| Konu: | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 07.04.2022 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şöyle bir söz vardır: Müsrif çocuk varı yoğu satar, evi tamamıyla batırır; AKP iktidarının geldiği nokta bu çünkü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu değişiklikle 2022 ve 2023 yıllarında ihalesi yapılacak kamu konutlarının satışlarından elde edilecek gelirleri genel bütçeye dâhil edecek. Her şey bitti, her şeyi sattı, bir bunlar kalmıştı, bunları satıp o şekilde genel bütçeye kaydederek bir kurtuluş yolu aranıyor ama bu politikalarla imkansız çünkü her gün emekçilerin emeği sömürülüyor; çocuklar, gençler geleceksizlikle karşı karşıya bırakılıyor. Böyle bir ortamda zaten bu krizden de çıkılması imkânsız.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de 100 bin civarında öğretmen açığı var, öğretmen ataması yapılması gerekiyor ama Millî Eğitim Bakanlığı "ücretli öğretmenlik" dediğimiz, "resmen emek sömürüsü sistemi" dediğimiz bir sistemle yaklaşık 100 bine yakın öğretmenin emeğini sömürüyor. Bu insanları tam zamanlı çalıştırmasına rağmen saatlik ücret veriyor ve aynı zamanda sigortalarının sadece yarısını yatırıyor. İşsizlik Fonu'ndan yararlandırmıyor, emekliliklerinin büyük bir kısmını çalıyor, hatta birçok özlük hakkından mahrum bırakıyor yani kaçak işçi çalıştırıyor Türkiye Millî Eğitim Bakanlığı.
Aynı durum bazı taşeron firmalarında da var. Mesela, Iğdır Havalimanı'nda "Çelebi" firması diye bir firma var. Ben uçağa binmeden önce orada çalışan gençlerle görüştüm, konuştum; meğerse firmaları tam zamanlı çalıştırmasına rağmen bu çocukların sigortalarını yarı zamanlı olarak yatırıyormuş; aynı zamanda, bu insanların maaşını da part-time çalışıyormuş gibi yatırıyormuş. Kısacası, devletin Bakanlığının yaptığı emek hırsızlığını aynı şekilde AKP'nin taşeron firmaları da yapıyor, orada insanların emeğini çalıyor.
Bakın, Türkiye'de ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen var ama Millî Eğitim Bakanlığı atamalarını yapacağına ücretli öğretmenlik sistemiyle kaçak işçi çalıştırıyor, emek sömürüsü yapıyor, insanları âdeta sefaletle karşı karşıya bırakıyor. Bir öğretmen ücretli öğretmenlikte haftalık otuz saat çalıştığı zaman -otuz gün çalıştığı zaman- ne kadar ücret elde ediyormuş biliyor musunuz? 3.800 lira. Yani asgari ücretin altında, yani açlık sınırının çok çok altında bir ücretle karşı karşıya bırakılıyor.
Görüyorum, AKP sıralarında oturan milletvekilleri de Grup Başkan Vekilleri de bunları dinlemiyor çünkü öğretmenlerin sorunları...
Sayın Alpay Özalan, sen de dinlemiyorsun.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) - Bir kulağım sende.
HABİP EKSİK (Devamla) - Ama şunu söyleyeyim: Çünkü sizin gündeminizde emekçilerin hakları, hukukları yok; sizin gündeminizde öğretmenlerin, eğitimini başarıyla tamamlanmış gençlerin emekleri yok; sizin gündeminizde varsa yoksa AKP'nin geleceği, AKP'nin bekası var. Emin olun, emeği sömürülen bu gençler, emeği sömürülen bu insanlar, emeği sömürülen bu işçiler büyük tokat vuracaktır; haberiniz olsun, ben size söyleyeyim.
İkinci bir durum; bu sıralarda otururken, bu koltuklarda otururken bir kanun teklifi getirildi, doktorlara bir maaş düzenlemesi yapıldı, sonra AKP iktidarı bunu geri çekti "Tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde biz düzenlemeyi yeniden yapacağız." dedi, söz verdi ama hâlâ sözünü tutmamış, tutmuyor.
EYT'liler var 5 milyona yakın; ama maalesef bu insanların emeği sömürüldü, çalındı ve hâlâ o EYT'lilerin hakları verilmiyor.
Türkiye'de garsonlar ya da kafeteryada çalışan insanlar on beş saat çalışıyor, bu Meclisin işçileri, emekçileri de öyle; maalesef hiç kimse bu konuda bu hukuksuzluğa "Dur!" demiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)