GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:74
Tarih:31.03.2022

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin ikinci bölümü ve özellikle 11'inci maddesi üzerine görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi ikinci bölümde yer alan düzenlemeler neydi kısaca hatırlayalım. Mahalli idare seçimlerinde seçimin başlangıç tarihinden üç ay önceki seçmen kütükleri esas alınacak; önce "bir yıl" demiştiniz, bunu Komisyonda üç aya indirdiniz. "Adresi kapanan seçmenlere oy hakkı tanıyacağız." diyorsunuz. Cumhurbaşkanı'nın seçim yasaklarından muaf tutulmasına ilişkin bir düzenleme var diyoruz, ben gerekçesini söyleyeceğim şimdi. 2022 yılı Ocak ayında "İl ve ilçe seçim kurulu başkan ve üyeliklerine seçilen yargıçları üç ay içerisinde görevden alacağız." diyorsunuz. "Muhtarlık seçimlerini kazandığı hâlde seçilme yeterliliğini kanıtlayamayan muhtarlara mazbata vermeyeceğiz." diyorsunuz. Her biri birbirinden güzel öneriler, tabii, yerseniz!

Teklif sahipleri diyor ki: "Biz bu 11'inci maddeye ilişkin düzenlemeyi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle uyum için yapıyoruz, tek amaç bu." Şu anda tartıştığımız konu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değil, buna ilişkin herhangi bir şey söylemeyeceğim ama Cumhurbaşkanının gerçekten seçim, propaganda ve diğer hükümlere ilişkin muaf tutulup tutulmadığını anlatmaya çalışacağım.

6271 sayılı Yasa'nın 13'üncü maddesi, önce oradan başlayalım. Maddenin başlığı "Propaganda"; (1)'inci fıkra propaganda dönemini düzenliyor, diyor ki: "Seçimin başlangıç tarihinden oy kullanma günü akşam 18.00'e kadar olan süreç." (2)'nci fıkra propaganda döneminde Türkiye Radyo ve Televizyonlarında yapılan yayınların eşitlik ilkesine uygun olup olmadığının denetlenmesini düzenliyor; bunu YSK ve RTÜK düzenleyecek. (3)'üncü fıkra özel radyo ve televizyonlardaki propagandayı düzenliyor. (4)'üncü fıkrada -298'e atıf yapan fıkra- diyorsunuz ki: "Başbakan, bakanlar ve milletvekilleriyle ilgili yasaklara ilişkin hükümler de dâhil olmak üzere propaganda yasaklarında 298 sayılı Yasa'ya ilişkin hükümler uygulanacak." 6271 böyle. Peki, teklifin 11'inci maddesinde ne var? 298 sayılı Kanun'un 65'inci maddesinden, 66'ncı maddesinden ve 155'inci maddesinden "Başbakan"ı çıkarıyorsunuz. Peki, Cumhurbaşkanına dair herhangi bir düzenleme koyuyor musunuz bunun yerine? Yok; Cumhurbaşkanı yok, Cumhurbaşkanı Yardımcısı yok. Diyebilirsiniz ki: "Buna gerek yok, zaten yasaklara tabi." Fakat en önemli şey şu: Cezai hüküm 298 sayılı Yasa'nın 155'inci maddesinde. Her hukukçu bilir, ceza kanunları kıyasen uygulanamaz ve 298 sayılı Yasa'nın 155'inci maddesinde kimler yasağa uymazsa cezalandırılacağı tek tek yazılmış. Bunun içerisinde "Cumhurbaşkanı" olmadığı sürece hiç kimse cezai bir müeyyide uygulayamaz. Şimdi diyorsunuz ki: "Hayır, uygulanabilir." Bu soruya basit bir cevap vereceksiniz, basit bir soru çünkü: Bu kanunlara ilişkin yasaklar Cumhurbaşkanını kapsıyor mu, kapsamıyor mu yani Cumhurbaşkanı bu yasaklara tabi mi değil mi? "Evet." veya "Hayır." diyeceksiniz. "Cumhurbaşkanı" 298'de yer almadığı hâlde seçim yasaklarına aykırı davranırsa 298/155'e göre yargılanabilecek mi, yargılanamayacak mı? Hiç kimse -bir daha söylüyorum- ceza hükmünde "Cumhurbaşkanı" ve "Cumhurbaşkanı Yardımcısı" sayılmadıkça cezalandırılamaz. Bu çok açık. Diyebilirsiniz ki: "Yasağa tabi." Yasağa tabi de ceza hükmü olmayınca ne anlam ifade ediyor? Ben size çok çarpıcı bir örnek vereceğim. Şimdi, özel radyo ve televizyonların tarafsızlık ve eşitlik ilkesine uygun olarak yayın yapması şu anda 298 sayılı Kanun'da var yani bütün özel radyo ve televizyonlar eşitlik ilkesine ve tarafsızlık ilkesine uygun olarak yayın yapacak. Eğer yapmazsa ne olur? Seçim döneminde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu her gün için rapor düzenliyor, bütün radyo ve televizyonları takip ediyor, bu ilkelere aykırı davrananlara ilişkin rapor düzenliyor, bu raporları da haftanın belirli günlerinde Yüksek Seçim Kuruluna gönderiyor, eğer Yüksek Seçim Kurulu da "doğru" derse özel radyo ve televizyonlara uyarma veya yayın durdurma cezası veriyordu. Ne zamana kadar? Nisan 2017'den önce, Ocak 2017'de çıkardığınız 687 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi'ne kadar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan, müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - 687 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi'yle 298 sayılı Kanun'un 149'uncu maddesini yürürlükten kaldırdınız. Artık hiçbir radyo ve televizyon cezalandırılamıyor. 2017'den beri cezalandırılan bir radyo ve televizyon gördünüz mü? Hiçbir radyo, televizyona uyarma cezası verildi mi? 2017 referandumunda tek bir siyasi partinin isteği doğrultusunda kampanya yürüttü bütün özel radyo ve televizyonlar, kimse cezalandırıldı mı? Hayır. Neden? Çünkü 149/A'yı yürürlükten kaldırmıştınız.

Bir daha söylüyorum: 298 sayılı Kanun'un 155'inci maddesinde "Cumhurbaşkanı" ifadesi yer almadıkça Cumhurbaşkanının bu yasaklara aykırı hiçbir davranışını Türkiye'deki hiçbir yargı organı soruşturamaz, Cumhurbaşkanı yargılanamaz, cezalandırılamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - "Yok, biz böyle demiyoruz." diyorsanız "Cumhurbaşkanı"nı eklersiniz, olur biter diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)