GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:81
Tarih:19.04.2022

MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen büyük Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, yıllardır beklenen, özlenen Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Yasa Teklifi bugün, şükürler olsun ki Allah'a, Genel Kurula geldi ve burada konuşarak -kaç gün sürecek bilmiyoruz ama- tartışarak, en doğru yolu bularak bu yasayı çıkaracağız.

Tabii, biz bu yasayı neden çıkarmak istiyoruz, neden bu yasanın çıkması lazım, önce biraz ondan bahsedeyim. Biraz evvel Mersin Milletvekilimiz Baki arkadaşım bana bir resim gösterdi; 2016 senesinde burada, odada, ben ve milletvekili arkadaşlarım bununla ilgili bir basın toplantısı düzenlemişiz, bu yasanın çıkması gerektiğini söylemişiz. Benden önce, ben milletvekili olmadan önce o yasa buraya defalarca gelmiş, arkadaşlar çalışma yapmış ama bir türlü yasalaşmamış, birileri engellemiş, kimlerin engellediğini de zaten tahmin ediyoruz ve biliyoruz.

Şimdi, biz bu yasayla ilgili konuşurken şikâyetlerimiz nedir? "Türk sporunu, Türk futbolunu yönetenler kimler? Hep bu sporun dışından insanlar geliyor, futbolun dışından insanlar geliyor; bunlar kendilerine rant sağlamaya geliyor, kendilerine statü sağlamaya geliyor, para kazanmaya geliyor, onu yapıyor, bunu yapıyor." diye durmadan şikâyet ediyoruz biz ve bu şikâyetlerin büyük bölümünde de haklıyız; tabii ki bu lafımız yöneticilik yapan bütün yöneticilere değil ama maalesef ciddi bir çoğunluk da bu statünün içine, bu kategorinin içine giriyor.

Şimdi, futbol popüler diye futboldan devam edeyim, daha iyi anlaşılıyor futboldan bahsedince. Şu anda aşağı yukarı... Bu yasa keşke on beş yıl önce çıksaydı, keşke bu yasa on yıl önce çıksaydı, beş yıl önce çıksaydı, iki yıl önce çıksaydı. Neden? Bizim futbol kulüplerimizin büyük bölümü -beş tanesi hariç- büyük borç batağının içinde. Şimdi size bazı rakamlar vereceğim, ürkütücü rakamlar; mesela, 31 Mayıs 2021 itibarıyla yani on bir ay önceki rakamları söylüyorum: Sadece Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un borcu 17 milyar TL yani geçen sene bu zamanlarda. Sonradan transfer ayı girmiş araya, transferler yapılmış, bir de kur farkı oluşmuş. 1 Aralık 2021'de yine, 2022'de değil yani bundan beş ay önce de bu 4 kulübün borcu 26 milyar TL olmuş. Yani mayıs ile aralık arasında, yedi ayda 17 milyardan 26 milyar TL'ye yükselmiş. Aralık ayından bu zamana kadar da birkaç ay geçtiğine göre bu rakam 30'un üstünde, 30-35 arası olduğu biliniyor. Peki, bu kulüpler bunu devam ettirebilir mi? Devam ettiremezler. Eğer bu 35 milyarın sadece yasal olarak banka faizini ödemeye kalksalar bugün yüzde 20-25'ten faizleri hesaplasak senede 8-9 milyar lira sadece faiz borcu ödeyecekler, bunu mümkün değil çıkarmaları. Yani şu anda kulüpler -4 büyükler dâhil- anahtarlarını valiye teslim etmek üzereler, acı ama gerçek.

Tabii, peki, bu yasa çıkmasın diye çaba gösterenlere mesela şeyi soracağım: Millî takımlarımızın durumu ne mesela şu anda bizim? Millî Takım'ın durumu şu arkadaşlar: Dünya Kupası'na katılamadık -en son oldu biliyorsunuz- birkaç ay önce Avrupa Şampiyonası'na katıldık, sonuncu olduk sıfır puan alarak.

