GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:77
Tarih:07.04.2022

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gecenin ilerleyen saatleri ve hepimiz de yorulduk gerçekten.

Şimdi, ben, kısaca, aslında, ayın 6'sında Habip Vekilimizle beraber takip ettiğimiz bir davayı size anlatmak istiyorum. Nedir bu dava? Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasının iki önceki Eş Genel Başkanı Bedriye Yorgun, bir önceki dönem Eş Genel Başkanı Gönül Erden ve şu andaki Eş Genel Başkanı Selma Atabey'in de olduğu; yine, Ankara'daki yöneticilerinin ve MYK üyelerinin içerisinde olduğu 8 arkadaşımız yargılanıyorlar. Niçin yargılanıyorlar? Çok açık ve net söyleyelim: Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, kurulduğu yıldan bugüne kadar, sizin yapmaya çalıştığınız bütün yıkıcı sağlık politikalarının karşısında durduğu için, sağlıkta dönüşüm yasasına en esastan itirazını ilk günden ortaya koyduğu için ve sizin yönetemediğiniz, halkın sağlığa, sağlık hizmetine erişimini engellediğiniz bugünkü sağlık sistemini eleştirdiği için hedef hâline getirdiniz ve bugün hem SES'i hem de TTB'yi hedefleştirerek aslında onların etki gücünü kırmaya ve halkın en temelde sağlık hizmeti almasının da önüne geçmeye çalışıyorsunuz.

Şimdi, bu dava neye dayanıyordu? Her zamanki gibi, meşhur gizli tanık ifadelerine dayanıyordu. Bir gizli tanık çıkmış ve kendine göre uyduruk ifadeler vermiş ve bunun üzerinden de önceki dönem Eş Genel Başkan Gönül Erden tutuklu.

Gönül Erden kim? Bir hemşire, yıllarca kamuda çalışmış bir hemşire ve 2014 yılından 2020 yılına kadar Eş Genel Başkanlık yapmış, sendikayı ileriye taşıyan bir hemşire, bir sendikacı, bir aktivist, bir kadın aktivist, bir kadın özgürlük mücadelesi aktivisti. Ama bununla da yetinmemiş, görevine dönmüş, hastalarına bakmaya, hizmet etmeye devam etmiş. Ama bu dönemde Covid-19'u kapmış, eve getirmiş ve bu süreç birlikte yaşadığı annesinin de yaşamına mal olmuş. Gönül Erden bu yas sürecini yaşarken, kendisini annesinin kaybından dolayı suçlu hissederken, bunun ızdırabını yaşarken siz Gönül Erden'i aldınız ve cezaevine koydunuz, üstelik, dediğim gibi, uyduruk gerekçelerle.

Örneğin, iddianamede ne var, biliyor musunuz? Yurt dışı giriş-çıkışları var. Düşünün ki bir sendikanın eş genel başkanı yurt dışına gidiyor ve siz bunu alıp iddianameye koyuyorsunuz. Bir de yetmiyor, Atatürk Havalimanı'ndan çıkmış, onu yazmışsınız ama savcı sanki Habur'da, böyle, bir şey var gibi "Habur"u büyük puntolarla yazmış, Habur çıkış kapısını. Habur'un Kapıkule'den farkı ne, anlayamadık. Erbil'in Brüksel'den farkı ne, bir farkı var mı? Sanırım sizin açınızdan ya da iddia makamı açısından bir farkı var ki oraya koymuşlar.

Bakın değerli arkadaşlar; Covid-19 pandemisinde 520 sağlık çalışanı, sağlık emekçisi yaşamını yitirdi. İnsanlar çocuklarını görmeme pahasına, ailelerine, evlerine gitmeme pahasına mücadele ettiler ve eğer bugün hâlâ yaşıyorsak, hâlâ sağlıklıysak en temelde biz bunu sağlık emekçilerine borçluyuz ve -çok açık ve net söyleyeyim- bugün bunun için mücadele eden sendikalara borçluyuz. Ama sizler bu sendikaları, özellikle de SES'i yıllardır kriminalize etmeye çalışıyorsunuz ve bunun üzerinden de sesini kısmaya, kendi piyasacı sağlık anlayışınızın karşısında dikensiz bir gül bahçesi yaratmaya çalışıyorsunuz.

Şimdi, normalde, bu mahkemede beklediğimiz tahliyeydi ama mahkeme heyetiniz tahliye etmedi. Niye? Çünkü Gönül Erden'in çok sakıncalı suçları vardı. Örneğin, bir fotoğraf var, mahkeme başkanı özel olarak soruyor, diyor ki: "Bir düğüne gitmişsiniz ve elinizde sarı, kırmızı, yeşil var." Hani, demin de söyledim ya, o, terörist faaliyetin 3 rengi. "Bu geleneksel bir şeydir." diyor. "Ama sadece sizin elinizde var." diyor. Düşünün, bir düğünde sarı, kırmızı, yeşil mendil sallamak, halay çekmek bir suç unsuru olarak bu dava dosyasına girmiş arkadaşlar; bunu iyi düşünmeniz gerekiyor.

Diğer bir şey: Bugünkü Eş Genel Başkan Sayın Selma Atabey'e de il dışına çıkış yasağı verdiniz. Bu kişi Eş Genel Başkan, bir sendikanın Eş Genel Başkanı ve bu ülkede 81 ilde bakanlığın il, ilçe teşkilatı var ve 81 ilde de SES'in üyeleri var. Şimdi, bu kişi nasıl örgütlenme faaliyeti yürütecek; üyelerine nasıl gidecek; sizin sağlıktaki bu yıkım projelerinizin karşısında nasıl mücadele yürütecek?

Zaten tek derdinizin aslında muhalefetsiz bir ortam, hem sendikada hem siyasette hem de toplumsal alanda aslında muhalefetsiz bir alan yaratmak istediğinizi ve bütün muhalifleri de yargı eliyle terbiye etmeye çalıştığınızı çok iyi biliyoruz. Ama şunu söyleyelim: Ne SES ne TTB ne HDP ne de bu ülkedeki hiçbir muhalif örgüt size diz çökmez, boyun bükmez. (HDP sıralarından alkışlar)