imkânı sağlıyorsunuz. Her kanun değişikliğinde mutlaka müteahhitleri koruma maddesi koyuyorsunuz çünkü siz müteahhitlerin partisisiniz. Bu düzenlemenin mevcut hâliyle kalması yönündeki önergemizi kabul edin, müteahhidi değil, tüketiciyi koruyun.

Sorunlu bir diğer düzenleme de 7'nci maddede yer alıyor. Özel üretime tabi ürünlerde mesafeli satış sözleşmelerinde otuz günlük teslim süresini kaldırıyorsunuz. Azami bir süre öngörüyor musunuz? Hayır. Mesafeli sözleşmelerde tüketicinin mağduriyetine neden olabilecek bu düzenlemede değişiklik yapılmalı ve azami süre belirlenmelidir.

Teklifin 13'üncü maddesinde Tüketici Hakem Heyetine başvuru için parasal sınır 15 bin liradan 30 bin liraya yükseltilmektedir. Aslında bu düzenleme neyi gösteriyor biliyor musunuz? Artık düşük fiyata ürün almak mümkün değil, artık en küçük bir alışverişte dahi uyuşmazlık sınırını aşabilecek duruma geldik. "Ekonomi iyi gidiyor, enflasyonla mücadelede örnek ülkeyiz." diyorsunuz ya, işte, bu düzenleme söylediklerinizin nasıl yalan olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu değişiklik, Türk lirasının alım gücünün ne kadar düştüğünün ispatıdır. Vatandaş temel gıda ve ihtiyaç ürünlerindeki fiyat artışlarının hızına yetişemiyor, siz ise tüm gerçeklere gözünüzü kapatıp marketlere yönelik fahiş fiyat ve etiket denetimleriyle enflasyonu yenebileceğinize inanıyorsunuz. Hakikaten, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş enflasyonla mücadele modelinizle tarih yazıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, teklifin, Reklam Kuruluna, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimi engelleme kararı verme yetkisi içeren 15'inci maddesi Anayasa'nın 13, 26, 28, 35, 36 ve 153'üncü maddelerine aykırıdır. Bu düzenlemenin teklif metninden çıkarılması gerekmektedir. İnternet sitesinin tamamını kapatma cezası Türk Ceza Kanunu'na tabi olmalı, bu kararı mahkeme vermelidir, Reklam Kurulu, sadece, ihlali yapan reklamla sınırlı olarak erişim engelleme kararını almaya yetkilendirilebilmelidir. Daha önce benzer bir yetkiyi, sayısal çoğunluğunuzla Futbol Federasyonuna verdiniz, o zaman da "Anayasa'ya aykırı." diye uyardık, dinlemediniz. Bir kapıyı araladınız mı sizi durdurana aşk olsun, o kapıları illa sonuna kadar açmak için tüm imkânları sonuna kadar kullanmak istiyorsunuz. Futbol Federasyonuna aynı şekilde yetki veren düzenlemede olduğu gibi biz bu düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesine gideceğiz.

Değerli milletvekilleri, 15 Mart Tüketici Hakları Günü'nde tüketici sorunları raporu yayınlandı. Bu rapora göre, tüketicinin en yoğun şikâyeti dolandırıcılık, Türk Ceza Kanunu'nda açıkça tanımlanmış bir suç ancak Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da özellikle internet satışlarında tüketiciyi dolandırıcılardan korumak için bir hüküm yok. Dolayısıyla dolandırılan tüketicinin bu Kanun kapsamında yapabileceği bir başvuru da yok. Gelişen, değişen ticaret hayatında ve özellikle de pandeminin etkisiyle internet alışverişleri arttı. Mesafeli satışlarda, sosyal medya üzerinden satışa sunulan mal ve hizmetlerde çok fazla dolandırıcılık oluyor.