Bir de Millî Takım'ımızın Uluslar Ligi var katıldığı. Uluslar Ligi'nde hangi gruptayız, biliyor musunuz? C grubunda. C grubundan birkaç tane takım sayayım da ne hâlde olduğumuzu biraz daha anlayalım: Lüksemburg, Litvanya, Faroe Adaları, Kıbrıs Rum Kesimi, Azerbaycan, Kazakistan, Cebelitarık.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Onlara doğru söyle, o tarafa doğru söyle.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yanlış yere bakıyorsun.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Başkanım, o tarafa doğru söyle.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bana bakabilirsin.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Şimdi bu yasa siyasetüstü bir yasa, onun için siyaseti karıştırmayacağız burada birkaç gün. Hep beraber inşallah bu yasayı çıkaracağız. (MHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Türkiye'nin A Millî Takımı'nın düştüğü durum bu. Peki, Türkiye bunlarla, bu liglerle, bu takımlarla aynı gruptaysa, o zaman Türkiye liginde oyunculara senelik ödenen 3 milyon eurolar, 4 milyon eurolar, 5 milyon eurolar falan neyin nesi? O zaman hepimizin burnuna pis kokular gelmeye başlıyor doğal olarak.

Peki, futbol takımlarımız ne durumda? Yıllardır bırakın Avrupa kupalarında derece almayı, takımlarımızın çoğu Avrupa'dan men cezası aldı, para cezası aldı, transfer yasağı aldı.

Peki, hazır buna gelmişken şunu söyleyeyim: Bu yabancı konusunu ben böyle anlatınca "Saffet Sancaklı yabancıya karşı." diyorlar. Hayır, ben yabancıya karşı değilim. Ben, Türk futbolcusunun çok yetenekli olduğunu, altyapıya önem verildiği zaman oyuncu fışkıracağını ve bırakın Türkiye liglerine yetmeyi, Avrupa liglerine, dışarıya bile rahat rahat oyuncu ihraç edebileceğimizi söylüyorum; ben Türk gençliğine güveniyorum. Yoksa, yabancıya karşı değilim ama hangi yabancıya karşı değilim? Sen, her sene, alakasız, kapasitesiz, yoldan bulduğun menajerlerin getirdiği 15-20 yabancıyı alır, Türk futbolunu bu hâle getirirsen tabii ki karşıyım. Kriter koyacağız, bundan sonra inşallah bununla ilgili de önerilerimiz olacak. Kriter koyacağız yabancıya, diyelim ki İngiltere'de -Alpay burada, İngiltere'de oynadı- diyor ki adam "Bir; yabancı gelebilir ama şu yaşın, şu seviyenin altında olacak. İki; son iki senesinde kendi A millî takımının ilk 11'inde yüzde 80 banko oynamış olacak." gibi gibi kriterler koymuş ki doğal olarak kötü bir yabancı alma şansı kalmıyor İngiltere liginin. Ama bizde, maalesef, yakala, kimi getirebiliyorsan koy.

En sonda, 2016-2017 sezonunda yayın geliri 590 milyon dolar. Aradan beş sene geçmiş, şu anda yayın geliri teklifi verildi -daha kesinleşmiş bir şey yok ama- gördüğüm kadarıyla 100-120 milyon dolar arasına denk gelecek şekilde bir teklif var yani 590 milyon dolar nerede... Demek ki, futbolun kalitesi de o kadar düştü ki... Bu kaosları, bu kavgaları, şu Federasyondaki rezillikleri görüyorsunuz değil mi? Yani, neresinden bakarsanız bakın elinizde kalıyor.

İşin neticesinde, diğer federasyonlarda da olan birçok sıkıntı vardı. E, peki bu kadar tesis yapıldı, bu kadar stat yapıldı, dünyayla komünikasyon var, para var, her şey var; yeterince başarı var mı? Yeterince başarı yok. Neden? İşte, bu bahsettiğimiz konulardan dolayı. İşte, şimdi, bu yasayı tam da bunun için getiriyoruz. Yasada 60'a yakın madde var ama ben çok önemsediğim birkaç tanesini sizinle paylaşmak istiyorum; olmazsa olmazlar bunlar, zaten herkes de katılıyor, sağ olun bunun için.

