| Konu: | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 07.04.2022 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifindeki değişiklik önergesi şunu gösteriyor: Gerçekten AKP iktidarı yönetemiyor ve büyük bir ekonomik buhrana sebep oldu, bu ekonomik buhrandan da -krizin çıkış yolu- fakir fukaranın sırtından gelir elde ederek çıkmaya çalışıyor. O açıdan, bunun çok da verimli olmadığını, doğru olmadığını daha önceki örneklerinden zaten gördük.
Sosyal devletin asıl görevi şudur: Yurttaşlara nitelikli, gerçekten depreme dayanıklı konutlar sağlamaktır. O açıdan da aslında -burada en önemli konu- sosyal devlet olmanın gereği olarak, yurttaşlarımıza depreme dayanıklı, sağlıklı konutların yapılması gerekiyordu.
Değerli milletvekilleri, Türkiye cezaevleri çok büyük sıkıntılara sebep olmaktadır. Hemen hemen her gün, her hafta, bir cezaevinden bir cenazenin çıktığına tanık oluyoruz. Çok yakın tarihte seçim bölgem Iğdır'da da iki ay içerisinde 2 ölüm gerçekleşti, ki en son ölen, Sinan Kaya genç birisiydi, 28 yaşındaydı. Çok ciddi sorunlar var. Edirne Cezaevinden Ehettin Kaynar 77 yaşında, Ferzende Elbi 80 yaşında olmalarına rağmen bu dönemde sürgün edildiler; Ehettin Kaynar Karabük'e, Ferzende Elbi de Eskişehir'e, Kerim Boran'ın da nereye gönderildiği hâlâ belli değil.
Yine, insanlar cezaevlerindeki yakınlarına para yatırdıkları için onlar hakkında hukuksuz bir şekilde davalar açılıyor ve gözaltılar yapılıyor. Bolu'da 25 aileye çocuklarına para yatırdıkları için hukuksuz bir şekilde gözaltı yapıldı, dava açıldı. O açıdan, derhâl iktidar bu hukuksuz uygulamalarına son vermelidir diyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta Ankara Yenimahalle Demetevler'de bir pazar alanını, sebze meyve pazarı olan bir alanı ziyaret ettim, hem oradaki esnafımızla hem de pazara çıkmış olan halkımızla sohbet ettim. Gerçekten durum içler acısı, bir dram yaşanıyor Türkiye'nin hemen hemen tüm şehirlerinde. Bakın, insanlar pazarlardan boş dönüyor, sadece tezgâhlara bakarak gidiyor, aynı zamanda o tezgâhları kuran pazarcılar da satış yapamadıkları için evlerine ekmek götüremiyorlar. Fiyatlar çok çok yükselmiş, domatesin fiyatı 30-40 lira, patatesin bile fiyatı 8 lira olmuş, bir demet soğan 10 lira olmuş ve gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bir amca benim önümü kesti, dedi ki: "Oğlum, ben sana bir şey anlatayım, bunu Mecliste de anlat." Ben de söz verdim, anlatacağım dedim. Dedi ki: "Ben bal yiyemiyorum, hastayım. Ben et yiyemiyorum, hastayım. Ben domates yiyemiyorum, hastayım. Ben patlıcan yiyemiyorum, hastayım." Ben şaşırdım. Benim doktor olduğumu da arkadaşlar söylemişti. Amca, senin hastalığın ne dedim. Bu kadar şeyi yiyememek, hakikaten sen hiçbir şey yiyemiyorsun demektir. "Oğlum, benim hastalığımın ismi 'enflasyon, enflasyon, zam, zam, bu iktidarın getirdiği zam.'" dedi. O açıdan, siz gerçekten halkı perişan etmişsiniz. Derhâl bununla ilgili, yönetemediğiniz ve çözüm aranması için ciddi anlamda bir arayışa girmeniz lazım ve halkın önüne sandığı koymanız gerekir diye düşünüyorum.
Bir teyze çıkıp şunu söyledi, dedi ki: "Kurtarın bizi bu iktidardan. Bu fiyatları düşürün, geçinemiyoruz. Biz bu iktidara oy verdik ama elimiz kırılsaydı da o oyları o sandıklara atmasaydık." ve gerçekten çok büyük bir şekilde veryansın etti, feryat etti. Halk biliyor; bütün zamların sebebi elektrik, doğal gaz, akaryakıt, tohum, gübreyle alakalı ve bunların hepsinin sebebinin de AKP iktidarı olduğunu biliyor. O açıdan, halkın aklıyla da oynamaya hakkınız yok diyoruz, hemen sandığı kurun diyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)