Sayın milletvekilleri, teklife iki düzenleme eklenmesi yönünde ek madde ihdası talebimiz vardır. 6001 sayılı Kanun'da ihlalli geçişlere dair düzenleme gereğince otoyol ve köprülerde ceza 4 katı olarak uygulanıyor. Üstelik, bu hizmetlerin kullanıcısı olan tüketiciye herhangi bir bildirim yapılması zorunluluğu bulunmuyor. Sistem hata verse, bakiyesi yetersiz olsa da tüketici suçlu; doğrudan 4 katı cezayı yazıyorsunuz. Yap-işlet-devret projelerinde geçiş bedelleri zaten can yakıyor. Bu konuda, özellikle kamyoncu esnafı mağdur durumda. Bu insanların ömrü yollarda geçiyor. Ekmeğini âdeta taştan çıkarmaya çalışan, artan köprü, otoyol ve mazot fiyatlarından maliyetleri yükselen kamyoncu esnafı bir de aracının değerinin üzerinde cezayla ve yargılama masraflarıyla karşı karşıya kalıyor. Bir kamyoncu esnafı İzmir'den İstanbul Avrupa yakasına her gidiş dönüşte geçiş ücreti olarak 3.600 lira ödüyor, cezayla ödemesi gereken tutar oluyor 18 bin lira. Uyarı yok, bildirim yok, cezaya itiraz ederse dava masrafları, avukatlık ücretleriyle kamyonun masrafı katlanıyor da katlanıyor.

Bakın, burada, size bir icra takibini göstermek istiyorum. Kamyoncu esnafına kesilen ceza ve itiraz üzerine açılan dava sonucunda ödemesi gereken miktar 240 bin lira; anapara, faiz ve 50 bin lira yargılama gideri toplamı 240 bin lira. Yazıktır, günahtır! (CHP sıralarından alkışlar) Bu kamyoncu esnafımız evine ekmek mi götürsün cezaları mı ödesin, kamyonunu satarak bu borcu mu ödesin? Nasıl ödeyecek yani? Teklifimizle bu mağduriyetin azaltılması amacıyla 4 katı olarak uygulanan cezaların 2 katı olarak düşürülmesini öneriyoruz. Komisyon görüşmelerinde Komisyon Başkanı bu önergemiz üzerinde çalışma sözü verdi, bu sözü tutmasını bekliyoruz.

Sayın milletvekilleri, tüketicinin önemli sorunlarından biri de telefon, internet gibi hizmetlerin abonelik sözleşmelerinde şirketlerin açma kapama bedelleri ve taahhütlerde yüksek cayma bedeli talep etmeleridir. Bu bedellerin talep edilmemesi yönünde kanun teklifine madde eklenmesini öneriyoruz.

Değerli milletvekilleri, tüketicilerin korunması için kanun yapıyoruz ama çok dar bir taslak çerçevesinde kalmışız, pek çok soruna bu kanun değişikliğinde çözüm yok, tüketiciyi tüm ağırlığıyla ezen gıda krizi, enerji krizi ve akaryakıt krizi gibi sorunlara da bir çözüm sunulmuyor. Tüketicinin çözülmesi gereken onlarca sorunu var, akaryakıttaki vergi yükü, enerji bedeli, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmetler bedeli, iletim bedeli, açma kapama bedeli, kredi kartlarından alınan yıllık ücretler, "tasarruf finansman modeli" adı altında konut mağduriyeti bunlardan sadece bazıları.

Değerli milletvekilleri, elektrikte fiyat artışı tüketiciyi, üreticiyi ve ülkenin tümünü ilgilendiriyor. Özelleştirdiğiniz elektrik dağıtım firmalarına tüketici mahkûm. Sanayideki elektrik fiyatı artışı da hem üreticiyi hem de enflasyon olarak yine tüketiciyi vuruyor. Tüketici tüm bu zamların altında ezilirken dağıtım şirketleri kârlarıyla övünüyor, iktidar buna göz yumuyor ama bu zor günlerde yine bizim yönetimimizdeki belediyeler askıda fatura uygulamalarıyla vatandaşın yanında duruyor. Aylardır Genel Başkanımız söyledi; kara kış fonunu yine CHP'li belediyeler hayata geçiriyor.

Değerli milletvekilleri, tüketicinin evrensel haklarından biri de bilgi edinme hakkıdır. Ocak 2016'dan itibaren tüketiciler hiçbir detayı faturalarında göremiyorlar. Faturalarda yer alması gereken 5 kalem bedel yerine "enerji bedeli" diye tek bir birim fiyat görülmekte. Vatandaş tüketime, kaçağa ne kadar ödediğini bilmiyor. Binali Yıldırım, Başbakanlığı döneminde "Kayıp kaçak bedeli için mahkemeye gitmeyin, biz düzenleme yapacağız." demişti; "düzenleme" dediğiniz faturaların üstünü örtmekmiş, tüketiciyi bilgisiz bırakmakmış.