Mesela, bu kişisel sorumluluk meselesi. Bu, nedir? Kulüp başkanları ve yöneticiler bulundukları dönemdeki fazla borçlardan kişisel olarak sorumlular. Yani, diyelim ki bir kulübün o sene 100 lira bütçesi var, yüzde 10 hak verdik, borçlanabilirler ekstradan, kulüp 110 lirayla bütçeyi yönetecek o sene. Kulüp başkanları ve yöneticiler bütçeyi 120 lira yaparsa, 150 lira yaparsa, 170 lira yaparsa o parayı ceplerinden harcayacaklar; ceplerinden vermezlerse mal varlıklarına el konacak, tahsil edilecek, o da olmazsa hapis cezası var. Bu, bize neyi getirecek? Artık hiçbir kulüp başkanı, hiçbir kulüp yöneticisi canı sıkıldıkça menajerlerle beraber olup, kulüpleri soyup büyük borçların içine sokamayacak; bu yasanın en önemli maddelerinden bir tanesi bu.

İkincisi, hep anlatıyoruz ya, diyoruz ki: "Bu sporu sporun dışındakiler yönetiyor." 64 tane federasyonun 64'üne de şunu koyduk: 11 kişilik yönetimde o branşta millî olmuş en az 2 sporcu yani o branşta millî olmuş, sporu bırakmış ve 11 kişilik yönetimde en az 2 millî sporcu. Bu "Sporun dışından gelenler yönetiyor." diye şikâyet ediyoruz ya, bu çok ciddi bir başlangıç. İnşallah, önümüzdeki yıllarda bu sayı kendiliğinden artar; bu arkadaşlar başarılı olur, gelir, federasyonlarda başarılı olur, bizi çok iyi temsil eder ve bu sayı artar.

Tabii, bu neyi getirecek? Ben araştırdım, dünyada hiçbir ülkede, bütün federasyonlarda böyle bir kanun yok; bu, Türkiye'de bir ilk olacak. Yani göreceksiniz, dünyada spor konuşulduğu zaman Türkiye örnek gösterilecek, "Sporun içinden gelen insanların spor yönetimlerinde olduğu ülke." denecek; bu, ülke açısından da büyük prestij olacak. Örnek olarak şunu söyleyeyim: Rahmetli Naim Süleymanoğlu Türkiye Halter Federasyonu Asbaşkanı seçildi, burada seçimlerde. Yanılmıyorsam, bir-bir buçuk ay sonra Dünya Halter Federasyonu seçimleri vardı -fakat Naim Süleymanoğlu öyle bir halterciydi ki yüzyılın haltercisiydi, bütün olimpiyat rekorlarını kıran bir Türk'tü- Dünya Halter Federasyonu Başkanı Naim Süleymanoğlu'na "Lütfen, gelip Dünya Halter Federasyonunda da Asbaşkan olur musun?" diye mektup yazdı, davet ettiler ve rahmetli Naim uzun yıllar Dünya Halter Federasyonu Asbaşkanlığı yaptı. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Bu, efsane millî sporcular gelip federasyonlarda görev yapınca göreceksiniz, dünyanın o branştaki çoğu federasyonlarında da yönetim kuruluna girecekler. Yani Türk spor adamları dünyanın federasyonlarında yöneticilik yapabilecekler, onun için bunu da çok önemsiyorum.

Üçüncü bir şey var, üçüncü söyleyeceğim madde, temiz eller operasyonu başlıyor. Spor kulüplerinde başkan veya kurul üyesi olabileceklere belirli suçlardan mahkûm olmama şartı getirilmektedir yani Türkçesi: Belli suçları işlemiş adamlar hayatları boyunca hiçbir spor branşında, hiçbir spor kulübünde, hiçbir federasyonda yöneticilik yapamayacaklar. Şikâyet ediyoruz ya "Arızalar gelip sporu yönetiyor, spor yöneticisi oluyor. Adam bir sürü suç işlemiş, ceza almış, gelip kendini temizlemeye çalışıyor, spor kulüplerinde kendini temize çıkarıyor; toplumda kabul görüyor." diyoruz ya şimdi bu suçların bazılarını sayıyorum size... Bu suçları işlemiş adamlar hayatları boyunca hiçbir spor branşında, hiçbir federasyonda, hiçbir spor kulübünde yöneticilik yapamayacaklar. Mesela suçlar şöyle, tabii, kasten işlenmiş suçlardan bir yıl ceza alma şartı var: Devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlar, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, terörün finansmanını sağlama, kaçakçılık, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, fuhuş, uyuşturucu, şike, teşvik, kanuna aykırı bahis, şans oyunları ve birkaç tane daha var. Şimdi ben size soruyorum arkadaşlar: Bu suçları işleyen adamların sporda ne işi var ya? Ama maalesef bunları işlemiş olan adamlar da geldi yıllarca spor kulüplerini yönetti, geldi federasyonda yöneticilik yaptı, sonra biz de dışarıdan şikâyet ediyoruz.

