| Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 23.03.2022 |
MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tüketicinin korunmasıyla ilgili hukuk sistemi 20'nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmış olsa da Türk devlet geleneğinde önemli bir yer teşkil eden Ahilik teşkilatı, 13'üncü yüzyılın ortalarından başlayarak üretici-tüketici çıkar ve menfaat ilişkilerini birbirleriyle bir sürtüşmeye düşmeyecek biçimde düzenlemiş, ahlak ile sanatın uyumlu bileşimiyle o dönemde üretici ve tüketici faaliyetlerini sürdürmüştür. O dönemde de şimdi olduğu gibi millet ile devlet yani toplumun bütün fert ve kurumları arasında iyi ilişkiler ve denge kurularak herkesin huzur içerisinde yaşaması hedeflenmiştir. Ahiliğin bu yaklaşımını ülkeler için gelişmişliğin önemli bir göstergesi olarak bugün değerlendirecek olursak tüketici haklarına gereken önemin verilmesi, bu hakların tam olarak uygulanması, vatandaşımızın yaşam standardının yükseltilmesi ve ekonomik açıdan güçlü işletmelere karşı korunması gibi çalışmalarla günümüzde de örtüştüğünü söylemek mümkündür. Dolayısıyla bu köklü geleneğin devamı olarak Türkiye'de, Cumhuriyet Dönemi'nde dolaylı da olsa tüketicileri koruyan bazı yasalar yürürlüğe girmiş, devletin, tüketicileri korumasının anayasal bir görev olduğu 1982 Anayasası'nın 172'nci maddesinde yer almıştır. İlerleyen süreçte ise değişen ve gelişen satış teknikleriyle büyüyen ve kurumsallaşan firmalar karşısında uygulanan genel hukuk kuralları tüketicileri koruma konusunda yetersiz kalmış ve 1995 yılında yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'la, tüketicileri koruma altına alan özel bir yasayla önemli bir mesafe kazanılmıştır. 4077 sayılı Kanun'da 2003 yılında kapsamlı bir değişikliğe gidilerek tüketicilere yeni haklar sağlanmış, 2014 yılında ise söz konusu kanun yürürlükten kaldırılarak tüketicilerin korunma alanını genişleten 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Ancak gelinen süreçte tüketicinin korunması konusunun çok dinamik bir alan olması, ülkemizde ve dünyada ticaret hayatında çok hızlı bir değişim ve gelişim yaşanması nedeniyle mevcut 6502 sayılı Kanun'da değişikliğe gidilme ihtiyacı doğmuştur.
Değerli milletvekilleri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüketicilerimizin sahip olduğu haklara ilişkin bilinç düzeyi hızla artmaktadır. Dünyanın hızla küreselleştiği bu dönemde tüketici eğilimlerinin de hızla dönüşüm geçirmesi, teknolojik gelişmelerle birlikte satış kanallarında hızlı bir değişim yaşanması, küresel gelişmelere paralel olarak ticari yönetimlerin değişmesi, tüketicinin korunmasıyla ilgili hususların da bir değişim sürecine ayak uydurma gereğini de beraberinde getirmektedir. Nihai olarak tüketicinin korunmasına yönelik yasal mevzuatın öncelikli amacı, toplum yararını gözetmek ve tüketici haklarını yasal güvence altına almaktır.
Düzenlenen teklifin 10'uncu maddesinde, tüketicilerin, firmaların doğru ve güncel yetkili servis istasyonu bilgilerine ulaşabilmeleri, herhangi bir aldatıcı uygulama nedeniyle mağdur olmamaları amacıyla üretici ve ithalatçılara, tüm yetkili servis istasyonlarına ilişkin bilgilerini Ticaret Bakanlığınca kurulan sisteme kaydetme zorunluluğu getirilmektedir.
12'nci maddeyle, tüketici uyuşmazlıklarının adil, hızlı, basit ve olabilecek en az masrafla çözüme bağlanması amacıyla kolay ulaşılabilir şekilde yargı dışı karar merci olarak tüketici hakem heyetleri teşkil edilmiştir. Tüketici hakem heyetleri kuruldukları 1995 yılından bugüne yaklaşık 16 milyon başvuruyu karara bağlayarak ülkemiz yargı teşkilatının üzerindeki iş yükünü önemli ölçüde azaltmıştır. 2021 yılında ise tüketiciler ile satıcı veya sağlayıcılar arasında yaşanan uyuşmazlıkların çözüme ulaştırılması için tüketici hakem heyetlerine 537.479 başvuru yapılmıştır, yapılan başvuruların ekonomik değeri ise 870 milyon liraya ulaşmıştır. Yapılan düzenlemeyle, hakem heyetlerinin daha profesyonel bir merkez olarak tüketicinin korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğüne bağlı olarak yetki alanının belirlenmesi düzenlenmiştir.