Ocak 2021 ile Ocak 2022 arasında enerji bedellerindeki artış yüzde 148, dağıtım bedellerindeki artış yüzde 34, fatura toplamındaki artış yüzde 103. Vatandaştan elektrik açma kapama bedeli olarak 189 lira, doğal gaz açma kapama bedeli olarak 36 lira, GSM operatörleri için 30 ile 50 lira arasında ücretler alınıyor. Tüm bu bedellerdeki artışların seviyesi neredeyse 2 katına çıkmışken tüketici enflasyonundaki değişim nasıl yüzde 36 oluyor, bunu da anlamak mümkün değil.

Bir diğer çok önemli konu akaryakıt fiyatları. Vatandaş benzin istasyonlarında her gece zam kuyruğunda, daha bu sabah güne zamla uyandık; benzine 1,68 kuruş, motorine 1,59 kuruş zam geldi; zam sonrası motorinin litre fiyatı 22 lirayı geçerken benzinin litre fiyatı ise 20 liraya dayandı. "Dünyada petrol fiyatları yükseliyor." diyerek buna da kılıf buluyorsunuz ama dünya üzerinde petrol fiyatı sabit kalsa bile ülkemizde döviz artınca fiyatlar yükseliyor. Tüketici aynı litre akaryakıtı her gün farklı fiyata alıyor, litresi dün 23 lira, bugün 22 lira, yarın 21 lira, öbür gün kaç lira olduğu belli değil. Vatandaş aldığı akaryakıta ödediği bedel kadar da devlete ÖTV, KDV ödüyor. Yani akaryakıta ödenen paranın yarısı devlete vergi olarak gidiyor. Vatandaşına hizmet eden değil, varını yoğunu sömüren bir iktidar izliyoruz. Şimdi de döviz kurundaki artış nedeniyle tatil için yurt dışına çıkması zaten hayal olan vatandaşa zorunlu çıkışlarda âdeta haraç gibi harç uygulaması getirdiniz. TOKİ, yoksullara ev yapsın diye 15 lira yurt dışı çıkış harcı koydunuz, sonra bu harcı 50 lira yaptınız, şimdi bu harcı 150 liraya çıkardınız, yüzde 300 zamdır bu. TOKİ, lüks konut projelerine ve emlakçılık işlerine daldı, yoksul vatandaşı unuttu ama siz bu yurt dışı çıkış harcıyla yurttaşın, vatandaşın cebinden elinizi hiç çıkarmıyorsunuz. Kaşıkla değil, çay kaşığıyla verdiğiniz asgari ücret zammını kepçeyle değil, hortumla çekip alıyorsunuz halkın cebinden. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, tüketicilerin mağduriyetleri bunlarla sınırlı değil, 350 bin katılımcısı olan tasarruf finansman modeli var. Unutmayalım, peşinatsız, faizsiz, kredisiz konut edinme hayali satan firmalar, konut mağduru tüketiciler için düzenleme bu teklifte yok; buna benzer haksız uygulamalar için yasal düzenlemeler yapılmayan bu teklifi görüşüyoruz.

Sayın milletvekilleri, Anayasa'da sosyal devletin bir gereği olarak tüketicinin korunmasını öngören açık bir hüküm var. Bu maddeye göre, devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri almak zorunda. Sosyal devlet ilkesi gereği kaynakların adaletli biçimde dağılımını sağlamak da devletin görevi. Devlet, bu görevi yerine getirirse ulusal gelirin daha doğru paylaştırılması, ulusal gelirden herkese anlamlı bir pay düşmesi sağlanmış olur. Bu anlamda, zayıfların korunması, sosyal adaletin gerçekleştirilmesi için devletin yasalar çıkararak, nizamlar koyarak vatandaşını koruma yoluna gitmesi gerekirken memleketi iyi yönettiğini iddia eden iktidar toplumdan kopuk, sorunlara kulakları tıkalı; enflasyona, zamma, yoksulluğa, işsizliğe bir çözümü yok; tüketiciyi koruma konusunda ise hiç yok ama merak etmeyin, Cumhuriyet Halk Partisi olarak kalıcı ve sürdürülebilir politikalarla tüm Türkiye'yi kucaklayacak, güven verecek çalışmalarımızla biz geliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Umudu dolu yarınların yakın olduğu sözünü vererek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)