Şimdi, futbolun öyle bir gücü var ki... Aklıma şu anda geldi, onu da sizinle paylaşayım, biliyorsunuzdur da: Bu İspanyol diktatör Franco vardı, varmış yani onu da kitaplardan okuduk. Adam diyor ki: "Üç tane şeyle yöneteceğim ülkeyi: Bir tanesi fiesta, bir tanesi fadima, bir tanesi de futbol." "Fiesta" eğlenceye vermiş herkesi, serbest her şey; "fadima" din, din üzerinden etki yapıyor; bir de "futbol" diyor. Topluyor, diyor ki arkadaşlarına: "Bana öyle bir uyku tulumu yapın ki on binlerce insanı içine sığdırın, uyuşturmamız lazım bu milleti." İşte, şimdiki Barcelona stadı yapılıyor o zaman. Bu stat Franco'nun uyku tulumu isteğiyle, "Milleti uyutalım."... Futbolun etkisini anlatıyorum, ülkeyi yönetmek için bile futbolu kullanıyor insanlar. Kendini temizlemeye çalışan insanlar da futbolu ve sporu kullanıyor, ihale almak isteyenler de kullanıyor, başka işler için de isteyenler kullanıyor; o zaman işte bu yasanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Ben buna, bu maddeden dolayı "temiz eller operasyonu" diyorum. Türk sporunda temiz eller operasyonu başlamıştır; gözümüz aydın, bütün Türkiye'nin gözü aydın. (MHP sıralarından alkışlar)

4'üncü bir madde var. Bu maddede Alpay kardeşimiz çok uğraştı, biz de elimizden gelen katkıyı sağladık; bu, menajerlik konusu. Şimdi, kulüplerin ne yaptığını kısaca size anlatayım; tabii bunu anlatırken bütün kulüp başkanlarına ve yöneticilerine söylemiyorum, bu filmde oynayanlara söylüyorum ben, bu filmi çevirenlere söylüyorum. Türkiye'de futbolu bıraktıktan sonra Türkiye'nin ilk FIFA lisanslı menajerlik şirketini ben kurdum. Dünyada 250 kişide vardı, benim lisans numaram 251. Şenes Erzik'in isteği üzerine Türkiye'de menajerlik sistemini oturtayım diye ilk şirket benimdir. Onun için bu filmleri çok iyi bilirim ben, nasıl döndüğünü de bilirim, şimdi anlatıyorum nasıl dönüyor. Denetim yok, bir şey yok. Kulüp başkanı diyor ki bir menajere: "Gel, şu futbolcuyu bana, kulübe, bize ver; menajeri senmişsin." Oturuyorlar, iki tane kontrat yapıyorlar. Oyuncu diyelim ki 100 lira alacak, bir kontrat yapılıyor, ona veriliyor o 100 liralık kontrat, sağlama alıyor kendini ama bu tarafta 10 liralık bir kontrat yapıyor ve devlete onu bildiriyor; Spor Bakanlığına, Federasyona, bildirilmesi gereken yerlere onu bildiriyor. Arada da 90 lira var. O 90 lirayı sonra canları nasıl istiyorsa paylaşıyorlar, veriyorlar, alıyorlar, vergi kaçırıyorlar, kara paraya sokuyor... Aklınıza ne geliyorsa yapıyorlar. Şimdi, bu menajerlik yasasında bunun da önü kapanıyor.