13'üncü maddeyle de hakem heyetlerinin kesin karar alma yetkisi tekrar düzenlenmiştir. 2022 yılı itibarıyla değeri 15.430 liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetleri görevliyken yapılan değişiklikle daha fazla sayıda uyuşmazlığın hızlı, basit ve olabilecek en az masrafla çözüme bağlanması amacıyla parasal değer 30 bin Türk lirasına yükseltilmiştir.
Tüketici hakem heyeti yetki alanlarının yeniden belirlenmesi sonrasında tüketici hakem heyetlerinin erişilebilir olması büyük önem arz etmektedir. Bunu temin edecek şekilde yapılan değişiklikle tüketicinin yerleşim yeri veya tüketici işleminin yapıldığı yerde tüketici hakem heyetinin bulunmaması hâlinde tüketicinin herhangi bir hak kaybına uğramadan o yerin kaymakamlığına başvuru yapabilmesine imkân sağlanmıştır.
14'üncü maddeyle, tüketici hakem heyetlerinin bilgi ve belge isteme yazıları ile diğer yazışmalarının ve kararlarının görülen uyuşmazlığın tarafları veya vekillerine elektronik ortamda tebliğine imkân sağlanmıştır. Bu kapsamda hem posta yoluyla tebligat yapılması sırasında yaşanan aksaklıkların giderilmesi ve beklenen sürelerin kısaltılması hem de tüketici hakem heyetlerinin posta giderlerinin azaltılması sağlanmıştır. Bu alanda bir yılda yaklaşık 10 milyon Türk lirası tasarruf sağlanmıştır.
17'nci madde ise devre tatillerle ilgili birtakım düzenlemeler getirmiştir. Konut bitirilmeden yani ön ödeme alınarak satışa çıkarılan devre tatillerin satışının engellenmesi yoluyla yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca finansal kiralama yoluyla yapılan devre tatil satışlarının da kanun kapsamına alınması söz konusudur. Doksan dokuz yıla kadar kiralanması mümkün olan bu devre tatillere on yıllık bir süre sınırlaması getirilerek çeşitli konularla ilgili sorunların çözüme kavuşması sağlanmıştır. Devletimiz, şimdiye kadar piyasanın sağlıklı işleyişini titizlikle temin ederken vatandaşımızı aldatıcı her türlü faaliyetin karşısında olmuştur. Ülkemizde iç piyasayı bozucu faaliyetlerden arındırmak adına her geçen gün yeni bir uygulama ve düzenleme hayata geçirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak, teknolojinin bütün imkânlarını seferber ederek çağı okuma ve yeni tekniklere uyum sağlama konusunda dünyanın sayılı ülkelerinden biri konumundayız.
Değerli milletvekilleri, evrensel tüketici haklarının uygulanması o ülkenin gelişmişliğinin de bir göstergesi olacaktır. Tüketici haklarına önem verilmesi ve bu hakların tam ve eksiksiz uygulanması vatandaşların yaşam kalitesini yükseltecek, ekonominin ve sosyal haklarının gelişmesini, haksız rekabetin ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey'in partimizin 2011 Seçim Beyannamesi'nde yer alan "2023'e Doğru Yükselen Ülke Türkiye Sözleşmesi"nde de vurgulandığı gibi, içinde bulunduğumuz çağın dinamikleri üzerinde söz sahibi olmanın yolu güçlü, millî kimliğe ve öz güvene sahip bir millet olmaktan geçmektedir. Bu nedenle, bizler, milletimizin tüketiciler olarak hem çevre konusunda hem de sahip oldukları hakların bilincinde olabilmelerini sağlayacak, daha yüksek ve bilinçli düzeye ulaşması için çaba göstermeliyiz. Özellikle hepimizin tecrübe ettiği gibi dünya genelinde yayılan coronavirüs salgınıyla benzeri görülmemiş önlemler uygulamaya konulmuş, bu önlemler ve salgının seyri tüketicilerin yaşam tarzında ve çalışma koşullarında radikal değişikliklere yol açmıştır. Pandemiyle değişen tüketicinin davranışı şirketler içinde de stratejilerini değişen koşullarda uyarlamayı, tüketiciye ulaşmanın yeni yollarını belirlemeyi zorunlu kılmıştır. Örneğin, elektronik ticaret hepimizin şahit olduğu üzere sosyal mesafeyi koruma zorunluluğu nedeniyle pandemi döneminde hızlı bir büyümeye koyulmuştur. Tüm bu etkenler göz önünde bulundurulduğunda bu düzenlemeyi; bir, tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirlerin alınması; iki, tüketicilerin hak arama yollarının kolaylaştırılması; üç, tüketicilerin bilgilendirilmesine ağırlık verilmesiyle orantılılık, ölçülülük ve caydırıcılık ilkeleri gözetilerek ceza sisteminin yeniden düzenlenmesi amaçlarına hizmet edecek yeni kanun olarak değerlendirmek mümkündür.
