GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/905) esas numaralı Çocuk Hakları Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/166) münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:81
Tarih:19.04.2022

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diyorum ki bu yıl 23 Nisan'ı kutlamayalım yani aslında diyorum ki hamaset yapmayalım. Çocukları büyüklerin koltuğuna oturtup "Ne olmak istiyorsun?" diye sormayalım. Gerçekten bir şey yapacaksak -bu kanun teklifimizde de ifade ettiğimiz gibi- çocuk hakları bakanlığını kuralım ve onların gerçek sorunlarını çözelim.

Çocuklar sosyal medya paylaşımlarında, sokak röportajlarında meramlarını gayet güzel anlatıyorlar. Ebeveynlerinin asgari ücretle evi geçindiremediğini, her gün gelen zamları, artan faturaları dert ediyor, bir test kitabını nasıl alacaklarını düşünüyorlar. Yol paralarını ancak karşılayan, harçlıklarıyla karınlarını doyuramayan bu çocuklar geleceğe dair nasıl hayal kuracaklar?

Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne taraf ama ana dilinde eğitim hakkı ve kültürel haklar maddelerine çekince koymuş, sorumluluktan kaçınmış bir ülke. Şu anda ana dilinde eğitim göremeyen 10 milyonu aşkın çocuk var ve bu çocuklar kurumsal şiddete, devlet tarafından ayrımcılığa uğruyor.

Derin Yoksulluk Ağının Türkiye'de Çocuk Yoksulluğu Raporu'na göre, derin yoksulluk yaşayan ailelerin yüzde 74'ü bebek maması almakta zorlanıyor; yine, hanelerin yüzde 38,7'sinde neredeyse her gün öğün atlanıyor.

Türk Aile Hekimleri Derneğinden 3 hekimin yaptığı araştırmaya göre, çocuklarda kronikleşmiş yetersiz beslenme sorunu var, kansızlık var ve aynı zamanda potansiyel kalp hastası. Neden? Çünkü krizi çözecek ekonomik ve sosyal politikalar uygulanmıyor, aileler yoksulluk döngüsü içinde.

2 milyonu aşkın çocuk işçi var bugün ve bu çocukların yarısı eğitimine devam edemiyor.

Türkiye'de 0-6 yaş grubu 345 çocuk anneleriyle beraber cezaevlerinde kalıyor. Çocuklarına bakacak kimsesi olmadığı hâlde ebeveynlerin cezası ertelenmiyor. 2 bine yakın çocuğun kaldığı cezaevlerinde beslenme, eğitim, sağlık hakları ihlal ediliyor, çocuklar cezaevleri görevlileri tarafından istismara, kötü muameleye uğruyor; denetimler ya olayın sonrasında yapılıyor ya da hiç yapılmadığı için cezaevi personeli kendilerine bir şey olmayacağını düşünüyor ve cezasız kalıyor. Çocuklar, tarikat yurtlarında, Kur'an kurslarında, Millî Eğitim okullarında ya da kolluk güçleri tarafından cinsel istismara uğruyor. Örneğin, Adıyaman'da bir teknik lisede öğrencisini istismar eden müdür yardımcısının görevine iade edilmesi hakkında ve benzeri olaylarla ilgili önergeler verdik. Bu olayları bir taraftan kamuoyu gündemde tutmaya çalışıyor, bir taraftan bizler önergelerle baskı kurup ilgilileri göreve çağırıyoruz. Çocuk istismarının önüne geçmek herkesin sorumluluğundadır ve bu asla ama asla göz ardı edilemez.

Değerli vekiller, 2022 yılında biz hâlâ niye şüpheli çocuk ölümlerini konuşuyoruz? 13 Nisan 2018'de evinin önünde yaralı bulunan ve daha sonra yaşamını yitiren Rabia Naz Vatan mesela. Kamuoyu baskısı nihayetinde, zar zor Rabia Naz ve diğer şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak üzere KEFEK bünyesinde komisyon kurulmuştu. Bu komisyona başka başvurular da vardı ve biz dedik ki bu Mecliste daimî bir çocuk hakları komisyonu olsun ama nafile. Sonuçta bir iki yargı mensubuna uyarı cezası dışında henüz bir sonuç çıkmadı ancak ailesi adalet mücadelesinden asla vazgeçmedi.

Yine, bu yıl on altı gün arandıktan sonra Özel Harekât timinin atış taliminin yanında cansız bedeni bulunan Muharrem Aksem'in ölümü de şüpheli. Bir cismin patlamış olabileceği de denetimsiz atışlar sonucu ölebileceği de ihtimaller arasında. Olay hakkında soruşturma ne aşamada, şüpheliler kimler; bu konuda herhangi bir kamuoyu bilgilendirmesi de yine ne yazık ki yapılmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bir de şüpheli olmayan ölümler var. Zırhı araçların ezmesi sonucu ölen çocuklar ülkesi olduk, 2008'den beri en az 20 çocuk bu nedenle hayatını kaybetti. En başta "Zırhlı araçlar niye şehir merkezlerinde dolaşıyor?" sorusu sorulması gerekirken yargı sürecinde "güvenlik" deniliyor, "kör nokta" gibi bahaneler üretiliyor, bilirkişi raporlarında ölen çocuklar ya da aileleri asli suçlu bulunuyor; faillerse çoğunlukla cezasız kalıyor.

Ceylan Önkol'u hatırlarsınız, bir mühimmat sonucu Diyarbakır Lice'de 2009 yılında hayatını kaybetti ve Jandarma, bugün fütursuzca "Ceylan kız çocuğu olduğundan ailesine destek yükümlülüğü yoktu, üstelik yaşasa geleceği de belli değildi. Ailenin başka evlatları da var, onlar anne-babasına destek olabilir." diyerek tazminat miktarının adil olmadığını savunabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Başkan, tamamlayacağım, kusura bakmayın.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Evet, çocukların yoksulluğuna, eğitimde yaşadıkları ayrımcılığa, "istismar" ve "ölüm" kelimesiyle yan yana gelmelerine son vermek, SMA'lı çocukların tedaviye ulaşmasını sağlamak, otizmli yada özel ihtiyaç sahibi çocukların karşılaştıkları sorunları çözmek bizlerin elinde. Bırakın artık çocukların gelecekte ne yapacaklarını sormayı, onları törenlerinize nesne yapmayı. Çocukların bugün yaşadığı gerçek sorunlarla ilgilenip çözümler üretelim ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 3'üncü maddesinde taahhüt edildiği gibi çocuğun yararına öncelik vererek bütün ilgili kurumların da bu esasla çalışmasını sağlayacak, çocuk haklarını ve çocuğa yönelik hizmetleri bütüncül biçimde ele alacak, planlayacak çocuk hakları bakanlığını kuralım.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)