Nasıl kapanıyor? Şimdi, menajerler oyuncularla bir kontrat imzalıyor, ömür boyu esir tutuyorlardı yani kontratı yaptırmış ona, ömür boyu oyuncunun peşini bırakmıyor. İki yıla düşürdük bu kontratları ve iki yıl sonra memnunsa oyuncu ile menajer karşılıklı, devam etsinler. Fakat buradaki ana şey ne? Oyuncu ile kulübün yaptığı kontratlar Bakanlığa gidecek artık denetim için yani ikinci bir kontrat yapılmasın diye. Bakanlığa giden kontrat aynı Federasyona gidecek ve tek bir kontrat bilinecek. Ha, aldın, o menajerle tekrardan film çevirdin, ikinci bir kontrat yaptın; işte, yandı hepsi o zaman. Bu yasa onu getiriyor. Ne diyor? Menajerin, menajerlik faaliyeti ömür boyu bitiyor. Bu riske de hiçbir menajer girmeyecek bir tane kontrat için. İki: Futbolcu bunu imzalarsa -iki tane ayrı kontrat- üç aydan bir yıla kadar men cezası alıyor. Hiçbir futbolcu da böyle bir şeye girmez. Zaten bir yıl oynamayan oyuncuya geçmiş olsun; yaşı kaç olursa olsun, bir daha onun toparlanması yıllar sürer. Üç: Başkan ve yöneticiler de iki yıldan üç yıla kadar hak mahrumiyeti cezası alacak. Zaten o sorumluluk işinde, kişisel sorumluluk işinde hapis cezası da var bir yıldan üç yıla kadar. Onun bile hesabını yaptım, beş ay on beş gün yatıyorlar yani hukuku da öğrenmeye başladık bu arkadaşların sayesinde.

Şimdi, tabii, ne olacak? Çok önemli bir şey daha yapıyoruz bu yasada: Bu menajerler de kontrol altına alınınca kulüpler bütün paralarını, alma-verme paralarını, ödeme paralarını, giriş-çıkış paralarını bankalar ve finans kuruluşları üstünden yapacaklar. İkinci kontratı yapamıyor, paraları bankalar üzerinden çeviriyor -bütün paralar bankadan girip çıkıyor, 7 bin TL'nin üstündeki paralar- kişisel sorumluluk var. Temiz eller operasyonu başladı; göreceksiniz, dökülmeler yakında bol bol başlar ve bu yasa çıkar çıkmaz bu bahsettiğimiz arkadaşlar bu spor dünyasından kaçarlar zaten. Ben iki sene önce burada bir konuşmada -açtım dinledim ne konuşmuşum diye- diyorum ki şu kürsüden bu arkadaşlara: "Kusura bakmayın, bu mahalleden hepiniz gideceksiniz." İşte o gün geldi. Onun için bu yasa gerçekten Türk sporunun önünü açacak ve bizi böyle düzgün bir yola sokacak.

Ha, bu yasa yarın çıkacak da her şey dört dörtlük mü olacak? Olmayacak. Bizim önümüzde uzun yıllar var, bu yasayı destekleyici bazı şeyler daha yapmamız gerekecek ama önemli olan, bu ana yasayı çıkartıp, bütün herkesi bir disipline sokup ondan sonra devam etmek. Tabii, memnun olmayacak bazı arkadaşlar. Ha bire deklarasyon yayınlıyorlar; hiçbiri de beni aramıyor, haberiniz olsun, kimse aramıyor beni; ben beş yıldır anlatıyorum bunu, artık iş ciddiye geldi, beni kimse aramıyor. Ne diyorlar biliyor musunuz o arkadaşlar? "Ya, biz bir çiftlik bulmuşuz, dünyanın en güzel şeyini bulmuşuz, kulüpleri bulmuşuz. Bütün ilgi bizim üzerimizde, yolda giderken herkes 'Başkanım, Başkanım...' diyor, omuzlara alıp taşıyorlar. E, parayı da istediğimiz gibi harcıyoruz, yıllarca keyif yapıyoruz, sonra da çekip gidiyoruz. Siz şimdi bu yasayı çıkarıp neden bizim keyfimizi bozuyorsunuz?" diyorlar.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - O kadar kötü değildir.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Haklı adamlar yani. Diyorlar ki: "Bizi denetlemeyin."