21'inci yüzyıl dijital ve yeşil dönüşümü küresel gündemin merkezine taşımıştır. Ülkemiz dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm olgularını dünyada en iyi şekilde analiz eden ülkeler arasında yer almaktadır. Dijital dönüşüm bağlamında merkezî ve yerel yönetimlerimizin birçok modülle erişilebilir olduğu, e-devlet mekanizmamızın sürekli güncel ve yeterince kapsamlı tutuluyor olması bunu çok net bir biçimde ortaya koymaktadır. Ayrıca, tüm dünyada yaşanan olağanüstü meteorolojik olaylar neticesinde iklim değişikliği artık bir gerçek olarak hayatımıza girmiş ve buna ilişkin dönüşümü ve düzenlemeleri de bir gereksinim hatta bir zorunluluk hâline getirmiştir. Tüketimin etkin atık yönetimi politikalarıyla birlikte güçlendirilerek tüketilen ürünlerin ekonomide yeniden canlandırılması hayati bir önem taşımaktadır. Bütün bu gelişmeler 2015 yılında Türkiye'nin de dâhil olduğu Birleşmiş Milletlerin 193 üye ülkesinin oy birliğiyle yürürlüğe giren 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'nin güçlendirilmesi ve desteklenmesine duyulan ihtiyacı gözler önüne sermektedir. Avrupa Birliği, 11 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı'yla "2050 yılında iklim nötr ilk kıta olma" hedefini ortaya koyarken aynı zamanda sanayisinin dönüşümünü gerektiren yeni bir büyüme stratejisini benimseyeceğini ve tüm politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini açıklamıştır. AB'nin bu kapsamlı ve iddialı yeşil dönüşüm hedeflerini açıklamasının ardından ülkemizin uluslararası ticaret düzeyinde son yıllarda ivme kazanan iklim değişikliğiyle mücadele politikalarına adaptasyonunu sağlamayı hedefleyen ve ihracatta rekabetçiliğimizi güçlendirecek bir yol haritası niteliğinde olan Yeşil Mutabakat Eylem Planı 16 Temmuz 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı Genelgesi'yle yayımlanmıştır. Yeşil Mutabakat Eylem Planı'nın amacı uluslararası ticaret ve ekonomide meydana gelen bu değişim ve dönüşüm karşısında ülkemizin kalkınma hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir ve kaynak etkin bir ekonomiye geçişini desteklemek olarak deklare edilmiş ve bu amaçla Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda ilgili bakanlıklarla etkin bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Eylem planının amaçlarına uygun olarak kanunda yapılan bu düzenlemelerle de özellikle elektronik ürünlerde meydana gelen hızlı değişim ve dönüşüm karşısında sürdürülebilir ve etkin bir kaynak yönetimi için tasarruf odaklı tüketim anlayışının yerleşmesi sağlanmaktadır. Düzenlemenin bu çerçevede büyük katkılar sunuyor olması oldukça memnun edicidir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son vermeden önce bir kez daha ifade etmek istiyorum, Milliyetçi Hareket Partisi 1997'den beri yani yirmi beş yılı aşkın süredir durmadan, yorulmadan, yılmadan "2023 Lider Ülke Türkiye" vizyonunu milletimize anlatıyoruz. Bugün gelinen noktada Cumhur İttifakı'yla birlikte bu dönem, Türkiye'nin bölgesel güç ve küresel aktör olma yolunda 2023 yılı vizyonunu yakalama dönemi olacaktır. Bu kapsamda, gerek yeşil dönüşümle gerek dijital dönüşümle ülkemizin sahip olduğu millî kaynaklar etkin bir şekilde harekete geçirilmelidir. Ülkemizde ileri teknoloji kullanan ve istihdam yaratan bir üretim yapısı tesis edilerek çevre duyarlılığıyla birlikte çevre dostu teknoloji kullanımı özendirilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak hedefimiz, aziz milletimizi hak ettiği refah seviyesine ulaştırmak ve sanayileşme ile çevre değerlerinin korunması arasında hassas dengeyi gözeterek gelecek nesillere doğal kaynakları korunmuş ve kalkınmış, bölgesinde lider ülke Türkiye bırakmaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)