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - O kadar kötü değildir dedim yani.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Yani "Bizi denetlemeyin." diyor. "Sorumlu tutmayın, bize bir şey de demeyin." Sonra geliyorlar "Borçlarımızı öteleyin, vergilerimizi düşürün. Spor Toto'dan da bize para verin, İddaa'dan da para verin." Sonra bu tarafa geçiyorlar "Bak, siyaset spora fazla karışıyor ha, karıştırmayın." Ne anlatıyorsunuz siz ya? Onun için, bu arkadaşlar bu işlerden hiç memnun değil; bu bahsettiğim kategoriye giren arkadaşlardan bahsediyorum. Memnun olmasınlar zaten, bizim onları memnun etme gibi bir isteğimiz, bir lüksümüz de yok. Biz, bu yasayı çıkaracağız, devamını getireceğiz.

Şimdi, çok kısa bir şey daha söyleyeyim mesela bu yasayla ilgili. Ne getirecek bu yasa bize? Şu anda altyapıdan kimse geliyor mu? Gelmiyor. Mecbur kalındı diye birkaç çocuk geldi alttan. Türk sporcusu yetenekli. Şimdi bu paralar biraz kısıtlanacak doğal olarak çünkü geçmiş borçları da ödemeleri lazım bu bütçenin içerisinden; doğal olarak 15-20 yabancı almayacaklar. Ne yapacaklar? Altyapıya yatırım yapacaklar, bizim Türk çocuklarına yatırım yapacaklar. (MHP sıralarından alkışlar) Birkaç sene sonra, göreceksiniz, oyuncu fışkıracak Türkiye'den. Ya, görmüyor musunuz, 16 yaşındaki çocuklar şu anda Galatasaray'da, Fenerbahçe'de, Beşiktaş'ta oynuyor, bir de en ön plana çıktılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Sancaklı.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Teşekkür ederim.

Ya, bu çocuklar oynar ama onları alana bırakacaksın. Çocuk geliyor, 8 yaşında başlıyor, yetişiyor yetişiyor; 18-19 yaşına bir geliyor, bir bakıyor ki takımda 16-17 yabancı var, bilmem ne var, mümkün değil, çekiyor, dönüyor gidiyor, küsüyor. Ne oldu? Şimdi bu Ardalar falan çıktı, bu genç çocuklar -Beşiktaş'ta var, Trabzonspor'da var falan- aslan gibi oynuyorlar. Peki, bizim bunlara o zaman bu fırsatı vermemiz lazım. Biz, şu anda, bu kanunla kulüpleri altyapıya zorlayacağız; altyapıyla uğraşmayan, oyuncu yetiştirmeyen kimse orada yöneticilik yapamayacak, başkanlık yapamayacak çünkü beceremeyecek bu işi.

Ben son bir şey daha söyleyeyim, bu arkadaşlara buradan söyleyeyim. Diyorlar ki: "Siz bu yasayı çıkarırsanız yönetecek adam bulamazsınız, başkan ve yönetici." Bak, Türk milletine saygısızlık yapmayın, buradan hepinize söylüyorum. Türkiye'de 500 tane, bin tane şerefli adam mı yok; bir siz mi şereflisiniz yani? (MHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

Onun için, bize haksızlık yapmayın, Türk milletine de hakaret etmeyin.

Ben teşekkür ediyorum. Bu yasayla ilgili çok kişinin emeği geçti, çok çalıştık. Diyorlar ya "Danışılmadı, edilmedi." falan... Vallahi, o kadar çok toplandık ki Birleşmiş Milletler toplanmıyor o kadar. Toplandık, yaptık ettik, bütün partiler... Zaten baştan, konuşurken dedik ki: "Bu siyasi bir şey değil, bu siyasetüstü bir şeydir." Ve teşekkür ediyorum bütün arkadaşlara, hem Komisyonda hem... Herkes katkı sağladı, bundan sonra da katkı sağlayacak. Ben, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, Türk sporuna da hayırlı olsun diyorum.

Beni de dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, sağ olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)